Ergenekon tertibi nedeniyle 21 Mart 2008’den bu yana tutuklu bulunan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un tanıklık yapmasına izin vermeyen MİT hakkında iptal davası açtı. Dava dilekçesini Ankara İdare Mahkemesi’ne sunan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in savunı ve İP Genel Başkan Yardımcısı Av. Hasan Basri Özbey, davayla ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklama şöyle:
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden I. Ergenekon davasının 23 Ekim 2009 günlü oturumunda İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, MİT’in “Ergenekon Rapor ve Şeması” hakkında eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un yazılı olarak bilgisine başvurulmasını talep etmiş ve gerekçesini şöyle açıklamıştı:
“MİT Müsteşarlığı, 10 Temmuz 2003 tarihinde kendisine bir yıl önce gelen Tuncay Güney’in mülakatına dayanarak bir rapor ve şema hazırlamış ve Genelkurmay Başkanlığına sunmuştu. 19 Kasım 2003 tarihinde de Başbakanlığa sunulmuştu.
Bu şema ve raporları sunan zamanın MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’du.
Sayın Atasagun daha sonra Mart 2009’da çeşitli basın kuruluşlarına açıklamalar yaptı. Açıklamalarında bu rapor ve şemanın saçma sapan, maksatlı, kirli propaganda olduğunu ifade etti. Gazetelere ayrıca yazılı bir açıklama da gönderdi.
Soruşturma aşamasında, bu dava ile ilgisi olmayan, soruşturma, kovuşturma ile ilgili somut bilgileri olmayan eski MİT mensubu Mehmet Eymür’ün, sırf soruşturmayı yürütenlerle aynı ekibin içinde olduğu için ifadesine başvurulmuştur. Eymür’ün anlatımları tamamen dayanaksız, afakî, suçla ilgisi olmayan şahsi kinlerini ortaya koyan açıklamalardır.
Ama Sayın MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un bilgisine başvurulmamıştır. Oysa bu davanın temeli, Şenkal Atasagun’ un Genelkurmay Başkanlığı ve Başbakanlığa sunmuş olduğu o rapor ve şemadır. Bütün örgüt iddiaları oraya dayanmaktadır. Onun dışında da hiçbir örgüt iddia ve delili yoktur.
Talebim; eski MİT Müsteşarı Sayın Atasagun’a bir yazı yazılarak, bu şema ve raporun hangi bilgilere dayanılarak hazırlandığı, bu şema ve raporun hangi amaçlarla Genelkurmay Başkanlığına ve Başbakanlığa sunulduğu, bu şema ve rapor hakkındaki değerlendirmeleri ve ayrıca varsa halen devam etmekte olan bu kovuşturmanın konusu hakkında başka bilgileri sorulmasına ve yazı ile istenmesine karar verilmesidir. Böylece Şenkal Atasagun’ un gazetelere verdiği beyanatlar kendi şahsi imzası ile resmileştirilip gerçeğin tespiti en yetkili şahsın ağzından yapılmış olur ve Mahkemenizin kararları açısından da belki de tayin edici önemli en temel delil dava dosyasına girmiş olur”
Bu talep üzerine Mahkeme, 23 Ekim 2009 günü “Şenkal Atasagun’un tanık olarak yazılı beyanına başvurulması talebinin, bu kişinin emekli MİT mensubu olduğu da dikkate alınarak, ilgili 2937 sayılı yasanın 29. maddesindeki şart yerine getirildikten sonra tanık olarak dinlenilmesinin düşünülmesine” karar vermiştir.
Mahkeme, talebi 2937 sayılı MİT yasası 29. maddesinde düzenlenen “Görevin gizliliği ve Devletin çıkarlarının zorunlu kıldığı hallerde MİT mensuplarının tanık olarak dinlenebilmesi, MİT Müsteşarının iznine bağlıdır” hükmü kapsamında kabul ederek, MİT Müsteşarlığı’na 27.10.2009 tarihinde yazı yazmıştır.
MİT Müsteşarı Emre Taner imzalı yazıyla, Atasagun’un tanık olarak dinlenmesinin uygun görülmediği bildirilmiştir.
Oysa Atasagun, Mart 2009’da konu hakkında kamuoyuna açıklamalarda bulunmuş, Başbakan’dan izin vermesini isteyerek, Savcılığa gidip bildiklerini anlatacağını açıklamıştı.
MİT’in rapor ve şeması, bunların dayanağı Tuncay Güney anlatımları herkesin bilgisi dâhilindedir.
Atasagun’un tanıklığının “Görevin Gizliliği” veya “Devlet Çıkarı”nı ihlal etmesi söz konusu değildir. Aksine devletin çıkarları açısından bu tanıklık zorunludur.
Öte yandan soruşturma sürecinde, yalan ve iftiralara başvuran, Tuncay Güney’i yönlendirerek tertibin merkezinde roller üstlenen Mehmet Eymür’ün, sözde tanıklığına sessiz kalan Emre Taner’in, gerçeğin ortaya çıkmasına katkı sunacak olan Atasagun’un tanıklığına yasak getirmesi kabul edilemez.
İstenilen, Başbakanlık’ın “maksatlı propaganda”, “bilgi kirliliği” olarak tanımladığı, altında imzası bulunan müsteşarın “saçma sapan”, “gülüp geçilecek” bilgiler olarak ifade ettiği “rapor ve şema” hakkında tanıklık yapılmasıdır. Bu hukuki istek sözde “gizlilik” ve sözde “devletin çıkarlarının gerekli kıldığı haller” iddiası ile engellenmektedir.
MİT’in görevi “maksatlı propaganda”, “bilgi kirliliği”, “saçma sapan”, “gülüp geçilecek” bilgilerle ülkenin kaosa sürüklenmesine seyirci kalmak değil, buna karşı yasal planda mücadele etmektir. Tanıklığa izin verilmemesi en başta milletin ve devletin bekasına zarar vermektedir. Bu hukuk dışı, keyfiliğe izin verilemez.
İşte bütün bunların açığa çıkmasında Şenkal Atasagun’un tanıklığı önemlidir. Bu tanıklığın, “gizlilik” “devlet çıkarı” gibi içi boşaltılmış, dayanağı gösterilmeyen keyfi gerekçelerle engellenmesi hukuka ve yasalara, devletin çıkarlarına aykırıdır.
Türk Yargısı, bu keyfi yasaklama kararını mutlaka ortadan kaldıracaktır.