Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kürt açılımı” konusunda görevlendirdiği İçişleri Bakanı Beşir Atalay, bir ay süren görüşmelerinin ardından kameraların karşısına geçti ve gene hiçbir şey söylemedi.
‘Hiçbir şey söylememek’ AKP’nin taktiğidir. AKP, ABD’nin önüne koyduğu Kürt açılımında, hangi adımları atacağını belirlemek için tartışmayı başlatmış, bir yandan PKK kendi taleplerini dilendirirken, öte yandan AKP kendine yakın bir takım kalemler aracılığı ile atmayı düşündüğü adımları tartışmaya sunmuştur.
Şimdi gelen tepkilere bakacak ve bugün için atılacak adımları belirleyecektir. Taktik özetle budur.
Ama AKP’nin bugün atacağı adımlar ne olursa olsun, nihai hedef değişmeyecektir.
Nihai hedef, 3 Nisan 2003 tarihinde Colin Powell ile imzalanan gizli anlaşmanın maddelerini bir bir hayata geçirmektir.
Yani birinci olarak Kuzey Irak’taki Kukla Devlet, Türkiye tarafından resmen tanınacak ve himaye edilecek;
İkinci olarak Türkiye etnik temelde yeniden yapılandırılacak. Ulusal devlet modeli terk edilecek.
Bu iki esas gerçi ABD’nin talepleridir ama AKP’nin Ortaçağ ideolojisine de uygundur.
AKP, belki zamanlama açısından sıkışmaktadır ama sonuç olarak kendi programını uygulamaktadır.
CHP ESASI GÖRMÜYOR
AKP, Kürt sorununun çözümüne ilişkin görüşlerini açıklamadı ama ona şiddetli bir şekilde karşı çıkan CHP ve MHP de henüz görüşlerini açıklamış değiller.
Daha doğrusu haksızlık etmeyelim. CHP, sorunun çözümüne ilişkin bazı görüşler açıkladı. Ama söyledikleri konunun esasına ilişkin değildir.
Kürt sorunu bugün, Kürt yurttaşların demokratik haklarını kullanma sorunu olmaktan çıkmış, Amerika ile Avrupa’nın Ortadoğu ve Türkiye’ye ilişkin planlarını gerçekleştirmede kullandıkları bir araç haline gelmiştir.
İşte bu noktada CHP hiçbir şey söylememektedir. Kürt sorunu konusunda konuşurken ne ABD güdümünden ne de AB kapısına bağlı olmaktan bahsetmektedir.
Sorunun esasını görmeyen tutumlar, boşa kürek çekmekten başka bir anlama gelmez.
MHP’NİN ÇÖZÜMÜ YOK!
MHP ise AKP’nin açılımına son derece sert bir şekilde karşı çıkmakta ama çözüm konusunda hiçbir şey söylememektedir.
MHP, bu tutumuyla son derece olumsuz bir rol oynamaktadır. Sıradan Kürt kökenli yurttaş, MHP’nin politikasını, Kürdün adının bile yasak olduğu döneme dönüş olarak algılamaktadır.
Çözüm göstermeyen karşı çıkışlar etnik kutuplaşmayı derinleştirmektedir. Son kamuoyu yoklamalarında DTP ve MHP’nin yükselen partiler olmaları bu sürecin sonucudur.
AKP’nin açılımı, PKK’nın milliyetçi talepleri ve MHP’nin çözüm göstermeyen çıkışları, etnik çatışma tehlikesini tarihimizde hiç olmadık boyutlarda önümüze getirmiş bulunuyor.
Unutulmaması gereken büyük gerçek şudur: Amerika’nın Kürt açılımının olmazsa olmaz gereği, etnik çatışmanın çıkmasıdır.
Neden?
TEHLİKE
Emperyalizme karşı savaş ve Cumhuriyet Devrimi ile kurulmuş olan ulusal devlet, Batılı bazı merkezlerde kâğıt üzerinde bazı planlar yapıldı diye etnik temele göre örgütlenen devlete dönüşmez.
Ulusal devletin temel niteliğinin değişmesi, ancak büyük çatışmaların, savaşların sonucunda mümkün olabilir. Savaşla kurulan, ancak savaşla yerini yeni bir şeye bırakabilir.
PKK, bugünkü kuvvetini birkaç misli daha da artırsa ve yüzyıl daha saldırılarını sürdürse gene de Türkiye Cumhuriyetinin ulusal devlet, üniter devlet niteliğini değiştiremez. Çünkü TSK ile PKK’nın silahlı gücünün karşı karşıya olduğu durumda, PKK’nın başarı şansı yoktur.
Ama etnik çatışma söz konusu olduğu zaman durum değişir.
Türkiye 25 yıldır ayrılıkçı terör ile savaşıyor. Onbinleri bulan can kaybına rağmen bugüne kadar ciddi anlamda etnik çatışma tehlikesi yaşanmadı.
Halkımızın binlerce yıldır farklı etnik topluluklar ve farklı kültürler ile birlikte yaşama geleneği, etnik çatışmayı önledi. Zaman zaman yaşanan bazı gerginliklerin önü, çatışma boyutuna varmadan kesildi.
ÇÖZÜME ÇAĞRI
Ama bu sefer durumun ciddi olduğunu saptamak durumundayız. ABD, AKP ve PKK öngördükleri açılımın gerçekleşmesi için var güçleriyle çalışmaktadırlar.
Ergenekon tertibi ile bu sürece direnebilecek güçler etkisiz hale getirilmiştir. En azından böyle bir kanaat yaratılmıştır.
Vatandaş giderek daha fazla, ülkenin sahipsiz olduğu duygusuna kapılmaktadır.
Bu duygu, aynı zamanda kontrolsüz öfkeleri ortaya çıkaracak uygun bir iklim de yaratmaktadır.
Onun için sorunun çözümünü mümkün kılan doğru bir programla ortaya çıkmak son derece önemlidir. Bugüne kadar sadece İşçi Partisi sorunun çözümüne ilişkin bir program açıkladı.
CHP ve MHP de sadece muhalefet etmeyi bırakmalı ve bir an önce kendi çözümlerini açıklamalıdırlar.
Amerika ve Avrupa, burunlarını soktukları için Türkiye terör sorunu ile boğuşuyor.
Bundan dolayı çözüm programının en başında tam bağımsızlık politikasının olması bir zorunluluktur.
mbgultekin@ip.org.tr