Av. Mehmet Cengiz: Ergenekon İddianamesi ile Parti faaliyetlerimiz, hatta Parti Programımız yargılanmak isteniyor. Bu suçtur! MAHKEME, HADLERİNİ BİLDİRMEK ZORUNDADIR!

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Genel Sekreter Vekili Av. Mehmet Cengiz, bugün (5 Ağustos 2008) Ankara'da bir basın toplantısı düzenleyerek Ergenekon İddianamesi ile İşçi Partisinin Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu ile güvence altına alınmış olan yasal siyasi part...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Genel Sekreter Vekili Av. Mehmet Cengiz, bugün (5 Ağustos 2008) Ankara'da bir basın toplantısı düzenleyerek Ergenekon İddianamesi ile İşçi Partisinin Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu ile güvence altına alınmış olan yasal siyasi parti faaliyetlerinin yargılanmak istendiğini belirterek özetle şunları şöyledi:

Ergenekon iddianamesinin açıklandığı günden bu yana, hemen her gün bu iftiranamedeki çarpıtma ve yalanları tek tek açıklıyor ve yanıtlıyoruz.
Daha önce;
İddianamenin birçok yerinde ısrarla tekrar edilen ve sayfalarca dökümü yapılan “Yargıtay krokisi”, “Orgeneral Büyükanıt’a ait koruma planı”, “NATO tesislerine ilişkin belgeler”, “Karargâh evleri” gibi sözde belgelerin Partimize ait olmadığını, yapılan aramalarda bu ve benzeri belgeler ya da bu belgeleri içeren CD’lerin Partimizde bulunmadığını, arama tutanaklarını da sizlere dağıtarak göstermiştik.
“PKK mektubu”, “Apo röportajı” gibi yargılamaya konu olmuş, kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla beraata hükmedilmiş bulunduğu halde yeniden ısıtılıp getirilen iftira ve yalanları da belgeleriyle açıklamıştık.
Doğu Perinçek’in, Öcalan’ın Kenya’dan Türkiye’ye getirildiği Şubat 1999’da İstanbul’da “Apo-TSK görüşmeleri”ne katıldığı iddiaları karşısında, belirtilen tarihte Doğu Perinçek’in Haymana Cezaevi’nde tutuklu olduğunu belgeleriyle kanıtlamıştık.
Bugün de, sizlere yasal parti faaliyetleri ve Partimize ait yasal belgelerin nasıl “suç kanıtı” olarak gösterilmeye çalışıldığını, iftiraname ile nasıl çizmenin aşıldığını somut örneklerle anlatacağız.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Genel Merkezimizde bulunan “Kuşatma Nerden ve Nasıl Yarılır - 16 Kasım 2003” başlıklı yazısı:
İddianamenin 72, 92, 130. ve devamı sayfalarında tekrar tekrar aktarılan ve bir örneğini ekte sizlere sunduğumuz bu yazıda; Türkiye’nin iç ve dış cephelerden kuşatıldığı tahlil edilmekte ve bunun için Tayyip Erdoğan Hükümetinin düşürülerek bir Milli Hükümet kurulması gerektiği saptanmakta ve bunun için Milli Güçbirliğine gereksinim olduğu vurgulanmaktadır.
Ergenekon Savcısı, yasal bir siyasal partinin Genel Başkanının bu siyasal tespitlerini; “mevcut ‘hükümetin düşürülmesi için’ Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bir yapılanmaya gidilerek, ‘Milli Kuvvetler’in oluşturulması, bu şekilde hükümetin devrilmesinin planlandığı açıkça görülmektedir” şeklinde değerlendiriyor. Söz konusu yazıda açıkça “Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır” denilmiş olmasına rağmen bunun bir “darbe planı” olduğu ileri sürülüyor.
Şimdi soruyoruz: Ergenekon savcısı Zekeriya Öz, yasal bir siyasi parti Genel Başkanının –yine örneklerini ekte sunduğumuz parti yazışmalarıyla basın mensuplarına gönderilen- çeşitli televizyon kanallarında millete açıkladığı, 16 Kasım 2003 tarihli Aydınlık Dergisinde yayınlanan bu görüşlerini suçlamak yetkisini nereden almaktadır?
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Genel Merkezimizde bulunan ve kamuoyunda “İkiz Sözleşmeler” olarak bilinen uluslararası sözleşmelerin onayına ilişkin yasanın Cumhurbaşkanı’nca geri çevrilmesi istemini içeren 11 Haziran 2003 tarihli mektubu:
İddianamenin 140-141, 1415. ve diğer sayfalarında suçlama konusu yapılan bu mektup, doğrudan Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’e yazılmış, -ekte örneğini sunduğumuz gibi- basına açıklanmış ve Türkiye’nin duyarlı aydınlarına gönderilmiştir. Hatta bu mektup üzerine Doğu Perinçek, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Cumhurbaşkanlığı köşküne davet edilmiş ve konuya ilişkin hukuki açıklamalarını arz etmiştir.
Bir siyasi parti Genel Başkanının, yasama faaliyetlerine ilişkin değerlendirme ve önerilerini, Beşiktaş’taki küçücük odasından suçlamak ve iddianamesine yazmak yetkisini savcı Zekeriya Öz’e kim vermiştir?
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in “İşçi Partisi’nin Türk ve Kürdü Birlikte Örgütleme Tasarımı – Analiz” başlıklı yazı ile eleştiri ve değerlendirme konusu yapılan “Türk ve Kürdün Birlikte Örgütlenme Projesi” başlıklı yazısı:
İddianamenin 377 ve diğer bazı sayfalarında, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Partinin yayın organı Teori Dergisinin Haziran 2000 tarihli sayısında yayımlan bu yazısında açıklanan konuya ilişkin görüşlerinin eleştirilmesi ve değerlendirilmesi “suç kanıtı” olarak getirilmiştir.
Soruyoruz: Bir siyasi partinin Genel Başkanı, milletin birliği ve vatanın bütünlüğünü pekiştirmek amacına yönelik görüşlerini yazıp açıklamadan önce savcı Zekeriya Öz’den izin mi alacaktır?
İşçi Partisi Ulusal Strateji Merkezi (USMER) tarafından hazırlanan Milli Anayasa Bildirgesi:
İşçi Partisi Tüzüğü’ne göre bir Parti organı olan USMER’in, bilim adamları ve uzmanların katılımıyla Milli Anayasa Taslağı hazırlaması, bunu imzaya açması ve kamuoyuna açıklamak istemesi de İddianameye göre suçmuş! (İddianame, sayfa 144, 1419, 1448 vd.)
Evet, savcı Zekeriya Öz’e göre, AKP Gayrimilli Anayasa Tasarıları hazırlayacak, açıklayacak; ama bir muhalefet partisi olan İşçi Partisi bu konuda bir çalışma yürütemeyecektir!
İşçi Partisi’nin Emniyet teşkilatı içindeki yasadışı örgütlenmelerin soruşturulması istemiyle Cumhuriyet Başsavcılıkları ve İçişleri Bakanlığı’na yaptığı suç duyuruları:
İddianamede bu ve benzeri konularda İşçi Partisi adına yapılmış yasal başvurular dahi atılı suçun kanıtları olarak gösterilmiştir.
İşçi Partisi Genel Başkanı, Genel Başkan Vekili ve Genel Sekreteri ile diğer merkez yöneticilerinin basın açıklamaları:
İddianamenin birçok yerinde (örneğin, sayfa 1454), İşçi Partisi yöneticilerinin, “Susurluk Özel Örgütü PKK’ya silah sattı”, “CIA-MOSSAD Ekibi, “Perinçek’e Suikast”, “CIA-Fazilet Partisi İlişkisi Abdullah Gül Üzerinden Yürütülüyor”, “Kırcı, Çiller Özel Örgütünün Kara Kutusudur” gibi yıllar önce yapılmış basın duyuruları, “Tayyip Erdoğan’ın ABD Büyük Ortadoğu Projesindeki Görevi”ne ilişkin Parti açıklamalarına bolca yer veriliyor ve suçlama konusu yapılıyor.
Tayyip Erdoğan’ın “BOP Eşbaşkanlığı” görevi, AKP’nin kapatılması istemiyle hazırlanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İddianamesinde de yer aldığına göre, Zekeriya Öz, Sayın Abdurrahman Yalçınkaya hakkında da soruşturma mı açacaktır?
İşçi Partisi’nin Milli Hükümet Programı ve 2007 seçimleri öncesinde kadrolarını ilan ettiği Milli Hükümet:
İddianameye göre; İşçi Partisi’nin Genel Kongre kararıyla kabul edip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği “Milli Hükümet Programı” başlıklı Parti Programı ve iktidara geldiğinde Türkiye’yi yönetmek üzere tek tek bakanlarını belirleyip millete ilan ettiği Milli Hükümet listesi ağır suçtur!
Evet, bu örnekleri çoğaltmak mümkün. İşçi Partisi’nin yıllardır anayasal güvence altında sürdürdüğü siyasi parti çalışmaları, Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından gözden geçiriliyor ve beğenilmeyenlere İddianamede yer veriliyor, Parti organlarının kararları ve Parti adına kamuoyuna yapılan açıklamalar, İddianamenin ekindeki klasörlere yerleştirilip yargılama konusu yapılmaya çalışılıyor.
Bu yapısıyla İddianame, hazırlayanlar açısından bir suç kanıtıdır.
Zaten, Zekeriya Öz, son açıklamalarında “Soruşturmanın merkezinde İşçi Partisi var” diyerek bu suçunu itiraf etmiştir.
İşçi Partisi, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu uyarınca kurulmuş ve anayasal güvence altında faaliyette bulunan bir muhalefet partisidir. Aktardığımız örneklerden de anlaşılacağı gibi, suçlamaların önemli bir bölümü Parti faaliyetlerine yöneliktir. Hatta Partimizin programının dahi suçlanmasına cüret edilmiştir.
Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu’na göre, siyasi partiler çalışmalarını Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın gözetim ve denetimi altında yürütürler. Siyasi partiler hakkında soruşturma yürütme ve dava açma yetkisi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilmiştir. Açılacak bu tür davalara bakmaya da Anayasa Mahkemesi yetkili kılınmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Partimiz hakkında açılmış herhangi bir soruşturma ya da dava yoktur. Son olarak 28 Temmuz 2008 günü Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduk; “İşçi Partisi hakkında açılmış herhangi bir soruşturma bulunup bulunmadığını” sorduk. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, 31 Temmuz 2008 günü verilen yazılı yanıtta; “Siyasi parti faaliyetlerinin izlenmesi Anayasa ve Siyasi Partiler Yasası hükümleri gereğince Cumhuriyet Başsavcılığımızın görevleri arasındadır” denilmiş ve Partimiz hakkında açılmış herhangi bir soruşturmadan söz dahi edilmemiştir.
Yani, “Cumhuriyet karşıtı faaliyetlerin odağı olduğu” Anayasa Mahkemesi’nce hükmen tespit edilmiş bir siyasi partinin yöneticileri iktidar koltuklarını işgal etmeye devam ederken, hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma dahi açılmamış bir siyasi partinin merkez yöneticilerinin bu tür iddialarla tutuklanmaları ve yargılanmaları ve bu yolla parti faaliyetlerinin engellenmeye çalışılması siyasal partilere ilişkin Anayasal güvenceye aykırıdır.
Ergenekon iddianamesi ile suç işlemişler, çizmeyi aşmışlardır.
Yargı, haddini bilmeyenlere haddini bildirmek zorundadır.