İzmir'de Protesto Eylemi: Kanunsuzluğun ikinci yılında Doğu Perinçek ve Yurtseverlere Özgürlük

İşçi Partisi İzmir İl Başkanı Av. H. Tugay ŞEN, 20 Mart 2010 günü, Partililerle birlikte Karşıyaka Çarşısı girişinde kitlesel basın açıklaması yaparak, İşçi partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in iki yıldır kanunsuz şekilde tutuklu bulunmasını protesto etti. ...

Tarih:

İşçi Partisi İzmir İl Başkanı Av. H. Tugay ŞEN, 20 Mart 2010 günü, Partililerle birlikte Karşıyaka Çarşısı girişinde kitlesel basın açıklaması yaparak, İşçi partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in iki yıldır kanunsuz şekilde tutuklu bulunmasını protesto etti. Şen, basına ve kamuoyuna yaptığı açıklamada şunları belirtti:
• İşçi Partisi Genel Merkezi’nde yapılan aramanın bütünüyle kanunsuz olduğunu tespit eden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği iddianame, İşçi Partisi yöneticilerine yöneltilen suçlamalara dayanak hiçbir kanıt bulunmaması ve AKP İktidarının Silivri’de yürütülen yargılama hakkında “özel mahkeme kurduk, özel yargılama yapıyoruz” itirafları geçen iki yıllık süreci özetlemektedir.
• Doğu Perinçek, 2 yıldır neden tutuklu? İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in tutukluluğu 21 Mart 2010’da üçüncü yılına giriyor. Sayın Perinçek, hangi delile dayanarak suçlanıyor? Tutuklanmasını ve hatta suçlanmasını gerektirecek delil var mı? İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Doğu Perinçek, Nusret Senem, Hikmet Çiçek ve Emcet Olcaytu’yu derhal tahliye etmek zorundadır.

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Genel Sekreteri Av. Nusret Senem ve Basın Bürosu Başkanı Hikmet Çiçek'in tutuklulukları ikinci yılını 21 Mart ‘ta (yarın) dolduruyor. İP Merkez Disiplin Kurulu Üyesi Emcet Olcaytu 1,5 yıldır, Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya ise 4 aydır tutuklular. Ergenekon tertibi kapsamında, sürdürülen haksız ve kanunsuz uygulama, milletin vicdanını kanatmaya devam ediyor.
Tayyip Erdoğanların itiraf ettikleri gibi Silivri'de "özel mahkeme" kuruldu, "özel yargılama" yapılıyor. Cumhuriyet yıkıcılığının odağı olduğu Anayasa Mahkeme kararı ile tescil edilen sabıkalı AKP'nin, Anayasa'yı döne döne ihlal eden, bu Yüce Divanlık suçları, toplumun bütün kesimlerinin artan tepkisi ile karşılaşıyor.

DOĞU PERİNÇEK VE İŞÇİ PARTİLİLERE YÖNELTİLEN SUÇLAMALAR HANGİ DELİLLERE DAYANDIRILIYOR?

Ergenekon tertibi boyunca Sayın Doğu Perinçek ve İşçi Partisi hakkında her gün yeni bir yalan, yeni bir iftira gazete manşetlerini dolduruyor. Kamuoyu yanıltılarak Doğu Perinçek ve İşçi Partisi yöneticilerine yönelen haksız, kanunsuz uygulamaların üstü örtülmek isteniyor. Oysa Gladyo merkezinin, “asrın davası” dediği olay neticede Mahkemeye sunulan iddianame ve delillere dayanma iddiasıyla sürdürülüyor.
Kamuoyundan gizlenen ve Milletin yeterince bilgi sahibi olmadığı nokta da burasıdır. Doğu Perinçek, neden suçlanıyor? Bu suçlamalar hangi delillere dayanıyor? Sayın Perinçek, sözde Ergenekon örgütünün kurucu ve yöneticisi olmakla suçlanıyor. Peki, bu suçlamanın delilleri neler:
1. Tuncay Güney Mülakatı ve Ergenekon şeması
2. İşçi Partisi’nde bulunan Partiye ait belgeler, bildiriler, kararlar…
3. Telefon konuşmaları
Baştan sona yalan ve iftiralarla dolu Tuncay Güney Mülakatının, yasal olmadığı, yasal yollarla elde edilmediği ve hükme esas alınamayacağı bizzat yargılamayı yürüten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. MİT ve Başbakanlık, Tuncay Güney Mülakatındaki bilgilerin saçma sapan, bilgi kirliliği ve maksatlı propaganda olduğunu resmen açıkladı. Bu mülakata dayanılarak düzenlenen Ergenekon şeması açılmadı. 69 ismin yer aldığı şemada altı isim açıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kalan 63 ismin üzerine “bu kişilerin saygınlığını korumak” gerekçesiyle açmadı. Saçma sapan iddialar ile bilgi kirliliği amaçlı düzenlenen şema da mahkeme salonunun çöp sepetini boyladı.
İşçi Partisi’nde bulunan belgelerin hepsi, İşçi Partisi’nin Anayasa güvencesi altında, yasal siyasi faaliyetinin belgeleridir. Tek bir tanesinde bile suç yok! Bir tanesinin bile suç ve suçlamayla ilgisi yok! Bu, siyasi partileri ve bu arada İşçi Partisi’ni de izlemekle görevli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tespitidir.
Telefon konuşmaları için Sayın Perinçek, dinleyen ve kaydedenlere teşekkür ederek ”Bunlar bizim vatanseverlik kayıtlarımız, hepsini kitap olarak yayınlayacağız” dedi. Telefon konuşmaları suç değil İşçi Partisi’nin iftihar kaynağı!
Bir de kanunsuz olduğu tartışmasız olarak kesinleşen aramalarda elde edildiği iddia edilen 4 adet CD var. Bunlarla esas olarak Genel Sekreterimiz Nusret Senem ve Basın Bürosu Başkanımız Hikmet Çiçek’e suçlama yöneltiliyor. Bu CD’lerin İşçi Partisi’nde bulunmadığını, bilahare delil torbalarına sokuşturulduğu artık tartışma konusu olmaktan çıktı. Bizzat İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bu dört adet CD’nin İşçi Partisi’nde bulunmadığını belgeledi, tutanağa kaydetti.
İşte o binlerce sayfalık iddianame ve milyonlarca sayfalık eklerinde İşçi Partisi’ne yöneltilen suçların sözde delilleri bunlardan ibaret. Başka kanıt, başka suçlama yok! Ancak kanıtsız suçlamalarla Doğu Perinçek, Nusret Senem ve Hikmet Çiçek’in tutuklulukları üçüncü yıla giriyor.

İŞÇİ PARTİSİ’NE YÖNELTİLEN SUÇLAMALAR BİR KEZ DAHA ÇÖKTÜ
Partimize yöneltilen suçlamalarda, aramalarda elde edildiği iddia edilen “delil”lere dayanılıyordu. Bu “delil”lerin aramalarda bulunmadığını, tutanaklarda yer almadığını, delil torbalarına sonradan sokuşturulduğunu ısrarla belirttik.
Bu “delil”lerin başında “Yargıtay krokisi”, “Büyükanıt güvenlik notları” ve benzerinin yer aldığı iddia edilen CD’ler, “Karargahevleri Şeması” fotokopisi geliyordu. Ergenekon Davasında, bunların İşçi Partisi’nde bulunmadığı kanıtlanmış, CD’lerin İşçi Partisi’nde bulunmadığı Mahkeme heyeti tarafından da tespit edilerek, tutanağa geçirilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesi ile Doğu Perinçek, Nusret Senem ve Hikmet Çiçek başta olmak üzere Ergenekon tertibi kapsamında yargılanan İşçi Partililere yöneltilen suçlamalara dayanak gösterilen sözde “delil”lerin, üretilmiş sahte malzemeler olduğunu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu iddianamede kesin olarak tespit edilen olgular karşısında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, sözde “kanıt”ları çöpe atarak, Doğu Perinçek, Nusret Senem, Hikmet Çiçek ve Emcet Olcaytu’yu derhal tahliye etmek zorundadır.





İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in 26 Şubat 2010 tarihinde

Ergenekon davasının 137. duruşmasında yaptığı konuşmanın özeti:



"Sizin arkanızda kimin kılıcı var?"
"Sizin mahkemeniz ve Beşiktaş’taki birtakım mahkemeler ve hâkimler Türk yargısından kopmuştur, ayrılmıştır. Sizin arkanızda Amerikan kılıcı var!"

"Sizde biraz hâkim onuru, hâkim namusu olması lazım değil mi? Bunlara bir tavır almanız gerekmez mi? Burada bir savaş yürütülüyor. Türkiye bir savaşın içine girmiştir. Çuvallar geçirilmiş, Eşref Bitlis’ler, Uğur Mumcu’lar, Muammer Aksoy’lar, Ahmet Taner Kışlalı’lar hep bu savaşta öldürülmüş. Şimdi o, Amerikan planları ve takvimine göre çok daha sıcak bir noktaya doğru gidiyor. Benim size bu son uyarılarım dostça; bir arkadaşınız gibi görün. Ben burada sanık manık değilim, onu söyleyeyim. Ben bir davanın adamıyım. Türk milletinin bağımsızlık, Türkiye emekçilerinin iktidar davasının adamıyım. Görünmüştür ufukta ne olacağı. Bir müddet sonra şuraya gelecek; sıcak savaşa doğru gidiyor, başka şeylere doğru gidiyor. Yugoslavya sürecinde, Rusya sürecinde, Irak sürecinde bunları yaşadık. Apaçık meydanda bir Türk-Amerikan çatışması başlamış. Cumhuriyeti yıkmak için bir kalkışma başlamış. Fethullahçılar, cemaatçiler… Herkesin safı belli. Bir tarafta Türk Ordusu var, bir tarafta Amerikan ordusu var. Bir tarafta Cumhuriyet var; diğer tarafta mafyası var, tarikatları var, cemaatleri var.
“İş hesaplaşmaya geldiği zaman, işte o zaman Türk yargısını ve Türk Ordusu’nu görürsünüz. Görürsünüz derken şunu söylüyorum; bu tertipte rol alan, yasaları çiğneyen hâkimler ve savcılar Türk yargısının karşısına oturtulacaktır. Kendi hayatınızda da göreceksiniz. Kimse buradan kaçacağını zannetmesin! Ayağımıza kapansanız, sizi affetmeyecektir kimse! Bunu iyi bilin! Yaptığınız işler, çok büyük suçlardır. Bu özel tertipte rol alanlar için söylüyorum. Türk yargısına karşı, Türk yargısını dinamitleyen ve Türk Ordusu’nun karşısında özel tertiplerde yer alanlar için söylüyorum.
“Bakın biz hiç korkmuyoruz. Ama bu adaletsizlikleri yapanların geceleri korku içinde olduğunu ben çok iyi biliyorum. Terleye terleye uyuduklarını çok iyi biliyorum. Benim hiçbir korkum yok. Biz zafere gidiyoruz. Amerika’nın Türkiye’yi parçalama planlarında yer alanların da ne olacağını göreceğiz."