İşçi sınıfının İşçi Partisi olarak sizleri zor görevlere davet ediyorum.

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek Türk-İş Genel Kurulu'na katılarak delegelere hitap etti. Konuşmasına Genel Kurulu selamlayarak başlayan Perinçek konuşmasında şu hususları belirtti:
Değerli Arkadaşlar,
Selamlamamız gereken iki arkadaşımız daha var. Teleko...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek Türk-İş Genel Kurulu'na katılarak delegelere hitap etti. Konuşmasına Genel Kurulu selamlayarak başlayan Perinçek konuşmasında şu hususları belirtti:
Değerli Arkadaşlar,
Selamlamamız gereken iki arkadaşımız daha var. Telekom mücadelesi nedeniyle Diyarbakır’da cezaevinde ve TÜMTİS mücadelesindeki görevi nedeniyle Ankara cezaevinde bulunan arkadaşlarımız, Türk-İş Genel Kurulu’na katılamadılar. Onlara bu kürsüden dayanışma duygularımızı yolluyoruz.

PEMBE DİZİLERE KANMANIN BEDELİ
Değerli arkadaşlar, pembe dizilere kanmak, önümüzdeki dönem için çok tehlikelidir. Bunalım ve sarsıntı dönemlerinde aldanmanın bedeli çok ağırdır. Bugün Türkiye’nin altında dinamitler patlamaktadır, çarşılarında kollar bacaklar havaya uçmaktadır ve Türk ordusunun mevzilerine sınır ötesinden saldırılar yapılabilmekte, Mehmetçiklerimiz şehit edilmekte, askerlerimiz esir alınabilmektedir. Dünya çok sarsıntılı bir döneme girdi.

Bakın yalnızca Irak’ta bir milyon insan öldürülmüş, yüz binler Afganistan’da, on binler Sudan’da. ABD malî sistemi çökme tehdidiyle yüz yüze gelmiştir. 2008 yılı, çok daha ağır sarsıntılara gebedir. Türkiye bu sarsıntıların
merkezinde bulunmaktadır.

ÖZAL DÖNEMİNİN SONU
Böyle dönemlerde değerli arkadaşlar, düğümü çözecek kuvvetler de ayağa kalkar ve tarih sahnesine çıkarlar.

Bakın Mehmetçik yürüyüşleri, bir geleceğin habercisidir. Türkiye’de bir felsefe devrimi oluyor. Turgut Özal dönemi bitmektedir, yani malı kaldıracağım, malı götüreceğim dönemi bitmektedir. “Hepimiz Mehmetçiğiz”, “Hepimiz Mustafa Kemal’iz” diye yürüyor, on binler, yüz binler…Yalnız Kayseri’de 300 bin kişi yürüyor.
“Hepimiz Mehmetçiğiz” ne demek? Mehmetçik malı kaldırmaz, Mehmetçik malı götürmez, özel çıkar yok, bireysel kâr yok; ‘Canımız vatanımıza milletimize feda olsun, kamuya feda olsun’ anlayışı var. Mehmetçik işçidir, emekçidir, çalışandır. Mehmetçik paylaşandır. Türkiye 1980’lerde kışkırtılan o çıkarcı felsefeyle, o gözü dönmüş kâr amaçlı felsefeyle felâketlerin eşiğine geldi. Ama işte “Hepimiz Mehmetçiğiz” sloganları, yığılan sorunlarımızı ancak kamuculukla çözebileceğimizi bütün dünyaya ilan etmektedir.

GELEN BAŞBAKAN DEĞİL
Bugün bu kürsüden Türk-İş Genel Kurulu’na eskiden başbakanların gelemediği söylendi. Buraya bugün de bir başbakan gelmemiştir. Gelen şahıs, kendisinin “ABD’nin BOP Eşbaşkanı” olduğunu söylemektedir. Türkiye Devleti’nin hükümet koltuklarını kendilerini başka bir devletin verdiği görevlerle tanımlayanların işgal etmeleri hepimiz için utanç vericidir. Kendileri için ABD’nin Dışişleri Bakanlığı’na veya Savunma Bakanlığı’na veya istihbarat teşkilatına bağlı proje veya servis görevi tarifi yapanların iktidar sahibi olmaları, Türkiye’nin geleceğini
karartan ve bizi derin kaygılara sevk eden bir durumdur.

Değerli arkadaşlar,
Türkiye, Amerika’nın Irak’ın kuzeyinden ve Kıbrıs’tan silah gösterdiği bir döneme ABD denetimi altında giremez. Bu yürümez. Bu durum, kanunlarda tanımlandığı gibi beş yıl devam edemez. Bu yönetimle beş yıl sonra bırakalım işimizin, fabrikamızın, sendikamızın elimizde kalması; Türkiyemizin varlığını sürdürmesi dahi şüphelidir.

DEVLET ÖZELLEŞTİRİLİYOR
Türkiye Devleti egemenliğini yitirmiştir. Egemenliğin üstüne başka devletlerin egemenliği konmuştur. Türkiye devletsizleştirilmektedir. Getirilen anayasa devletin son kalıntılarının da özelleştirilmesidir. TEKEL’ler özelleştiriliyor, Türk-Telekom özelleştiriliyor, Sümerbank’lar özelleştiriliyor diye mücadeleler verdik. Bugün
tehdit şuraya gelmiştir: Devlet özelleştirilmektedir! Devlet kamuya aittir; millete aittir teorik olarak, ama bugün ABD tarafından Avrupa kapısına bağlanmış orada özelleştirilmektedir. İşte o özelleştirilen devletin anayasası yapılmaktadır. Tayyip Erdoğan’ın hazırladığı anayasa millî devletin bitirilmesinin yasasıdır.

DAĞLICA’YA SALDIRIYLA AYNI CEPHEDEN
Değerli arkadaşlar, topyekûn bir saldırıdır bu. Hakkari Dağlıca’ya saldırı hangi cepheden yapılıyorsa, Mehmetçiklerimizi vuran küresel kuvvet hangisiyse, o kuvvet şimdi de Türkiye’nin önüne Sosyal Güvenlik Yasası’nı getirmektedir. Dahası 2008 yılında büyük bir özelleştirme dalgasının geldiğini görüyoruz. 500 milyar dolar dış ve iç borca batırmışlar. Sayılar verildi. Dünyada dış ticaret açığının millî gelire oranı yüzde 5’i geçtiği zaman, bu kırmızı alarmdır. Türkiye’de bu oran bırakın yüzde 5’i yüzde 7’lere yaklaşmaktadır. Türkiye bu iflas karşısında hacze uğramaktadır. Hepimizin çalıştığı KİT’lerin özelleştirilmesi, bir hacizdir. Vatan topraklarının
yabancılara satılması, bu da başka bir hacizdir. Ama en önemli haciz, Mehmetçiğin kanının satılmasıdır.

Amerika’ya gitmişler, BOP eşbaşkanı olarak bağlı oldukları devletin başkanıyla gizli anlaşmalar yapmışlardır. O gizli anlaşmalar herkes tarafından bilinmektedir ve uygulamalar ortadadır. Kuzey Irak’ta kurulan kukla devlet Amerika’nın dayatmasıyla tanınmaktadır. İkincisi, Güneydoğu bölgemiz özerkleştirilmektedir. Ve üçüncüsü, PKK zaten meclise sokulmuştur ve şimdi de yasallaştırılmaktadır.

İŞ BAŞA DÜŞECEK
ABD’nin BOP görevlilerinin önümüze koyduğu büyük zorluklar bunlardır. Onun için o pembe lafları bırakalım, gene iş başa düşecek. Onlar, Türkiye’yi bırakıp kaçacaklardır. Damat Feritler, Vahdettin’ler gibi yabancı gemilere, zırhlılara, uçaklara binip kaçacaklardır. İş, gene milletin gerçek efendisine, köylüsüne, işçisine, emekçisine, çalışanına, sanayicisine, tüccarına, özetle millete düşecektir. Ancak geleceğe güvenle bakıyoruz. Cumhuriyet mitingleri, Mehmetçik yürüyüşleri, Telekom grevleri, milletin ayağa kalk-tığını gösteriyor. Meselemiz, ortaya çıkan halk hareketine, özü kamucu ve verici olan bu harekete siyasal bir önderlik yaratmaktır ve o kuvvetle iktidara yürümektir. İşçi sınıfı artık önüne siyasal görevler koymalıdır. Artık emekçiler önlerine Türkiye’yi yönetmeyi koymalıdır. Diğer milli sınıflara köylüye, esnaf ve zanaatkâra, tüccar ve sanayiciye önderlik ederek Türkiye’yi kurtuluşa ulaştıracak olan sınıf, işçi sınıfıdır. Çağdaştır, örgütlüdür, aydınlanmıştır. Onun için işçi sınıfı önderlerinin ve Türkİş’imizin omuzlarındaki sorumluluklar ve görevler çok ağırdır. Türk-İş’in başında hiç şüphesiz, BOP Eşbaşkanlığı’na bağlı değil, vatana bağlı, emeğe bağlı, bağımsız Türkiye mücadelesine omuz verecek bir önderlik oluşacaktır. Bu sizden milletin beklediği çok önemli bir sorumluluktur. İşçi sınıfının İşçi Partisi olarak sizleri zor görevlere davet ediyorum.

Önümüzdeki zorlukları yenmede, çok derin bir birikimimiz vardır. Milletin birikimi, Atatürk Devrimi’nden, imparatorluklar tarihinden ve emekçi hareketlerinden geliyor. Türkİş’in 55 yıllık birikimi var. Biz bu birikimle dünyanın en büyük milletlerinden biri olarak, bu zor dönemden çıkarız. Devletimizi ve toplumumuzu Atatürk Devrimi temelinde yeniden kuracak kuvvet ve yeteneğe sahibiz.