CIA liberalleri ile CIA İslamcılarına göre Erbakan da Ergenekoncuydu!

Sistem çürüdükçe ikiyüzlülüğün dozu artıyor. Erbakan’ın ölüm haberi tv’lerce 27 Şubat Pazar günü öğle saatlerinde duyuruldu. Haberle birlikte de, mafya-tarikat-gladyo tv’lerinde hemen, cenazenin toprağa verileceği güne kadar, yani 3 gün boyunca sürdürülecek eşi b...

Tarih:

Sistem çürüdükçe ikiyüzlülüğün dozu artıyor. Erbakan’ın ölüm haberi tv’lerce 27 Şubat Pazar günü öğle saatlerinde duyuruldu. Haberle birlikte de, mafya-tarikat-gladyo tv’lerinde hemen, cenazenin toprağa verileceği güne kadar, yani 3 gün boyunca sürdürülecek eşi benzeri görülmemiş bir ikiyüzlülük ve tiksindiricilikteki timsah gözyaşları ve sahtenin sahtesi övgü seanslarına başlandı.

Bu tiksindirici ikiyüzlülüklerin, yazının yayımlandığı gün düzenlenecek cenaze töreninde doruğa çıkacağı kesin. Kesin olan bir başka şey de, bu işte başı, BOP Eşbaşkanı ile “2 sayfa 9 maddelik” Sözleşme ile bağlı “Personeli”n çekeceği… Oysa, gözlerine kara Amerikan gözlükleri takarak o gün tabuta omuz verecek olan bu ikili, 2001’de ABD’nin işareti doğrultusunda Erbakanı’ı sırtından hançerlemişti.

Erbakan, kendi tarikat ve ortaçağ yobazlığından kopamama günahlarının ürünü olduğu için, bu ekibi hep “kendi çocukları” olarak andı. Hatta “kendi çocukları” olarak bunları hala sevdiğini belirtmekten de geri durmadı. Elbette bu tutum, bunlarla ilgili “günahlarını” büyüklük, vefa, nezaket gibi insani değerlere sarmalayarak hafifletme ve mazur gösterme eğilimini ifade ediyordu. Ama bu itiraf ve büyüklük gösterisinde, günahlarının sorumluluğunu üstlenmek ve bir çeşit özeleştiri yapmak gibi bir olgunluk da vardı. 40 yılın “hocası”nda ve “İslami” siyasette özeleştiri de işte böyle yapılıyordu.

Erbakan’ın “haysiyetli at”ı
Hatta Erbakan’ın bu tutumu, bireysel çıkar uğruna “hocalarına”, ülkelerine ve İslam dünyasına karşı dünyanın en zalim emperyalistleriyle işbirliğine giren bu ekibe, giderayak verilmiş bir nasihat ve ahlak dersi de içeriyordu. Erbakan onlara sevgisini ifade ettiği her konuşmasında, sevgi ifadelerine, hep şu sözleri de ekliyordu: “Evet, onlar bizim çocuklarımız, onun için de onları seviyoruz, bir babanın hayırsız evlatlarını da sevdiği gibi… Ama Türkiye’yi daha çok seviyorum, vatan sevgisi başka. Ak Parti’li hayırsız evlatlarımıza huzurunuzda bir kez daha sesleniyorum: Sizi [T. Erdoğan ve A. Gül’ü] oralara Siyonizm gelip oturttu. Kendiniz oturmadınız, oturttular. Ey Tayyip Erdoğan… Senin Ak Parti dediğin Düyunu Umumiye tahsildarıdır. Sen… Türkiye’yi bölmeye gayret ediyorsun. Biz kaynaşmış bir milletiz, tek bir milletiz. Türkiye adım adım yok edilmeye çalışılıyor. Bunlar emperyalizmin taşeronudurlar.” [1]

Erbakan, “hayırsız evlatları”nı andığı her konuşmasında, onların 65 milyar liralık pırlantalarla, gemiciklerle, “3’e kapatarak” götürdükleri milyar Dolarlarla padişah saltanatı sürme uğruna girdikleri uğursuz işleri de sıraladı: “Türkiye’nin milli hiçbir şeyi kalmadı. Emperyalistlerle işbirliği içinde, AB ve IMF eli ile ülkeyi adım adım bölüyorlar. Anadolu’daki bağımsız devleti bitirip İsrail’e dâhil etmeyi amaçlıyorlar.” [2]

Bunlara, “Irak'ta ölen bir tek çocuğun vebalini, yedi sülaleniz alnını secdeden kaldırmasa da ödeyemeyecektir” diye seslendi. [3] Tayyip Erdoğan’ı sırtından atan at için, “haysiyetli at’mış” değerlendirmesini yaptı. [4]

Türkiye’nin uçuruma götürüldüğünü gördü
Erbakan’ın 2007 yılından bu yana T. Erdoğan, A. Gül ve AKP hakkında yaptığı konuşmalar, Türkiye’nin bu kadro eliyle götürüldüğü yeri derinliğine gördüğünü yansıtıyordu. Kendisine “kıskançlık”, “hala makam mevki hırsı peşinde koşma” vb suçlaması yöneltenlere; “Sen bunlara ‘aferin evlatlarım’ desen etrafında pervane olurlar. Neden bunları kullanıp paşa gibi keyfine bakmıyorsun?” diyenlere [5] verdiği yanıt bunu gösteriyordu: “Türkiye tamamen bölünmek parçalanmak isteniyor. Türk ordusu BOP çerçevesinde tasfiye edilip, yerine ABD’nin istediği lejyoner birlikler oluşturulmak isteniyor. AKP yandaşı bir profesörün[Mümtaz’er Türköne] çıkıp, ‘Ordu tasfiye edilsin, yeni bir ordu kurulsun’ yazısı da bu minvalde değerlendirilmelidir.” “Türkiye’nin zemini kayıyor. Bunları gördüğüm için bu yaşta genel başkan oldum.” [6]

Erbakan’ın, Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanlığı koltuğuna taşıyan 2007 seçimlerine gidiş sürecinden başlayarak hep şu gerçekleri vurguladığını görüyoruz: “Bunlar[T. Erdoğan ve A. Gül] İsrail’in çocukları”, “ABD’nin hizmetkârları”dır. “Onları[Gül ve Erdoğan’ı] oralara dış güçler oturttu. Erdoğan Siyonizm’in kasiyeri oldu. O benim öğrencimdi. Ama şimdi onu devirmek gerekiyor. Türkiye’yi felakete götürüyor.” [7]

Ergenekoncu suçlamasından o da payını aldı
Erbakan son iki yıldır, eski laiklik karşıtı, tarikat-cemaat övgülü söylemlerinden uzaklaşarak ağırlığı AKP’nin milli devleti yıkım ve tasfiyesi konusunda İslamcı camiayı uyarmaya vermişti. Amerikancı “Ilımlı İslam”cıların, bunları destekleyen CIA liberallerinin “İyi ama, 28 Şubat” filan diyerek yahptığı onca sıkıştırma ve yüklenmelere rağmen, Ergenekon tertibini destekleyen tek bir açıklama yapmamıştı. Tertibe destek vermemekten de öte, ordunun tasfiye edilmek istendiğini dile getiren sözleriyle, tertibin gerçek amacını doğru belirleyen bir tutum almıştı. Bu tutumu yüzünden, başta Fethullah takımı olmak üzere, CIA İslamcıları ve liberallerinin “Ergenekoncu” saldırılarıyla karşılaştı.

Aksiyon dergisi Erbakan’la yaptığı ve yukarıda andığımız üç ay önceki söyleşisini okurlarına, “Ülkeye büyük zarar veren asker ve sivil hasımları ile ilgili özenli bir dil kullanma”, “AK Parti karşıtı cephe içinde düne kadar yaka paça olduğu çevrelerle birlikte olmaktan kaçınmama” suçlamalarıyla sundu.

Yıllardır İslamcı camianın “akıl hocalığı” ve “dürüstlük simgeliği” rantıyla beslenen ve Müslümanlara Fethullah kürsüsünden vaaz veren Ali Bulaç Erbakan’ı, “Ergenekoncularla, 28 Şubat artığı ulusalcılarla akraba” olmakla suçladı. [8]

Fethullah’ın Amerikano-İslamo liberali ve eşi AKP milletvekili prof’un “suçlaması” ise, Ali Bulaç’ınki gibi sureti haktan görünücü bir üslupta değil, kendi konumunu gizlemeyen açıklıktaydı: “Erbakan devletçiydi, Batı karşıtıydı, AB'ye ‘Hıristiyan kulübü’ diyordu, demokrasi pek de umurunda değildi, küresel sermaye düşmanıydı, piyasa ekonomisi yerine 'adil düzen' diye ne olduğu belirsiz modeller üretmeye çalışıyordu, Türkiye'nin yüzünü Batı'ya değil Doğu'ya çevirmeye çalışıyordu.” [9]

“Ergenekoncu” ve “darbeci” avında Ali Bulaç’ların, İhsan Dağı’ların öğretmeni sayılan ve “CIA bülteni” diye anılan gazetenin yazarı ise, bu konuda, hepsinin duygu ve düşüncelerine tercüman olmuştu: “Tekrar etmekten bıkmayacağım: Ergenekon denen ‘şey’ kriminal olarak bir terör örgütüdür; tamam ama Ergenekon, Türkiye için bundan çok daha öte bir durumdur. Bu, tarihsel bir bloktur. Bu tarihsel bloğun sol ve sağ tarafı olduğu gibi Ergenekon Tarihsel Bloku(ETB), laik-“dindar” olarak da derinleştirilmiştir. Erbakan siyasi bir figür olarak ETB içinde, ETB’nin ‘dindar’ tarafını temsil eder.” [10]

Mehmet Akif damarı
Erbakan uzun siyasi yaşamında, Kemalist Devrim’e ve laikliğe karşı Osmanlıcılığı ve ortaçağ artığı kurum ve güçleri savunun konumda bulunmuş olsa da, milli duruşu elden bırakmamıştı. Ölene kadar yerden yere vurduğu T. Erdoğan’lar, A. Gül’ler kendisinin bu hatalarının ürünü olsa da, hiçbir zaman onlar gibi Cumhuriyet’i yıkmak ve mille devleti tasfiye etmek üzere emperyalistlerle el ele vermedi. Bir yazımızda belirttiğimiz gibi, [11] onda bir Mehmet Akif damarı vardı. Kemalist Devrim ve laiklik konularındaki tutum bile, T. Erdoğan’larınki, Fethullah’larınki ile aynı kefeye konamazdı. Bu fark, Cumhuriyet’in laik ve bilimi rehber alan eğitiminden geçmiş olmasının yarattığı bir farktı. Cumhuriyet’in değerlerini taşıyan egemen sınıf siyasetçi kuşağının son temsilcilerindendi.

Erbakan’ın arkasından, sadece “BOP Eşbaşkanı” ve “Sözleşmeli Personel”in değil, yukarıda andığımız ikiyüzülüler takımının da tiksindirici timsah gözyaşları dökmesine tanık olacağız.

Erbakan’ı son yolculuğuna uğurlarken, özellikle siyasi tercihlerini İslami değerler üzerinden yapan yurttaşlarımızı uyarıyor, onların bu gerçekleri bilmelerini istiyoruz. Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a rahmet, yakınlar ile Saadet Partisi camiasına da başsağlığı diliyoruz.,

[1] Saadet Partisi Trabzon İl Teşkilatı 5. Kongresi’nde yaptığı konuşmadan (26 Aralık 2006 tarihli AA Bülteninden aktaran gazeteport.com haber portalı)
[2] Ekim 2008’de yapılan Saadet Partisi 3. Olağan Büyük Kongresindeki konuşmasından (25 Ekim 2008 tarihli AA bülteni; 26 Ekim 2008 tarihli Radikal ve değire gazeteler)
[3] Milliyet, 31 Temmuz 2009.
[4] Aktaran, “Ak Parti Gençlik Kolları”nın “Ak Parti Forum” sitesi: “Uzun yıllar hoca bildiğimiz, ama gerçek yüzünü sonradan öğrendiğimiz Necmettin Erbakan, Başbakanımız attan düşme kazasına uğradığında, sanki Tayyip Erdoğan bir vatan düşmanı, bir vatan hainiymiş gibi ‘haysiyetli atmış’ demişti.” (http://www.akpartiforum.com/ erbakanin-cok-agir-benzetmesi-t113590.html?s= cfab833821c9a656fd39644a8b52e9da&)
[5] Saadet Partisi Trabzon İl Teşkilatı 5. Kongresinde yaptığı konuşma (26 Aralık 2010, aynı yerde)
[6]Saadet Partisi “Basın Odası”nın, Erbakan’ın 28 Şubat 2010 Pazar günü Esnaf ve Sanatkârlar Derneği(ESDER)’nce düzenlenmiş olan “28 Şubat ve Ticari Hayata Etkileri” konulu konferansta yapacağı konuşma içeriği ile ilgili basına verdiği bilgi notundan “Erbakan’dan AKP’ye asker tokadı” başlıklı haber yapan sonsayfa.com, rotahaber.com gibi haber sitelerinin, 27 Şubat 2010 tarihli haberleri ile; Fethullah’ın Aksiyon dergisi muhabirinin, “Tek lider olma hırsı uğruna Numan Kurtuluş’u genel başkanlıktan uzaklaştırma” suçlamasını yaptığı söyleşiye verdiği yanıt (Aksiyon, 13 Aralık 2010, Sayı: 836, “En iyi dostlarımız askerlerden çıktı” başlıklı söyleşisi).
[7]Alman Die Welt gazetesine verdiği söyleşiden Erbakan’ı kötüleyerek aktaran, Fethullahçı Stratejik Boyut haber-yorum sitesi, 8 Kasım 2010.
[8]“Erbakan Hoca’nın sorumluluğu” başlıklı yazısından: “Milli Görüş’ün… darbecilerle, cuntacılarla, Ergenekoncularla, 28 Şubat artığı ulusalcılarla yakınlığı ve akrabalığı olamaz. Türkiye'de hukuk mücadelesi bu kesimlere karşı verilmektedir. Vahşi kapitalizme ve emperyalizme karşı olmakla ulusalcı olmak aynı şeyler değildir.”(Zaman, 21 Temmuz 2010).
[9]Prof. Dr. İhsan Dağı, “Erdoğan hala milli görüşçü olsaydı”, Zaman, 6 Mayıs 2008.
[10]Cemil Ertem, “Ergenekon Cumhuriyeti’nden çıkış-2”, Taraf, 24 Eylül 2010.
[11]Bkz: “Mafya-Tarikat-Gladyo sisteminin ana partisi” başlıklı yazı, Teori dergisi, Ocak/2011, sayı:252.