Cevap bekleyen soru

Türkler ve Kürtler 20. yüzyılın başında emperyalizme karşı ortak bir Kurtuluş Savaşı vererek ve ardından Ortaçağ’a karşı tarihin en önemli Demokratik Devrimlerinden birini (Cumhuriyet Devrimi) birlikte başararak tek bir millet olma yoluna girdiler.
Mustafa Kemal bu ger

Tarih:

Türkler ve Kürtler 20. yüzyılın başında emperyalizme karşı ortak bir Kurtuluş Savaşı vererek ve ardından Ortaçağ’a karşı tarihin en önemli Demokratik Devrimlerinden birini (Cumhuriyet Devrimi) birlikte başararak tek bir millet olma yoluna girdiler.
Mustafa Kemal bu gerçeği, “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” diyerek ifade etmişti.
Sonraki 60 yıl boyunca (1980’lere kadar) yapılan bütün hata ve eksikliklere rağmen “Türk Milleti”nin oluşma sürecinin ileriye doğru yol aldığını söyleyebiliriz.
1980 sonrasında ise süreç tersine döndü. Önce Amerika’nın “bizim oğlanları”nın uyguladığı “Diyarbakır Cezaevi politikası”, daha sonra Batı destekli Kürt milliyetçiliğinin silahlı isyanı ve nihayet emperyalizmin Bölgeye fiilen yerleşmesi, Türklerin ve Kürtlerin ayrı yollara yönelmelerini hedefleyen etkenler olarak devreye girdi.
Geldiğimiz noktada Türkler ve Kürtler yüzyıl önce cevabını verdikleri soruyla bugün yeniden karşılaşmış durumdadırlar. Soru şudur:
Türkler ve Kürtler Cumhuriyet Devriminin açtığı yolda ilerleyerek tek bir millet olma yolculuğunu sürdürecekler midir yoksa; etnik ayrışmaya boyun eğip ayrı ayrı milletler olarak mı geleceğe yürüyeceklerdir?
İki seçenekten hangisinin gerçekleşeceğini belirleyecek olan verilere bakalım:

TEK MİLLET SEÇENEĞİ
1. Türkler ve Kürtler bin yıldır beraber yaşamaktadırlar. Bin yıllık kader birliğinden söz edebiliriz.
2. Emperyalizme karşı tarihin ilk Kurtuluş Savaşı’nı beraberce vermişlerdir ve ardından Ortaçağ’a karşı bir Demokratik Devrim gerçekleştirmişlerdir.
3. Türkiye sınırları içinde çok güçlü bir ekonomik birlik oluşmuştur. Türkiye’nin en ücra köşeleri olan Şemdinli ve Yüksekova bile ekonomik bakımdan sıkı sıkıya İstanbul’a bağlıdır.
4. Kürtlerin tamamına yakını Türkçe konuşmaktadır. Yani bir millet olmanın önemli şartlarından ortak dil, esas olarak gerçekleşmiştir. Hatta Türkçe, bütün Kürtler açısından ele alındığında ortak iletişim aracıdır.
5. Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşayan Kürt’ten daha fazla Kürt Batı’da yaşamaktadır. İstanbul en fazla Kürt nüfusun yaşadığı ildir.
6. Türkler ve Kürtler hem coğrafi anlamda hem de toplumsal anlamda iç içe geçmiştir. Her Türk ailesinde bir Kürt, Her Kürt ailesinde bir Türk mutlaka vardır.
7. Özellikle son yarım yüzyıl boyunca bu ülkede çok zengin bir ortak toplumsal mücadele pratiği yaşanmıştır ve yaşanmaktadır. Başta işçi sınıfımız olmak üzere hemen hemen bütün toplumsal kesimler, kendi sorunları ile ilgili olarak verilen mücadelelerde Türler ve Kürtler hep omuz omuza olmuşlardır.
Emperyalizme karşı verilen ortak mücadele geleneği bilindiği üzere çok daha eskidir ve devam etmektedir.

8. Türkler ve Kürtler siyasi Partilerde, sendikalarda, meslek örgütlerinde ve demokratik kitle örgütlerinde beraberdirler.
9. Ve nihayet Türkler ve Kürtler tam 2500 yıldır büyük imparatorluklar içinde yaşama kültürüne sahip oldukları için bağnaz milliyetçi fikirlere yabancıdırlar. Sürekli olarak farklı etnik topluluklarla birlikte yaşamışlardır.
Bin yılları bulan ortak yaşama kültürü, Türk’ü de Kürt’ü de hem asimile olma, hem de asimile etmeye yatkın hale getirmiştir.
Türkleri ve Kürtleri tek bir millet olmaya doğru götüren etenler bunlardır.

İKİ MİLLET SEÇENEĞİ
1. Her şeyden önce Türklerin ve Kürtlerin iki ayrı millet olmasını isteyen Amerika, işgalci bir güç olarak Irak’a yerleşmiş, komşumuz olmuştur.
2. Türkiye’nin AB üyeliği, Türkleri ve Kürtleri birbirinden ayıran bir etken olarak devrededir.
3. Amerika’nın Irak’ta kurmuş olduğu Kukla Devlet, Türkiye’deki etnik ayrışmayı güçlendiren bir rol oynamaktadır.
4. Batı destekli ayrılıkçı Kürt milliyetçiliğinin kitlesel bir güç haline gelmesi, yerel yönetimlerde iktidar olması.
5. İdeolojik olarak uluslaşmaya karşı olan ve toplumun etnik ve inanç farklılıklarına göre yapılandırılmasından yana AKP’nin Türkiye’de iktidar olması ve aynı ideolojiye sahip F Tipi örgütlenmenin devlet ve toplum içinde etkinlik kazanması.
Bu etkenler ise, Türkleri ve Kürtleri birbirinden ayırmakta, karşı karşıya getirmektedir.

GELECEK PARLAKTIR
Bütün bunların sonucu olarak geçen yüzyılın başlarında cevabını verdiğimiz soru şimdi yeniden önümüze gelmiştir.
Hangi seçeneğin hâkim hale geleceğini belirleyecek olan Amerika’nın Ortadoğu macerasının sonunun ne olacağı ve Türkiye’nin AB kapısına ne kadar bağlı kalacağıdır.
Amerika şu anda Türkiye’de yürüttüğü operasyonda başarı kazanırsa bu Türklerin ve Kürtlerin yollarının ayrılması anlamına gelecektir.
Gene aynı şekilde Türkiye bir beş - on yıl daha AB kapısına bağlı olarak kalırsa, bu da Türklerin ve Kürtlerin yollarının ayrılması ile sonuçlanabilir.
Ama karamsar olmaya gerek yok. Bin yıllık birlikteliğin doğurduğu etkenler galip gelecektir.
Bütün dünyada baş aşağı giden ABD’nin Türkiye’de kazanması mümkün değildir. Türkler ve Kürtler, emperyalizmin yenildiği, çöktüğü, ezilenlerin kendi aralarında büyük birlikler oluşturmaya yöneldiği çağımızda, yüzyıl önce başlattıkları tek millet yürüyüşlerine devam edeceklerdir.
mbgultekin@ip.org.tr