Ruşen Çakır, 13 Temmuz 2007, Vatan
Baykal AB konusunda beni şaşırtan sözler söyledi. “AB’ye tam üye olma ihtimali beni çok heyecanlandırıyor. Polonya, İtalya, Yunanistan gibi eşit koşullarda, tam üye olabilirsek büyük mutluluk duyarım” diyen Baykal şu an yaşanan tıkanmanın AB’den kaynaklandığını ve bunun kendisini “inanılmaz üzdüğünü” söylüyor.
CHP lideri AB sürecini, Türk modernleşmesinin zorunlu bir etabı olarak görüyor ve “iktidara gelirsek bu işin ucunu bırakacak değiliz, tabii ki takip edeceğiz. 40 yıllık emeğimizi heba ettirmeyiz” diyor.
CHP liderine “bazıları rotanın Çin, Rusya, Hindistan ve hatta İran’a çevrilmesini savunuyor” dediğimde tereddütsüz karşı çıktı: “Bu ülkelerin her biriyle iyi ilişkiler geliştirilmesine tabii ki varım. Ama Türkiye’nin rotası bellidir, yeni rotalara gerek yoktur.”
‘ABD karşıtlığından uzak duruyoruz’
“Türkiye’de yükselen Amerikan karşıtlığından sizi ve partinizi de sorumlu tutanlar var” dediğimde Baykal hemen itiraz etti ve şöyle konuştu: “Amerikan karşıtlığıyla hiç ilişkimiz yok, hatta bilinçli olarak uzak duruyoruz. Ne söylemimizde, ne eylemimizde bulamazsınız. Hiçbir mitinge katılmadık. Çuval hadisesi gibi durumlarda bile mesafeli, dikkatli, olumlu, husumetten uzak hareket ettik.”
Baykal’a “Neden hiç ABD’ye gitmediniz?” diye sordum, “Aslında bazı düşünce kuruluşlarından davetler geldi, ama kabul edebileceğim önemde bir davet olmadı” cevabını verip şöyle devam etti: “Fakat son dönemde Amerikalılarla temaslarımız çok yoğunlaştı. Gerek buradaki Amerikalı diplomatlar, gerekse Türkiye’ye gelenler bizleri ziyaret ediyor, görüşlerimizi öğrenmek istiyorlar.”
Baykal ABD ile nasıl bir ilişki kurmak gerektiğini “Büyük devletlerle ilişkilerde dürüst olun, sakın ha onları aldatmaya kalkmayın, yapamayacağınız vaatlerde bulunmayın” cümlesiyle özetliyor.
‘Devlet Bey de benim gibi siyasetçi’
CHP liderine pat diye “AKP ile koalisyon yapabilir misiniz?” diye sordum, tabii ki söze “Biz tek başımıza iktidara gelmek için çalışıyoruz” diye başladı ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Herhangi bir koalisyon öngörüsü, teması içinde değilim. Kaldı ki koalisyon konularına, diğer partilere oy verecek seçmene saygısızlık yapmamak için girmiyorum.”
“AKP çevreleri ’CHP eşittir MHP’ şeklinde propaganda yapıyor. MHP ile ilişkileriniz nasıl?” diye sorduğumdaysa çok net bir yanıt aldım: “MHP ile sıfır ilişkimiz var. Ne ben ne de herhangi bir arkadaşımın açık ya da gizli teması yok. Zaten Devlet Bey de benim gibi bu tür konularda rezervleri olan, gizli kapaklı işlerden hoşlanmayan bir siyasetçidir.”
Deniz Baykal kampanya boyunca, diğer muhalefet partilerini eleştirmeme ilkesine göre davrandığını söylüyor. Ama kendisinin MHP aleyhine olabilecek bir söz sarf etmemeye özen gösterdiğini, MHP lideri Devlet Bahçeli’den hep saygılı bir şekilde bahsettiğini not düşmek istiyorum.
‘Soykırım var demek 301’e girmez’
CHP lideri 301. Maddenin korunmasından yana. Ancak onun yanlış uygulandığından şikayetçi. Örneğin “Birisi kalkıp ’Türkler Ermenilere soykırım yapmıştır’ dese bu 301’e girmemesi lazım. O bunu söyler, siz de karşı çıkarsınız; tartışırsınız” diyor. Peki 301’e ne girer? Baykal’ın yanıtı şu: “Eğer aynı kişi kalkıp ’Türkler kasaptır, Türkler katildir’ derse, işte o zaman Türklüğe hakaret etmiş olur. Bu tür sözleri düşünce özgürlüğü içinde değerlendiremezsiniz. Kaldı ki birçok ülke bu tür yasalarla milli kimliğini koruma yoluna gitmiştir.”
İzlenimler
Köşk’te türban:
Müstakbel cumhurbaşkanının eşinin başörtülü olup olmaması konusundaki değerlendirmelerinin “Köşk’te türbana sarı ışık” şeklinde duyurulması Baykal’ı rahatsız etmiş. Anladığım kadarıyla “Türban Çankaya’ya çıkamaz” demek istemiyor ama seçilecek cumhurbaşkanı için o kadar detaylı bir tarif yapıyor ki, eğer bu bir erkek olacaksa, eşinin başörtülü olması mümkün değil.
Abdüllatif Şener:
Baykal Şener’i beğendiğini gizlemiyor. Ama onun adını cumhurbaşkanlığı için hiç geçirmemiş olduğunu hatırlatmaya da özen gösteriyor. Bana göre CHP lideri Şener’in Köşk’e çıkmasına pek sıcak bakmaz.
Abdullah Gül:
Baykal geçen sefer AKP’den sadece Erdoğan ve Arınç’ın cumhurbaşkanı olmasına açıkça karşı çıkmış olduğunu vurguluyor. Gül’ün birikimini önemsediğini, özel hayatındaki sadeliğini takdir ettiğini, sonuçta onun hakkında daha temkinli konuştuğunu gözledim.
AKP’li cumhurbaşkanı:
CHP lideri, AKP listelerinden TBMM’ye girmiş herhangi bir ismin Erdoğan’dan tam bağımsız hareket edemeyeceğini, özellikle yüksek yargı ve YÖK atamalarında bunun ciddi sorunlar çıkaracağını düşünüyor. Yani AKP’li birine onay vereceğini sanmam. Fakat CHP dışında 367’nin bulunup AKP’li birinin seçilmesi durumunda “O zaman yapacak bir şeyimiz olmaz” diye konuşuyor.
27 Nisan muhtırası:
“Türkiye AKP’yi demokrasi içinde aşacaktır” diyen Baykal, cumhuriyet mitinglerinden hep övünçle bahsediyor. Ancak 27 Nisan muhtırasını hiçbir şekilde sahiplenmedi. En azından benim, “Muhtıra AKP’nin oylarını artırdı” şeklindeki yorumuma hiç itiraz etmedi.