İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Aydınlık dergisinin 2 Mayıs 2010 günlü sayısında yayımlanan sayısında "Başkanlık rejiminin manken liderleri ve yatak odası kabinesi" başlıklı başyazısında çürüyen sistemi ele alıyor. Başyazıyı aşağıda sunuyoruz.
SİYASAL PARTİ YÖNETİMLERİNDEKİ OLİGARŞİ EĞİLİMLERİ
20. yüzyılın ilk çeyreğinde Robert Michels diye bir bilim adamı çıkmış ve partilerin sosyolojisi üzerine siyaset biliminin temel kitaplarından olan eserini yazmıştı. Orada parti oligarşilerinin nasıl oluştuğu incelenir ve eleştirilir. Ne yazık ki Türkçeye çevrilmedi. Ancak Anayasa ve Partiler Rejimi adlı kitabımda Michels’in belirlemelerinin geniş bir özeti vardır (s.123 vd).
20. yüzyılın başlarında, siyasal partiler, nasıl oldu da oligarşilerin pençesi altına düştü? Bu olay, kuşkusuz emperyalizm aşamasına geçen kapitalizmin tekelleşmesinin bir sonucuydu. Ama 20. yüzyıldaki lider sultası, 21. yüzyılın başında neredeyse mumla aranmaktadır.
Bugün sistem, tekelleşmenin de ötesinde mafyalaşmıştır. Kirli para baronları, borsa kralları, hayali ihracat şampiyonları, naylon fatura kahramanları, banka boşaltma cambazları, cemaat şeyhleri; sistemin başındadır. Kapitalizm, kaynakların verimli dağılımını sağlama iddiasını bütünüyle kaybetmiş, üretimi baltalayan bir sisteme dönüşmüştür. Buna bağlı olarak, sanayici ve tüccar rejimin kenarlarına sürülmüştür. Parti yönetimlerinin mafyalaşması, sistemin sigortasıdır. Güdülmesi gereken halk ise, tarikat ağlarında budalalaştırılacaktır. Bu çürümeyi, yine aynı kitabımda inceledim (s.67 vd, 128 vd, 372 vd).
DEMOKRASİNİN SANALLAŞMASI VE BAŞKANLIK SİSTEMİ
Mafyalaşmanın en aşırı biçimleri NATO ülkelerinde görülür. Dizginler, dünya merkezlerine teslim edilmiştir; başka deyişle Gladyo’nun elindedir. Bu sistemde, halk elinde balonlarla seçim kampanyalarına katılan, hoplayan zıplayan bir kuru kalabalıktır. Kuzular, anasının memesinden alınıp makinedeki sanal memeyi emmeye alıştırılırken sersemletilir. Gladyo sisteminde de, halkın budalalaştırılması gerekmektedir. Sistemin siyasal partilere yüklediği işlev, işte budur.
Türkiye’deki lider tahakkümü denen olay, demokrasinin sanallaşmasının sonucudur. Başkanlık sistemi, emperyalist sistemin Mafya-Gladyo-Tarikat diktası için en uygun çözümdür. Sanal bir parlamento bile, sistemin başına dert açabilir. O nedenle yetkileri çok küçük bir çetenin elinde toplamak, hedef ülkeyi “deliğe süpürülme” yetkisini Gladyo’ya teslim etmiş bir eşbaşkanla gütmek, en güvenceli ve düşük maliyetli çözümdür.
VE YATAK ODASI KABİNELERİ
ABD güdümlü başkanlık veya yarı başkanlık denen rejimlerde lider mankenleştirilmiştir. Vitrine konulur. Berlisconi, Sarkozy, Obama, Tayip Erdoğan vb. rejimin tipik liderleridir. Bunlar kendi ana dillerini bile doğru dürüst bilmezler. Siyasal nutukları okunaktan (prompter) okumayı öğrenmeleri yeter. Aranan birinci vasıf, Gladyo merkezine itaat ruhudur. Bu açıdan tarikat şeyhlerinin dizlerinin dibinde biat kültürüyle yetişenler yeğrektir. (Yeğrek sözcüğünü tercihe şayan karşılığı kullanıyoruz. Kaşgarlı Mahmut’tan.)
Partilerin lider kadrosu, artık dava arkadaşları değil, kirli para ortakları ve yatak odası arkadaşlarıdır. Sistem, artık bunu gizlemiyor. En açık yürekli olan da, Gladyo’nun şampiyonluğunu yapan İtalyan sistemidir. Berlusconi’nin kabinesi, yatak odası deneyimlerinde parlayan yeteneklerden oluşuyor. En son İtalya Fırsat Eşitliği Bakanı Carfanga’nın Türkiye ziyareti, Türkiye’deki Gladyo rejimini modernleştirme açısından da öğretici olmuştur. Gazetelerin iftiharla yazdığına göre “Şov kızlığından hükümete yükselen” bu yeni politikacı modeli, sistemin ne kadar demokratlaştığını sergilemektedir.
www.doguperincek.info
www.doguperincek.com.tr