- Resmen açıklanan ölü sayısı 302. Kuvvetli tahminler: En az
400 veya 500 kişi.
- Kaza nedeni: Ocakta yangın çıkması ve çok hızlı yayılması sonucu karbon monoksit kaynaklı boğulma.
- Yangın nedeni: Resmi açıklamalara göre belirsiz. İlk açıklamalarda belirtilen trafo patlaması yok. Trafo sağlam.
- Tahminler : Dışarı çıkarılmamış kömürlerden kaynaklanan doğal tutuşma, elektrik kontağı, kablo yanması vb.
- İhmaller : Güvenliğe yönelik Teknolojik yatırım yok, ya da eksik. 45 dakika yaşam kaynağı oksijen maskesi yok ya da eksik, iş görmez durumda. “Yaşam odası hiç yok, ya da en azından kaza bölgesinde olmadığı kesin. Yangını önleme ve kurtarma çalışmalarında yanlış talimat ve yönlendirmeler.
- Hepsinin altında yatan neden: “Kömür her şey”, “kar her şey”, “insan hiçbir şey!” Aşırı üretim zorlaması, güvenlik kırmızı çizgilerini zorlama.
- Denetim: Yalnızca kağıt üzerinde. Yandaşlık zinciri içinde göstermelik.
- Katliama çanak tutan elverişli sistem: Özelleştirme. Soma’daki uygulamasıyla “rödovans”, yani mülkiyeti kamuya ait madenleri işletmek üzere devletten kiralama.
- Çare: Devletçiliğe dönüş.
- İlk adım: Katliamın sorumlusu iktidardan hesap sorma. İşletme yöneticileri hakkında yasal işlem.
Soma’da yaşanan iş katliamını yerinde incelemek için bölgeye giden İşçi Partisi Heyeti Başkanı İşçi Partisi Genel Başkan Yrd. Bayram Yurtçiçek ve İşçi Partisi İşçi Sendika Bürosu Yöneticilerinden Hüseyin Karanlık, bugün düzenledikleri basın toplantısı ile bölgede yaşananları ve izlenimlerini kamuoyuyla paylaştı. Heyet sözcüleri şunları söyledi:
Tarihimizin en büyük maden faciası
Türkiye, 13 Mayıs Salı günü Soma’da kendi tarihinin en büyük maden faciasını yaşadı. Dünya tarihinin de sayılı facialarından biri. Millet olarak derinden sarsıldık. Dileriz büyük acımız millet olarak köklü bir uyanışa vesile olur, radikal önlemlere yönelik değişikliklerin yolunu açar. Maden şehitlerimize, yakınlarına, işçi sınıfımıza ve tüm milletimize baş sağlığı diliyoruz.
İşçi Partisi olarak, Genel Başkan Yardımcısı Bayram Yurtçiçek başkanlığında, Merkez Karar Kurulu üyesi ve İşçi-Sendika Büromuzun yöneticisi Hüseyin Karanlık ve Talat Özdemir ile Manisa İl Başkanımız Erdem Özdemir ve İzmir İl Başkan Yardımcısı (E) İstihkam Kd. Albay Yavuz Efe’den oluşan bir heyetle kazanın meydana geldiği günün ertesi hemen Soma’ya ulaştık. Büyük acıların ve kargaşanın hüküm sürdüğü maden bölgesinde başta madencilerimiz ve acılı aileleri olmak üzere ocaklarda görev yapan uzman kişiler, deneyimli emekli madenciler, sağlıkçılar, sendikacılar, olayı çok yönlü olarak izleyen basın görevlileri ile görüştük. Medyaya yansıyan tüm açıklamaları yakından izledik, tartıştık. Ulaştığımız sonuçları ve değerlendirmelerimizi kamuoyumuzun dikkatine saygıyla sunuyoruz.
Tek sorumlu :Özelleştirme
Son söyleyeceğimizi en başından söyleyerek başlayalım. Soma’da gerçekleşen Maden faciası mı desek, katliam mı desek, ne dersek diyelim, sonuç olarak ve toplam olarak tek bir nedeni vardır. AKP iktidarının uyguladığı “ÖZELLEŞTİRME POLİTİKALARI.” Bunu şunun için söylüyoruz; Kazanın bu kadar büyük olmasının bütün nedenleri gelip “Özelleştirme Politikalarına” dayanmaktadı. Ama burada bilinçleri temizlemek ve duru tutmak tayin edicidir.
Can kaybı gizleniyor mu ?
Ölü sayısı, resmi açıklamalara göre dün akşam itibarıyla 302.
Enerji Bakanı Taner Yıldız ve şirket yetkilileri, (İşletme müdürü Akın Çelik.) bu rakamın yalnızca ailelerine teslim edilen ve kimliği saptanabilen ölü sayısını kapsadığını belirtiyorlar.
Ancak kaybettiğimiz madenci canlarımızın en az 400-500 kişiyi bulacağonı ifade eden güçlü iddialar da var. Ocak’tan sağ kurtulan madenciler, bir çok deneyimli madenci, Maden-İş sendikası ve İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) inceleme grubu gibi konuya vakıf kişi ve kuruluşlar bu görüşte.
Halkta da bu yönde güçlü kanaat oluşmuş. “İnfial olmasın diye gerçek rakam gizleniyor” deniyor.
Ocağa giren işçi sayısının 787 olduğu resmen bildiriliyor. Kesin saptanan ölü sayısı 302. Şirket yöneticilerine göre kazanın ilk anlarında kaçan 363 kişi ile sonradan kurtarılan 122 kişiyi de sayınca hesap tutuyor. Ne var ki sağ kurtulabilenlerin açıklanan rakamda olduğuna inanılmıyor. Onlara göre halen ulaşılamayan bölümlerde ve göçük altında en az 100 kişi var.
Dileriz işletme yöneticilerinin rakamları doğrudur. Ne var ki 300 kişi olmuş ya da 500 kişi. Sonuçta fark etmiyor, felaketin büyüklüğünü anlatmaya fazlasıyla yetecek kaybımız ortada.
Kaza nedeni ile ilgili çelişkili açıklamalar, vahim ihmaller
İlk açıklamalar, trafo patlamasının faciaya neden olduğu şeklindeydi. Ancak inandırıcı bulunmadı. Ölümlerin yanma ya da göçük altında ezilme sonucu değil, madende çıkan kömür yangınına bağlı Karbon monoksit boğulmasıyla gerçekleştiği kesinleşti. Trafo patlaması iddiası geri alındı. Grizu patlaması saptanmadı.
Boğularak yaşamını yitiren madencilerimizin gaz maskelerinin bulunmadığı, bazılarında varsa da iş görmediği cesetler çıkarılınca ortaya çıktı. Bu, işletme yönetimine ve onları denetlemekle sorumlu Hükümete ağır sorumluluk getirecek vahim bir ihmale işaret ediyor. Suç kanıtı. Bu konuda yapılan açıklamalar inandırıcı olmadı.
Kazaya karşı güvence olarak ocaklarda bulunması gereken “yaşam odalarının da bulunmadığı anlaşıldı. En azından büyük kayıpların olduğu bölgede olmadığı, işletme yetkililerince de yapılan çelişkili açıklamalarda açıkça kabul edildi. Bu gerçek de vahim ihmalin varlığının kanıtlarından biri.
İşletme yetkilisi, basın açıklamasında “yangının nasıl çıktığını anlayamadık” diyor. Nedense bu bir sır olarak sunuluyor.
Ancak deneyimli madenciler, ısrarla ocaklardan çıkartılması gerekirken içerde tutulan eski kömürlerin kendiliğinden tutuşarak yangına neden olabileceğine vurgu yapıyor. Ya da “kablo yanması”, “elektrik kontağı” gibi yolarla da yangın olabileceği ifade ediliyor. Her iki olasılıkta da yine ağır ihmal ve “teknoloji geriliği” gündeme giriyor.
Kazanın akabinde olaya yanlış tekniklerle müdahale edildiği ve içerdeki madencilere yanlış talimatlar verildiği şeklinde, deneyimli madenciler tarafından dile getirilen ciddi iddialar da var. Kayıpların büyümesinde önemli bir etken olarak bu yanlışlıklara vurgu yapılıyor.
Denetim raporları neyi kanıtlıyor?
Tayyip Erdoğan ve Bakanları ile şirket yetkilileri, bütün denetimlerin yapıldığını, hiçbir eksiklik ve ihmalin bulunmadığını gösteren ifadelerin raporlara geçtiğini ısrarla ve altını çizerek söylüyorlar. Tayyip Erdoğan, millet acı içinde kıvranırken, işletmeyi öve öve bitiremedi. Ne kadar verimli ve karlıymış, teknolojisi ne kadar ileriymiş, denetimler ne kadar düzgünmüş, vb.
Madem öyle, yüzlerce kişinin can verdiği bu vahim tablo nerden çıktı? Hayatın acı gerçeği gösteriyor ki, sizin denetimleriniz tamamen göstermelikmiş, raporlarınızdaki ifadeler düzmece imiş. Halktaki kesin yargı bu.
“Yandaş zincir”!
Bir “yandaşlar zincirinden” söz ediliyor. İşçilerini işten atma tehdidi ile Tayyip Erdoğan’ın seçim mitingine taşıyan, genel müdürünün eşi AKP’den belediye meclis üyesi yapılan “yandaş işveren”, bütün bunlara ses çıkarmaz hale getirilmiş, yandaşlaşmaya zorlanan sendika yöneticileri, yandaşlıktan başka yol bırakılmayan AKP hükümetinin denetim görevlileri.. Bu zincirden nasıl bir “denetim raporu” çıkar? Somalılar “Cunda raporları” diyor bu raporlara. “Balık, rakı ve rapor!”
“Kömür her şey”, insan bir hiç!
Soma Madenlerini işleten “SOMA Holding”in Patronu Alp Gürkan’ın 30 Eylül 2012’de Hürriyet gazetesinde çok çarpıcı bir açıklaması var:
“Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ), bir ton kömürü 130-140 Dolara mal ederken, kendisi 23.8 Dolara” mal etmiş! Nerdeyse altıda biri!
Sihire bakın! Marifete bakın!
Bu sihrin, marifetin açıklaması ne? Şudur: Bütün dünyada maden işçilerinin aldığı ücretler, normal işçinin ücretinin çok üstündedir. Kamuda (TKİ) Maden işçisinin ücreti belli. Peki Soma’da? Asgari ücretin biraz üstünde. Sihirli formülün biri bu.
Diğeri? Diğeri de işyerinin güvenliği ve işçinin güvenliği için yapacağın her türlü harcamayı kısmak! Bu tür harcamaları kısarken, işçiyi de aşırı üretime zorlayacak her önlemi almak! Sözüm ona verimlilik de artmış oluyor böylece!
Hükümet çıkardığı kömüre alım garantisi de vermiş nasıl olsa. Müşteri hazır, garantili. Ne kadar kömür çıkartabilirsen çıkart, elde kalma korkusu yok. Parasını alamama tehlikesi de yok! Peki Tayyip Erdoğanlar bu ucuzlatılmış ve çoğaltılmış kömürü ne yapıyor? Oy avlamak için parasız dağıtıyor. Çark böyle kurulmuş!
Soma’da madencilerimiz toprak altına gömülürken, İstanbul’da SOMA Holding’in gökdeleni gökyüzüne yükseliyor! Bir dairesinin fiyatı 1 milyon 350 bin dolar!
Peki bedeli? Bedeli 2004’ten itibaren madenlerde artan ölümlü kazalar. Bedeli, işte yüzlerce canımız ve milyonların gözyaşı, çığlıkları!
İşte can alıcı nokta! Rödovans modelinde ölümlü kazalar artıyor
Türkiye Kömür İşletmelerinin (TKİ) daha 5 yıl önceden, 2009’da hazırladığı ve yayınladığı bir raporu var:
“Üretim yer altına kayacağından iş kazaları artacak. Rödovans modelinde ölümlü kazalar artıyor.” “Önümüzdeki yıllarda yer altı işletmeciliğine dönülmesi kaçınılmaz olacağından iş kazalarında göreceli bir artış olacaktır. Kuruma bağlı müessese ve işletme müdürlüklerinde dışarıdan alınan hizmetler kapsamında çalışan firmalar incelendiğinde ise yıllar bazında ölümlü kazalar ve yaralanma ile sonuçlanan kazaların arttığı görülmektedir.”
Katil model AKP’nin icraatı!
TKİ’nin 2012 yılı faaliyet raporuna göre kurum müesseselerinde 42 milyon 734 bin 310 ton kömür üretildi. Üretilen bu kömürün 11 milyon 68 bin 815 tonu kurumun yer altı işletmelerinde gerçekleşti. 2012 itibariyle TKİ’nin yer altı kömür üretiminin yüzde 97’si rödovans ve hizmet alımı modeliyle sağlandı. Saha kiralama ve hizmet alımı modeli AKP iktidarı döneminde başladı ve sektörde hızla yayıldı.
Katliama çanak tutan özelleştirmenin kibar adı: Rödovans
Bütün istatistikler, 2006’dan sonra Türkiye’de madenlerdeki ölümlü kazaların arttığını gösteriyor. Peki ne olmuş 2006’dan itibaren? Bir tek şey: Maden sektöründe Rödovans uygulaması yaygınlaşmış.
Katliama çanak tutan özelleştirme uygulamaları artmış.
Soma’da 2006’ya kadar, yani bu madeni devlet işletirken ölümlü kaza yok, ya da son derece istisna. Ama bu tarihten sonra artmaya başlamış. Muğla milletvekili de zaten AKP’nin oylarıyla engellenen Maden kazaları için soruşturma komisyonu kurulmasını öneren önergesini bu gerçekten hareketle vermiş.
Peki bu katliamcı “rödovans” ne? Özelleştirmenin kibarcası: Yani madenin mülkiyeti sözde kamuda kalıyor ama işletme hakkı parayla özel patrona devrediliyor! Kiralanıyor.
AKP iktidarı altında, Soma katliamının ve SOMA Holding’in öyküsü bu.
Çare: yeniden devletleştirme
Bütün bunlardan çıkan sonuç şudur. Çare, özelleştirmeye derhal son vermek. Daha önce özelleştirilen ya da kiralanan işletmeleri kamulaştırma yoluyla yeniden devlet kuruluşları haline getirmek. Devletçiliğe dönüş!
Bunu yapabilmek için de öncelikle katliamdan sorumlu AKP iktidarından kurtulmak ve hesap sormak gerekiyor. İşletme patronu ve yöneticileri hakkında da gerçek anlamda yasal işlem başlatmak gerekiyor.
Bayram Yurtçiçek
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı
Hüseyin Karanlık
Merkez Sendika Bürosu Üyesi