Cüneyt Arcayürek Silivri'de Tutuklu Genel Başkanları Yazdı: Ya Tutuklu Başkanlar?

Gazetecilerin basına özgürlük yürüyüşleri devam ediyor.

İktidarın, basın özgürlüğüne olumsuz bakışı da…

AKP’ye tam destek veren gazetelerin birinci sayfalarına bakmak; iktidarın basın özgürlüğüne nasıl baktığını kanıtlamaya yeter.

S...

Tarih:

Gazetecilerin basına özgürlük yürüyüşleri devam ediyor.

İktidarın, basın özgürlüğüne olumsuz bakışı da…

AKP’ye tam destek veren gazetelerin birinci sayfalarına bakmak; iktidarın basın özgürlüğüne nasıl baktığını kanıtlamaya yeter.

Sırasıyla Sabah, Star, Yeni Şafak, Yeni Akit gazetelerinin birinci sayfalarında her şeye yer var ama örneğin önceki gün İstanbul’da Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun çağrısıyla gerçekleşen, yüzlerce gazetecinin katıldığı yürüyüşten tek satır yok!

Nedeni de gerekçesi de ortada: RTE’nin, Çankaya’daki AKP’linin ağabeyi, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın basın özgürlüğüyle ilgili sözleri; yandaş, yalaka basının gazeteciler yürüyüşüne neden iltifat etmediğini kanıtlıyor.

Arınç son demecinde; “Gazeteci kılıklı birkaç kişi bazı iddialarla gözaltına alınmışlar... Gazetecilerin özgürlüğü gitti, basın sansürleniyor, hükümeti eleştirenlerin üstüne gidiliyor...” diyor. Basını suçlamaya, hükümetini aklamaya çalışıyor.

Zaman zaman gerine gerine söylediğine göre (bilinen özgeçmişi ile taşra avukatlığından gelen) bir hukukçudur.

Ama Silivri’de muhakemeleri devam eden, üstelik ulusal ve uluslararası hukuksal koşullar da çiğnenerek cezaya dönüşen tutukluluk süreleri iki yılı aşan gazetecileri “terör örgütüne üye olmakla... örgüt lehine silahlı eylem yapmakla” suçlayarak yargısız infazın daniskasını sergiliyor.

***

Oysa tablo ortada:

Cezaevlerinde 68 basın emekçisi yatıyor. 2009’dan bugüne 30 gazeteci tahliye edilmiş, ancak davaları devam ediyor.

Son dönemlerde en az 98 gazeteci cezaevi koşullarını görmüş durumda. Tutuksuz olarak yargılanan en az 45 gazeteci hakkında verilmiş mahkûmiyet kararları var. 150’ye yakın gazeteci cezaevine girme tehdidi altında. 2 binden fazla dava, 4 binden fazla soruşturma devam ediyor ve:

Bu rakamsal gerçeklere karşın; Bay Bülent Arınç, ısıttığı koltuğun hakkını veriyor. Gönül rahatlığıyla Türkiye’de basın özgürlüğünün var olduğunu söyleyebiliyor, savunabiliyor.

***

Hukukçu ama iktidarın dar kalıpları içinde gören, duyan ve yaşayan bir hukukçu. Örneğin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin basın özgürlüğüne bakış açısını içeren ilgili kararlardan bilgi sahibi değilmiş gibi konuşuyor.

AİHM’nin eski üyesi Rıza Türmen, “Basın, AİHM’nin deyimi ile ‘demokrasinin bekçisidir’” diyor.

Mahkemeye göre basın özgürlüğü “gazetecilerin basılmamış eserlerinden, haber kaynağının gizliliğine dek çok geniş bir alanı kapsıyor.”

Türmen diyor ki: “AİHM açıkça şiddete teşvik, ırkçı söylem, hakaret gibi istisnalar dışında basın özgürlüğünün sınırlanmasını kabul etmiyor.

Bu durumlarda bile gazetecilerin hapis cezasıyla cezalandırılmasını basın özgürlüğünün ihlali olarak görüyor.”

Üstelik AİHM, tutukluluk sürelerinin cezaya dönüşmesini kabul edilemez hukuksal bir durum olduğunu da açıklamış bulunuyor.

Fakattt, Arınç’a göre iki-üç yıldır Silivri’de yatan, şimdi maddi manevi olumsuz yaşamsal koşullardaki hücreye kapatılan Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve diğer gazeteciler var mı yok mu bir türlü saptanamayan Ergenekon örgütüne üye olmakla suçlanıyor ve tahliye talepleri bire karşı iki oyla reddediliyor.

***

Balbay, Özkan gibi İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek üç yıldır içeride!

Balbay, Tuncay gibi önce hücreye alındı.

Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Esinoğlu’nun bana yazdığına göre, “cezaevi yöneticileri tarafından hata yapıldığı belirtilerek tekrar üç kişilik eski koğuşuna götürülen Perinçek, 7 Mart günü yeniden tek kişilik hücreye nakledilerek tecrit edildi”.

Perinçek’in yıllardır iki şapkası var; gazeteci-yazar ve parti başkanı.

Bu noktada bir başka olaydan artık söz etmek gerekiyor:

Yazar olarak özgürlüğü elinden alınan bir siyasetçi.

Diğer partiler:

Perinçek’in başkanı olduğu partinin programıyla uyguladığı siyaset ile aynı düşüncede, aynı kulvarda olmayabilirsiniz.

Hatta karşı da olabilirsiniz, ancak:

Madem ki gerçek demokrasi için savaşıyorsunuz ve madem ki anayasaya göre partiler demokrasinin vazgeçilmez öğeleridir.

O halde içerideki parti başkanları için sürdüre geldiğiniz suskunluktan vazgeçmeli ve…

...AKP’ye karşı yürüttüğünüz özgürlük ve demokrasi savaşımında; İşçi Partisi Başkanı’nı, aynı zamanda gazeteci Tuncay Özkan’ın Yeni Parti’sini de görmek, bu partilerin tutuklu genel başkanlarının hukuksal haklarını savunmak zorunda değil misiniz?

Silivri’de yatan, tutukluluk süreleri hücreye kapatılarak yaşamları katmerli işkenceye dönüşen gazetecilerin yanı sıra... siyaset dünyasının, medyanın, aydınların ve parlamento ve dışındaki partilerin…

...cezaevlerindeki parti başkanlarının da -seçimlerden önce- tahliye edilerek tutuksuz muhakeme edilmelerini savunmaları gerekiyor.

Yoksa demokrasi etiğine göre tahliye edilmeleri, tutuksuz yargılanmaları gerekmiyor mu?