Hemen aklıma Hukuk Fakültesi’nden sınıf arkadaşım eski İstanbul Valisi Erol Çakır’ın 2001 yılında yazdığı sicil notu geldi: “Emniyetteki hizipleşme içinde irticai akımlara (Fethullah) yakın. Dikkat edilmelidir.“
DİKKAT FETHULLAHÇI GLADYO SİZİ İZLİYOR
Aziz Nesin sağ olsa koca bir kitap yazardı bu “Dikkat edilmelidir” notu üzerine. Çünkü “Dikkat edilmeli” denen Emniyet Müdürü, AKP’nin iktidar döneminde, herkesi dikkatle izleyen konuma yerleşmiş bulunuyor. Dün izlenendi, bugün izleyen oldu. Hem de izleyenlerin en tepe noktasında, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı!
İster istemez kendi kendime sordum: Anayasa Mahkemesi 2.Başkanı Osman Paksüt’ü izleyen siyah arabanın içinde yine o Fethullah sicilli Ramazan Akyürek’in kulağı mı vardı?
Bu sorunun cevabını merak etmiyorum. Çünkü mesele, artık bireysel sorumlulukların ötesindedir.
TÜRKİYE’NİN DEVLET OLMA MESELESİ
Mesele şudur: Türkiye’nin her yerine kulak yerleştirme yetkisinin tepesinde, bugün Fethullah sicilli bir Emniyet şefi bulunmaktadır.
Beş ay önceki Emniyet Genel Müdür Vekili, yani Emniyet’in en yüksek yetkilisi Necati Altınbaş, emekli olmadan önce Emniyet’teki Fethullahçı örgütlenme hakkında rapor hazırlayıp devletin beş önemli kurumuna veriyor. O rapordaki Fethullahçı polisler listesinin başında da Ramazan Akyürek bulunuyordu.
Şimdi soru şudur: Anayasa Mahkemesi 2. Başkanı’nı devlet mi izliyor, AKP iktidarı mı izliyor, ABD mi izliyor, Emniyet mi izliyor, yoksa Fethullah Hoca mı ?
Galiba hepsi biraz doğru. Hepsinin toplamı doğrunun bütününü oluşturuyor. Burada en çarpıcı ve uyarıcı olanı, devlet ile Fethullah örgütlenmesinin özdeşleşmeye başlamasıdır.
Neresi devlet diyeceksiniz. Bu da doğru, cemaatten, tarikattan devlet olmaz! Ama unutmayalım bu tablo, Türk devletinin çözüldüğü bir süreçte oluşmuştur ve çözülmenin göstergesidir.
İçeriden bakınca, devletsizleşme, cemaatleşme olayıdır bu yaşanan !
Dışarıdan bakınca, Türkiye Cumhuriyeti devleti, Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül’lerin yasadışı yönetiminde, başka bir devletin eşbaşkanlığı haline dönüşmektedir.
O nedenle aslında “Anayasa Mahkemesi 2. Başkanı’nı izleyen BOP Eşbaşkanlığıdır” saptaması, gerçeğe daha çok oturuyor.
HAŞİM KILIÇ DA İZLENİYOR MU ?
Peki BOP Eşbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ı da izliyor mu? Buna kimsenin olasılık vereceğini sanmıyorum. Çünkü Başkan, Fethullah sicilli yetkililerin izleyecekleri sınıflamasına pek uygun görülmüyor.
Televizyonlarda hayretle izledik. Anayasa Mahkemesi Başkanı, kendi mahkemesinin 2. Başkanının izlenmesiyle ilgili sorulara “Osman Bey’e sorun” diye yanıt veriyor.
Bu da bir çözülme ve dağılma manzarasıdır.
Cemaat ve tarikat ilişkilerinin girdiği bütün devlet kurumları dağılmaktadır.
Demek ki “Küçük Amerika” böyle olunurmuş !
ABDULLAH GÜL ÇANKAYA’DA KALACAK DEDİKODULARI
Böyle devam etmez, edemez!
Ya AKP’nin “Derin Devlet”i Kemalist Devrim’i yıkma eylemini tamamlayacaktır;
Ya da Fethullahçı Gladyo temizlenecek, Türkiye Kemalist Devrim temelinde yeniden örgütlenecektir.
Türkiye, bir kez daha “Ya İstiklal Ya Ölüm” ün eşiğine gelmişken, kimileri Tayip Erdoğan’ı feda edip Abdullah Gül’ü Çankaya’da tutma hesapları yapıyormuş! Dedikodular böyle!
Evet dedikodular !
Çankaya Fethullah’a bırakılacak!
Hükümetin başına yeni bir Fethullahçı getirilecek!
Fethullah sicilliler, Emniyet’in tepesinden Ordumuzu, yargımızı izlemeye, tuzaklar kurmaya devam edecek!
ABD güdümlü Fethullahçı Gladyo operasyonlarıyla İşçi Partisi Ergenekon dağları arasına hapsedilecek!
İşte bunların hepsi dedikodudur.
FETHULLAHÇI GLADYO’YU TEMİZLEME HAREKÂTI BAŞLADI
Siyah arabanın içindeki Gladyo, yakayı ele vermiştir. Bundan sonra Fethullahçı Gladyo’nun bütün takım taklavatıyla hep karanlık renkli arabalarda, karanlık köşelerde sinsi planlar ve tuzaklar hazırlarken yakayı ele vereceğine tanık olacağız.
Galatasaray Yönetimine kulak versenize, spor kulüpleri dahi Atatürk Devrimi’ne bağlılık mesajları yayınlıyor.
Yurtseverleri hedef alan Ergenekon operasyonu çökmüştür. Gümbürtüsünü yakında duyarsınız.
Türkiye’mizi ABD güdümlü Fethullahçı Gladyo’dan temizleme harekâtı başlamıştır.
Bütün İngiliz kral ve kraliçeleri mezarlarından kalkıp gelseler, kendisi smokin değil, ABD bayrağını kuşansa bile, Abdullah Gül Çankaya’da oturamayacaktır.
Onlarınki operasyon!
Bizimki harekât!
Onlarınki Amerikanca!
Bizimki Türkçe!
Türkçe anlıyorsunuz değil mi?
(Tekirdağ, 15 Mayıs 2008)