Türkiye’nin neresinden gelirseniz gelin Mersin ve Adana’ya ulaşabilmeniz için Toroslar’a merhaba demek zorundasınız. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’le 4 gün sürecek yolculuğumuz da 12 Ocak Perşembe günü o yeşil tepelerde başladı. Mut, ilk durağımızdı. Sırada Değirmençay var.
YURTTAŞLAR PERİNÇEK’İN GELECEĞİNE O GÜNE KADAR İNANMIYORDU
Değirmençay, Mersin’e 20 km uzaklıkta, Toroslar’ın eteğinde bir belde. Daha önce DYP belde yöneticisi olan Muhittin Çapık, bir grup köylü ile beraber İP’ye katılma kararı almış. Cadde üzerinde merkezi bir yerde bir bina tutulmuş, içi mütevazı bir şekilde döşenmiş.
Ama Muhittin Bey önemli bir eksik olduğunu düşünüyor: Açılışı mutlaka Genel Başkan yapmalı. İP il yöneticileri bunun mümkün olduğunu söylediklerinde dünyalar onun oluyor. Ne var ki şimdiye kadar hiçbir siyasi parti liderinin uğramadığı bu şirin beldenin sakinlerini buna inandırmak, Perinçek gelene kadar mümkün olmadı.
“ÇAYDAN BAŞKA İKRAM EDECEK BİR
ŞEYİMİZ KALMADI”
Perinçek, 320 yaşındaki bir çınarın gölgesinde Değirmençaylılara sesleniyor, Milli Hükümet Programı ile çıkış yolunu anlatan ve sık sık alkışlarla desteklenen konuşmasından hemen sonra, köylüler bir çuval portakalı Perinçek’in önüne boşaltıyorlar.
Köylülerden İbrahim Ata, “Sayın Başkanım susuzluktan portakallarımız küçük mandalinalara döndü. Aşağı derede suyumuz şarıl şarıl akıyor ama biz burada susuzluk çekiyoruz” diyor.
Mustafa Işık’ın da söyleyecekleri var; “3 yıl önce büyükküçük 3000 baş hayvanımız vardı. Şimdi 300’lere düşmüştür. Gördüğünüz gibi size çaydan başka bir şey ikram edemiyoruz. Eskiden köyümüze gelen her konuğa ayranımızı ikram ediyorduk.”
PERİNÇEK: “BEN KÖMÜR DEĞİL, TARIMIN ŞAHLANMASINI VAATEDİYORUM ”
Perinçek’in yanıtı gayet açık: Yakınmak yok! Ben köy köy dolaşıyorum, sorunların hepsini çok iyi biliyorum. Sizin de bildiğiniz gibi, güneş aynı güneş, su aynı su, toprak aynı toprak. Eken biçen de aynı ise tarımın tekrar şahlanmaması için hiçbir neden yoktur. Ülkemizin tarımını ve hayvancılığını bilinçli bir şekilde yok ettiler. Ben size konuşmamda kömür, makarna, şeker ve sıcak çorba vaadinde bulunmadım. Tarımın ve hayvancılığın tekrar gelişmesi için size bir program sundum ve mali kaynakları da en ince ayrıntısına kadar anlattım. Zor da olsa bu programı uygulamaya mecburuz. Onun için şikâyeti bırakıp bu programı tartışalım. Milli Hükümet programını uygulamaya var mısınız?
Köylüler hep bir ağızdan yanıt veriyor: “Varız!”
Daha sonra Perinçek’le beraber meydana kadar yürüyorlar. İP belde örgütünün
açılışı yapılıyor. Bir sonraki durak Erdemli.
ERDEMLİ’DE DE İLÇE ÖRGÜTÜ AÇILDI
Erdemli’de de “40 yıllık CHP’li” olarak tanıdığımız Hidayet Güldallı önderliğinde İP
temsilciliği açma çalışmaları tamamlanmış. İlçe merkezinde güzel bir bina tutulmuş. Doğu Perinçek alkışlar arasında binaya girerken, biz kalabalık nedeniyle binaya giremiyoruz.
Erdemli’nin bütün öncüleri, yerel gazetecilerive ajans muhabirleri orada. Açılışta, Eski CHP ilçe başkanı Hidayet Oğuz’la da karşılaşıyoruz. CHP’den ihraç edilmiş. O sırada elinde kırmızı güller, yanında daoğluyla güler yüzlü bir bayanın kalabalığı yararak ilerlemeye çalıştığını fark ediyoruz. Adı Bilge Gül, “Perinçek’i çok seviyorum. Buraya geldiğini öğrenir öğrenmez geldim” diyor.
AYDINLARDAN MİLLİ HÜKÜMET PROGRAMINA DESTEK
Aynı günün akşamı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın yemek salonundayız. Masalar tamamen dolu. Kimler yok ki! Başta Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Ayhan Sezer, öğretim üyeleri, siyasi parti temsilcileri, kitle örgütü temsilcileri, TMMOB yöneticileri…
Kürsüden konuşan Prof. Dr. Ayhan Sezer, Dr. Yüksel Burgutoğlu, BCP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Yorgun, ADD Mersin Şube Başkanı Av. Mehmet Doğan Milli Hükümet Programı’nı desteklediklerini belirtiyorlar.
Değerli yazar Erdal Akalın yemekten bir gün sonra İMECE Gazetesi’ndeki köşesinde “dostların arasındaydım, ayrıca sevdiğim saydığım Sayın Perinçek’le aynı masayı paylaşmak benim için bir şanstı” diye yazıyor.
BİR YEMEK DE ADANA’DA
Bir gün sonra yapılan Adana İnci Oteli’ndeki yemeğe de aralarında Eğitim Fakültesi Dekanı Necmi Yaşar’ın da bulunduğu seçkin bir topluluk katılıyor. Her iki yemekte de sahne alan sanatçı Binay Koçak, sunumunu “kırmızı gül demet demet” türküsüyle bitirdikten sonra, mikrofon Perinçek’te.
Perinçek, “Gülün gül ile tartıldığı bu güzel dost sofrasında, gönül isterdi ki yemeğin sonuna kadar hep kırmızı gül türkülerini dinleseydik. Ama ne yazık ki ara verip konuşmak zorundayız. Bizi buna mecbur edenler utansın” diyerek başlıyor konuşmaya. “Batının, vatanımız üzerindeki plan ve programını hepiniz biliyorsunuz. Bu program Yugoslavya’da ve Irak’ta uygulandı. Bu programı ülkemizde de uygulayacaklarını yayınladıkları ve NATO’nun duvarlarına astıkları haritalarla göstermektedirler.Şimdi size soruyorum, Batı’nın bu projesine boyun eğecek miyiz?” Herkes “hayır” diyebağırarak yanıt veriyor Perinçek’e.
“ATATÜRK’TE YAKINMA VAR MIYDI?”
Perinçek konuşmaya devam ediyor: Ben size bir çıkış yolu programı sunuyorum, sizin başka bir programınız varsa lütfen kürsüye gelip açıklayın! Eğer yoksa benim size sunduğum programı tartışalım. Artık kara bilgi yaymayı bırakalım. Birçok değerli aydınımızın yazdığı “Ahtapotun Kolları, Kuşatılmış Türkiye, Bıçak Sırtında Türkiye” gibi kitaplar moral bozmaktan başka hiçbir işe yaramamaktadır. Atatürk gibi olacağız, Atatürk’te yakınma var mıydı? Biz İP olarak bu programı hazırladık ve uygulamaya kararlıyız. Ama gücümüz yeterli değil, çünkü siz eksiksiniz. Şunu bilmenizi isterim ki bu program, siz katılırsanız sizinle beraber, katılmasanız size rağmen kesinlikle uygulanacaktır!”
4 GÜNE NELER SIĞDI?
Mut’ta başlayıp Adana’da biten 4 günlük gezi boyunca Perinçek, 21 ayrı mekânda konuşma yaptı. Bu kadarla kalsa iyi, dahası da var. Neler mi? Her toplantıdan sonra okurlarına kitaplarını imzalıyor. Kendisiyle hatıra fotoğrafı çektirmek isteyen hiç kimseyi kırmıyor. 4 gün boyunca en az 500 kez deklanşöre basıldığını söylesek yanlış olmaz. Peki, toplantılardayken gelen telefonlara ne zaman cevap verecek? Ya da araması gerekenleri ne zaman arayacaktı? Tabii ki arabada! Yolda geçirdiği zamanı bile boşa harcamıyor Perinçek. Kimini yazısından dolayı, kimini evlendiği için tebrik ediyor. Kimine başsağılığı diliyor… Tarsus’taki konferansta tam kürsüye çıkmak üzereyken telefon bir kez daha çalıyor. Telefonun diğer ucunda uzun süredir göremediği, Çin’de dil eğitimi gören kızı Kiraz ve araştırma görevlisi olarak Moskova’da arşiv araştırmaları yapan oğlu Mehmet, ona aynı anda yurda döndüklerini müjdeliyor. Onun aynı zamanda bir baba olduğunu o zaman hatırlıyoruz..
Perincek telefon konuşmasını kısa kesti, çünkü kürsüden takdim edilmişti, salondaki yurttaşları bekletmemesi gerekti.
İP KENDİSİNİ BEKLEYEN GÖREVLERE HAZIR
4 günlük gezi boyunca toplantılardaki coşku, medyanın ilgisi, güvenlik kuvvetlerinin tavrı, özellikle MHP, CHP ve diğer parti üyelerinin Perinçek’e olan sevgisi görülmeye değerdi. Perinçekli günlerin yakın olduğunun habercisiydi hepsi.
Peki ya İP bölge örgütleri bu günlere hazır mı? Cevap: Kesinlikle evet! Mersin İl Başkanı Emekli Hâkim Binbaşı Yücel Ak, Adana İl Başkanı Eski Tufanbeyli Belediye Başkanı Av. İsmail Hakkı Savaşer. İkisi de çevrelerinde önderlik yetenekleri ve vatanseverlikleriyle tanınan yetenekli insanlar. Partinin örgütlü olduğu ilçe, belde ve köylerin yanı sıra şimdi bir de yeni temsilcilikler açılıyor. Erdemli’de Hidayet Güldallı, Mut’ta Sefer Çetinkaya, Durmuş AK, Muzzafer Baylan, Değirmençay’da Muhittin Çapık gibi halk önderleri Mersin örgütünü daha da güçlendirmiş. Adana Yüreğir’de Nail Yıldırım, Seyhan’da Hayretin Çavuşoğlu, Kılıçlar köyünde DSP den katılan köy temsilcisi Mustafa Eser gibi önderler partiye daha da canlılık getirmiş.
Yeni kongrelerini yapmış her örgütte muhakkak eski bir MHP ve CHP’li bulmak mümkün.
(Haber Yusuf Çelik)