İşçi Partisi Genel Sekreter Yardımcıları Avukat Nusret Senem ve Avukat Mehmet Cengiz, 27 Ekim 2006 günü, E. Org. Edip Başer’in Türkiye “PKK Özel Koordinatörü” atanmasının iptali istemiyle, Danıştay’a başvurdular.
Senem ve Cengiz, Danıştay önünde yaptıkları açıklamada başvurunun gerekçelerini anlattılar;
Av. Mehmet Cengiz, E. Org. Edip Başer’in, “Türkiye’nin PKK Özel Koordinatörü” olarak 13 Eylül 2006 tarihli Başbakanlık genelgesi ile atanmasının, Anayasa’ya aykırı olduğunu ve yasal dayanağının bulunmadığını belirtti.
Anayasal ve yasal dayanağı olsaydı dahi ancak “kararname” ile yapılabilecek olan bu atama işleminin, “genelge” ile yapılmasına dikkat çeken Cengiz, “Nitekim, davalı idare bu işlemi Bakanlar Kurulu kararı ve üçlü kararname ile yapmak istemiş, ancak Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir düzenlemeyi hukuka uygun bulmadığından, atama işlemi Başbakanlık genelgesi ile gerçekleştirilmiştir” dedi.
“PKK Koordinatörlüğü”ne yüklenen işlevin bir “kamu görevi” olduğunu ve bu görevin yürütülmesi için bir “Devlet yetkisi”nin kullanıldığını ifade eden Cengiz, “Oysa Anayasa’nın 6. maddesine göre; “Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasa’dan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz” dedi.
Mehmet Cengiz şunları söyledi:
“PKK Koordinatörlüğü” gibi bir devlet görevi ve kadrosu bulunmamaktadır. Başbakanlığa bağlı bir görevli olarak atanan Em. Org. Edip Başer’in bu görevine, yetki ve yükümlülüklerine ilişkin bir yasal düzenleme yoktur.
“Terörle mücadele”, hükümetin ve güvenlik kuvvetlerinin işidir. Terörle mücadele edecek güvenlik birimlerinin yetki ve görevleri yasalarla belirlenmiştir. Bu görevi yerine getirecek olanlar devlet memurudurlar. Bunların dışında “terörle mücadele” adı altında kadro tahsis edilemez. Yasalarla belirlenmiş görevlilerin dışında herhangi bir kuruma ya da kişiye terörle mücadele kapsamında görev verilemez. Bu konuda genelge çıkarılamaz. İşlem, mutlak butlanla malûldür ve yok hükmündedir.
Kaldı ki, atanan bu “koordinatör” ya da “temsilci”nin görevinin tanımı ve kapsamı da belirsizdir. Yetki ve sorumluluğunun nerede başlayıp nerede biteceği belli değildir.
Dışişleri Bakanlığı devreden çıkarılarak Türkiye, ABD ve Irak arasında oluşturulan bu üçlü koordinatör yapılanmasının kabulü, devlet yetkilerinin yasadışı bir kurula devri anlamına gelmektedir.”
İP Başkanlık Kurulu Üyesi ve Genel Sekreter Yardımcısı Nusret Senem de “koordinatör” atanmasının hangi siyasal koşullarda gerçekleştiğine dikkat çekti. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın “dağdakileri ovaya siyaset yapmaya çağırdığı”nı, ardından PKK’nın “ateşkes” ilan ettiğini anımsatan Nusret Senem, “koordinatör” atanmasının, terör sorununu ülkemizin iç sorunu olmaktan çıkarıp, çözümünü uluslararası platformlara terk etmek anlamına geldiğini söyledi. Senem, “Böylece, uluslararası kuruluşların ve yabancı kuvvetlerin Türkiye’nin iç işlerine müdahalesinin de önü açılmış olmaktadır” dedi.
Nusret Senem şöyle konuştu:
“Bu olgular, anılan atamanın ülkemizin bağımsızlığına ve bütünlüğüne aykırı sonuçlar doğuracağının kanıtlarıdır. Atama işlemi, kamu yararı açısından bakıldığı zaman ülkemizin aleyhine sonuçlar doğuracak son derece tehlikeli bir sürece hizmet etmektedir.!
İşçi Partisi’nin Danıştay’a başvuru dilekçesinde, “Şekil, yetki, amaç, konu ve sebep yönlerinden açıkça hukuka aykırı olan ve iptali gereken bu atama işleminin, telafisi güç kamu zararlarına yol açacağı açıktır. Bu nedenle, davalı idarenin savunması beklenmeksizin yürütmesinin durdurulmasına da karar verilmelidir” denildi.
DAVA DİLEKÇESİ:
Danıştay Başkanlığı’na,
Yürütmenin Durdurulmasıİstemlidir
Davacı: İşçi Partisi
Vekilleri: Av. Mehmet Cengiz – Av. Nusret Senem
Davalı : Başbakanlık, Ankara
Konu: Türkiye Cumhuriyeti adına “PKK Özel Koordinatörü” atanması işleminin iptali
Açıklamalar :
ABD tarafından Joseph Raltston isimli bir emekli generalin “ABD’nin PKK Özel Koordinatörü” olarak atanmasının ardından, davalı idarece Em. Org. Edip Başer, “Bölücü Teröre Karşı Mücadele Özel Temsilcisi” (kamuoyunda bilinen adıyla, “Türkiye’nin PKK Özel Koordinatörü”) olarak atanmıştır.
Çok geçmeden, “Irak’ın PKK Özel Koordinatör”lüğüne de Irak Devlet Bakanı Şirvan el Vaili’nin atandığı açıklanmıştır.
13.09.2006 tarihli Başbakanlık genelgesi ile yapıldığı anlaşılan Edip Başer’in atanmasına ilişkin bu işlemin, Anayasa’ya aykırı olduğu ve yasal dayanağının bulunmadığı kuşkusuzdur.
Anayasal ve yasal dayanağı olsaydı dahi ancak “kararname” ile yapılabilecek olan bu atama işleminin, “genelge” ile yapılması da dikkat çekicidir. Nitekim, davalı idare bu işlemi Bakanlar Kurulu kararı ve üçlü kararname ile yapmak istemiş, ancak Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir düzenlemeyi hukuka uygun bulmadığından, atama işlemi Başbakanlık genelgesi ile gerçekleştirilmiştir.
Bu “PKK Koordinatörlüğü”ne yüklenen işlev, tanımlanıp açıklandığı kadarıyla bir “kamu görevi”dir. Bu göreve atanması ve bu görevi yürütmesi de bir “Devlet yetkisi”nin kullanılmasıdır.
Oysa, Anayasa’nın 6. maddesine göre; “Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasa’dan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz”.
Ayrıca, Anayasa’nın 128. maddesinde; “…kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri…kanunla düzenlenir” denilmiştir.
“PKK Koordinatörlüğü” gibi bir devlet görevi ve kadrosu bulunmamaktadır. Başbakanlığa bağlı bir görevli olarak atanan Em. Org. Edip Başer’in bu görevine, yetki ve yükümlülüklerine ilişkin bir yasal düzenleme yoktur.
“Terörle mücadele”, hükümetin ve güvenlik kuvvetlerinin işidir. Terörle mücadele edecek güvenlik birimlerinin yetki ve görevleri yasalarla belirlenmiştir. Bu görevi yerine getirecek olanlar devlet memurudurlar. Bunların dışında “terörle mücadele” adı altında kadro tahsis edilemez. Yasalarla belirlenmiş görevlilerin dışında herhangi bir kuruma ya da kişiye terörle mücadele kapsamında görev verilemez. Bu konuda genelge çıkarılamaz. İşlem, “mutlak butlanla malûl”dür ve “yok” hükmündedir.
Kaldı ki, atanan bu “koordinatör” ya da “temsilci”nin görevinin tanımı ve kapsamı da belirsizdir. Yetki ve sorumluluğunun nerede başlayıp nerede biteceği belli değildir.
Dışişleri Bakanlığı devreden çıkarılarak Türkiye, ABD ve Irak arasında oluşturulan bu üçlü koordinatör yapılanmasının kabulü, devlet yetkilerinin yasadışı bir kurula devri anlamına gelmektedir. Terör sorununu ülkemizin iç sorunu olmaktan çıkarıp, çözümünü uluslararası platformlara terk etmek demektir. Böylece, uluslararası kuruluşların ve yabancı kuvvetlerin Türkiye’nin iç işlerine müdahalesinin de önü açılmış olmaktadır.
Başta Cumhurbaşkanımız, Genelkurmay Başkanımız ve Kuvvet Komutanlarımız olmak üzere birçok yetkilinin endişelerini dile getirdikleri bu görevlendirme, kamuoyunda da bölücü terör örgütünün muhatap olarak tanınması biçiminde anlaşılmış ve yoğun şekilde eleştirilmiştir. Nitekim, bölücü terör örgütüne yakın basın organları bu atamayı ve ABD’nin eylemini kendilerinin muhatap olarak kabul edilmesi biçiminde nitelendirmişlerdir. Ardından devreye sokulan Celal Talabani, Kandil Dağındaki PKK yetkilileri ile görüşerek onları “ateşkes”e ikna ettiğini açıklamıştır. Birkaç gün sonra da bölücü örgütün başının İmralı Cezaevinden ateşkes ilan ettiği duyurulmuştur.
Bu olgular, anılan atamanın ülkemizin bağımsızlığına ve bütünlüğüne aykırı sonuçlar doğuracağının kanıtlarıdır. Atama işlemi, kamu yararı açısından bakıldığı zaman ülkemizin aleyhine sonuçlar doğuracak son derece tehlikeli bir sürece hizmet etmektedir.
Şekil, yetki, amaç, konu ve sebep yönlerinden açıkça hukuka aykırı olan ve iptali gereken bu atama işleminin, telafisi güç kamu zararlarına yol açacağı açıktır. Bu nedenle, davalı idarenin savunması beklenmeksizin yürütmesinin durdurulmasına da karar verilmelidir.
Sonuç ve İstem :
Açıklanan nedenlerle;
Öncelikle yürütmenin durdurulmasına;
Em. Org. Edip Başer’in “Türkiye’nin PKK Özel Koordinatörü (“Bölücü Teröre Karşı Mücadele Özel Temsilcisi”) olarak atanmasına ilişkin idari işlemin/Başbakanlık genelgesinin iptaline;
Yargılama giderlerinin davalı idareye yükletilmesine;
karar verilmesini vekaleten ve saygı ile dileriz.
Av. Nusret Senem Av. Mehmet Cengiz