Artık Türkiye’de başbakan koltuğu ile berber koltuğu arasında fark kalmamıştır. Her ikisinde oturan da uluorta konuşma yetkisine sahiptir. Devlet kalmayınca devlet adamı da olmaz.
Berber koltuğunda tıraş sırası bekleyen adam ileri geri konuşabilir; ama başbakan koltuğunda oturanın bir sorumluluğu olduğu düşünülürdü. Türkiye’de başbakan koltuğu ile berber koltuğu arasında fark kalmamıştır. Her ikisinde oturan da uluorta konuşma yetkisine ve özgürlüğüne sahiptir.
Başbakan koltuğu, oturan kimseyi devlet adamı yapmıyor.
Ama oturan kişi, başbakan koltuğunu berber koltuğuna dönüştürebiliyor.
Aslında bu olay yeni değil. Sözü uzatmamak için bugüne bakalım.
Tayyip Erdoğan, 10 Temmuz 2009 günü, İtalya G-8 toplantısı sonunda, gazetecilerden gelen “umumi arzu” üzerine basın toplantısı yaptı ve Çin Halk Cumhuriyeti’ni “adeta soykırım” uygulamakla suçladı.
DEVLET ADAMINA ACİL YARDIM
Dışişleri Bakanlığı, bir saat içinde durumu toparlamaya çalıştı ve “Türkiye’nin Çin Halk Cumhuriyeti’nin içişlerine karışmak gibi bir niyetinin bulunmadığını” açıkladı.
Bu tür anında müdahaleler, devlet adamına acil yardım değeri taşır. Ancak yardımına koştuğunuz kimse o nitelikte değilse, bu tür uyarılar ağır tahrik etkisinde bulunur.
Tayyip Erdoğan, uçaktan inince, saat 18.25’te Dışişleri Bakanlığı’na haddini bildirmiştir. Tarihi sözler olduğu için aynen alıyoruz:
“Kullandığım ifadeyi bilerek kullanıyorum. Dışişleri’ndeki arkadaşlar benim ifadem dışındaki bir ifadeyi kullanamaz ve kullanmamışlardır. Şu anda Çin’deki bu olay adeta bir soykırımdır.” (Gazeteler, 11 Temmuz 2009.)
Tayyip Erdoğan, böylece kendi deyişiyle “sözünün arkasında durmuş”tur.
Ancak aynı Tayyip Erdoğan, tam 31 yerde “ABD’nin BOP Eşbaşkanı olduğunu” kayıtlara geçirdikten sonra, Anayasa Mahkemesi’ne verdiği dilekçede bu sözlerinin arkasında duramayarak yalan beyanın altına imza atmıştı (Bkz. AKP’nin Anayasa Mahkemesi’ne Sunduğu Yazılı Savunma).
Demek ki, “sözün arkasında durmak” Eşbaşkanlar için doğruya bağlılık sorumluluğu değil, toplumun önünde yıkılmama sorunudur.
DEVLET ADAMINI BAĞLAYAN HUKUK
Türkiye’de iktidar koltuklarını işgal edenlerin bir süredir devlet adabıyla ve devletin hukukuyla bağlı olmadıklarını bir kez daha içimiz yanarak yaşadık.
Soykırım, hukuki bir kavramdır. Mahalle kahvesindeki anlamı ile devlet dilindeki anlamı özdeş değildir.
Birleşmiş Milletler, 1948 yılındaki düzenlemesiyle soykırımı tanımlamıştır.
Bir devlet, başka bir devletin soykırım yaptığına önce uluslararası hukuka bakarak, bu da yetmez, kendi organlarının kararıyla hükmeder.
Birleşmiş Milletler’in tanımından hareketle;
- Çin Halk Cumhuriyeti yöneticilerinin soykırım suçu işlediğine hükmeden Çin’in ulusal mahkeme kararı var mı?
- Yok!
- Birleşmiş Milletler düzenlemesinde belirtilen süreçler sonucu alınmış bir uluslararası mahkeme kararı var mı?
- Yok!
- Türkiye Cumhuriyeti yasama organının veya hükümetinin bu yönde aldığı herhangi bir karar var mı?
- O da yok!
Ancak her türlü yetkiyi kendisinden alanların, ahkâm kesmeleri için yasal hukuki ölçülere hiçbir zaman ihtiyaçları olmaz.
Tayyip Erdoğan, “kullandığım ifadeyi bilerek kullanıyorum” dereken, bildiği nedir?
Tek bildiği, Oval Ofis’in bağlayıcılığı!
Soykırım hukukunu bilmediği ise ortada.
Peki, pervasızlık, bilgisizliğin ezikliğini kapatan bir örtü müdür?
Olay, bu soruların ötesindedir.
ALTTA KALAN OTORİTEYE DEVLET DENMEZ
Bütün millet için önemli olan şudur:
Türkiye’nin başbakanı yoktur; Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanlığı vardır.
Türkiye’nin Cumhurbaşkanı da yoktur; kendi itirafıyla 2 Nisan 2003 günü ABD Dışişleri Bakanı Powell ile “2 sayfa 9 maddelik gizli antlaşma” yapan ABD’nin sözleşmeli personeli vardır (Bkz. Vatan, 24 Mayıs 2003).
Türkiye’nin devlet olma niteliğini yitirmekte olduğu, Anayasa Mahkemesi’nin AKP kararıyla da ortaya çıkmıştır.
Yargı, AKP’nin “Cumhuriyet yıkıcısı faaliyetin odağı” haline geldiğine hükmediyor. Ancak iktidar, Cumhuriyeti yıkmaya devam etmesi için AKP iktidarına bırakılıyor.
Dağılan devletin sözde organları, artık devleti koruma mecalini kaybetmiştir. Devlet, bir coğrafyada en üstün otoritedir ve silahlı güç tekeline sahiptir.
Eğer bir ülkenin tepesinde, başka bir devletin proje görevlileri veya sözleşmeli personeli oturuyorsa, artık o örgütlenme, o coğrafyadaki en üstün otorite değildir. Türkiye’de üstün otoritenin hangi silahlı kuvvet olduğu da tartışma ve çatışma konusudur.
BOP Eşbaşkanlığı, bağlı olduğu devletin Irak’ı işgal eden ordusuna dayanarak, Türkiye’de Türk Ordusu’na karşı operasyon yürütmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri komutanının ağzından, kendi ülkesinde kendisine karşı yürütülen “asimetrik psikolojik harekât” karşısındaki çaresizliğini ilan ediyorsa, ulusal devlet dağılıyor demektir.
Türkiye’de silahlı güç olarak inisiyatif, şu anda Türk Ordusu’nda değil, ABD Ordusu’ndadır. O kadar ki, ABD Ordusu Türkiye topraklarında Türk Ordusu’na karşı örtülü ve örtüsüz operasyon yürütmektedir.
Hiçbir devlet ve hiçbir ordu, kendi hükümranlık alanında, kendisine karşı operasyon yapılmasına izin vermez.
Türkiye’de silahlı güç tekelinin kimde olduğu belirsiz hale gelmiştir.
Bunun adı, devletin dağılmasıdır.
DEVLET KALMAYINCA DEVLET ADAMI OLMAZ
Çözülen devletin sözde iktidar makamlarının ağırlığının kalmaması olağandır ve yaşanan olaydır.
İkide bir “Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıyım” veya “Başbakanıyım” diyen devlet adamları hatırlayan var mı?
1980’lere kadar Cumhurbaşkanının veya Başbakanın kim olduğu bilinirdi ve bu makamları işgal edenler, Abdullah Gül veya Tayyip Erdoğan gibi Cumhurbaşkanı ve Başbakan olduklarını hatırlatma gereği duymazlardı.
Çünkü gerçek devlet adamı, sıfatından ve makamından kuvvet alma gayretine girmez. Gerçek devlet adamı bulunduğu makama birikim ve kişiliğiyle kudret ve onur katar.
Bugün en üst devlet makamlarını işgal eden kimselerin devlet adamı olmayışlarının sorumluluğu, kuşkusuz Tayyip Erdoğan veya Abdullah Gül’e yüklenemez.
Türkiye devleti, bugün devletimsi veya devletimtrak denebilecek bir alt örgütlenmeye dönüşmüştür.
Bu durumda devletin makam koltukları ile berber koltukları arasındaki farkın kalkması, yaşanan sürecin gereğidir.
Devlet kalmazsa, devlet adamı da olmaz.
www.doguperincek.info
www.doguperincek.com.tr