*VİDEO HABER*
10 Ağustos tarihli Cumhuriyet gazetesinde Emre Kongar, Amerikan Büyükelçisi James Jeffrey’e bile parmak ısırtacak önerisini yaptı:
“Konunun çözümlenmesinde ve müzakere edilmesinde aktif taraflar olan Washington ve Brüksel’i dışlayıp, “açılım” adı altında sorunu on – onbeş Türk gazeteci ile müzakere etmeye başlamak en büyük yanlıştır…
“Ciddi bir çözüm çabası Brüksel ile Washington’un masada olmasını gerektirmektedir.”
Merhaba, Osmanlı’nın son döneminde “düvelli muazzama” karşısında boynu eğik, sinik ve “bizden adam olmaz” diyen Tanzimat aydını!
Fatih Çekirge ise aynı gün şu satırları yazıyor:
“Hiçbir sorun kendi sınırlarınız içinde çözülmüyor… Ekonomide olduğu gibi diplomaside de sınırlar çoktan kalkmıştır artık. İçinize kapanıp “benim meselem” diyemiyorsunuz. Diyemezsiniz. Boşuna kızmayın.”
DÜNYAMIZIN GERÇEĞİ
Baştan aşağı teslimiyetin sindiği bu satırların yazarına ve benzer şekilde düşünenlere hatırlatmak gerekiyor. Rusya Çeçen sorununu, İran PJAK konusunu, Hindistan Keşmir ve Sih, Çin Tibet ve Uygur sorunlarını, Suriye Kürt sorununu; sınırları dışında mı çözdü veya çözüyorlar?
İngiltere İrlanda, Fransa Korsika, İspanya Bask sorununu çözmek için çalışırlarken, hiç kimseye; “bunlar sadece iç işimiz değil, hadi gelin beraber çözelim” demediler.
Soruyu kendimizle ilgili olarak da sorabiliriz: Türkiye, AB kapısına bağlanana ve ABD güdümüne girene kadar hangi sorununu yabancı devletleri davet ederek çözmüştü?
AÇILIMIN GERÇEK SAHİBİ
Amerika “Kürt açılımı”nın gerçek sahibidir. Bunu gizlemiyor da.
Newsweek Türkiye, 2 Ağustos tarihli sayısında bu açılımın hikâyesini oldukça açık sözlülükle yazmış. Dergi; “Obama’nın görevi devraldıktan sonra Türkiye’ye yaptığı ziyarette Türkiye’ye verdiği önemi ve Kürt sorununun çözümü ile Bölgesel Kürt Yönetimi Türkiye ilişkilerinin iyileştirilmesi yönündeki arzusunu açıkça ortaya koydu” diye yazıyor.
Niçin? Çünkü 2011 yılına kadar ABD askerleri Irak’tan çekilecekti ve Bölgedeki ABD çıkarlarını güvenceye alacak bir yeniden yapılanma gerekliydi.
Yani “Kürt açılımı” ile Türkiye himayesinde Barzani Talabani Devleti hayata geçirilmeliydi bir an önce. Zaman yoktu ve acele etmek gerekiyordu.
Hemen Abdullah Gül devreye girdi. Ve Kürt sorununun çözümü için önümüzde “tarihi bir fırsat” olduğunu söyledi. Ardından Tayip Erdoğan sahne aldı. Ve içinde ne olduğu belli olmayan “Kürt açılımını” başlattı.
Elbette Amerika görevi Gül ile Tayyip’e verip kenara çekilecek değildi. Amerika’nın Brüksel’deki Uluslararası Kriz Grubu, Irak Kürtlerinin Musul Vilayeti olarak Türkiye’ye bağlanmak istedikleri yönünde bir rapor hazırladı.
Büyükelçi Jeffrey ise Tayip ile Gül’e tam güvenmiyor olacak ki Parti liderleri ile doğrudan görüşmeler yaptı. Baykal ve Türk ile görüştü. Gene de Jeffrey, Kongar ve Çekirge gibilerle kıyaslandığında oldukça ihtiyatlı. Basında Kürt açılımının aslında bir Amerikan planı olduğu yolunda yazılar çıkınca, “Kürt açılımı ABD planı değil” demek ihtiyacı duydu.
ABD ile çözüm ne anlama geliyor?
YUGOSLAVYA, IRAK, AFGANİSTAN
Çok uzaklara gitmeye gerek yok. Son yirmi yıl içinde Bölgemizde ABD ve AB’nin dahli ile üç ülkede ulusal sorunların nasıl “çözüldüğüne” tanık olduk. Yugoslavya doğrudan doğruya ABD ve AB marifetiyle her 30 Yugoslav yurttaşından birinin öldüğü bir iç savaşın ardından 7 parçaya bölündü.
Hala da birkaç yeni parçanın “bağımsızlığını kazanması” ihtimal dahilinde.
Irak, Amerika’nın götürdüğü demokrasi sayesinde 20 yıl içinde iki buçuk milyon evladını kurban verdi ve vermeye devam ediyor. Fiilen üç parçaya ayrılmış durumda. Süreç devam ediyor.
Afganistan ABD’nin işgali ile “özgürleşti”. Bir milyon Afganlı öldü. Daha da ölecek. Afgan toplumu etnik farklılıklar temelinde yeniden yapılandırıldı. Yani Afganistan’ın önünde daha çok etnik çatışma var.
İşte emperyalizm budur.
UYGUN KOŞULLAR VE ÇÖZÜM
Gerçekte ise Kürt sorununun çözümü için koşullar uygun hale gelmiştir. Çünkü sorunun esas nedeni olan Amerika şimdi kaybediyor ve bölgeden çekiliyor. Amerikanın Bölgeden gittiği koşullarda bu sorunun çözümü açısından son derece elverişli koşullar doğacaktır.
Aslında Amerika giderayak Türkiye’ye bir kazık atmaktadır. Daha doğrusu atmak istemektedir.
İşbirlikçiler ve etnik politika bezirgânları, bu kazığı yemeğe ve milletinde yemesine yardımcı olmaya çok hevesliler.
Türkü ve Kürdüyle Milletimizin cevabının ne olduğunu ise yaşayarak göreceğiz.
Gerçekte ise çözüm gün geçtikçe daha net bir şekilde ortaya çıkıyor: Türkiye, AB üyelik başvurusunu geri çekecek, Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesine tavır alacak, NATO’dan çıkacak, büyük bir demokratikleşme hamlesi ile feodalizmi tasfiye edecek, köklü bir toprak reformu ile yoksul ve topraksız köylü bırakmayacak, Suriye ve Irak başta olmak üzere İran ve diğer bölge ülkeleriyle birlik politikası izleyecek ve Avrasya ittifakı içinde yer alacak…
İşte Türkiye’nin lehine “açılım” ancak böyle olur!
Kürt açılımı diye yutturulmaya çalışılan ABD planıdır! from dperincekgentr on Vimeo.