Bu ne biçim MİT Müsteşarıdır ki, Genelkurmay Başkanı’na tertip düzenliyor!

*VİDEO HABER*
İşçi Partisi, bugün eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un yalan ve iftira oldukları açıkça anlaşılan sözde bilgilerden hareketle “Ergenekon Şeması” düzenleyerek suç işlediği gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bul...

Tarih:

*VİDEO HABER*
İşçi Partisi, bugün eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un yalan ve iftira oldukları açıkça anlaşılan sözde bilgilerden hareketle “Ergenekon Şeması” düzenleyerek suç işlediği gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Partisinin şikâyet dilekçesini Başsavcılığa sunan Özbey, başvurunun ardından basın açıklaması yaptı. Özbey’in açıklaması şöyle;
• “Ergenekon” şeması Şenkal Atasagun ve ekibi tarafından hazırlanmıştır.
• Türkiye’de bir şema terörü estirilmektedir.
• Yalan ve iftiralarla düzenlenen şemalar ile Türk Ordusu, İşçi Partisi ve bütün Atatürkçüler hedef alınmaktadır.



Türkiye, “Ergenekon” adı verilen bir tertip ile karşı karşıyadır. Tertibin hedefi başta Türk Ordusu ve İşçi Partisi olmak üzere Atatürk Cumhuriyeti’ni savunan kurum ve kişilerdir. Bu kapsamda ülkemiz şema tertipleriyle karartılmaya çalışılıyor. “Şema terörü” estiriliyor.



Şenkal Atasagun ve ekibi başından bu yana şema tertibinin içindedir. Şenkal Atasagun, Milli İstihbarat Teşkilatı müsteşarı olduğu 2002 yılında ekibiyle birlikte bir şema hazırlamıştır.
Şemada, sözde “Ergenekon” örgütünün kurucu ve yöneticileri olduğu iddia edilen 69 kişinin ismi bulunmaktadır. Bu kişilerin arasında Genelkurmay Başkanları, Kuvvet Komutanları, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, işadamları, gazeteciler, aydınlar yer almaktadır.
Şenkal Atasagun, yalan ve iftiralardan ibaret olduğu ilk bakışta kolaylıkla anlaşılan sözde bilgileri, gerçek ve doğru bilgilermiş gibi rapor haline getirmiştir. Bununla yetinmeyen Atasagun, bir de bunun şemasını çizip TSK’nın komuta kademesini, Genelkurmay Başkanlarını, Kuvvet Komutanlarını, siyasi partilerimizin liderlerini, saygın işadamlarını, gazetecilerini, akademisyenlerini bu sözde suç örgütünün elemanları olarak göstermiştir. Böylece kamu görevini kullanmak suretiyle iftiraya ortak olmuş, resmi sıfatı ile devlet katında iftiraya inandırıcılık katmaya yeltenmiş ve maalesef başarılı olmuştur.

Şenkal Atasagun’un görev ve yetkilerini kötüye kullanarak, 2002 yılında hazırladığı “Ergenekon şeması”, tertibi ve tertipçileri ele vermektedir.

Bu şema, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı entrikalarda, komplolarda kullanılmıştır. Şema, Şenkal Atasagun’ların suçlarının kanıtıdır.

Şemadan hareketle Ergenekon Davasında sanık dahi olmayan kişiler hakkında dayanaksız iftiralarda bulunulmuş, bu yolla Türk Ordusu yıpratılmıştır. Bunun bir İddianame ile yapılması ağır suçtur. Şüpheli Şenkal Atasagun, tertiplediği şema ile bu suçun azmettiricisi ve ortağıdır.

Bu ne biçim Milli İstihbarat Teşkilatı'dır ki, tepesinde bulunanlar kendi Genelkurmay Başkanlarını, Kuvvet Komutanlarını, gizli yapılanmaların içinde olmakla, rüşvet almakla, sabotaj düzenlemekle suçluyor.

Atsagun’un düzenlediği şema ile bütün yurttaşlar “Ergenekon” şemasında olma ihtimalinin korkusuna kapılmışlardır. Böylece toplumda korku ve terör yaratılmıştır.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin şemaya ilişkin kararlarında vurgulanan “saygınlığı korumak” anlayışı, “şema”nın ve buna dayanak gösterilen “mülakat”ın iftira olduğunun kabulü anlamına gelmektedir.
Bu kabul, söz konusu “şema”yı hazırlayıp belli merkezlere servis eden Şenkal Atasagun ve ekibinin, kamu yetkilerini kötüye kullanarak, başta TSK’nin üst düzey komutanları olmak üzere kamu görevlilerine ve İşçi Partisi ve başta Genel Başkanı olmak üzere yönetici ve mensuplarına ağır hakaret ve iftiralarda bulunduklarının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla saptanması anlamına gelmektedir. Bu, kamu adına soruşturulması gereken bir suçtur.

Şema tertibi, Atasagun’un tek vukuatı değildir. Atasagunlar, İşçi Partisi ve Atatürkçü güçlere karşı çok sayıda tertip düzenlemiş, yalan ve iftiralara başvurmuştur. Bunların istisnasız tamamı yargı önünde mahkûm edilmiş, Atasagun’un suçları tescillenmiştir.

Ülkemizin güvenliği açısından yaşamsal öneme sahip bulunan Milli İstihbarat Teşkilatı, Atasagun ve benzerlerinden temizlenmelidir.

ŞİKAYET DİLEKÇESİ:

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na,

Şikâyetçi : İşçi Partisi, Toros Sok. No:9 Sıhhiye / Ankara
Vekili : Av. Hasan Basri Özbey, Toros Sok. No: 9 Sıhhiye / Ankara
Şüpheli : Şenkal Atasagun, Eski MİT Müsteşarı, Ankara
Suç : Kamu görevini kötüye kullanmak, Türk Silahlı Kuvvetlerini alenen
aşağılamak, iftira vb.

Açıklama :

1. Türkiye, “Ergenekon” adı verilen bir tertip ile karşı karşıyadır. Tertibin hedefi başta Türk Ordusu ve İşçi Partisi olmak üzere Atatürk Cumhuriyeti’ni savunan kurum ve kişilerdir. Bu kapsamda ülkemiz şema tertipleriyle karartılmaya çalışılıyor. “Şema terörü” estiriliyor. Şüpheli Şenkal Atasagun ve ekibi başından bu yana şema tertibinin içindedir.

2. Şüpheli Şenkal Atasagun, Milli İstihbarat Teşkilatı müsteşarı olduğu 2002 yılında ekibiyle birlikte bir şema hazırlamıştır.

3. Şemada, sözde “Ergenekon” örgütünün kurucu ve yöneticileri olduğu iddia edilen 69 kişinin ismi yer almaktadır. Bu kişilerin arasında Genelkurmay Başkanları, Kuvvet Komutanları, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, iş adamları, gazeteciler, aydınlar yer almaktadır.

4. Şenkal Atasagun görev ve yetkilerini kötüye kullanarak, 2002 yılında hazırladığı “Ergenekon şeması”, tertibi ve tertipçileri ele vermektedir.

5. Şema, MİT tarafından, çeşitli tarihlerde Genelkurmay Başkanlığı, İstanbul Özel Yetkili C. Başsavcılığı ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/209 esas sayılı dava dosyasına gönderilmiştir.

6. Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar 69 ismin yer aldığı şemadaki 63 ismi kapatarak, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermiş, uzun uğraşlardan sonra Mahkeme şemanın açık halini savcılıktan getirtebilmiştir. Bu kez de Mahkeme, şemada adı geçenlerin saygınlıklarını korumak gerekçesi ile şemayı açıklamamış, davanın şüpheli ve sanıkları tarafından incelenmesine izin vermemiştir. Kararın gerekçesi şöyledir; “Üzeri Savcılık tarafından kapatılmış kişiler hakkında herhangi bir soruşturmanın açılmamış bulunması, bu çizelgedeki kimi kişilerin sosyo-ekonomik ve siyasi konumları… saygınlıkları ve haklarının zedelenme olasılığı... bu kişilerin kişisel hak ve özgürlüklerinin dikkate alınması ve korunması gerektiği(nden) bu belgelerin orijinal haliyle açıklanmamasına… karar verildi”.

7. Mahkemenin, isimleri yer alanları korumak adına gizlediği şema, bütün ayrıntılarıyla basında yer almıştır. Son olarak, Aydınlık dergisinin 8 Şubat 2009 tarihli sayısında MİT'in gizlenen “Ergenekon şeması”, 1 numaradan 69 numaraya kadar isim isim açıklanmıştır.

8. MİT'in, Savcılığa ve Mahkemeye gönderdiği yazılara göre, şemanın hazırlanmasına dayanak olarak gösterilen “Ergenekon” belgeleri, 3 Temmuz 2002 günü MİT'e İstanbul'dan bilinmeyen bir kimse tarafından yollanmış!

9. Şüpheli, Ergenekon tertibinin dayanağı olan 2001 yılındaki “Tuncay Güney mülakatı”nı iki yıl elinde tutmuş ve 10 Temmuz 2003 günü Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'e göndermiş.

10. Niçin, 10 Temmuz 2003? İki yıl elde tutulan bu belgeler, ne olmuş da o tarihte devreye sokulmuş? 4 Temmuz 2003 günü Süleymaniye'de Türk subay ve astsubaylarının başına ABD silahlı birlikleri çuval geçiriyor. İşte bu ortamda şüpheli Şenkal Atasagun devreye giriyor. Türk Ordusu içindeki sözde “Ergenekon yapılanması”nı Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'e ihbar ediyor. Altı gün sonra belgeler Org. Hilmi Özkök'e gönderiliyor. Hem de şeması yapılarak.

11. Şenkal Atasagun, 1998'den beri tertibin içindedir. Hatırlanacağı üzere, Atasagun 1999'da “Kürt sorununda yeni açılım”ı başlatmıştı. Bu girişime, zamanın Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu hemen tepki göstermişti.

12. Şenkal Atasagun, 5 Mart 2001'de Tuncay Güney ile yapılan “mülakat”ı kuşkusuz biliyordu. Çünkü o “mülakat”ı kurgulayan merkezde idi. Ancak dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'ydu ve tertibin 1 numaralı hedefi de Genelkurmay Başkanı'nın kendisiydi. Org. Kıvrıkoğlu'nu yine Org. Kıvrıkoğlu'na “ihbar edemeyen”(?) Atasagun, çuval olayından sonra, Türk Ordusunu ve özellikle Irak'taki Özel Kuvvetleri çekmek için ABD ile sıcak ilişki içindeki yeni Genelkurmay Başkanı'nın eline “Ergenekon” belgelerini ulaştırdı. Belgeler kullanıldı ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'taki varlığına son verildi. ABD'nin, Telafar ve başka yerlerde Türkmenlere karşı yürüttüğü katliamlara bile sessiz kalındı.

13. Org. Hilmi Özkök, 10 Temmuz 2003'de kendisine gönderilen bu şemayı gayri resmi olarak kullanmış, sonra da cebine koyup götürmüştür.

14. Genelkurmay Başkanlığı'nın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği yazılarda bu şemanın aramalara rağmen bulunamadığı bildirildi. MİT, gönderdik diyor; Genelkurmay ise bulamıyor. Belli ki Özkök, tertipte kullanılan bu şemayı alıp götürmüş.

15. “Ergenekon belgeleri” ve “mülakat”, 2001 yılından beri Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT'in elindedir. 2001 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü'ne gelmiş ve kayda geçmiştir. O dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilileri, tıpkı dönemin DGM Başsavcısı Aykut Cengiz Engin gibi bunları incelemişler ve uydurma olduğunu saptayarak işlem yapmamışlardır. Nitekim Adil Serdar Saçan, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verdiği, 9 Şubat 2009 tarihli dilekçesinde de; Tuncay Güney “mülakat”ının, “Veli Küçük ve Grubu” kodlamasıyla 2001 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gönderdiklerini açıklamıştır.

16. Şimdi soru şudur: O dönemin MİT yöneticileri ve başlarında bulunan şüpheli Atasagun, 2001 yılı Mart ayından beri ellerinde bulunan bu “belge ve bilgiler”i, zamanın Başbakanı Bülent Ecevit'e ve zamanın Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu'na niçin göndermemiş de Hilmi Özkök'ün Genelkurmay Başkanlığı'nı beklemiştir? 2003 Temmuz'unda bu belgeleri Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'e gönderen MİT yöneticileri, niçin aynı bilgileri dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e iletmemişlerdir?

17. Bu şema Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı entrikalarda, komplolarda kullanılmıştır. Bu şema, şüpheli Şenkal Atasagun ve ortaklarının suçlarının kanıtıdır.

18. Şemada yer alan, Türk Silahlı Kuvvetleri ve üst düzey komutanları, Ergenekon davası iddianamesi ile gıyaplarında suçlanıyorlar. Hem de savunma hakkı tanınmadan.
Dava dosyasında;
- “Ergenekon’un merkezinde, üç Genelkurmay Başkanı ve üç Jandarma Genel Komutanı’nın olduğu” ileri sürülüyor (Tuncay Güney Mülakatı, s. 29).
- “Org. Başbuğ’un katıldığı, ATO’daki ‘Devrim Yasalarının 80. Yılı Paneli’nde ‘yeni bir oluşumun kurulduğu’ duyuruldu” deniliyor (İddianame, s. 1488).
- “Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu’nun, Org. Özkök’e suikast düzenlettiği” iddia ediliyor (İddianame, s. 653).
- “Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt ve Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu, 60 milyon dolar rüşvet alıp, paylaşmak”la suçlanıyorlar (İddianame, s. 654).
- “Subaylar(ın) PKK’ya 6 bin silah verdiği” iddia ediliyor (İddianame, s. 297).
- “Komutanlardan bir grup PKK’ya silah sattı, uyuşturucu trafiğini birlikte yürüttü” iddiasına yer veriliyor (İddianame, s. 283).
- “Genelkurmay Başkanlarından Org. Karadayı’nın, çalışmalarından dolayı Doğu Pernçek’i telefonla kutlaması” suç delili olarak getiriliyor (İddianame, s. 1419).
- “Org. Çevik Bir’in Kırıkkale MKE’ndeki sabotajı yaptırdığı” iddia ediliyor (İddianame, s. 1413 vd, 1525; Tuncay Güney Mülakatı, s. 120 vd).
Davada sanık dahi olmayan bu kişiler hakkında, örneklerini çoğaltabileceğimiz böylesine dayanaksız iftiralarda bulunmak, bu yolla TSK’ni yıpratmaya çalışmak, hem de bunu bir İddianame ile yapmak ağır suçtur. Şüpheli Şenkal Atasagun, tertiplediği şema ile bu suçun azmettiricisi ve ortağıdır.

19. Bu ne biçim Milli İstihbarat Teşkilatı'dır ki, tepesinde bulunanlar kendi Genelkurmay Başkanlarını, Kuvvet Komutanlarını, gizli yapılanmaların içinde olmakla, rüşvet almakla, sabotaj düzenlemekle suçluyor.

20. Şüpheli Atasagun, yalan ve iftiralardan ibaret oldukları ilk bakışta kolaylıkla anlaşılan bu sözde bilgileri gerçek ve doğru bilgilermiş gibi rapor haline getirmiştir. Bununla yetinmeyen şüpheli, bir de bunun şemasını çizip TSK’nın komuta kademesini, Genelkurmay Başkanlarını, Kuvvet Komutanlarını, siyasi partilerimizin liderlerini, saygın işadamlarını, gazetecileri, akademisyenlerini bu sözde suç örgütünün elemanları olarak göstermiştir. Böylece kamu görevini kullanmak suretiyle iftiraya ortak olmuş, resmi sıfatı ile devlet katında iftiraya inandırıcılık katmaya yeltenmiş ve maalesef başarılı olmuştur.

21. Şüphelenin tertiplediği şema ile bütün yurttaşlar “Ergenekon” şemasında olma ihtimalinin korkusuna kapılmışlardır. Böylece toplumda korku ve terör yaratılmıştır.

22. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin şemaya ilişkin kararlarında vurgulanan “saygınlığı korumak” anlayışı, “şema”nın ve buna dayanak gösterilen “mülakat”ın iftira olduğunun kabulü anlamına gelmektedir.

23. Bu kabul, söz konusu “şema”yı hazırlayıp belli merkezlere servis eden Şenkal Atasagun ve ekibinin, kamu yetkilerini kötüye kullanarak, başta TSK’nin üst düzey komutanları olmak üzere kamu görevlilerine ve İşçi Partisi ve başta Genel Başkanı olmak üzere yönetici ve mensuplarına ağır hakaret ve iftiralarda bulunduklarının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla saptanması anlamına gelmektedir. Bu, kamu adına soruşturulması gereken bir suçtur.

Sonuç :
Açıklanan nedenlerle gerekli araştırma ve soruşturma yapılarak, kamu görevini kötüye kullanan, iftira, hakaret, TSK’ni alenen aşağılama vb. suçlarını işleyen şüpheli Şenkal Atasagun’un tecziyesi için kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ederim. 03.03.2009

İşçi Partisi Vekili: Av. Hasan Basri Özbey

Ekleri:
1. Vekaletname
2. Aydınlık dergisinin 8 Şubat 2009 t.li sayısı
3. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan 10.02.2009 ve 01.12.2008 t.li dilekçeler
4. Doğu Perinçek’in 28 Kasım 2008 günü İstanbul 13. Ağır C. Mah.’nde yaptığı sözlü açıklama