İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, bugün Ankara’da bir basın açıklaması yaparak Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın “Ergenekon Davası” ile ilgili olarak TBMM çatısı altında işlediği suça tepki gösterdi. Gültekin’in açıklaması şöyle;
Devlet Bakanı Egemen Bağış, 15 Ekim 2009 tarihinde toplanan Meclis AB Uyum Komisyonu’nda, Ergenekon tertibine karşı çıkan ve tertip kapsamında hürriyetleri gasp edilen aydınlara selam gönderen Sayın Deniz Baykal’ı, “çetelerin avukatlığına soyunmak”la ve hatta “çeteci” olmakla suçladı.
Bağış, ''Bırakın mahkeme karar versin. Böyle konuşmak sizin haddinize değil'' diye tepki gösteren milletvekillerine cevaben “Ben Meclisteki muhalefeti kastetmedim. Halen cezaevinde bulunan bir partinin Genel Başkanını ve bu kapsamdakileri kastettim '' (16 Ekim 2009 Milliyet Gazetesi) diyerek, saldırganlığını İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek’e yöneltmiştir. Bağış, Sayın Perinçek’e “Türkiye'de anayasal rejimimizi yıkmaya yönelik çalışmalar içerisinde olan, bunu da gizlemeyen, her vesileyle dile getiren insanlardır” deme cüretini göstermiştir.'
Hukuksuzluğun, kanunsuzluğun hâkim olduğu bir yargılamaya bile tahammül edemeyen Bağış, kendini hâkim yerine koyarak, vatanını ve milletini savunan insanlara çete diyebilecek kadar bir kanunsuzluk içindedir.
Bağış, bu açıklamalarıyla devam etmekte olan Ergenekon davası hâkimlerine de tavsiye ve telkinlerde bulunmaktadır. Bu, Anayasanın 138. Maddesine göre açık bir suçtur.
Egemen Bağış, İşçi Partisine ve onun Genel Başkanına, “Türkiye'de anayasal rejimimizi yıkmaya yönelik çalışmalar içerisinde olan, bunu da gizlemeyen, her vesileyle dile getiren insanlardır'' diyerek, faaliyetleri Yargıtay Başsavcılığı denetiminde olan, ancak Anayasa Mahkemesince yargılanabilecek siyasi partileri ve genel başkanını yargılama ve suçlu gösterme cüretini kendinde görebilmektedir.
Bu söylemleriyle de Anayasal suç işlemiştir. Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu işlemiştir. Cezalandırılması için Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunacağız.
Bağış’ın söylediklerinin “AB İlerleme Raporu” adı altında Türkiye’ye ve Türk Adaletine dayatılmak istenenlerin aynı tarihlere denk düşmesi tesadüfi değildir. ABD ve AB dayatmakta, emretmekte, AKP ise uygulamaktadır.
Genel Başkanı ve bazı yöneticilerinin Ergenekon tertibinden dolayı yargılandığı İşçi Partisinin “her vesileyle dile getirdiği” görüşleri ve çalışmaları ise açıktır. Bu çalışmaları da Yargıtay Başsavcılığı gözetimi altındadır.
Bu görüşler ve çalışmalar, yurdunu ve milli ekonomiyi savunmak, birliği sağlamak, topraksız köylülerimizi toprağa kavuşturmak ve Atatürk Devrimini tamamlamak üzerine oturmuştur.
GERÇEK ÇETE?
Çete tanımını kim hak etmektedir?
• Amerika’dan icazet alanlar mı? Diyarbakır’ın Bismil köylüsüne, Urfa’daki Öncül köylülerine, Zonguldak’ın maden işçilerine sarılarak, partisini adım adım örgütleyen yurtseverler mi?
• Citibank’ ın 3milyar dolar vergi borcunu bir çırpıda silenler mi? Yoksa bu vergi borcunun peşine düşüp halkın bir kuruşunun bile hakkını savunanlar mı?
• Amerika’yla iki sayfa 9 maddelik gizli anlaşmalar yapanlar mı? Yoksa bu anlaşmayı Türk Milletine açıklayıp yırtılmasını savunan yurtseverler mi?
• Yandaş holdinge 3 yıl faizsiz 10 vadeli 750 milyon dolarlık kredi aktararak kendine yandaş gazete ve televizyon yaratanlar mı? Yoksa Ulusal Kanal Gönüllülerinin özverisine dayanarak halkın televizyonunu yaratanlar mı?
• Kendilerine ve çocuklarına büyük zenginliklerin yolunu ve olanaklarını açanlar mı? Yoksa ülkenin bağımsızlığını ve halkının refahını düşünmekten başka hiçbir çıkarı olmayan yurtseverler mi?
• Cumhuriyet tarihinin en kanunsuz soruşturmasını sahte belge ve yalancı tanıklarla yürütmeye çalışanlar mı? Yoksa halkına vereceği tek bir hesabı olmayan ve mahkemelerde de yurdunun bağımsızlığını savunmaktan geri durmayan onurlu yurtseverler mi?
• Amerika’ nın BOP eşbaşkanları mı? Yoksa Türkiye’nin tam bağımsızlığını savunan yurtseverler mi?
• “Cumhuriyet karşıtı odak oldukları” Anayasa Mahkemesi kararıyla tescillenenler mi?
Yoksa Atatürk Devrimi’ni savunanlar mı?
Gerçek çetelerin aranacağı yer, soyguncuların, vurguncuların olduğu yer olmalıdır. O yer Anayasa Mahkemesinin “Cumhuriyet karşıtı odak” olduğu kesin hükme bağlanan AKP’dir.