ATATÜRK VE SINIF MÜCADELESİ

İstiklal Savaşımızın kendisi iç ve dış cephede sınıf mücadelesidir. Emperyalizm, bir sınıftır ve emperyalizme karşı mücadele de, bizim gibi Ezilen Milletler açısından sınıf mücadelesinin milletlerarası boyutudur. Kaldı ki, her bağımsızlık savaşı, aynı zamanda bir ...

Tarih:

İstiklal Savaşımızın kendisi iç ve dış cephede sınıf mücadelesidir. Emperyalizm, bir sınıftır ve emperyalizme karşı mücadele de, bizim gibi Ezilen Milletler açısından sınıf mücadelesinin milletlerarası boyutudur. Kaldı ki, her bağımsızlık savaşı, aynı zamanda bir içsavaştır. Nitekim İstiklal Savaşı iç cephede 23 gerici isyanın ezilmesiyle yürütülmüştür.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in Dersim isyanı konusundaki sözleri yaygın bir kampanyayla karşılaştı. Bu tartışmanın, aslında yakın tarihimizdeki ilerici - gerici kamplaşmasını, emperyalizme karşı mücadele ve Atatürk yönetiminin bu saflaşmalardaki konumunu gündeme getirmesi gerekirdi.

ATATÜRK SINIF MÜCADELESİNİ REDDETTİ Mİ
Kemalist Devrim üzerine çalışan birçok araştırmacı, Atatürkçülüğün sınıf mücadelesini reddettiği görüşündedir. Oysa İstiklal Savaşımızın kendisi iç ve dış cephede sınıf mücadelesidir. Emperyalizm, bir sınıftır ve emperyalizme karşı mücadele de, bizim gibi Ezilen Milletler açısından sınıf mücadelesinin milletlerarası boyutudur. Kaldı ki, her bağımsızlık savaşı, aynı zamanda bir içsavaştır. Nitekim İstiklal Savaşı iç cephede 23 gerici isyanın ezilmesiyle yürütülmüştür. Bu isyanlardan ikisi, Kürt yurttaşlarımızın yaşadığı yerlerdedir: Urfa Milli aşireti ve Sivas Koçgiri isyanları. Diğer 21 isyan ise, batıda ve orta Anadolu’dadır. Bu gerici isyanlara karşı savaş da sınıf mücadelesiydi. Karşımızda feodal ve komprador sınıfları temsil eden Osmanlı padişahının ve gericiliğin üzerimize sürdüğü kuvvetler vardı.

ATATÜRK’ÜN SINIF MÜCADELESİ PROGRAMI
Atatürk, Cumhuriyet Devrimi’nin sınıfsal düşmanlarını sık sık belirlemiştir. Kemalist Devrim-2 Din ve Allah başlıklı kitabımızda, bunlar açıklandı ve çözümlendi. Atatürk’ün “Türkiye şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar ülkesi olamaz” sözü, aslında bir sınıf mücadelesi programıdır ve uygulanmıştır. Bu program, Ortaçağ’ın hâkim sınıflarına ve arkalarındaki emperyalizme karşı mücadeleyi öngörür. “Cumhuriyet Devrimi Kanunları” adı verilen bütün yasalar, devleti ve toplumu feodal sınıflardan arındırmaya ilişkin düzenlemelerdir ve uygulanmıştır. İstiklal Mahkemeleri, Devrim Kanunları’nın uygulanması için, idam cezalarına kadar varan yaptırımları hükme bağlamışlardır ve hükümler infaz edilmiştir. Ağa, Bey, Paşa Gibi Unvan ve Lakapları Kaldıran Kanun’un gerekçesinde, amacın bu unvanları “toplumsal ve ekonomik temelleriyle birlikte ortadan kaldırmak” olduğu belirtilmiştir. Nitekim yasalar çıkartılarak, Osmanlı hanedanının ve diğer feodal sınıf ve dinsel zümrelerin mülkiyetlerini kamulaştıran ve toplumun hizmetine kazanan uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Bunların hepsi, Ortaçağ güçlerine karşı sınıf mücadelesi kapsamındadır.

HER TOPLUM ÖNÜNDEKİ SORUNU ÇÖZER
Kemalist Devrim, 19. yüzyıl ortalarında başlayan Türkiye’nin milli demokratik devriminin en güçlü atılımıdır. Milli demokratik devrimlerde sınıf mücadelesi, emperyalizm işbirlikçisi ve feodal sınıfları hedef alır. Marx’ın da çok özlü belirttiği gibi, “Her toplum önüne çıkan sorunları çözer.” Hiçbir topluma, hiç kimse sınıf mücadelesi adına, tarihsel olarak önünde olmayan bir gündemi dayatamaz. Tarihe meydan okuyan veya tarihe çalım atabilecek kudrette bir güç yoktur.

Burjuvazi ile proletarya arasındaki sınıf mücadelesi, 19. Yüzyılın en gelişmiş kapitalist toplumlarının gündemiydi. Almanya ve İtalya bile, 19. yüzyılın sonlarında hâlâ milli birliği ve milli devletin kuruluşunu tamamlamak için mücadele ediyorlardı; demokratik devrim aşamasındaydılar. Marx ve Engels, kendi ülkelerindeki bu milli birleşmeleri desteklediler. 19. yüzyıl ortalarında, Lincoln’ün önderlik ettiği devrimci içsavaş döneminde, ABD’nin önünde bulunan tarihsel sorun da aynıydı. 19. yüzyılın sonlarında, kapitalizmin kalesi olan Avrupa’da dahi, burjuvazi ile proletarya arasındaki mücadelenin belirleyici önemde olduğu ülkelerin sayısı birkaçı geçmiyordu. İnsanlığın büyük çoğunluğunu oluşturan Asya, Afrika, Latin Amerika ve Doğu Avrupa ise, demokratik devrimler çağını yaşıyordu.

Bu nedenlerle sınıf mücadelesini burjuvazi ile proletarya arasındaki mücadeleye indirgemek, 19. yüzyıl açısından bile, Batı Avrupa merkezli bir tarih şaşkınlığıdır; hele Kemalist Devrim Türkiyesi açısından eşzamanlılığın da ötesinde, bastığı topraktan haberi olmayanların cehalet örneğidir.

ATATÜRK DEVRİMİ’NİN YAPTIKLARI VE YAPAMADIKLARI
Atatürk önderliğindeki Cumhuriyet devrimciliğinin Ortaçağ sınıflarına karşı mücadelesini yakında yayımlanacak olan Kemalist Devrim-7 Kürt Meselesi ve Toprak Ağalığı başlıklı çalışmamızda inceliyoruz. Ancak Devrimin yaptıkları var, yapamadıkları var. Türk Devrimi, toprak ağalığını ve şeyhliği kökünden temizleyememiştir ve arkasından bir karşıdevrim gelmiştir. Acaba bu başarısızlıkta sınıf mücadelesi gerçeğinden ürkmenin payı nedir? Aslında toplumumuzun bugün yaşadığı bütün sorunlar, işte burada düğümlenmektedir.

Kemalist Devrim, toprak ağalığını ve şeyhliği niçin köklü olarak temizleyemedi? Toprak ağalığının varlığını sürdürmesi ile Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında yeniden emperyalist-kapitalist sisteme bağlanması arasındaki ilişkiler nelerdir? Ortaçağ kalıntıları, Kemalist Devrim’in yıkımında hangi rolleri oynadı? Feodalizmin kökünü kurutamayan Cumhuriyet, bugün hangi tehditlerle yüz yüze gelmiştir; hangi tarikat ağları içinde debelenmektedir, hangi bölünmelerin kenarına yuvarlanmıştır ve hangi bedelleri ödemektedir? Toprak ağalığı, aşiret reisliği ve şeyhlik ile Kürt isyanları ve bugünkü bölücü kalkışmalar arasındaki ilişkiler nelerdir? Feodalizmin köklü tasfiyesi görevini yerine getiren Çin Devrimi, bugün dünyanın en hızlı ekonomik ve toplumsal gelişme örneğini ortaya koyarken, Türkiye niçin devrimini yitirmiş ve bir yıkımla karşılaşmıştır? Demokratik devrimlerin sınıf mücadelesi programını önüne koyan ve toplumun bilincine çıkaran devrimler ile Kemalist Devrim’in ideolojik yönelişleri arasındaki farklar nelerdir? Bu farklar, hangi yol ayrımlarına neden olmuş ve bizim geleceğimizi nasıl etkilemiştir? Kemalist Devrim, niçin İsmet İnönü’nün de itiraf ettiği gibi İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sürüdrülemedi? Niçin bir karşıdevrimin kuyusuna düştük ve bugünkü yıkıma geldik? Türkiye bu yıkımdan nasıl çıkacaktır?

Görüyoruz ki, bu sorulara önümüze ışık tutan cevaplar vermek yerine, Türkiye’yi etnik ve mezhepsel çatışmalara sürükleyecek planların içinde roller almak birçok insanımızın kolayına gidiyor.

www.doguperincek.info
www.doguperincek.com.tr