Önümüzde duran büyük çelişme son yıllarda, özelikle son bir yılda dünyada meydana gelen olumlu gelişmelerle, Türkiye’de meydana gelen olumsuz gelişmeler arasındaki çelişmedir. Olgular düzeyinde ne söylediğimizi anlatmaya çalışalım:
DÜNYADA NELER OLDU?
Dünya emperyalist sisteminin başı Amerika, büyük sıkıntı içinde… Irak ve Afganistan’da yeniliyor. Irak’taki kukla yönetim bile artık, ABD askerlerinin ne zaman çekileceği sorununu gündeme getiriyor.
Kosova’da atılan adımı, tamamen Avrupa’nın “içinde” kalmış bir coğrafyada, Amerika ile birlikte “Avrupalı Büyüklerin” bir hamlesi olarak görmek gerekir. Gene de Kosova, Amerika’nın neredeyse son yıllarda kazandığı tek başarıdır.
Ekonomi, dünyanın “Batı yakası”nda nicedir bir durgunluk içinde. Geleceğe ilişkin beklentiler parlak değil.
Gürcistan’da Amerika’nın tarihi bir hamle yapmaya kalkıştığını ve altında kaldığını ise rahatlıkla söyleyebiliriz.
Gürcistan krizinde Avrupa, deyim yerindeyse Amerika’yı yalnız bıraktı. Rusya’ya karşı yaptırımlar uygulanması gibi düşüncede olmadığını ortaya koydu.
ASYADAKİ GELİŞMELER
Öte yandan çok kutuplu hale geldiği artık rahatlıkla söylenebilecek dünyamızda; “öteki kutuplarda” işler, Batı’nın tersine oldukça iyi.
Çin, Rusya ve Hindistan ekonomik bakımdan büyük bir gelişme içindeler.
Çin, uzayda bir uyduyu yok ederek askeri gücünün sınırları konusunda bir fikir verdi.
Şanghay İşbirliği Örgütü üyelerinin Urallar’da ortaklaşa yaptıkları askeri tatbikat ise 12 yıldır Avrasya’da şekillenmekte olan yeni oluşumun bir başka boyutunu gözler önüne serdi.
Toplumsal bakımdan Asya, Batı’nın aksine büyük bir canlılık ve dinamizm içinde...
Pekin Olimpiyatları ise adeta bütün dünyaya, gezegenimizin geleceğinin nerelerde şekillenmekte olduğunu gösteren bir sergi salonu işlevi gördü.
Latin Amerika’da ise, anti ABD yönetimlerin istikrar kazanmaya başladığını söyleyebiliriz.
TÜRKİYE’DE NELER OLDU?
Arkada kalan dönemde Türkiye’de ise, dünyadaki gelişmelerden farklı bir seyir izlendi.
ABD ve AKP cephesi, 22 Temmuz seçimlerinden büyük bir zafer ile çıktı.
Haçlı irtica Cumhurbaşkanlığı, YÖK, Üniversiteler mevzilerini ele geçirdi. Basın mevzisinde ise önemli başarılar kazandı.
Sermaye kesimini kontrol altına alma yolunda önemli bir yol aldı.
Cumhuriyet mitingleri kitle hareketinin doruğu oldu. Ama yanlış önderlik bu büyük potansiyelin herhangi bir sonuç almadan dağılmasına yol açtı. Kitle hareketi bugün gerileme halindedir.
Amerika’nın Ankara’da iktidar koltuklarına oturttuğu AKP’nin karşısında bir seçeneğin hala oluşturulamamış olması, Türkiye’nin en büyük sorunu olarak orta yerde duruyor.
Ergenekon Operasyonu, Amerika ile “Haçlı İrtica”nın, yurtsever ve devrimci kesimleri sindirmek ve tasfiye etmek amacıyla giriştikleri büyük bir tertip olarak sahnelendi. Tertibe hala devam ediliyor.
Türkiye’deki tabloyu şöyle özetlemek mümkündür: Amerika’nın patronluğunda Haçlı İrtica Cephesi; ne yaptığını bilerek, iktidarda olmanın bütün avantajlarını sonuna kadar kullanarak, muhaliflere karşı planladığı operasyonu büyük bir pervasızlıkla uyguluyor.
Karşı cephe, yani Türkiye cephesi ise dağınık durumda, bütüne hakim bir mücadele stratejisinden yoksun olarak direnmeye çalışıyor.
Bu tablonun kaçınılmaz sonucu, Amerika ve işbirlikçilerinin zaman içinde yeni mevziler kazanmaya devam etmesi olmaktadır.
İÇ CEPHEDEKİ OLUMLULUKLAR
Elbette Türkiye’nin içindeki gelişmeler özetlediğimiz olumsuzluklardan ibaret değil.
Amerika Türkiye’de en önemli mevziyi, TSK mevzisini ele geçiremedi. Tam tersine Türk Ordusu, Aralık ayından beri Amerika’nın hakimiyet sahasına yaptığı operasyonlar ve elde ettiği başarılarla, tuttuğu vatan savunması mevzisinde sağlam durduğunu gösterdi.
İşçi Partisi Amerikan tertibine karşı büyük bir direnç gösterdi. Ülke çapında çok geniş bir Milli Cephe’nin oluşması yolunda önemli adımlar atıldı.
CHP, bu süreç içinde belki de Atatürk’ten sonraki tarihinin en olumlu tavrına geldi. Amerikan operasyonuna karşı aktif ve net tavır aldı.
Amerika ve Fethullah cephesi, zamanlarının olmamasından dolayı bir an öne sonuca ulaşmak için herkese saldıran bir çizgi izledi. Bu çizgi, karşılarında direnmek zorunda kalan çok geniş bir Cephe’nin doğurdu. Her ne kadar bu “Cephe”nin, bir merkezi ve ortak bir yol haritası yoksa da…
Son günlerde ayyuka çıkan yolsuzluklar ve saltanat düşkünlükleri geniş kitleler nezdinde AKP’yi teşhir etmekte, itibar kaybetmesine yol açmaktadır.
TÜRKİYE’NİN ÇIKARI
Sonuç olarak şu tespiti yapak mümkündür:
Bütün dünyada kaybetmekte olan ABD, Türkiye’de başarı kazanmıştır ve şimdilik ilerlemeye devam etmektedir.
Ama Dünyadaki gelişmeler; baş aşağı giden ABD’nin, Türkiye ölçeğindeki bir ülkede büyük bir başarı elde etmesinin mümkün olmadığını göstermektedir.
Türkiye’nin bağımsız bir ulus devlet olarak çıkarı; kaybeden ABD’nin yanında yer almak değil kazanan Asya cephesinde zaten “kendisine ait olan yerde” bulunmasını gerektiriyor.
İşte bundan dolayı Amerika ve işbirlikçileri Türkiye’de de kaybedecektir.
mbgultekin@ip.org.tr