Şule Perinçek, Turan Dursun ile vurulmasından kısa süre önce bir görüşme yaptı. Bu görüşme, "Turan Dursun Hayatını Anlatıyor" başlığıyla yayımlandı. Bu kitaba 1 Kasım 1992 tarihinde bir önsöz yazdım. Orada Turan Dursun'dan farklı olarak İslamiyet'in 7-15. yüzyıldaki devrimci rolünü özetledim.
Aydınlık'ın bu sayısında Sayın Müftümüz İhsan Özkes'in Hz. Muhammed hakkındaki görüşleri yayımlanıyor.
İSLAM DÜNYEVİDİR
Çok önemlidir. İslam, dünyevidir; başka deyişle bütün dinler gibi belli bir toplumsal-ekonomik düzen getirmiştir. Bu büyük tarihsel gerçeği, hem İslamcıların anlaması gerekiyor; hem de ilerici ve Kemalist aydınların.
Turan Dursun'a 14 yıl önce yazdığım Önsöz'ün ilgili bölümünü buraya alıyorum:
DİNLER VE TOPLUMUN MADDESİ
"Turan Dursun, hayatı boyunca dinleri Ortadoğu tarihindeki düşünsel kaynaklarıyla bağlantılı olarak inceledi, ancak dinlerin oluşturduğu ideolojik düzlemle toplumların maddesi arasındaki ilişkiler üzerinde yoğunlaşmadı; dinlerin üzerinde yükseldikleri sınıfsal süreçlerle bağlantıları, bu süreçlerden nasıl etkilendikleri ve yine o süreçleri nasıl etkiledikleri sorunsalına yönelmedi. Bu nedenle Turan Dursun'un dinleri, tarihsel bir kategori olarak ele almaktan çok, Aydınlanma Çağını yaşamış bir dünyanın penceresinden değerlendirdiğini görüyoruz. Öte yandan Turan Dursun'un bir ideoloji olan dine, toplumsal süreçleri etkilemede bütün tarih boyunca belirleyici roller yüklediğini de görüyoruz. Kuşkusuz tarihin belli anlarında ideolojinin ve üst yapı kurumlarının böyle roller oynadığı bir gerçektir. Ancak ideoloji ve siyasetin kendisi de, belli toplumsal ilişkiler üzerinde yükselir, belli ilişkileri yerleştirmek veya sürdürmek gibi bir işlevi görürler.
MUSEVİLİK VE HIRİSTİYANLIK
"Ortadoğu'nun tektanrılı dinleri olan Musevilik, Hıristiyanlık ve İslamiyete baktığımız zaman, ortak bir payda saptıyoruz. Her üç din de, belli tarihsel dönemlerde, birbirine yakın mekanlarda, belli toplumların sınıflara bölünmesine, özel mülkiyeti kurumlaştırmalarına, ticaretin ve meta ekonomisinin gelişeceği bir düzeni gerçekleştirmelerine yönelik ideolojik iklimi yaratmışlardır.
"Musevilik, bu ideolojik işlevi, Hıristiyanlıktan çok geri toplumsal koşullarda üstlendi. İslamiyet ise, Hıristiyanlıktan zaman olarak altı yüzyıl sonra ortaya çıkmakla birlikte, Ortadoğu'da meta ekonomisinin kıyısında kalan daha geri bir bölgenin, ticaret uygarlığına katılmasına önderlik etti.
"Hıristiyanlık çok uzun bir dönem muhalefette kaldı, ancak Roma imparatorlarının benimsemesi üzerine zamanın süper devletinin ideolojisi haline geldi. İslamiyet ise, doğuşundan çok kısa bir zaman sonra devlet kuruluşuna önderlik etti ve toplumu düzenleyen bir rol oynadı.
"Dinlerin üzerinde yükseldiği toplumsal ilişkiler ve roller, onların ideolojik içeriklerini de belirledi.
İSLAMİYETLE YAŞANAN UYGARLIK
"Gezegenimizde 8-15. yüzyıllar arasındaki yedi yüzyıla baktığımız zaman, uygarlığın merkezinin İslami ideolojiyi savunan imparatorluklarda olduğunu görüyoruz. Buna karşılık, Avrupa'da kapitalizmin daha önce gelişmesi, Ortaçağ Skolastiğinin kendisini Hıristiyan olarak kabul eden coğrafyada yıkılmasına yol açtı. Kapitalizme geçişte önderliği Batı'ya kaptıran Doğu toplumları ise Ortaçağın pençesinde kaldı.
"Hıristiyanlığın veya İslamın reform şansını ise, bu dinlerin idelolojik yapıları değil, varoldukları toplumların kapitalistleşme dinamikleri belirledi. Akdeniz'in çevresindeki toplumların gelişmesindeki eşitsizlik, dinlerin oynadıkları rollere, parlayış ve sönüşlere de yansıdı."
(Aydınlık Başyazı 17 Eylül 2006 Sayı:1000)