Islak imza davasının 9. duruşmasında savunmasını yapan Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım, “hakkımızdaki tutuklama kararı başbakanın talimatıyla verilmiştir” dedi. Yıldırım bu savının belgelerini de mahkemeye sundu. Deniz Yıldırım “ortada bir suç varsa bu konuşmaları yayımlamak değil, bu konuşmaların içeriğidir” diye konuştu.
Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım, Islak İmza davsının 9. duruşmasında savunmasını yaptı. Deniz Yıldırım sözlerine, mahkemenin Cihaner davasıyla Islak İmza davasını birleştirme kararındaki ifadeleriyle başladı. Kararda şöyle diyordu.
"Mahkeme kendi içinde bağımsız olduğu gibi yasama ve yürütme organına karşı da bağımsızdır."
Bu sözleri okuyan Deniz Yıldırım, “Peki siz kararınızı verirken bağımsız mıydınız? Şimdi sunacağım belgeler, 2 gazetecinin başbakanın emriyle nasıl tutuklandığının belgesidir” dedi.
Deniz Yıldırım savcı Zekeriya Öz’ün yazdığı tutuklandıkları 9 Kasım tarihinde Başbakanlığa yazdığı yazı ile, başbakanlık müsteşarlığından gönderilen cevabı mahkemeye sundu. Belgelerde Savcı Öz, ses kayıtlarının başbakana ait olup olmadığını soruyordu. Savcı Öz ses kayıtlarının gizlilik derecesini de öğrenmek istiyordu. Gelen yanıtta ise telefon konuşmasının başbakana ait olduğu belirtiliyor, hiçbir şekilde kaydedilmediği ve aleniyet kazandırılmadığı iddia ediliyordu.
Bu belgeleri okuyan Deniz Yıldırım bu yazının tutuklanmadan sadece 1 saat önce gönderildiğini ve hemen ardından tutuklandıklarını hatırlattı. Yıldırım şöyle konuştu:
"İşte gördünüz, tutuklama kararı başbakanın emriyle verilmiştir. Hani yargı bağımsızdı? Hani yasama ve yürütme hâkimlere karışamazdı? Kimse birbirini kandırmasın. Biz başbakanlıktan gönderilen talimatla tutuklandık."
Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ses kayıtlarının aleniyet kazanmadığı iddiasının yanlış olduğunu söyledi. Yıldırım, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bedri Gültekin’in bir basın açıklamasıyla ses kayıtlarını duyurduğunu, bu açıklamanın Aydınlık’ta haber yapıldığını belirtti. Yıldırım bu açıklamanın Habertürk gazetesinde de haberleştirildiğini anımsattı. “Bu ses kayıtları bütün basına dağıtılmıştı. Ancak kimse haberini yapamadı” diyen Deniz Yıldırım, Tayyip erdoğan'ın konuşmalarının halka duyurulmasında kamu yararı gözetildiğini söyledi.
Tayip Erdoğan’la Mehmet Ali Talat arasında yapılan ve KKTC’yi bitirme planının yer aldığı telefon konuşmaları duruşma salonunda dinletildi.
Deniz Yıldırım telefon konuşmaları üzerine şöyle konuştu:
"Türkiye Cumhuriyeti başbakanının, KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş hakkında bu şekilde konuşması, KKTC’de bir darbe planlamaktır. Suç budur. Bunu yayımlamak suç değildir. Bu gerçektir. Gerçeği ortaya çıkarmak ne zamandan beri suç oldu?"
Basında yer alan telefon dinleme haberlerini de hatırlatan Deniz Yıldırım, “sözde demokrasi yükseliyor. Ses kayıtlarını yayınlayanlara bir şey yapılmıyor. Ama konuşmalar başbakana ait olunca tutuklanıyoruz? Herkese aynı hukuk uygulanmıyor. Hani anayasal eşitlik nerede?” diye konuştu.
Deniz Yıldırım yasa dışı telefon dinlemesi yapmak iddiasına Savcı Zekeriya Öz’ün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği bir belgeyle yanıt verdi. Savcı Öz’ün Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na gönderdiği yazıda ses kayıtlarının kimler tarafından alındığının öğrenilemediğini belirtiyordu. Deniz Yıldırım telefon dinlemelerini kimin yaptığı sorusunun yanıtını eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in verdiğini hatırlattı.