Doğu Perinçek: Türkiye, Asya kapısını ABD'ye açan anahtar olmayacak; Asya kalesinin kilidi ve başı dik ülkesi olacaktır

Holding basını, holdingler kulübü başkanının açıklamalarını her zaman tepelerden görür; ama bu kez hiç itibar etmedi. Nedeni, açıklamanın içeriğinden anlaşılıyor. TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, dünya ekonomisinin artık sıkı sıkıya ABD ekonomisine bağ...

Tarih:

Holding basını, holdingler kulübü başkanının açıklamalarını her zaman tepelerden görür; ama bu kez hiç itibar etmedi. Nedeni, açıklamanın içeriğinden anlaşılıyor. TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, dünya ekonomisinin artık sıkı sıkıya ABD ekonomisine bağlı olmadığını, üretimin ağırlığını gelişmekte olan ülkelerin ürettiğini ve merkezin Asya'ya kaydığını belirtti (Aydınlık, sayı 1061, 18 Kasım 2007).

ASYA'DAN YÜKSELEN ÇAĞDAŞ UYGARLIK
Batı'nın inişi ve Doğu'nun yükselişi çoktan belliydi. 20 yıl önce "Çok Kutuplu Bir Dünyaya Doğru" başlıklı incelememizde bu gidişi verilere dayanarak anlatmıştık (Saçak, sayı 39, Nisan 1987). Bu yazı, Teori dergisinin önümüzdeki Aralık 2007 sayısında yeniden yayımlanacak.
Dünya bir çağ değişikliğinin eşiğine gelmiştir. 15. yüzyıldan sonra oluşan Batı merkezli sistem çöküyor. Atlantik, beş yüzyıllık öncülüğünü kaybediyor. Artık yeni uygarlığın merkezi Asya'dır. Atatürk'ün "çağdaş uygarlık" kavramının adresi artık Doğu'dadır.

ABD'NİN ÇILGINILIK STRATEJİSİ
Yeryüzünde öncülük rolünün yer değiştirmesi hiçbir çağda öyle kolay olmamıştır. Bugün de dünyamız hızla büyük boy ölçüşmelere doğru sürüklenmektedir. Çöküşe giden ABD, Asya'nın yükselişini içine sindirecek gibi gözükmüyor. Her yerde dolardan kaçışın başlaması, ABD'de çılgın bir enflasyonun ve iç çatışmaların işaretlerini vermektedir. ABD'nin hakim güçleri, dolar saltanatını korumak ve içerde üretim ve çalışmayı kırbaçlayabilmek için, savaşa muhtaç hale düşmüşlerdir.
Bu koşullarda üretilen Washington stratejisinin hedefinde Orta Asya bulunuyor. Dünyanın enerji ve kıymetli maden yedekleri orada. ABD'nin Çin ile Rusya'nın arasına bir kama gibi girebilmesi için de oraya yönelmesi gerekti. Ortadoğu ise, Orta Asya'nın kanadındadır; ayrıca dünya enerjisinin başlıca kaynağıdır.
ABD'nin yeni adıyla Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi (GOKAP) işte bu dünya koşullarında oluşturuldu. Parçalanan haritaya baktığımız zaman, hepsinde Müslüman toplumların yaşadığını görüyoruz. Türk cumhuriyetleri ise, stratejik konum olarak en önemli coğrafyalarda bulunuyorlar.

KİLİT ÜLKE TÜRKİYE ABD stratejisinde kilit ülkenin Türkiye olduğunu, ABD yöneticileri ne zamandır sık sık belirtiyorlar. İran'ı dize getirmek, Ortadoğu'yu kontrol altında tutmak, Orta Asya'ya bir hançer gibi girmek için, hep Türkiye gerekiyor. O nedenle 1990'ların başından beri ABD Harp Akademileri'nden tutun da diğer askeri kaynaklarda ve CIA yayınlarında, Türkiye'ye verilen rol hep şöyle tanımlanmaktadır: "Kriz bölgelerine müdahale misyonu". Yani tasarıma göre, Türkiye, ABD'nin Ortadoğu ve Asya kapılarını kırmada kullanacağı bir koçbaşı olacak. Org. Çevik Bir, bu rolü "Batı için güvenlik üretimi" diye tanımlamıştı. Pamuk ve tütünü bile borçlanarak dışardan alan Türkiye, yüksek faizle borç alabilmek için ABD'nin savaş arabasına koşulacak.

HAÇLININ MİSYONERLERİ
Türkiye'nin kendisini felakete sürükleyecek böyle bir rolü kabul etmeyeceği çok açık. İşte burada "Çıkarlarını yayılmacıların emelleriyle birleştirmiş olan iktidar sahiplerinin" görevi ortaya çıkıyor. Kendisini "ABD'nin BOP görevlisi" olarak tanımlayanların çocuklarına bakıyorsunuz gemileri ve gemicikleri var. Damatlara bakıyorsunuz, enerji hatlarının ihaleleri onlara bağlanıyor. Haçlı misyonerleri, Türkiye devletini yüksek faizle haraca bağlayanlardan aldıkları komisyonlarla tam bir yağma düzeni kurmuşlardır. ABD projesine göre, o iktidar sahiplerinin pay aldığı borçlar, Mehmetçiğin kanıyla ödenecektir. Yalnız Mehmetçiğin kanıyla değil, aynı zamanda diğer Türk cumhuriyetlerinin felaketiyle.

Türkiye, BOP görevlileri tarafından bölgeye ve Orta Asya'ya ABD boyunduruğu ve haçlı gericilik ihraç eden bir üs haline getirilmiştir. 2000 yılında Cumhurbaşkanı Sezer, Orta Asya cumhuriyetlerini ziyaret ettiği zaman, ev sahipleri, "Bize Atatürk'le geliyorsanız hoş geldiniz. Ama bize Fethullahçılık getirecekseniz, kapılarımız kapalı" diye açıkça söylediler.

KURDUN ENSESİ NİÇİN KALIN
Baku'da geçen hafta gerçekleşen 11. Dünya Türklüğü Kurultayı da, benzeri bir manzaraya sahne oldu. Tayyip Erdoğan'lar, Türk cumhuriyetlerini ABD'nin denetimi altına sokma ve Türkiye üzerinden AB kapısına bağlama misyonuyla oradalardı. Kendilerine yine aynı karşılama yapıldı; 'Buralara Fethullahçı ve Sorosçularla gelmeyin' dendi.

"Kurda ensen niçin kalın demişler. Kendi işimi kendim görürüm demiş."
21. yüzyılın uygarlığı Asya'dan yükselirken, "Bozkurt"un boynuna ABD zinciri takmak, gerçekleşme olanağı bulunmayan bir Haçlı planıdır. Türk cumhuriyetlerinin Rusya ve Çin'le vazgeçemeyecekleri ekonomik, siyasal ve askeri bağları vardır. Onlara kan revan içinde kalacakları senaryolar dayatmak, Türkiye'nin bütün Asya'yla cephe cepheye gelmesinden başka bir sonuç vermez.

TURAN'DA KİMLER VAR
Turan diye tanımlanan coğrafyada, Türkler, Ruslar, Farslar ve Çinliler yaşıyorlar. Bu halklar, Asya'nın büyük halklarıdır ve yalnız kurdukları uygarlıklarla değil, kan bağlarıyla da akrabadırlar. Turan'ı ABD diktası altında birleştirme olanağı yoktur. Ama Turan, bir Avrasya tasarımı olarak kaçınılmazdır. Türkiye, diğer Türk cumhuriyetlerine, Çin, Rusya ve İran'ı da kucaklayan Avrasya Birliği projesiyle yaklaştığı zaman, insanlığın önündeki bütün kilitler açılacaktır.

Gündemde, Türkiye başta olmak üzere Türk cumhuriyetlerinin ateşle imtihanı vardır. Seçenekler şunlardır: Yükselen Asya uygarlığının öncüleri arasında yer almak veya ABD'nin kafamızı Asya kalesinin kapılarına çarpmasına boyun eğerek dağılmak. Türkiye ve Türk cumhuriyetleri, ateşle imtihandan yükselen uygarlığı seçerek çıkacaklardır. Burada kilit ülke, Türkiye'dir. Türkiye, Asya kapısını ABD'ye açan anahtar olmayacak; Asya kalesinin kilidi ve başı dik ülkesi olacaktır.