Atatürk’e 'İngiliz piçi' diyen birine, bir Türk yargıcının 'Osman Bey' demesi kara lekedir!

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ergenekon davasının 8 Aralık 2009 günü yapılan 125. duruşmasında Mahkeme Başkanı Köksal Şengün’ün izinli olması nedeniyle, Mahkemeye geçici olarak başkanlık yapan üye hâkim Hasan Hüseyin Özese’nin, Danıştay Katili Osman...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ergenekon davasının 8 Aralık 2009 günü yapılan 125. duruşmasında Mahkeme Başkanı Köksal Şengün’ün izinli olması nedeniyle, Mahkemeye geçici olarak başkanlık yapan üye hâkim Hasan Hüseyin Özese’nin, Danıştay Katili Osman Yıldırım’a sürekli “Osman Bey” olarak hitap etmesi ve çapraz sorgusunda ona yardımcı olmasına sert tepki gösterdi. Perinçek şunları söyledi:

Burada bugün hâkim Hasan Hüseyin Özese tarafından Türk yargısına, Türk hâkimlerine, Türk milletine ve Cumhuriyete karşı büyük bir psikolojik savaş yürütülmüştür. Ben “bey” sözcüğünün bu kadar çok kullanıldığını hayatımda ilk defa görüyorum. Siz Hâkim Hasan Hüseyin Özese, Atatürk’e “İngiliz piçi” dediği için hüküm giymiş birini “bey” yaptınız. Savcıların Osmanım’ı, Osman Bey oldu.
Bu bir örgüttür!
İkincisi: Danıştay’a saldırı düzenleyen, Danıştay yargıcı Mustafa Yücel Özbilgin’i öldüren adamı “Osman Bey” yaptınız.
Üçüncüsü: Kız kardeşinin kızına fuhuş yaptırmaktan hüküm giymiş “ahlak ve namus erbabı”nı “Osman bey” yaptınız.
Hepsini siliyorum. Atatürk’e “İngiliz piçi” demekten hüküm giymiş! Yetmez mi size! Yetmez mi?
Atatürk’e “İngiliz piçi” diyen birine, bir Türk yargıcının “Osman Bey” demesi kara lekedir!
Türk yargısının içine bir çadır kurulmuş. Bu çadırda bir tertip kurulmuş. Ben bu tertibin içinde göğüs geçiren hâkimler gördüm. (Bu sırada hakim derin nefes alıyor). Beni tutuklayan hâkim de nefes alamıyordu, göğsü daralıyordu.
Bu adamı şereflendirdiniz. “Bey” dediniz! Burada devamlı onu rahatlatmak için koltukladınız. Dayanışma içindesiniz!
Onu burada onurlandıran bir hâkim, hâkim olabilir mi?
Atatürk konusunda taraf olmayan bir yargıç, yargıç olabilir mi?
Meslektaşlarınıza, hâkimlere hesap veremezsiniz.
“Ben Atatürk’e İngiliz piçi diyen bir adama Osman Bey dedim” diyerek Yargıtay koridorlarında gezin bakalım, gezebiliyor musunuz?
Psikolojik savaş içerisindesiniz!
Bize “bey” diyerek kişiliğimize hiçbir şey katamazsınız. Bu da psikolojik savaştır.
Tarafsız olmadığınız bütün çıplaklığıyla görülmüştür.
Üye hâkim Sedat Sami Haşıloğlu, Koko Bar’la ilgili 8 sorusuyla Osman Yıldırım’ın, gizli tanık 9 olduğunu ifşa etti.
(Bu sırada Hakim Haşıloğlu araya girip konuşuyor).
Yargıç değil ki bu! Bakın sabredemiyor! Beni dinlemek zorundasınız!
(Haşıloğlu- Siz de mahkemeyi dinlemek zorundasınız. Gerekirse hakim araya girebilir.)
Kaç başkanı var bu mahkemenin! Ben hayatımda böyle mahkeme görmedim. Burada tiyatro mu oynanıyor!
Gizli tanık 9 diyor ki, “ben bombayı Oktay Yıldırım’dan aldım”. Osman Yıldırım diyor ki, “ben bombayı Muzaffer Tekin’den aldım”. Siz “gizli tanık 9’la, Osman Yıldırım aynı adam değil” diyerek tiyatro oynatmaya devam ederseniz, maddi gerçeğe ulaşamazsınız.
Siz “bu ikisi ayrı adamlar” diye tiyatro oynatırsanız, sanıklar da ‘bakın ifadelerdeki çelişkiler’ diyemez.
Ümit Sayın’da da aynısı oldu. Gizli tanık olduğu anlaşıldı. Başkan da bu kişinin Ümit Sayın olduğunu açıkladı.
Şimdi bu tiyatroya son vereceksiniz. Son vermemeniz, Gladyo tertibinin içinde olduğunuzu gösterir. Bu bir suçtur. Suça iştirak etmiş olursunuz. Bu ikisi ayrı adamlar değil, aynı adam. Siz ortaya çıkardınız. Bir insan hem gizli tanık hem de sanık olamaz. Hâkim Hasan Hüseyin Özese nasıl aynı zamanda sanık olamıyorsa; Mehmet Ali Pekgüzel nasıl aynı zamanda hem savcı hem sanık değilse; gizli tanık da sanık olamaz. Bu hukukun temel kuralıdır. Burada da tarafsızlığınızı yitirmiş durumdasınız.
Bu tertiple peydahlanan, oradan buradan uydurulmuş adamlara koltuk çıkıyorsunuz. “Otomobilin içinde konuştunuz, değil mi” diye soruyorsunuz. Onun aklına gelmiyor bu yanıtı vermek, siz hatırlatıyorsunuz. Siz onun avukatı mısınız?
Siz Tuncay Güney’e layık yargıçlarsınız. Tuncay Güney’i buraya hakikatin sembolü olarak getirdiniz, Osman Yıldırım’ı da hakikatin savunucusu. Onlara muhtaç kaldınız!
Burada kamera kaydı yapılıyor. Yarın bu kayıtlara siz utanarak bakacaksınız, ben iftiharla… Perişan olacak bu tertip! Biz buradan aslanlar gibi çıkacağız. Bu suçları işleyenler yargılanacak. Bu tertipte rol alan savcılar, hâkimler yargılanacaklar. Kesinlikle yargılanacaksınız!
Bir hâkim önüne getirilen her şeyin altına nasıl imza atar? Bizler tutuklandıktan 5 ay sonra, Doğu Perinçek ve Ferit İlsever’in ev telefonlarının dinlenmesi kararına imza atıyorsunuz, hâkim Hasan Hüseyin Özese! Suçu önleme gerekçesiyle. Hapse attığınız adamın hangi suçunu önlemek için? Cezaevinde adam mı şişleyecek?
Hâkimi ret sebebimdir bunlar!
Bunlar aynı zamanda suçtur, suç işliyorsunuz.
Reddediyorum sizi!
Bu talebimi yazılı olarak vereceğim. Dilekçemi sizin tutanaklarınıza dayandıracağım. Sayacağım tek tek; kaç kere “bey” demişsiniz. Tutanaklar çıkana kadar sürenin dondurulmasını talep ediyorum.
Danıştay katliamının Osmanım’ını Osman gazi yaptınız! Yarın Bursa’da Osman Gazi’nin türbesinin yanına Orhan Gazi ile Osman Gazi’nin arasında bir de Osman’a türbe yaptırırsınız. Bu utanç size yeter!