İsviçre’nin Tages Anzeiger gazetesi, İsviçre Hükümeti’ni AİHM’deki Perinçek-İsviçre davasında temsil eden Frank Schürmann’la dava sonrası bir röportaj gerçekleştirdi. İsviçre Adalet Bakanlığı’na bağlı olan Schürmann, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Uzmanı.
Schürmann röportajda “Perinçek esas olarak nesnel bir konuşma yaptı. Tarihsel ve siyasi konuşmalar yaptığı yönündeki önceki izlenimleri tekrar desteklemeye çalıştığı belliydi. Bence temel olarak meşru düşünceler dile getirdi. Ceza hukukuna göre yaptırıma tabi tutulması hiç şüphesiz ifade özgürlüğüne müdahale oluşturuyor” ifadelerine yer verdi.
29 Ocak günü Almanca yayımlanan röportaj şöyle:
- Doğu Perinçek sizde nasıl bir izlenim yarattı?
Perinçek esas olarak nesnel bir konuşma yaptı. Tarihsel ve siyasi konuşmalar yaptığı yönündeki önceki izlenimleri tekrar desteklemeye çalıştığı belliydi. Bence temel olarak meşru düşünceler dile getirdi. Ceza hukukuna göre yaptırıma tabi tutulması hiç şüphesiz ifade özgürlüğüne müdahale oluşturuyor.
- Perinçek’in mahkum edilmesinin kamu düzeni ve insan onurunu korumayı amaçladığını söylüyorsunuz. Yani İsviçre mahkum olursa kamu düzeni tehlikeye mi düşecek?
Kamu düzenine tehlike düşüncesi Perinçek’in konuşması ve bunun etkisine dairdi. İsviçre’nin mahkûm olması hiç şüphesiz tartışma yaratacaktır ama somut bir tehlike görmüyorum. AİHM’nin 2. Daire’nin verdiği karar da böyle bir tehlikeye neden olmadı.
- İsviçre mahkûm olursa, bizde herkes hiçbir ceza görmeden Ermeni soykırımını inkar edebilecek mi?
Burada, AİHM’nin Büyük Daire’sinin kararına sunacağı gerekçe belirleyici olacak. Eğer ceza kanununun tartışmalı maddesine temel bir eleştiri gelirse, bundan sizin belirttiğiniz sonuçlar doğabilir. Ama bugün itibariyle böyle bir gelişme bütünüyle spekülasyon.
- Yani AİHM, bütünüyle Perinçek Davası’nın somut koşullarına bağlı olan ve ırkçılıkla mücadele yasasını ya da bizim yargı sistemimizi etkilemeyecek bir karar da verebilir mi?
Sadece Perinçek Davası’yla sınırlı bir gerekçe de olsa, başka bağlantılar için herhangi bir sonucun doğup doğmayacağını araştırmamız gerekecek. Benzer olaylar, örneğin Sayın Perinçek’in aynı bağlamda yaptığı diğer konuşmalar da tabii Strazburg kararı çerçevesinde değerlendirilmek zorunda. AİHM’nin verdiği ilk karar onanırsa İsviçre kaçınılmaz olarak davacıya tazminat ödeyecek ve davacı İsviçre’de temyize başvurma imkanına kavuşacak.
- Irkçılık yasası, ırkçılıkla mücadelede araç olarak düşünülmüştü. Bu yasanın İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal edeceğinden hiç endişe duyduğunuz oldu mu?
Ceza yasası ifade özgürlüğüyle bir çelişkiyi, bir çakışmayı içeriyor. Bu sıkıntı mevcut. Ama bana sorarsanız sadece yasa aşırı geniş uygulanırsa endişe duymamız gerekir. Şu an bu söz konusu değil. Herhangi bir açıklamanın bu yasa çerçevesinde değerlendirilmesi için kamuya yönelik olması, nesnel eylem unsurları ve ırkçılık ya da milliyetçilik gibi öznel hareket nedenlerinin birlikteliği gerekiyor. Bu kombinasyon yüksek bir eşik oluşturuyor ve yasanın temkinli uygulanmasını sağlıyor.
- AİHM’nin ilk kararını ne kadar ikna edici buldunuz?
Çok ikna edici bulmadım. Özellikle Perinçek’in tarihsel, siyasi ve hukuki nedenlerden ötürü bu açıklamaları yaptığı yönündeki mahkeme yorumu, bana Perinçek’e karşı aşırı iyi niyetli bir yaklaşım gibi geldi. Ayrıca dava için belirleyici olan bir dizi unsur da dile getirilmedi. Ne üç ayrı İsviçre makamının açık ve tartışmasız bir karar vermiş olması, ne de cezalandırmaya temel oluşturan yasanın çok güçlü bir demokratik meşruiyete sahip olması. Sözkonusu ceza maddesi 1994’te bir halk oylamasıyla kabul edildi, bugüne değin değiştirilmesi için 16 ayrı girişim başlatıldı, 15’i başarısız oldu. Bir girişim halen sürüyor.
- Kötümser insanlar, kararın her durumda İsviçre’ye zarar vereceğini düşünebilir mi?
Bunu da nereden çıkardınız?
- Eğer Büyük Daire Perinçek’i haklı bulursa ırkçılıkla mücadele yasasını eleştirenler kendilerini onaylanmış görecek. İsviçre haklı bulunursa ifade özgürlüğüne açık bir sınır getirilmiş olacak. İsviçre’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden çekilmesini önerenler destek almış olacak.
Aynı görüşte değilim. Beraat kararları genelde çok yankı yaratmaz. Ayrıca bu davada İsviçre haklı bulunursa herhangi birinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni iptal etmemizi önereceğini hayal bile edemiyorum. Ceza yasasını genel olarak tartışmaya açan bir kararı da olası görmüyorum.