Tayyip Erdoğan’ın mektupla randevu isteğine, Deniz Baykal gene, Kürt sorununda gelinen yeri özetleyen ve çözüme ilişkin görüşlerine de yer veren bir mektupla cevap verdi.
Önce hiçbir yorum katmadan Sayın Baykal’ın mektubunda, olumlu olarak gördüğümüz tespitleri aktaralım:
AÇILIMIN HEDEFİ
“Daha 1989 yılında ‘Türkiye Cumhuriyeti bir ırk, kan, kafatası devleti değildir’ dedik… Asimilasyona karşı çıktık.
“Açılım politikası hızla ayrıştırıcı sonuçlar vermeye başlamış, politikanın adını “Kürt açılımı”ndan “milli Birlik Açılımı”na değiştirmek de bu durumu örtmeye yetmemiştir.
“Milli kimliğimizi, ulusal bütünlüğümüzü tartışmaya açan, Anayasa’nın ilk üç maddesinin değiştirilmesini talep etmeyi makul karşılayan bir siyaset zemini oluşturulmuştur.
“İmralı’dan gelecek yol haritası, mahcup bir merak ve gizlenemeyen bir resmi ilgi ile beklenmiştir.
“Anayasa değişikliği kapısının, uzun dönemde açık olduğu ısrarla söylenmektedir. Böylece, silahlı terör örgütünün siyasi hedeflerinin müzakere masasında tutulmakta olduğu ifade edilmektedir. Bütün bunlar, ‘açılım politikası’nın gerçek hedefinin bölgede yaşayan Kürt kökenli yurttaşlarımızın temel sorunlarının çözümü olmadığı, milli bir ayrışma peşinde koşan terör örgütünün siyasal amaçlarına yönelik bir açılımla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.
VARILAN SONUÇ
“Terör Örgütünün ve ona destek veren odakların ayrıştırmacı siyasi taleplerini karşılamaya çalışan bu siyasal açılım süreci daha şimdiden terör örgütünün itibarını artırmış, bölgedeki meşruiyetini ve etkinliğini giderek yükseltmiştir. Bölgedeki güvenlik güçlerinin en önemli işi kendilerini korumak olmaya başlamıştır…
“Terör örgütünü muhatap aldığınız, onun siyasi görüşlerinin peşine takıldığınız için Bölge halkının gözünde onu otorite haline getirirsiniz.”
ÇÖZÜM
“Bölgede işsizlikle mücadele büyük önem taşıyor…
“Devletin Bölgeye yönelik ekonomi politikası değişmelidir… Devlet eliyle zarar edecek olsa da fabrikaların, işyerlerinin açılması ertelenemez bir zorunluluktur. GAP artık hızla bitirilmelidir.. Tarım ve hayvancılık projeleri hayata geçirilmelidir. …Yeni sınır kapıları hizmete açılmalıdır.
“Kürt açılımı, Terör örgütünün ayrımcı politikalarına doğru değil, Kürt kökenli vatandaşlarımızın gerçek gündemine yönelik; işsizliğe eğitimsizliğe, dışlanmışlığa karşı bir açılım olmalıdır.”
MHP’NİN TAVRI
Öncelikle şunu belirtelim. Devlet Bahçeli’nin bu mektuptan hareketle CHP’yi, AKP ve DTP ile aynı kefeye koyarak “Açılım Troykası tamamlandı” ifadesini kullanması en hafif deyimiyle gayriciddîliktir.
Gerçekte ise MHP, Kürt sorununda hiçbir çözüm söylemeyerek ve salt karşı çıkarak, “açılım”a tepki duyan yurttaşların desteğini almayı hedeflemektedir. Bunun adı etnik ayrımcılığa oynamaktır.
CHP ise durum tespiti ile ilgili saptamalarındaki isabeti, çözümler konusunda yaptığı önerilerinde gösterememektedir.
BAĞIMSIZLIK
Türkiye, AB kapısına bağlandığı ve ABD güdümünde olduğu için bugün Kürt sorunu ile yüzyüzedir. Ama Deniz Baykal’ın mektubunda bu gerçeğe ait tek bir sözcük yoktur.
Bugün, AKP’nin milletin önüne getirmiş oluğu “Kürt açılımı”nın gerçekte bir Amerikan açılımı olduğunu görmeden hiçbir doğru politika geliştirilemez.
Nitekim AKP, henüz “açılım” ile ilgili olarak tek bir sözcük dahi etmemiştir ama CHP bu açılımın neyi amaçladığı üzerine birçok şey söyleyebilmektedir. Çünkü AKP konuşmamıştır ama “açılımın” esas sahibi olan ABD, çeşitli temsilcileri aracılığı ile bu konuda çok şey söylemiştir ve bütün Türkiye Amerika’nın söylediklerini bilmektedir.
Daha 2007 yılında ABD’nin Dışişleri uzmanlarından David Philips’in konu ile ilgili yazdığı Rapor ile meşhur Henry Barkey’in Şubat 2009’da Obama yönetimine sunduğu Rapor’da, “Kürt açılımı”nın bütün boyutlarıyla yer aldığı biliniyor.
Nitekim ABD elçisi J. Jeffrey, kapı kapı dolaşıp “açılımı” desteklediğini ilan edebiliyor.
Bu gerçek saptanmadan hiçbir adım atılamaz.
Kısacası Türkiye tam bağımsız olmadan, Kürt sorununda kendi lehine çözüm yolunda hiçbir politika üretemez.
TOPRAK SORUNU
CHP’nin yazdığı mektupta yer almayan ikinci önemli eksik, Kürt sorununun çözümünün, feodalizmin tasfiyesine bağlı olduğu gerçeğinin belirtilmemiş olmasıdır.
Deniz Baykal, son zamanlarda birçok konuşmasında toprak sorununun çözümünün önemine değindi. Ama Kürt sorununa ilişkin Parti görüşlerini özetlediği mektubunda ise bu konudan bahsetmiyor.
Oysa altını çizerek belirtmek gerekiyor: Kürt sorununun çözümünün en önemli şartlarından biri, toprak ağalığının tasfiyesi, topraksız ve yoksul köylülüğün toprağa kavuşturulması, aşiret reisliği ve şeyhlik gibi feodal kurumların ortadan kaldırılmasıdır.
Özetle, tam bağımsızlık ile yoksul Kürt köylüsünün Cumhuriyetle birleştirilmesi demek olan toprak sorununun çözümü; bu iki maddenin, çözüm programının en başında olması gerekiyor.
CHP programında olmayan budur.
Bugünün Türkiye’sinde kitleleri kucaklamak, iktidar alternatifi olmak ancak bu politikaları benimseyerek mümkün olabilir.
mbgultekin@ip.org.tr