Acıpayam Üretim Devrimi Kurultayı yapıldı

"Hayvanın maliyeti kentli insanın gideri kadar oldu!"

Tarih:

Denizli Acıpayam'da düzenlenen Üretim Devrimi Kurultayı'nda çözümün planlamacı, halkçı ve devletçi bir sistemde olduğu vurgulandı. Hayvancılığın önündeki engeller dile getirildi. Suyun iki kat pahalı olması eleştirildi.

 

Vatan Partisi Denizli Acıpayam’da Üretim Devrimi Kurultayı düzenledi. Vatan Partisi Acıpayam İlçe Başkanı Ramazan Tekin’in açış konuşması ile başlayan Kurultay'a, Dodurga Mahallesi Muhtarı ve sera üreticisi İlhan Aksoy, eski Denizli Çevre İl Müdürü Ali Korkmazcan, Denizli Tarım Platformu Başkanı İrfan O. Hatipoğlu ve Vatan Partisi İl Başkanı Mehmet Çobanoğlu konuşmacı olarak katıldı. Acıpayam Belediye Başkan Vekili Hüseyin Erdem, Demokrat Parti İlçe Başkanı Emin Tuncer ile Vatan Partisi Burdur-Yeşilova İlçe Başkanı İbrahim Kılıç da kurultayı izledi.

 

Vatan Partisi Örgütlenme Sekreteri Güray Kubilay Gürsoy’un yönetiminde düzenlenen kurultayda ilk konuşmayı İlhan Aksoy yaptı. Aksoy konuşmasında şunları söyledi: “Ben şu an buraya seranın içinden çıkarak geldim. Bizim birçok sorunumuz var. Üretim sorunumuz var, pazarlama sorunumuz var. Bu sorunlarımızı hep beraber biraz sonra tartışacağız. Geçen yıl 130 lira olan gübremiz 460-500 lira arasında değişiyor. Elektrik pahalı, geçen yıl ben 1.5 dekara 5 bin lira elektrik-su parası verdim, bu yıl herhalde 12-13 bin vereceğim. Üretim maliyeti ikiye, üçe katladı. Fideyi geçen yıl 4,5 liraya aldım bu yıl 10 lira. Asıl sorunumuz pazarlama. Geçen yıl Gölhisar’da kurulan kooperatife 16 ton domates verdim beş kuruş para almadan gitti. Pazarlama sorunumuz çözülmeli. Eğer bizim bu yıl satacağımız domatesin fiyatı şimdiden belli olsa, 3 lira, 4 lira razıyız ama önümüzü göremiyoruz. Geçen günlerde şehitler anması yaptık. Bir kasa domates, bir kasa salatalık, iki kilo sarımsak aldık. 100 lira verdim manav 'üstü benden' hayır olsun dedi. Sürdürülebilir tarımımız yok. Bu durumu tartışmamız ve ne yapmamız gerektiğini çözmemiz lazım.”

ÜRETİCİNİN SIRTINDAKİ YÜKSEK VERGİLER


Daha sonra söz alan eski Çevre İl Müdürü Ali Korkmazcan da “üretme, ithal et” anlayışından vazgeçilmesi gerektiğini belirtti, “Acıpayam üretim deyince akla gelen, öncü bir ilçemiz. Ancak son yıllarda görülen istikrarsızlık hepimizi olumsuz etkiliyor.” dedi.

 

Üretim ve tüketim arasındaki dengeyi iktidarların koruması gerektiğini söyleyen Korkmazcan “Ne yazık ki son yıllarda denge çok bozulmuş girdi maliyetleri çok artmış, çiftçi ürettiklerini satamaz hale gelmiştir.” diye konuştu. Köylünün üretiminin Türkiye ekonomisinin önemli bir ayağı olduğuna dikkat çeken Korkmazcan şöyle sürdürdü: “Atatürk, Kurtuluş Savaşından hemen sonra üreticinin sırtından yüksek vergiyi yani aşarı kaldırmıştır. Şimdi de devlet destekli karma ekonomi modeline geçilmesi gerekiyor. Dünyada en çok verim alınabilen iklim ve tarım topraklarına sahibiz. Yanlış tarım politikaları yüzünden üretici ürününü satıp satamayacağını bilmiyor. Çiftçi ve besiciler 'üretme, ithal et' politikası altında ezildiği için üretimden uzaklaştı. Türkiye’de çiftçi sayısı beş yüz binin altına düştü.”

 
 

'KÖYE DÖNÜŞ TEŞVİK EDİLMELİ'


Korkmazcan sözlerin şu uyarılarla devam etti: “Üretici yeterli desteklenmediği sürece tarladan sofraya meyve, sebze, et, süt fiyatları düşmez. Sonuç olarak marketçi, ithalatçı, aracılar kazanır, üretici ve tüketici kaybeder. Büyük şehirlerdeki sanayi yoğunluğu ilçelere yönlendirilmeli, kırsaldaki bir yurttaş hem sanayide çalışmalı hem de üretime devam etmelidir. Türkiye’nin daha hızlı gelişmesi için Atatürk döneminin planlı karma ekonomi modeline geçilmesi gerekiyor. İthalatçı, sıcak para ve serbest piyasa modeli terk edilmeli. Devletin de içinde olduğu üretici kooperatifleri yaygınlaştırılmalı, marketler ve aracılar değil üretici birliklerinin piyasayı belirlediği sisteme geçilmeli. Büyük şehrin mahalle sisteminden vazgeçilmeli ve köye dönüş teşvik edilmeli. Sanayide ve tarlada izi olmayanın teknolojide ve harmanda yüzü olmaz. Çıkış yolu ve çözüm Vatan Partisi'nin merkezinde olduğu üreticilerin Milli Hükümetindedir.”

 

 

SORUN SİSTEMDE


Vatan Partisi İl Başkanı Mehmet Çobanoğlu da bu kurultayların yalnızca sorunların tespit edildiği değil aynı zamanda çözümlerin de saptandığı toplantılar olduğunu söyledi ve çözüm önerilerini sıraladı: “Biz yıllardan beri sorunların sistemsel olduğunu söyledik. Artık bu sistemin sonuna gelindi. Çözüm var, çıkış var, o da kamuculuğun esas alındığı, planlamacı, halkçı ve devletçi bir sisteme geçmek zorundayız. Bunun da emareleri görülüyor. İktidarın iyi niyetli çabaları var ama ülkenin kurtuluşu için yetersiz. Onların bazı ayak bağları var. Biz bunu görüyoruz ve şunu diyoruz. Daha fazla zaman kaybetmeden gelin Vatan Partisi'nin merkezinde olduğu üreticilerin milli hükümetini kuralım. Önümüzde bir seçim var. İşte bu seçim bunun için tarihi bir fırsattır.

 

 

'ÜRETİM ENVANTERİMİZİ ÇIKARALIM'


“Çözüm için öncelikle bir planlama yapmalı, ülkemizin üretim envanterini çıkarmalıyız. Üretici birlikleri ve kooperatifler yoluyla üretim planlanmalı. Pazarlama sorunları ortadan kaldırılmalı. Bunlar için bütçenin yeterli olmadığı ifade ediliyor. Bu doğru değil. Ülkemiz tasarruf ederek bunu çözer. Bankaların, elektrik dağıtım şirketlerinin kârlarının kamulaştırma yoluyla bütçe kazandırılması bile sorunu çözer. Bundan sonra da yatırım öncelikleri planlaması ile üretim artırılır. Anadolu susuzluktan kırılırken İstanbul Kanalı, otoyollar gibi projelere bütçe ayrılmaz. Bu uygulamalar sonunda istihdamı da artıracak herkes iş, aş sahibi olacak. Hedefimiz ve amacımız ihracat odaklı değil üretim odaklı olacak. Tüm bunların sonucunda yapılması gereken de bu geliri adil paylaşmaktır. Üretimle elde ettiğimiz geliri adil paylaşacağız.”

 

 

ACIPAYAM ÜRETİMİN İÇİNDE


Denizli Tarım Platformu Başkanı İrfan Hatipoğlu, Denizli’nin hem sanayi şehri hem de tarım şehri olduğunu belirterek, “Acıpayam Ovası’nda çok ciddi üretimler yapılıyor. Örtü altı tarımsal üretim dediğimiz seralarda domates üretiliyor. Acıpayam nüfusunun yüzde 65’i tarımla uğraşıyor. Geri kalan yüzde 25’i hizmet sektöründe kalanı da sanayide çalışıyor. Sanayi ve hizmet sektöründe çalışanlar da tarımda çalışıyor. Acıpayam’ın tamamı üretimin içinde.”

 

Acıpayam’da bitkisel üretimin yanında hayvancılığında geliştiğini ama çiftçinin para kazanamadığını, ürettiğini satamadığını belirtti. Hatipoğlu, tarımda yaşanan sıkıntıların asıl sorumlusunun 24 Ocak kararları ve Kemal Derviş yasaları olduğunu ifade etti. 

 

Hatipoğlu şöyle devam etti: “Bütün sektörlere saldırdılar ama asıl tarıma saldırdılar. ‘Tarımda desteklemeyi azaltın, KİT’leri özelleştirin, çiftçilerin kurdukları birlikleri işlevsiz bitirin’ dediler. Kemal Derviş yasaları acı bir şekilde uygulanmaya başladı ve tarım perişan edildi. TEKEL özelleştirildi, yaprak işletme müdürlükleri kapatıldı. Bu boşluktan Uluslararası sigara tekellerinin önü açıldı. Nişasta bazlı şeker öne geçirildi. Kotalar artırıldı. Cargill raporları doğrultusunda şeker fabrikaları özelleştirildi ve bu ülke, şeker üretemez hale geldi. Üretim Birlikleri Yasası çıkartıldı. Tarımda örgütlenme engellendi. Birlikler borçlandı, çiftçiye ödeme yapamaz hale geldi. Tariş, Çukobirlik gibi kurumlar işlevsiz hale getirildi.”

 

Büyükşehir Yasasıyla bir gecede köylerin yüzde 47’sinin şehir yapıldığını belirten Hatipoğlu, “Enerji su kullanımında şehirli, gelirde yaşamda köylü. Böyle bir sistem olur mu? Hayvancılık yapılamaz hale geldi. Hayvana kentli insan muamelesi yapıyoruz. Suyu iki katına içiriyoruz” dedi.

 

 

ÇİFTÇİ YILLIK BİTKİDEN VAZGEÇTİ


Çiftçinin Denizli’de yıllık bitki üretmekten vazgeçtiğini, yerine meyve ağaçları diktiği bilgisini veren Hatipoğlu, “Acıpayam’da müthiş meyvecilik var. Bu da tarım ama gıda güvenliği de lazım. Meyve tarımın alt sektörüne katkı yapmıyor. Hayvancılığa katkı yapması için arpa yulaf gibi ürünlerin üretilmesi gerekiyor. Bunları azalttığımız sürece dışa bağlanıyoruz. Dünyanın en büyük pamuk ithalatçısı olduk. Ürettiğimiz alanları her yıl daraltıyoruz. Damızlık hayvan ithal ediyoruz. Yemini ithal ediyoruz. Neden tek yıllık üretimden vazgeçtik?” diye konuştu.

 

 

TARIM ALANLARI DARALDI


Tarım Bakanlığının son verilerini de paylaşan Hatipoğlu, “Son on yılda tarım alanları yüzde 5 daralmış. 19 yılda yüzde 12 azalmış. 2001 yılında 26 milyon olan tarım alanı 2010’da 24 milyona, 2020’de 23 milyona, 2021’de ise 21 milyona düşmüş.”

 

 

ÜRETİCİ KİT’LERİ YENİDEN KURULMALI


Kooperatifçiliğin tarımın kurtuluşu olduğuna vurgu yapan Hatipoğlu sözlerini şöyle devam ettirdi: “Dünyada en iyi işleyen kooperatifler kapitalist ülkelerde. Almanya’da her çiftçi en az bir kooperatife üye. Denizli’de 190 adet tarımsal kalkınma kooperatifi var. 83 sulama 3 de su ürünleri kooperatifi var. Üye sayısı 42 bin. Ama bizdeki kooperatifler, kooperatifçiliğin ruhuna aykırı, demokratik işlemiyor buralar. Birlikte karar alma yok. Yönetici sirkülasyonu yok. Kamucu bir yönetim anlayışıyla tarım yönetilmeli. Üretici KİT’leri yeniden kurulmalı. Kooperatifler şeffaf ve hesap verir olmalı. Fonlara yaklaştırılıp çetelerin eline geçmemeli. Aile işletmeleri çok önemli, korunmalı.”