Ahmet Hakan ve Sedat Ergin’e açık mektup: Bu tablo sizin vicdanınızda rahatsızlık yaratmıyor mu?

29 Nisan Perşembe günü Hürriyet gazetesinin iki köşe yazarı Danıştay eylemi üzerine yazdı.
Ahmet Hakan, Ergenekon davası ile ilgili her şeyi okuduğunu söylüyor! Bütün yazılanlara bakmış ve “fikri hür, vicdanı hür” biri olarak ulaştığı kanaatini okuyucuyla p...

Tarih:

29 Nisan Perşembe günü Hürriyet gazetesinin iki köşe yazarı Danıştay eylemi üzerine yazdı.
Ahmet Hakan, Ergenekon davası ile ilgili her şeyi okuduğunu söylüyor! Bütün yazılanlara bakmış ve “fikri hür, vicdanı hür” biri olarak ulaştığı kanaatini okuyucuyla paylaşıyor!
Meğerse Danıştay cinayetini, ‘Hükümeti zor durumda bırakmak isteyen Ergenekon örgütü işlemiş.’
Benzer bir yazıyı da Sedat Ergin yazmış. Sedat Ergin; mahkemeye gönderilen ve Danıştay’ın güvenlik kameralarına ait olduğu iddia edilen kayıtların silindiği iddiasından hareketle, “çok ciddi şüpheler oluştu” diyor.
Şimdi bu “fikri hür vicdanı hür” gazetecilere sormak gerekiyor:

1. Danıştay cinayetinin faili Alpaslan Aslan, ilk günden beri aynı ifadeyi vermektedir. İfadelerinde en ufak bir tutarsızlık ve çelişki yoktur. Sedat Ergin’in iddia ettiği üzere Mehmet Ali Ağca ile arasında en ufak bir benzerlik bulunmuyor.
Alparslan Arslan’ın samimi itirafları sizin için bir şey ifade etmiyor mu?

2. Ankara’daki 11. Ağır Ceza Mahkemesi, bütün kanıtları inceledi. Suçluları gerekli hapis cezalarına çarptırdı. Bu Mahkeme, size göre Mahkeme değil mi? “Mahkeme” olmak için “F tipi” ya da “özel görevli” olmak mı gerekiyor?
Recep Tayip Erdoğan’ın, “özel amaçlı yargılama için oluşturduk” dediği Silivri’deki “hakim” ve “savcılar”ın, sizin için de “özel” oldukları anlaşılıyor.

3. Danıştay cinayeti Ergenekon davasına; Zekeriya Öz’ün “Osmanım”ının iftiraları ile bağlandı. “Osmanım”; kız kardeşini öldürmüş, yeğenini fuhşa teşvikten yargılanan, kumarhane işleticisi, tahsilat işleri yapan, Silivri’deki yargılamasında ayak üstü birbiriyle çelişen kırk yalan uyduran bir kişi.
Asli failin başından bu yana söyledikleri Ahmet Hakan ve Sedat Ergin için bir şey ifade etmiyor ama anlaşılan “Osmanım” sadece Zekeriya Öz’lerin değil Ahmet Hakan ile Sedat Ergin’in de “Osmanım”ı.

4. Beşiktaştaki “hakim” ve “savcılar”, Danıştay cinayetinden tam iki yıl önce Alparslan Aslan’ın Muzaffer Tekin ile yaptığı ve tamı tamına 120 saniye süren iki telefon görüşmesini kanıt saydılar. Ama aynı “hakim” ve “savcılar” Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasından Danıştay cinayetine kadar olan süre içine Alpaslan Aslan, Fethullah Gülen’in yeğeni Kemalettin Gülen, Hamza Öztürk, Süleyman Esen, Salih Kurter ve Salih Yaşar arasında gerçekleşen tam 145 telefon konuşmasını incelemek gereği duymadılar.
Bu mudur sizi “ikna eden” yargılama?

5. Beşiktaş’taki “hakim” ve “savcılar”; Alpaslan Aslan’ın “bombaları kendisinden aldım” dediği ve Yargıtay’ın da verilen cezayı az bularak ağırlaştırılmasını istediği Süleyman Esen’i ifadesini bile almadan serbest bıraktılar.
Öte yandan aynı hakim ve savcılar tam üç yıldır haklarında en ufak bir suç kanıtı olmayan Doğu Perinçek’i, Nusret Senem’i, Hikmet Çiçek’i ve diğer yurtseverleri içerde tutmakta beis görmüyorlar.
Bu tablo sizin vicdanınızda en ufak bir rahatsızlık yaratmıyor mu?

6. Sayın Ergin ve Sayın Hakan: Hiç düşünmediniz mi bu Ergenekon davası neden İstanbul’un 100 kilometre dışında ve bir cezaevinin duvarları içinde yapılıyor.
Bu dava niçin halktan kaçırılıyor?
Mademki burada bir suç örgütü, bir terör örgütü yargılanıyor, o halde neden bu suç örgütünü bütün milletin gözü önünde yargılamıyorsunuz. Bütün millet görsün işlenen suçları ve suçluları.
Ama öyle olmuyor beyler. Yargılananlar, en başından beri yargılamaların basına ve televizyonlara açık olmasını istediler. Davayı halktan, basından ve televizyonlardan kaçıran ise iktidar oldu.
Bir hatırlatma: Yassıada yargılamaları başından sonuna kadar o günün olanakları ölçüsünde radyodan canlı olarak yayınlandı. Bütün Türkiye, savcıları da, DP yöneticilerinin savunmalarını da dinledi.
Var mısınız Silivri yargılamalarının televizyonlardan naklen verilmesine. Doğu Perinçek ve Avukatlarının en başından talep ettikleri duruşmaların naklen yayınlanmasına! Bütün Türkiye gerçekleri görsün!
Hadi bu talebi destekleyin! Biz de sizin gerçeklerin ortaya çıkmasından yana olduğunuza inanalım.

7. Sayın Ergin ve Sayın Hakan! 100 kilometre uzaklıkta cezaevi duvarları içindeki Silivri yargılamasına sürekli gitmek zor bir iştir. Bu zor işi tutuklu yakınları ile avukatları yapmaya çalışıyorlar. Ama bir sefer olsun gitmek o kadar da zor olmasa gerek. Madem bu konularda kalem oynatıyorsunuz. Hükümler veriyorsunuz. Hiç olmazsa bir kez Silivri’ye gidin. Mahkemeyi izleyin. Savcıları, hakimleri ve tutukluları dinleyin.
Size bir öneri: 21 Mayıs Cuma günü 1. Ergenekon davasında tutukluların talepleri dinlenecek. Bu duruşmayı izleyin ve ondan sonra bir yazı daha yazın bu konuda. Hiç şüpheniz olmasın, eğer o duruşmayı izleme cesareti gösterebilirseniz, emin olun bambaşka bir yazı yazacaksınız.

8. Yazılarınız 29 Nisan tarihinde yayınlandı. 25 Nisan tarihli Aydınlık’ı okumamış olabilirsiniz. Kapak haberi “Danıştay Suikast Örgütü” olan Aydınlık’ın bu sayısını mutlaka okumalısınız.
Emin olun Gazeteci olarak çok aydınlanacaksınız.
Çünkü Aydınlık’ın bu sayısında gerçeği arayan için yeteri kadar kanıt bulunuyor.
mbgultekin@ip.org.tr