Doğu Perinçek: Ordu, polis ve millet Amerikancı darbeyi bastırdı

Genel Başkanımız Dr. Doğu Perinçek, United World International sitesine röportaj verdi

Tarih:

15 Temmuz darbe girişiminin arkasında kimler, hangi kuvvetler var?

 

15-16 Temmuz 2016 darbe girişiminin arkasında Amerika Birleşik Devletleri’nin olduğu çok açık. Bu konuda hiçbir soru işareti yok. Zaten bu ABD tarafından örgütlenmiş bir güç. Hepimizin bildiği NATO’nun yer altı örgütü Gladyo Fetullah terör örgütünü görevlendirdi. Ve FETÖ aracılığıyla darbeyi örgütledi. Yani ABD var 15-16 Temmuz darbesinin arkasında.

 

 

‘TÜRKİYE’NİN AVRASYA’YA YÖNELİŞİNİ
HEDEF ALDILAR’

 

15 Temmuz ulusal planda sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mı karşıydı, uluslararası planda sadece Türkiye’yi mi hedef aldı?

 

Bu darbe tamamen ABD’nin Türkiye’yi kontrol etme ve Türkiye’deki iktidarı avucuna alma kapsamında giriştiği bir harekattı. O nedenle yalnızca Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı değil, Türkiye’yi hedef alan, Türkiye’nin tüm milli güçlerini hedef alan bir darbeydi. Bir kişiyi hedef aldığı söylenemez, ama o sırada iktidarda Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olduğu için hedefin birincil merkezindeydi.

 

Tabii, Türkiye’nin milli güçlerini hedef alması demek aynı zamanda uluslararası planda Türkiye’nin dostları olan Batı Asya ve Avrasya devletlerini hedef alması anlamına geliyor. Uluslararası planda baktığımız zaman 15 Temmuz darbesi Atlantik sistemi içinde Türkiye’yi tutma amaçlı yapıldı. 2000’li yılların başında CIA’in ‘21. Yüzyılın perspektifleri’ diye meşhur bir kitabı vardı. O zaman biz Aydınlık’ta yayınladık. O raporda şu tespit yapılıyordu: “Türkiye elimizden kurtuluyor, Türkiye’nin amacı Asya güçleri ile hareket etmek, bizim bunu engellememiz lazım.”

 

Bu darbe o rapor kapsamında yapılan bir darbeydi. Yani dediler ki, “Türkiye ABD’nin kontrolünden çıkıyor, Atlantik sisteminden kopuyor. Elimizde tutalım, tutamayacaksak bile Asya’ya yaralı olarak gitsin. Zayıf ve yaralı bir ülke olsun Asya’da.”

 

Türkiye’nin komşularından başlarsak İran’ın Suriye’nin Irak’ın Rusya’nın Çin’in Orta Asya devletlerinin yanında yer alan bir Türkiye değil, ABD kontrolünde olan bir Türkiye amaçlanıyordu. Ama Türkiye’nin menfaati Asya’nın yanında olmak olduğu için en azından onu zayıflatalım da, güçlü bir Türkiye olmasın dediler. Plan buydu.

 

Türkiye'nin Astana ortakları olan İran'ın ve Rusya’nın 15 Temmuz sürecindeki tavırlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Onların bu darbenin Amerika’dan geldiği konusunda bir tespitleri vardı o nedenle darbeye karşı olumsuz, soğuk bir tavır aldılar. Tavırlarını nesnel olarak ortaya koydular. 

 

 

‘ORDUNUN KOMUTA KADEMESİ
BU DARBEYE KARŞIYDI’

 

Darbe girişiminin başarısız olmasının esas sebepleri nelerdir?

 

Darbe ters bir olay. Türkiye’nin gidişatına ve yaşadığı sürece ters yani. O bakımdan başarılı olma ihtimali yoktu. O gece başarılı olsa bile, uzun sürmezdi. Başarısızlığa mahkumdu. Çünkü Türkiye’nin Avrasya’da yer alması nesnel bir süreç. Türkiye’nin menfaatleri zorunlulukları bunu gerektiriyor. Bağımsız, başı dik, üreten bir Türkiye ancak Asya’da olabilir. Türkiye’nin menfaatlerine olan bu sürece istediğiniz kadar çelme takın, Türkiye yeniden kalkar ve yoluna devam eder. O bakımdan bu darbenin başarılı olması mümkün değildi.

 

Kısa vadede de başarılı olamadı çünkü darbenin bazı zaafları ortaya çıktı. Vatan Partisi özellikle bunu ortaya koydu, bu darbe ordu içerisindeki Fetullah terör örgütünün darbesiydi. Gladyo’nun darbesiydi. Ordunun bütünü bu darbenin içinde değildi ve ordunun komuta kademesi hiyerarşisi bu darbe ile beraber değildi. Biz Vatan Partisi olarak hemen bunu tespit ettik. Ve hem orduya hem millete bu gerçeği anlatmamız lazım dedik. Sonuç olarak bu silahlı darbeyi başarısızlığa uğratacak güç yine ordudur, millet de orduyu desteklerse başarılı olunur tabii. O yüzden hemen harekete geçtik hem kendi kontrolümüzdeki televizyonda hem de bize mikrofonunu açana A kanalda bunları anlattık. Bu darbe Amerikancı bir gladyo darbesidir, Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesi bu darbenin içinde yok dedik. Türk silahlı kuvvetleri ve polisimiz ve milletimiz bu darbeyi kesinlikle ezecektir açıklaması yaptık. Bu aynı zamanda bir görev hatırlatması idi, basit bir durum tespiti değildi. Orduya ve polise bu darbeyi bastırma görevlerini hatırlattık.

 

Yani darbeyi kim yapıyor bunu saptadık, ordunun bunun içinde olmadığını belirttik ve darbeyi etkisiz kılacak güçleri (ordu, polis, Türk milleti) isimleri ile anarak onlara görevlerini hatırlattık. Bu çok etkili oldu.

 

 

‘GLADYO’NUN BASTIRILMASI
OLASI DARBELERİ ÖNLEDİ’

 

Türkiye’de hala darbe tehdidi var mı?

 

15 Temmuz darbesini çok iyi anlamak lazım. Basit bir darbe teşebbüsü değildi bastırılan. NATO’nun Türk devleti içine yerleştirdiği silahı güç yerle bir edildi. NATO katılan devletlerin içine bir yer altı örgütlenmesi yaratılıyor. Gladyo denen bir silahlı güç oluşturuluyor. Bu silahlı güç kritik durumlarda müdahalede bulunuyor. Türkiye tarihinde hem 12 Mart 1971 tarihinde hem de 12 Eylül 1980’de Türkiye o müdahaleleri yaşadı. ABD durum kendi istediği gibi gitmediği zaman ordu içindeki güçlerini harekete geçirerek darbe düzenliyor. 12 Mart ve 12 Eylül böyleydi. İşte 15-16 Temmuz’da da yine böyle Amerikan merkezli bir darbe girişimi oldu, ama Amerika’nın silahlı gücü kanlı bir şekilde bastırıldı. Bu tarihi bir olay. İlk defa bir NATO ülkesinde, Gladyo örgütlenmesi o ülkenin silahı güçleri tarafından bastırıldı. Olağanüstü tarihi bir önemde olay bu. Önümüzdeki dönemdeki darbelerin de önünü kesecek bir başarı bu. Çünkü o darbeler nereden gelecek, Amerika’dan gelecek ve Amerika’nın Türk askeri ve polisi içinde örgütlenmesindeki Gladyo’dan gelecek. Gladyo’nun bastırılması, hapislere atılması ve bir kısmının da o gece öldürülmesi, bu darbe olasılıklarını da engelledi.

 

Bazı söylentiler var, Türkiye’de gladyo dışında, ordu içindeki başka kesimler örneğin Kenalistler darbe yapabilir diye. Ancak onlardan bir darbe gelmesi mümkün değil, bunlar yasal güçler. Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin önünde büyük ekonomik zorluklar ve bu ekonomik zorluklar daha da ağırlaşacak. Bu da iktidar meselelerini daha da güncel olarak önümüze getirecek. Seçim kanunlarında örgörülen kanunlar illa uygulanacak diye bir kanun yok ancak, Türkiye’de iktidarlar yasal yollarla gerçekleşecek. 15-16 Temmuz darbesinin bastırılmasından sonra yasalara göre bir uyum da bu anlamda sağlanmıştır.

 

 

‘SAVAŞ SONRASI YARGILAMA’

 

Yasalara uyumdan bahsettiniz. 15 Temmuz sonrası Türkiye’deki yargılamalar çokça tartışılıyor. Sizce bu yargılamalar adil mi? Demokrasiye zarar veriyor mu?

 

Darbe yapıldı, kanlı bir darbe oldu, 2194 insanımız yaralandı gazi oldu, 251 vatandaşımız hayatını kaybetti şehit oldu. Bu bir savaş. O gece bir savaş oldu. Türk-Amerikan savaşı. Uçaklarla, helikopterlerle, tanklarla savaşıldı. Son derece kanlı bir şekilde oldu. Bunun arkasından da yargılaması geldi. Yani ortada bir eylem var. Kan döküldü, insanlar öldü, tanklar sokağa indi, meclis bombalandı, ordu karargahları bombalandı, halk bombalandı. Burada tabi ki suç oluşturan çok sayıda eylem var, bu eylemin başında da bir askeri darbe girişimi var. O bakımdan doğrudan doğruya fiiline dayan bir suç var. Ceza hukuku suç oluşturan fiili takip eder. Bu ceza hukuku prensibine göre adil yargılamalar yapıldı, yapılmaya devam ediliyor. Son derece adalete uygun kararlar alınıyor. Biz bu yargılamaları destekliyoruz.

 

 

‘ASYA’YA YÖNELİŞİ HIZLANDIRDI’

 

Son olarak Türkiye’nin 15 Temmuz sonrası uluslararası konumlanışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Bu darbe Türkiye’nin Asya’ya ve Avrasya’ya yönelmesini, terörle mücadelesini durdurmaya yönelik bir Amerikan girişimiydi. Ancak çok sert bir şekilde bozguna uğratıldı. Amerika’nın Türk ordusu, polisi, devleti içerisindeki kuvvetleri bastırıldı ve temizlendi. 4 binin üzerinde yargıdan, 30 bin civarında da polisten temizlendi. Hemen hemen bütün bakanlıklardaki Amerikancı FETÖ yapılanması temizliğe uğratıldı. Türk devleti açısından çok esaslı bir arınma. Bu Türkiye’nin bağımsızlığını güvence altına alması, üretim devrimi yapması ve Asya’da konumlanması doğrultusundaki yöneliş böylece bir hız ve istikrar kazanmış oldu.