Av. Nusret Senem : SORUŞTURMA DEĞİL, TERTİP !

İşçi Partisi, Danıştay’a yönelen hain saldırı sonrasında sanıklar ile İşçi Partisi ve Ulusal Kanal arasında bir bağlantı varmış gibi göstermeye çalışan, yalan haberleri medyaya servis yapan Emniyet yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunun ardından...

Tarih:

İşçi Partisi, Danıştay’a yönelen hain saldırı sonrasında sanıklar ile İşçi Partisi ve Ulusal Kanal arasında bir bağlantı varmış gibi göstermeye çalışan, yalan haberleri medyaya servis yapan Emniyet yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunun ardından İşçi Partisi Genel Sekreter Yardımcıları Av.Nusret Senem ve Av.Mehmet Cengiz basın açıklaması yaptılar. Basın açıklamasını ve suç duyurusu dilekçesini aşağıda sunuyoruz.
Basın açıklaması şöyle;
Olaydan hemen sonra yapılan açıklamalar saldırganın,”dinci”, “şeriatçı” olduğu yönündeydi. Ertesi günün gazetelerinde saldırgan, türban eylemlerinde ve Göztepe’de yapılan Cami eyleminde boy boy fotoğraflarıyla yer alıyordu. Soruşturmayı yürüten yetkililerden kamuoyuna yapılan açıklamalarda, Alparslan “Nizam-ı Alem’ci”, “Ülkücü” olarak gösteriliyordu.

Ertesi gün, “Türk-İslam Sentezci” olarak tanıtılmaya başlandı. Daha sonra ise, polis, Alparslan’ın “ulusalcı” olduğunu keşfetti. Bugün gazetelerde çarşaf çarşaf “Alparslan’la bağlantılı” iddiasıyla binbaşıların, yüzbaşıların, generallerin isimleri, resimleri yer alıyor. İşçi Partisi ve Ulusal Kanal’la ilgi kurulmaya çalışılıyor. Danıştay’a saldırı da neredeyse TSK’nin üstüne yıkılacak. Böylece daha ilk gün söylediğimiz, “bu saldırı Şemdinli provokasyonunun devamıdır” saptaması doğrulanıyor. Başbakan, açıkça Genelkurmay Başkanı’nı hedef alıyor. Şemdinli’de Kara Kuvvetleri Komutanı hedefti. Burada Genelkurmay Başkanı hedefe konuyor. Bu gelişme nasıl oldu?

Olaydan birkaç saat sonra Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, “sürprizlere hazır olun” diyordu. Ne sürprizi? Tayyip Erdoğan, “soruşturmayı bizzat ben takip ediyorum” diyor.. Hükümet yetkililerinin açıklamalarının ortak yönü yine Şemdinli olayında olduğu gibi, “ucu nereye giderse gitsin” cümlesiyle başlıyor. Gerçek şudur: Başbakan ve Hükümet yetkilileri bu sözleriyle eylemlerini açığa vurmuşlardır. Tayip Erdoğan, MİT Müsteşarı ve Emniyet İstihbarat Daire Başkanı ile yaptığı toplantıda soruşturmanın “Ulusalcıları” hedef alması talimatını vermiştir. Bundan sonra Danıştay’a saldırı soruşturması, soruşturma olmaktan çıkmış ve bir tertibe dönüşmüştür. Emniyet içindeki Fettullahçı ekip devreye sokularak, her gün yeni bir tertip sahnelenmekte ve basına servis yapılmaktadır. MİT’in devreye sokulmasıyla, medya da tamamen bu tertiplerin aleti haline getirilmiştir.

Meydanlara dökülen ve Hükümet üyelerinin yakasına yapışan on binler Danıştay’a saldırının kaynağını doğru saptamıştır. Hükümet olan bitenden sonra nafile bir karartma çabası içindedir. Tayyip’ler bugünkü boş tertiplerinin de altında kalacaklardır.

Bugün Ankara C. Başsavcılığı’na başvuruda bulunduk. Tertibi anlattık ve bu tertipçilerin saptanıp cezalandırılmasını talep ettik.

Önümüzdeki günlerde kumanda ettikleri soruşturmayı saptıran bu Fethullahçı ekibi isim isim de açıklayacağız.

Suç duyurusu dilekçesi;

Cumhuriyet Başsavcılığı’na
Ankara

Şikayet Edenler:
1. İşçi Partisi
2. Doğu Perinçek
3. Ulusal Kanal İl. Hiz. San. ve Tic. AŞ.
Vekilleri:
Av. Nusret Senem
Av. Mehmet Cengiz
Av. Zühre Genişel
Av. Mehmet N. Aytekin
Toros No. No: 9/6 Sıhhiye/Ankara

Şikayet Edilenler:
1. Danıştay 2. Dairesi üyelerine yönelik saldırı eyleminin soruşturmasında açıklama yapan resmi yetkililer.
2.Bu yetkililerin adli soruşturmayı saptırıcı açıklamalarına yer veren basın-yayın organlarının sorumluları.

Şikayet Nedenleri:
Danıştay’a yapılan menfur saldırının soruşturması sırasında basında yer alan ve yetkililerin açıklamalarına dayandığı ileri sürülen bazı haberlerde;

“Zanlı Alparslan Aslan’ın üzerinden, Doğu Perinçek liderliğindeki İşçi Partisi’ne yakınlığıyla bilinen Ulusal Haber Ajansı’na ait kartvizit” (Vakit 18.05.2006, 22.05.2006)
“Üzerinde, İşçi Partisi’ne yakınlığıyla bilinen Ulusal Haber Ajansı’na ait kimlik kartı” (Gündem 19.05.2006)
“Üzerinde…Doğu Perinçek’in İşçi Partisi’ne yakınlığıyla bilinen Ulusal Haber’e ait kartvizit” (Milli Gazete 19.05.2006)
“Arabasında yapılan aramada…Ulusal TV’ye ait bir kartvizit” (Milli Gazete 20.05.2006)
“Evinde yapılan aramalarda, İşçi Partisi’ne yakınlığıyla bilinen Türk Solu dergisinin üç cildi, Aydınlık dergisi” (Yeni Şafak 20.05.2006)
“Aracında, Ulusal Kanal araç kartı” (Radikal 21.05.2006)
“Üzerinde, Türk Solu dergisi’nin yöneticilerini ‘hain ve ajan’ ilan eden İşçi Partisi’ne yakınlığıyla bilinen Ulusal Kanal’ın kartviziti” (Milliyet 18.05.2006)
“Çantasında…Ulusal TV’ye ait…üyelik kartı” (Akşam 18.05.2006) çıktığı yazılmıştır.
Aynı iddiaya;
21.05.2006 tarihli Evrensel gazetesinde; A. Cihan Soylu imzasıyla yayımlanan, “Danıştay’a Saldırı ve Bağlantıları!” başlıklı yazıda; “ Otomobilinde Ulusal TV’ye ait bir kart”,

19.05.2006 tarihli Yeni Şafak gazetesinde Sami Hocaoğlu imzalı, “Organize işler” başlıklı yazıda da; “Cebinde, Doğu Perinçek’in İşçi Partisi’ne yakınlığıyla bilinen Ulusal Haber Ajansı’nın kartviziti çıkmış” denilerek yer verilmiştir.

Benzeri yayınlar Kanal Türk, Flash, SKY Türk ve bazı televizyonlarda da yapılmıştır.

Türkiye’nin istikrarsızlaştırılmasına yönelik olduğu tartışmasız bulunan bu suikast eyleminin soruşturulmasında, yapıldığı iddia edilen bu açıklamalar tam da saldırının amacına denk düşmektedir. Bu tür açıklamaları yapan yetkililer, yürütülen psikolojik savaşın elemanı olmuşlar ve “bir taşla iki kuş vurmak” istercesine bu vesileyle Türkiye’nin milli güçlerini de yıpratma çabası içine girmişlerdir. Bir yandan Cumhuriyetin önemli kurumlarından olan Danıştay’ı, diğer yandan Cumhuriyet’in laikliğin en kararlı savunucularından olan İşçi Partisi, Doğu Perinçek ve Ulusal Kanal’ı hedef almışlardır.

Soruşturmayı yürüten yetkililere atfen yapılan yayınlar öncelikle gerçeğe aykırıdır. Kah “üzerinde”, kah “arabasında” kah “evinde” kah “cebinde” kah “çantasında” çıktığı iddia edilen ve bazen “Ulusal Haber Ajansı”na , bazen “Ulusal Haber”e bazen “Ulusal Kanal”a bazen de “Ulusal TV”ye ait olduğu ileri sürülen kimilerine göre “kartvizit”, kimilerine göre “kimlik kartı”, kimilerine göre “araç kartı”, kimilerine göre ise “üyelik kartı” ile ne İşçi Partisi’nin, ne Doğu Perinçek’in ne de Ulusal Kanal’ın bir ilişkisini kurmak mümkün değildir. Nitekim son olarak 22.05.2006 tarihli Zaman gazetesinde yayımlanan basın tanıtım kartı fotoğrafından da anlaşılacağı gibi sözkonusu kart, “Ulusal Haber” adlı sözümona bir mevkuteye ait olup, saldırganın bu mevkutenin “hukuk danışmanı” olduğuna ilişkindir.

Müvekkillerin böyle bir mevkute ile ilişkisi yoktur. Bu gerçek bilinmekle birlikte bu şekilde açıklamalarda bulunulması ve yayın yapılması kasıtlıdır. Gerek bu açıklamaları yaptığı söylenen resmi yetkililer ve gerekse bu yayınları yapanlar aslında saldırganla aynı amaca hizmet etmektedirler.

Bu açıklama ve yayınlarla soruşturma saptırılmak istenmiştir. Olaydan birkaç saat sonra açıklama yapan Başbakan Yardımcısı M.Ali Şahin “!sürprizlere hazır olun” diyerek, bunun ilk işaretini vermiştir. Gerçeğe aykırı ve saptırıcı açıklamalar ve yayınlar bu talimat doğrultusunda gerçekleştirilmiştir.

Bu yayınlar 5237 sayılı TCK’nun125. maddesi uyarınca hakaret suçunu oluşturmaktadır.

Ayrıca bu açıklamalar ve yayınlar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 157. maddesinde yer alan “soruşturmanın gizliliği” ilkesine aykırı düşmekte, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 288. ve Basın Kanunu’nun 19. maddesinde tanımlanan suçları da oluşturmaktadır.

Sözkonusu kasıtlı ve uydurma haberleri basına servis yapan yetkililerin kimliklerinin tespiti ile kendilerinin ve bu gerçeğe aykırı haberleri, soruşturmayı saptırmak ve müvekkillere zarar vermek amacıyla yayımlayan yayın organlarının yazar ve sorumlularından şikayetçiyiz.

Sonuç ve İstem:
Belirtilen nedenlerle şikayet edilen yetkililer ve sorumluların açık kimliklerinin tespiti ile haklarında kovuşturma yapılıp cezalandırılmaları için kamu davası açılmasını talep ediyoruz. 23.05.2006

Av.Nusret Senem - Av.Mehmet Cengiz - Av.Zühre Genişel - Av.Mehmet N.Aytekin