İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, 16 Ekim 2010 günü, Muğla’da Partisinin İl Başkanlığı’nda düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada, siyasi partiler, milletvekilleri, Yüksek Yargı mensupları, sanatçılar, TSK mensupları ve diğer davetlilere çağrıda bulunarak, Abdullah Gül’ün 29 Ekim’de düzenlediği resepsiyona katılmamalarını istedi. Özbey’in açıklaması özetle şöyle;
YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın Anayasa, yasalar ve Anayasa Mahkemesi kararlarını yok sayarak, üniversitelerde türbana yol vermesinin ardından, bir atak da Abdullah Gül’den geldi.
Gül, Cumhuriyet Bayramı nedeniyle 29 Ekim 2010 günü Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde düzenleyeceği resepsiyonda yeni bir uygulama başlatıyor. Önceki yıllarda eşli ve eşsiz olarak ikili yapılan resepsiyon, şimdi birleştiriliyor.
Böylece türban, Cumhurbaşkanlığı katında resmi kabul görecektir.
Türban, Atatürk Cumhuriyeti’nin başkentinde Çankaya tepesine dikiliyor.
Gül’ün bu yeni uygulaması ile laikliğe bir darbe daha indirilmektedir.
Türbanın, Kemal Kılıçdaroğlu tarafından, “özgürlük sorunu” olarak yeniden gündeme getirilmesinin yarattığı iklim, YÖK Başkanı ve ardından Abdullah Gül’e, laikliğe yeni darbeler vurma yolunu da açmış bulunmaktadır. Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye’de laiklik tehlikede değildir” perdelemesinin katkısını da unutmamak gerekir.
Türban, kadınlarımız için özgürlüğün değil esaretin simgesidir.
Türban, haçlı irticanın bayrağıdır. İslam’la ilgisi yoktur.
Türban, Yeşil Kuşak siyasetinin ve bugün Büyük Ortadoğu Projesi’nin örtüsüdür.
Türbanı bayrak yapan kara siyaset, Irak ve Afganistan’da milyondan fazla Müslümanı katletti; Müslüman kadınlara tecavüz etti; Ortadoğu uygarlığını yağmaladı; Müslümanların yaşadığı ülkeleri böldü, bölüyor. Türban, bu zulmü örtmektedir.
Türban, 1970’lerden sonra Türk toplumuna dışarıdan dayatılmıştır.
Kadınlarımızın başına türban geçirenler; askerimizin başına da çuval geçirdiler.
Üniversitelerden, Cumhurbaşkanlığı Köşküne uzanan türbana özgürlük yalanı, daha şimdiden türban takmayanların özgürlüğü sorununa dönüşmektedir.
Türbanın, üniversitelerden başlayarak kamusal alanlarda yaratılmak istenen hâkimiyeti, sokağa inmektedir.
Türkiye’den yana siyasi partilerin genel başkanlarını, milletvekillerini, yüksek yargı mensuplarını, sanatçılarımızı, TSK mensuplarını ve diğer davetlileri;
Atatürk Cumhuriyeti’ne bağlı kalarak, Devrim Kanunlarına uymaya ve Abdullah Gül’ün 29 Ekim’de düzenlediği resepsiyona katılmamaya çağırıyoruz.