Atatürkçü Aydın Gürbüz Tüfekçi'yi 25 Temmuz 2010 günü yitirdik. Türkiyemizin yeniden Kemalist Devrim rotasına girmekte olduğu güzel günlerin arifesinde yitirdiğimiz aydınlanma savaşçısı Gürbüz Tüfekçi'yi, Hikmet Çiçek anlattı.
Eğer bugün, Atatürk’ün din, Allah ve Hz. Muhammed konusundaki düşünceleri –hem de kendi el yazısıyla– Türk Tarih Kurumu’nun tozlanmış, gizlenmiş, saklanmış raflarında yok olup gitmediyse bunu Gürbüz Tüfekçi’ye borçluyuz.
Eğer Gürbüz Tüfekçi olmasaydı, Atatürk’ün “Kürtlere özerklik”ten söz ettiği ünlü Eskişehir konuşmasının eski dil tutanakları gün yüzüne çıkmayacaktı.
Üzerine “Bravo”, “alkışlar” diye Atatürk’ün not düştüğü Ruşeni’nin “Din yok milliyet var” kitabına, Gürbüz Abi olmasaydı nasıl ulaşabilirdik?
O kitabın bir nüshası şimdi Çankaya Köşkü’nün kütüphanesinde.
Atatürk’ün düştüğü notlar Kenan Evren’in talimatıyla silinmiş durumda. Fakat kitabın özgün hali Aydınlık arşivinde ise Gürbüz Tüfekçi sayesindedir.
Atatürk’ün Cumhuriyet Halk Fırkası program çalışmaları, Karl Marks’a ilişkin notları, “Devlet Sosyalizmi” konusundaki okumaları, Timurlenk ve Türk tarihi hakkındaki el yazıları… liste uzayıp gidiyor. Aydınlanmatarihimizin paha biçilmez belgeleri hep Gürbüz Tüfekçi’nin karşılıksız emeğiyle gün ışığını görebildi.
2000’e Doğru ve Aydınlık’ın kültür dünyamızın ufkunu açan unutulmaz kapaklarında
hep bu isimsiz kahramanın gayreti vardır.
Türkiye Aydınlanma Devrimi’nin temel direklerinden Turan Dursun’u, o çok sevdiği arkadaşını Doğu Perinçek’le ve Aydınlıkçılarla tanıştıran da Gürbüz Tüfekçi’dir.
Güle güle Gürbüz Abi.