Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, "Ergenekon" tertibi kapsamında 21 Mart 2008 günü İşçi Partisi Genel Merkezi'nde yapılan aramanın yasaya aykırı olarak yapıldığını kabul ederek, aramaya katılan polisler hakkında görevi kötüye kullanmak suçundan dava açtı. İşçi Partisi avukatlarının şikayeti üzerine 2008 yılında başlatılan soruşturma tamamlandı. Ankara Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Bölümü'nden üç profesörden bilirkişi raporu alarak kanunsuzlukları tespit eden savcılık, aramanın yasaya aykırı olarak yapıldığını, delillerin kanuna aykırı toplandığını tespit etti.
Ankara Cumhuriyet Savcılığı, İşçi Partisi Genel Merkezi’nde Ergenekon soruşturması nedeniyle yapılan aramaya katılan 10 polis hakkında “görevi kötüye kullanmak” suçundan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Savcılık, iddianamede, delillerin usulsüz elde edildiğine, yasalara aykırı davranıldığına yer verdi.
İşçi Partisi, Genel Merkezde 21 Mart 2008’de yapılan aramanın usulsüz olduğu gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Memur Suçları Soruşturma Bürosu Savcılığı, konuya ilişkin başlattığı soruşturma kapsamında, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nden arama kararlarını ve kamera görüntülerini istedi. Aramaya katılan polislerin ifadelerini alan Savcılık, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı’nda görevli üç profesörden aramalara ilişkin bilirkişi raporu talep etti. Hazırlanan raporda, aramaların CMK’nın 250. Maddesi’ne aykırı yapıldığına dikkat çekilerek şöyle denildi:
"* Arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama yapılabileceği ve bunlara el konulabileceği belirtilmediği halde bu şekilde uygulama yapılması yasaya aykırıdır.
* Aramanın gece yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı halde gece arama yapılması yasaya aykırıdır.
* Aramanın yapıldığı 5 katlı binanın her katında, her odasında parti yetkililerinin avukatlarıyla birlikte hazır bulunmasının engellenmesi yasaya aykırıdır.
* İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in aramaya başlanırken gözaltına alınıp götürülmesi, aramanın kendisinin huzurunda yapılmaması yasaya aykırıdır.
* El konulan eşyalara, CD ve benzerlerine aramada hazır bulunan parti yetkililerinin imzalarının alınmaması ya da mühürlerinin basılmamış olması da yasaya aykırıdır.
* Arama yapılan yer, İstanbul C. Başsavcılığı’nın nezdinde görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında kalmaktadır. Somut olayda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Ankara’da bulunan parti genel merkezinde yapılacak arama için Ankara’da görev yapan Cumhuriyet Savcısı aracılığıyla CMK 250. Maddeye giren işlerle görevlendirilmiş Ankara Ağır Ceza Mahkemesi üyesinden talepte bulunması gerekirken, böyle yapılmayarak yasaya aykırı arama kararı verilmiştir.”
İDDİANAME (TAM METİN)
T.C.
ANKARA
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
Soruşturma No : 2008/97349
Esas No : 2010/8935
İddianame No : 2010/2969
İDDİANAME
ANKARA ( ) ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
DAVACI
K.H.
MÜŞTEKİLER
1- İşçi Partisi- Toros Sokak No:9 Sıhhiye-Ankara
2- Ulusal Kanal İletişim Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş
İstiklal Cad Deva Çıkmazı Sokak 3/8 Beyoğlu
3- Nusret SENEM-
İşçi Partisi Genel Merkezi Sıhhiye-Ankara
VEKİLLERİ
Av. Ayhan SARIHAN- Av Ali Cafer BAŞ
Atatürk Bulvarı 46/23 Sıhhiye-Ankara
ŞÜPHELİLER
1- Y.Ç. ... Tem Şube Müdürlüğünde Şube Müdür Yardımcısı
2- A.K.-Terörle Mücadele Şubesi Şube Müdür Yardımcısı
3- S.Ö.-TEM Şube Müdürlüğünde Komiser
4- M.Y- Tem Şube Müdürlüğünde Komiser Yardımcısı
5- M.Y- Terörle Mücadele Şubesinde Başkomiser
6- İ.A- TEM Şube Müdürlüğünde Başkomiser
7- İ.K- TEM Şube Müdürlüğünde Komiser Yardımcısı
8- N.T.Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde Polis Memuru
9-Y.K.TEM Şube Müdürlüğünde Komiser
10- S.T. Tem Şube Müdürlüğünde Komiser
VEKİLLERİ
Av. Mehmet SÜRER- Av Hüseyin TAŞPINAR
Strazburg Cd. No 30 / 25- 27 Sıhhiye -Ankara
Av. Ahmet GÖKÇEN
Öğdül Sokak No:33/A-6 Salacak-Usküdar-İstanbul.
SUÇ:
Görevi Kötüye Kullanma
SUÇ TARİHİ
21/03/2008
SUÇ YERİ
Ankara
SEVK MADDESİ
Tüm Şüpheliler için; 5237 sayılı TCK'nın 37/1. maddesi uygulaması ile Aynı Yasa'nın 257/1 ve 53. Maddeleri
DELİLLER
Müştekilerin iddiası, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 20.03.2008 tarih ve 2009/421 Değişik İş sayılı kararı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının arama ve yakalama talep yazısı, yeminli tanık beyanları, 21.03.2008 tarihli Arama Yakalama ve El Koymam Tutanağı, şüphelilerin dolaylı ikrarı, nüfus ve adli sicil kayıtları ve sair deliller.
Soruşturma Evrakı İncelendi:
Müştekiler vekilleri aracılığıyla Başsavcılığımıza hitaben verdikleri 02.06.2008 havale tarihli dilekçelerinde ve akabinde alınan ifadelerinde;
Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerinin,
21.03.2008 günü, işçi Partisi'nin Toros Sokak No:9 Sıhhiye-Ankara adresindeki Genel
Merkezinde ve Ulusal Kanal iletişim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin aynı binadaki
Ankara Bürosunda saat 03.30'da baskın şeklinde arama yapmaya başlayıp saat 19.00'a kadar
devam ettirdiklerini, yapılan arama ve el koyma işlemlerinin 5271 sayılı CMK' nın 116 -
134 ve 122/2. maddeleri amir hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini,
Bu cümleden olarak;
Arama sırasında, bulunan CD, disket ve bir çok bilgisayara kütükleriyle birlikte el konularak götürüldüğünü; arama kararında, CD, disket ve bilgisayarlara kütükleriyle birlikte el konulabilmesi için CMK' nın 134/1. madde ve fıkrasında belirtildiği üzere, arama kararında açıkça hüküm bulunması gerektiğini, oysa ki İstanbul 11 .Ağır Ceza Mahkemesinin
20.03.2009 tarih ve 2009/421 Değişik iş sayılı kararının, CMK' nın 119 ve 127. maddeleri
uyarınca verilen genel nitelikli arama ve el koyma kararı olduğunu,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nm, demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları olan Siyasal Partileri, diğer tüzel kişilerden ayrık tutup, her bakımdan daha özel düzenlemeler getirildiğini,
İşçi Partisinin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Anayasa Mahkemesi'nin denetim ve gözetimi altında, kamuoyunun gözü önünde faaliyet yürüten yasal bir Siyasal Parti olduğunu, fikir ve eylemlerinin aleni olup kamuoyunca bilindiğini,
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK' in de, geniş biçimde medya imkanlarından yararlanarak, fikirlerinin ve partisi eylem çizgisinin, toplumca paylaşılması için yoğun çaba sarf ettiğini, kendisinin yakın koruması için devletçe güvenlik görevlisi tahsis edildiğini, yasa dışı her hangi bir oluşumun içinde yer almasının söz konusu olmadığını,
Uzun süreden beri, "Ergenekon Operasyonu" adı altında yürütülen soruşturmanın, milli kuvvetlere karşı yapılan bir tertip olduğunu, gazetelerdeki yazılarında, basın toplantılarında ve televizyon konuşmalarında topluma anlatmaya çalıştığını, son olarak da 20.03.2008 günü düzenlediği basın toplantısında bu durumu kamuoyuna açıkladığını, Genel Başkan'ın, İşçi Partisi Genel Merkezinde kendisine ayrılan özel yerde kaldığını, bu durumun aramayı gerçekleştiren güvenlik görevlilerince de daha önceden bilindiğini, bu nedenle 21.03.2008 günü saat 03.30'da gece baskını şeklinde gerçekleştirilen parti genel merkezi aramasının, hiç bir haklı sebebe dayanmadığını,
Keza, Ulusal Kanal İletişim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin de bir basın-yayın kuruluşu olduğu, onunda Anayasal güvence ve basın mevzuatının teminatı altında kamusal görev yaptığını,
CMK' nm 118/1. madde ve fıkrasında " konutta, işyerinde veya diğer kapalı yerlerde gece vaktinde arama yapılmaz" amir hükmünün yer aldığını,
Aynı Yasa' nın, 118/2 madde ve fıkrasında ise sadece, suçüstü, gecikmesinde sakınca olan haller, firar, tutuklu ve hükümlünün tekrar yakalanması gibi istisnai durumlarda gece vakti arama yapılabileceğinin hükme bağlandığını, bu istisnai durumlardan her hangi bir tanesinin mevcut olmadığını,
CMK' nın 120. maddesinde " aranacak yerlerin sahibi veya eşyanın zilyedi aramada hazır bulunabilir, kendisi bulunmazsa temsilcisi hazır bulundurulur." Amir hükmünün yer aldığını, arama olayından bilgi sahibi olunması üzerine, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcıları Servet BORA, Bülent ESİNOĞLU, Hasan Basri ÖZBEY, Genel Sayman Hasan AKŞEN ve diğer Parti Yöneticileri ile Ulusal Kanal İletişim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin Ankara sorumlusu Fikret AKFIRAT bina önüne geldiğini, daha sonraki saatlerde yine işçi Partisi'nin ve Ulusal Kanal iletişim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin Avukatları Hüseyin GÖKÇEARSLAN, Ali Cafer BAŞ, Ayhan SARIHAN ve diğer avukatların bina önüne geldiğini, aramaya katılma yönündeki ısrarlı talep ve tutumlarına rağmen binaya alınmadıklarını,
Aynı uygulamanın kuruluşun çalışanları içinde yapıldığını, arama sırasında sadece işçi Partisi Genel Sekreteri Avukat Nusret SENEM ile Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mehmet CENGİZ' in binaya alındığını, bu kişiler haricinde sadece arama başlamadan önce binada olan görevliler Ozcan GÜVEN, Mehmet AKAYA ve Naci Yücel AYDIN'ın arama sırasında binada bulunmasına izin verildiğini,
Arama yapılan kuruluşlara ait binanın (7) katlı olup (57) bağımsız bölümden oluştuğunu, aramaya vardiyalı olarak 100'ün üzerinde görevlinin katıldığını, bu iki kişinin aramanın hukuka uygun ve sağlıklı şekilde yapılıp yapılmadığını gözlemleme şansının bulunmadığım, aramayı yapan görevlilerin aynı anda tüm katlardaki odalara girdiğini, suç kanıtı olarak gördükleri, belgeleri, CD ve disketleri kendilerinin belirleyerek getirdiğini, sadece katlar itibariyle bulunan malzemelerin listesinin yapıldığını, bu listenin daha sonra Avukat Nusret SENEM ve Mehmet CENGİZ' e ve arama sırasında binada bulunan diğer üç görevliye imzalattırıldığını, el konulan malzemelerin nerede, kim tarafından ve hangi yetkilinin gözetiminde alındığının tutanakta belirtilmediğini, bu nedenle arama ve el koyma tutanağının da hukuka uygun olarak tanzim edilmediğini, arama sırasında binada hazır bulunan Avukat Nusret SENEM, Mehmet CENGİZ ve diğer üç görevlinin de,el konulan belge, CD ve disketlerin nereden, nasıl alındığını görmediklerini, bu bakımdan aramada elde edildiği belirtilen malzemelerin tamamının kendi kuruluşlarıyla irtibatlandırılmasının hukuken mümkün olmadığını,
CMK' nın 122/2. maddesi amir hükmüne göre; aramada el konulan belge ve diğer her türlü malzemenin torbalara konması ve torbaların üzerinin zilyet veya temsilcisi tarafından imzalanması gerekirken, böyle bir uygulamanın da yapılmadığını, delil poşetlerine Avukat Nusret SENEM ve Mehmet CENGİZ ile diğer görevlilerin imzalarının alınmadığını,
Yine Aynı Kanun maddesine göre; İstanbul Emniyet Müdürlüğü' ne, götürülen belge ve diğer malzemelerin, bu yerde torbalardan çıkarılıp, dökümünün yapılması sırasında da, arama yapılan kuruluşların vekillerinin çağırılması, belgelerin dökümünün birlikte yapılması gerekirken, bu yola gidilmeyerek. İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin yasaya aykırı olarak torbalardan belgeleri kendilerinin çıkardığını ve dökümünü de kendilerinin yaptığını, yapılan bu işlemlerinde hukuka aykırılık teşkil ettiğini,
Bir başkasının eline geçen bilgisayar, CD ve disketlere, sahibinin arzu etmediği bilgilerin yüklene bileceğini, hatta bu yolla sahibinin sorumluluğunu doğurabilecek bilgi ve kayıtların da yüklenmesinin mümkün olduğunu, bunu önlemek için CMK' nun 134.maddesinde, bilgisayar ve bilgisayar kütüklerinde arama yapılması ile ilgili olarak özel bir düzenlemeye yer verildiğini,
CMK 134/1 maddesine göre; Cumhuriyet Savcısının istemi üzerine şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek metin haline getirilmesine hakim tarafından karar verilebileceğini,
Arama kararında, bilgisayarlara el konulması hususunda bir hükmün bulunmadığını, CMK 134/2 maddesine göre de, bilgisayar programları ve kütüklerinin şifrelerinin çözülememesinden dolayı girilememesi veya gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması halinde, çözümün yapılabilmesi ve gerekli kopyaların alınabilmesi için bu araç ve gereçlere el konulabileceğini, şifrenin çözümünün yapılması ve gerekli kopyaların alınması halinde, el konulan cihazlar gecikmeksizin iade edilmesi gerektiğini,
Arama kararında bilgisayarlarla ilgili bir hüküm bulunsaydı bile, bilgisayarların götürülmesini gerektirir bir durumun olmadığını, arama sırada İşçi Partisi'nin yöneticilerinden Avukat Nusret SENEM ve Mehmet CENGİZ' in hazır bulunduğunu, Partinin ve Ulusal Kanal'ın diğer yöneticileri ve çalışanların parti binası önünde hazır beklediklerini, bu kişilerden ihtiyaç duyulan bilgiler alındıktan sonra, Bilgisayarlarda kopyalama işleminin arama mahallinde yapılması gerekirken kütükleriyle birlikte el konularak götürülmesi işleminin de yasaya aykırı olduğunu,
Arama kararında CD ve disketlere el konulması hususunda da herhangi bir hüküm bulunmadığını, bu nedenle el konulmasının da mümkün olmadığını, CD ve disketlerle ilgili de hüküm bulunmuş olsaydı dahi, CD ve disketlerin örneğinin çıkarılması yoluna gidilmesinin gerekli olduğunu, aramada CD ve disketlere el konulduğunu, bunların birer örneğinin çıkartılarak verilmediğini, el konulan CD ve disketlerin üzerlerine aramada hazır bulunan parti yöneticilerin imzasının alınmadığını, tutulan arama ve el koyma tutanağına sadece CD ve disketlerin marka ve adedinin yazıldığını,
CD, disket ve bilgisayar kütüklerine el konularak götürülmesi işleminin bu nedenlerle hukuka aykırı olduğunu,
Belirterek, usul ve mevzuata aykırı işlem yapan ilgililer hakkında yasal gereğinin yapılması için suç ihbarında bulunmuşlardır.
Suç ihbarı üzerine, Başsavcılığımızca, Müştekilerin yeniden ifadeleri alınarak şikayet ve delilleri saptanmış, İstanbul 11.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 20.03.2009 tarih ve 2009/421 Değişik iş sayılı kararı ile bu karara dayanak teşkil eden aynı tarihli istanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısının talep yazısı ve bu karar uyarınca İşçi Partisi Genel Merkezi, Aydınlık Dergisi Genel Merkezi ve Ulusal Kanal Genel Merkezi'nde yapılan arama sonucu tanzim olunan "21.03.2009 tarihli Arama Yakalama El Koyma Tutanağı" suretleri temin edilmiş, tutanakta imzaları bulunan, mahalle muhtarı, ihtiyar heyeti üyesi, bina görevlileri ve parti yetkilileri yeminli tanık sıfatıyla dinlenmiş, aramayı yapan Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli Polis Amir ve memurlarının şüpheli sıfatıyla ifadeleri alınmış, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Kürsüsü Öğretim Üyelerinden teşekkül eden üç kişilik heyete bilirkişi incelemesi yaptırılarak soruşturma tamamlanmıştır.
Soruşturma sırasında elde edilen bilgi ve belgeledi Bilirkişi raporundanda açıkça anlaşılacağı üzere;
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimi tarafından 20.03.2008 tarihinde, işçi Partisi Genel Merkezi, Aydınlık Dergisi Genel Merkezi ve Ulusal Kanal Genel Merkezi'nde, "yasadışı Ergenekon isimli terör örgütüne üye olmak" suçundan şüphelilerin ve suç eşyalarının yakalanabilmesi amacıyla bir defaya mahsus duruma göre gece dâhil 24 saat süreyle arama yapılmasına karar verilmiştir.
Söz konusu arama kararını yerine getirmek üzere 21.03.2008 tarihinde saat 04.00 sularında, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli yeterli sayıda polis amir ve memuru, arama kararında belirtilen adrese gelerek arama ve el koyma işlemine başlamış ve 24 saat içinde bu işlemler tamamlanmıştır.
Yapılan arama sonunda, aramaya katılan kolluk görevlilerinin el yazısıyla "Arama Yakalama El Koyma Tutanağı" başlıklı 30 sayfadan ibaret tutanak düzenlenmiş ve tutanağın her sayfası, aramayı yapan kolluk görevlileri, aramanın yapıldığı yerin mahalle muhtarı ve azası, bina görevlileri ve işçi Partisi Genel Sekreteri Avukat Nusret SENEM ile Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mehmet CENGİZ tarafından imzalanmıştır.
Dosyada fotokopisi bulunan söz konusu "Arama Yakalama El Koyma Tutanağı" n da, arama sırasında el konulan çok sayıda belge, DVD, CD, disket, video kaset, bilgisayar kasası, taşınabilir bilgisayar, cep telefonu, üç adet ruhsatsız tabanca ve mermi, taşınabilir bellek, sopa, demir boru ve sprey boyaya el konulmuştur.
Yukarıda da ayrıntılı olarak belirtildiği gibi; söz konusu arama ile ilgili olarak İşçi Partisi ve Ulusal Kanal avukatı tarafından Başsavcılığımıza hitaben verilen 25.06.2008 tarihli dilekçede; arama kararının kapsamı dışına çıkıldığı, gece arama yapılmasını haklı gösterecek bir sebebin olmadığı, aramada hazır bulunması gerekenlerin binaya alınmadığı, belgelerin ve malzemelerin götürülmesinde, dökümünün yapılmasında CMK' nın 122/2 maddesi hükmüne uyulmadığı, bilgisayarlara kütükleriyle birlikte el konulmasının, CD ve disketlerin götürülmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle şikâyette bulunulmuştur.
Söz konusu arama ve el koymanın kanuna aykırı olup olmadığının tespit edilebilmesi için 25.06.2008 tarihli şikâyet dilekçesinde ileri sürülen hususların, yasal mevzuat çerçevesinde tek tek değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu duruma göre;
1 - Şikâyet dilekçesinde yer verilen;, arama kararında açıkça belirtilmemiş olmasına karşın, CD, disket, bilgisayar ve bilgisayar kütüklerine el konulmasının Ceza Muhakemesi Kanununun 134/1 maddesine aykırı olduğu iddiasıyla ilgili olarak;
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimi tarafından 20.03.2008 tarihinde, "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20 ve 21. maddelerine, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 119 ve 127. maddelerine göre yukarıda belirtilen adreslerde ve müştemilatlarında şüphelilerin ve suç eşyalarının yakalanabilmesi amacıyla bir defaya mahsus (duruma göre gece dahil) arama yapılmasına, bulunacak suç eşyası ve delillere el konulmasına, ele geçen suç eşyaları üzerinde gerekli incelemenin yapılabilmesine" karar verildiği görülmektedir.
Arama kararının dayanağı olarak gösterilen CMK madde 119'da arama kararı, madde. 127'de ise el koyma kararı düzenlenmiştir.
Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma ise Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 134 maddesinde düzenlenmiş olup maddenin 1. fıkrası, "Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek metin haline getirilmesine hâkim tarafından karar verilir." şeklindedir.
Görüldüğü üzere, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda; bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama yapılması ve bunlara el konulması, genel arama ve el koymadan ayrı düzenlenmiş ve ancak bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması halinde özel arama kararıyla bu yola başvurulabileceği belirtilmiştir. Bu durumda; bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama ve el koyma yapılabilmesi için, hâkim tarafından verilen kararda bunun açıkça yazılı olması gerekir. Dolayısıyla CMK madde 119 ve 127 uyarınca verilen arama ve el koyma kararının, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama yapılmasına ve bunlara el konulmasına imkân tanımadığı açıktır.
Somut olayda yapılan arama sırasında bilgisayar kasalarına ve taşınabilir bilgisayarlara el konulmuştur. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimi tarafından 20.03.2008 tarihinde verilen arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama yapılabileceği ve bunlara el konulabileceği belirtilmemektedir. Yine bahse konu kararda Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 119 ve 127. maddelerine göre karar verildiği yazmakta, aynı kanunun 134. maddesinden ise söz edilmemektedir.
Savunma ekinde ibraz olunan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 21.03.2008 tarih, 2007/1536 soruşturma ve 2008/425 Tek.Tak. sayılı kararı ise veriliş tarihi ve saati nazara alındığında, 21.03.2008 günü saat 03 sularında başlatılan arama ve elkoyma işlemine dayanak teşkil eden bir arama ve el koyma kararı niteliğinde olmayıp" usul ve mevzuata aykırı olarak el konulduğu belirtilen kayıtların incelemesine dair karardır. Çünkü görevlilerce tanzim olunan arama ve elkoyma tutanağının hiçbir yerinde böyle bir kararın varlığından veya sonradan ulaştırıldığından söz edilmemektedir.
Bu itibarla, şikayete konu arama sırasında, bilgisayarlarda arama yapılması ve bunlara incelenmek üzere el konulması Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 134/1 maddesine aykırılık teşkil etmektedir.
2 - Şikâyet dilekçesinde yer verilen;, gece arama yapılmasını haklı gösterecek bir durum olmadığı halde aramaya gece başlanmasının CMK' ya aykırı olduğu iddiasıyla ilgili olarak;
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "gece yapılacak arama" yı düzenleyen 118. maddesi şu şekildedir: "(1) Konutta, işyerinde veya diğer kapalı yerlerde gece vaktinde arama yapılamaz.
(2) Suçüstü veya gecikmesinde sakınca bulunan haller ile yakalanmış veya gözaltına alınmış olup da firar eden kişi veya tutuklu veya hükümlünün tekrar yakalanması amacıyla yapılan aramalarda, birinci fıkra hükmü uygulanmaz."
Görüldüğü üzere CMK' da, konutta, işyerinde veya diğer kapalı yerlerde aramanın kural olarak gündüz saatlerinde yapılacağı, ancak ikinci fıkrada sayılan istisnai hallerde gece vaktinde arama yapılabileceği hükme bağlanmıştır.
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimi tarafından, 20.03.2008 tarihinde verilen arama kararında ise "duruma göre gece dâhil" arama yapılabileceği belirtilmiştir.
Somut olayda aramanın gece yapılmasının nedeninin, CMK md. 118/2 de sayılan suçüstü hali ile yakalanmış veya gözaltına alınmış olup da firar eden kişi veya tutuklu veya hükümlünün tekrar yakalanması olmadığı açıktır. CMK md. 118/2'de sayılan bir diğer koşul olan gecikmesinde sakınca bulunan hal ile aramaya gece başlanmasını gerektiren durumun ne olduğu tutanakta açıkça belirtilmediğinden, bu hususların yokluğu göz önüne alındığında, yapılan arama bu yönüyle de arama ve el koyma kararına aykırılık teşkil etmektedir.
3 - Şikâyet dilekçesinde yer verilen; arama sırasında, hazır bulunma hakkına sahip olanların binaya alınmadığı, aramanın yapıldığının duyulması üzerine binaya gelen İşçi Partisi ve Ulusal Kanal yöneticilerinin ısrarcı olmalarına karşın binaya alınmadığı ve arama sırasında binada sadece İşçi Partisi Genel Sekreteri Avukat Nusret Senem, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mehmet Cengiz, görevliler Özcan Güven, Mehmet Akkaya ve Naci Yücel Aydın'ın hazır bulunmasına izin verildiği, bu durumun CMK' ya aykırı olduğu iddiasıyla ilgili olarak;
CMK md. 120/1'de; aranacak yerlerin sahibi veya eşyanın zilyedinin arama sırasında hazır bulunabileceği, kendisi bulunmazsa temsilcisi veya ayırt etme gücüne sahip hısımlarından biri veya kendisiyle birlikte oturmakta olan bir kişi veya komşusunun hazır bulundurulacağı hükme bağlanmıştır.
Aynı maddenin son fıkrası ise, "kişinin avukatının aramada hazır bulunmasına engel olunamaz." seklindedir.
Arama ve el koyma tutanağında, arama sırasında Mahalle Muhtarı Oktay ÇAĞLAR, Aza Ali CANTÜRK, Bina Görevlileri Naci Yücel AYDIN, Mehmet AKKAYA, Özcan GÜVEN, Çilingir Hüseyin TAŞ, Avukat Nusret Senem ve Avukat Mehmet Cengiz' in hazır bulunduğu yazılı olmakta olup görüleceği üzere tutanakta imzası olanlardan sadece Av. Nusret SENEM ile Av. Mehmet CENGİZ arama yapılan yerle ilgisi olan kimselerdir.
Aranacak yerlerin sahibinin veya eşyanın zilyedinin arama sırasında hazır bulunabilmesi, söz konusu kişilerin arama yapılan binanın sadece bir bölümünde bulunması veya bekletilmesi demek değildir. Arama yapılan her yerde, her odada arama anında bu kişilerin ve avukatının hazır bulunma hakkı vardır. Şüpheliye ve diğer kişilere böyle bir hak, aleyhlerine suç delili olabilecek eşyanın elde edilmesine tanık olabilmeleri için verilmiştir. Bu durum hiç şüphesiz aynı zamanda savunma hakkının bir parçasıdır. Aynı anda birden fazla yerde arama yapılması bu hakkın kısıtlanması sonucunu doğurur. Arama esnasında hazır bulunan ve yeminli tanık sıfatıyla dinlenen kişilerin beyanlarından, aramaya katılan polis amir ve memurlarının sayısının, aramanın yapıldığı binada bulunan diğer kişilerin sayısından oldukça fazla olduğu, ayrıca arama ve el koyma tutanağının 29. sayfasının ikinci paragrafında, işçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERINÇEK' in aramaya başlandıktan kısa bir süre sonra yaklaşık saat 06.30 sıralarında gözaltına alınmak ve Emniyet Müdürlüğü'ne götürülmek üzere yakalandığı, bu durumda aramanın İşçi Partisi Genel Başkanı, Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi sahibi olan ve arama yapılan yerlerle doğrudan ilgisi bulunan şüpheli Doğu PERINÇEK'in huzurunda tamamlanmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, aramanın yapıldığı her yerde ve her odada, aranacak yerlerin sahibinin veya şüphelilerin avukatlarıyla birlikte hazır bulunmalarına imkân tanınmamıştır. Bu durum Ceza Muhakemesi Kanununun 120/1. maddesine aykırılık teşkil etmektedir.
4 - Şikâyet dilekçesinde yer verilen; belgelerin ve malzemelerin götürülmesinde ve dökümünün yapılmasında CMK'nin 122/2 maddesi hükmüne uyulmadığı, arama sırasında bulunan malzemelerin nerede, kim tarafından, hangi yetkilinin gözetiminde alındığı belirtilmeden tutanak tutulduğu, tutanakta imzası olan Avukat Mehmet Cengiz ve Avukat Nusret Senem ve diğer üç görevlinin belge, CD ve disketleri bulunduğu yerden alınırken görmedikleri, bu durumun Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 122/1 ve 2. madde ve fıkralarına aykırı olduğu iddiasıyla ilgili olarak;
CMK madde. 122/1'de; hakkında arama işlemi uygulanan kimsenin belge veya kâğıtlarını inceleme yetkisinin Cumhuriyet Savcısı ve Hâkime ait olduğu belirtildikten sonra, 2. fıkrada, belge ve kâğıtların zilyedi veya temsilcisinin kendi mührünü de koyabileceği veya imzasını atabileceği hükme bağlanmıştır. Aynı fıkra, "ileride mührün kaldırılmasına ve kâğıtların incelenmesine karar verildiğinde bu işlemin yapılmasında hazır bulunmak üzere, zilyedi veya temsilcisi ya da müdafii veya vekili çağrılır; çağrıya uyulmadığında gerekli işlem yapılır" şeklinde devam etmektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, arama sırasında ancak ispat aracı olarak yararlı görülen ya da eşya veya kazanç müsaderesinin konusunu oluşturan malvarlığı değerlerine el konulabilir (CMK madde. 123). Bir başka deyişle soruşturma konusu suç ile ilgili ispat aracı olarak yararlı olacağı düşünülmeyen eşyalara el konulamaz. Somut olayda ise arama yapılan yerde rastlanılan belge, CD ve disketlere el konurken böyle bir ayrımın yapıldığına dair hiç bir bilgi bunmamaktadır.
Arama sonunda el konulan eşyalara, eşyanın zilyedi veya temsilcisinin kendi mührünü koyması veya imzasını atması mümkündür. Kanunda bu düzenlemeye, el konulan eşyaların kime ait olduğu konusunda söz konusu kişilerle, muhakeme sürecinde bir ihtilaf yaşanmaması amacıyla yer verilmiştir. Bunun için ise öncelikle aramanın, aranacak yerlerin sahibinin veya eşyanın zilyedinin ya da temsilcisinin huzurunda yapılması gerekir. Ancak bu şart gerçekleştiği takdirde, CMK madde. 122/2'deki hakkın kullanılmasının sözü edilen amacın gerçekleşmesini sağlayacağı açıktır. Somut olayda arama ve el koyma tutanağında imzaları olan iki avukat ve diğer üç kişinin tutanağa kaydedilen belge ve benzeri diğer eşyaların elde edilmesi sırasında hazır bulunmadıkları ileri sürülmektedir. Öte yandan el konulan eşyalar, eşyaların zilyedi veya temsilcisi tarafından mühürlenmemiş ve imzalanmamıştır. CMK md. 122/2'de yer alan bu hakkın söz konusu kişilere hatırlatıldığına dair bir bilgi ise tutanakta mevcut değildir. Bu durum Ceza Muhakemesi Kanununun 122/1 ve 2. madde ve fıkralarına aykırılık teşkil etmektedir.
5 - Şikâyet dilekçesinde yer verilen, bilgisayarların, kütükleriyle birlikte el konularak götürülmesinin bu durumun Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 134. maddesine aykırı olduğu iddiasıyla ilgili olarak;
Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koymayı düzenleyen Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 134. maddesi şu şekildedir
(1) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, başka surette delil elde etme imkânının
bulunmaması halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine şüphelinin kullandığı bilgisayar
ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar
kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek metin haline getirilmesine hâkim
tarafından karar verilir.
(2) Bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine şifrenin
çözülememesinden dolayı girilememesi veya gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması halinde
çözümün yapılabilmesi ve gerekli kopyaların alınabilmesi için, bu araç ve gereçlere el
konulabilir. Şifrenin çözümünün yapılması ve gerekli kopyaların alınması halinde, el konulan cihazlar gecikme olmaksızın iade edilir.
(3) Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine el koyma işlemi sırasında, sistemdeki bütün verilerin yedeklemesi yapılır.
(4) İstemesi halinde, bu yedekten bir kopya çıkarılarak şüpheliye veya vekiline verilir ve bu husus tutanağa geçirilerek imza altına alınır.
(5) Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine el koymaksızın da, sistemdeki verilerin tamamının veya bir kısmının kopyası alınabilir. Kopyası alınan veriler kağıda yazdırılarak, bu husus tutanağa kaydedilir ve ilgililer tarafından imza altına alınır.
Bireye ait kişisel bilgiler üzerindeki hak temel insan haklarından olduğundan hakkın kısıtlanabilmesi için yasal düzenleme gerekeceği açıktır. Ayrıca bu işlemin Anayasa hükümlerine göre hâkim kararı ile yapılabilmesi gerekmektedir. Bu nedenle kişi hak ve özgürlüklerini korumak adına hâkim güvencesi yeni kanunda 134. maddede kabul edilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında bilgisayarlarda arama yapma belirli koşullara tabi kılınmış bulunmaktadır. Günümüzde bilgisayarlarda yoğun olarak kişisel bilgilerin bulunduğu göz önünde bulundurulursa, bilgisayarlarda arama yapabilmek için kanun koyucu "başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması" şartı aramaktadır. Ayrıca, aramanın ilk önce olay yerinde yapılması gerekmektedir.
İkinci fıkrada, bilgisayarlara el koyma şartı ifade edilmektedir. Bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine şifrenin çözülememesinden dolayı girilememesi veya gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması halinde çözümün yapılabilmesi ve gerekli kopyaların alınabilmesi için, bu araç ve gereçlere el konulabilir. Burada, olay yerindeki arama esnasında savcının ve kolluğun karşılaşabileceği bazı problemlere işaret edilmektedir. Arama yapılan bilgisayarda, şifreli bazı bilgiler var ise veya gizlenmiş bilgilere ulaşılamamışsa bu araç ve gereçlere el konulabileceği belirtilmektedir.
Delil elde etme amacıyla yukarıda belirtilen tedbirlere başvurma sırasında sistemdeki bütün verilerin yedeklemesinin yapılacağı 3. fıkrada belirtilmiştir.
Dördüncü fıkrada şüphelinin istemi halinde, bu yedekten bir kopya çıkarılarak şüpheliye veya vekiline verileceği ve bu husus tutanağa geçirileceği düzenlenmiştir. Bu hükmün el koyulan bilgisayar ve programlarına el koyulan kişilerin olağan hayatlarına devam edebilmeleri bakımından aslında faydalı bir düzenlemedir; ancak, bu düzenlemenin sakıncalı sonuçları da olabilir. Çünkü bilgisayarda yer alan veriler pekala müsadereye tabi yani bir suçun işlenmesinde kullanılan araçlar olması mümkündür. Bu düzenleme katile silahını geri vermekle eşdeğerdir. Bu edenle özellikle suçta kullanılmasından şüphe edilen programların ayrık tutulması gerekmektedir.
Beşinci fıkrada ise, bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine el koymaksızın da, sistemdeki verilerin tamamının veya bir kısmının kopyasının alınabilmesi, kopyası alınan veriler kâğıda yazdırılarak, bu hususun tutanağa kaydedileceği düzenlenmekte. Burada verilerin kâğıda yazdırılacağı düzenlenmekte elbette bu düzenlemede bir bilgisayarda yer alan verilerin milyonlarca sayfaya sığabilecek bilgiler içerdiği göz önünde tutulduğunda uygulaması zor durumlara sebebiyet verebilir. Burada veriler ifadesinin suçla ilgili olan kısmına ait veriler şeklinde anlaşılması gerekmektedir.
Yukarıda da belirtildiği üzere İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimi tarafından 20.03.2008 tarihinde verilen 2009/421 Değişik iş sayılı arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama yapılabileceği ve bunlara el konulabileceğinden bahsedilmediği gibi arama ve el koyma kararı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun genel nitelikte arama ve el koymayı düzenleyen 119 ve 127. maddelerine dayalı olarak verilmiştir. Bilgisayarlarda arama yapılabilmesi ve bunlara el konulabilmesi için ise CMK md. 134 gereği özel bir arama ve el koyma kararına ihtiyaç bulunmaktadır.
Öte yandan CMK madde. 134/2'e göre, şifreli olmayan ve şifreli belge ve program içermeyen bilgisayarlara el konulamaz; ancak bu bilgisayarların hafızalarının kopyalan usulünce alınabilir. Dolayısıyla CMK madde. 134'e göre verilmiş bir arama ve el koyma kararının bulunması halinde bile, şifrelenmemiş bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine el konulması CMK 134/2'ye aykırılık oluşturur. Bu durumda sadece bilgisayar kayıtlarından gerekli kopyaların çıkarılması mümkündür.
Somut olayda ise arama ve el koyma tutanağında, el konulan bilgisayarların veya bilgisayarların içindeki programların şifrelenmiş olduğuna dair hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Bu yönüyle de el koyma kararı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 134. maddesine aykırılık teşkil etmektedir.
Son olarak somut olaya ilişkin arama ve el koyma kararının, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı' nın talebi üzerine İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimi tarafından verilmesinin Kanuna uygun olup olmadığının değerlendirilmesini gerekirir;
Arama yapılan yerler Ankara'da olup, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının, nezdindc görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında kalmaktadır. CMK md. 161/1, "Cumhuriyet Savcısı, adli görevi gereğince nezdinde görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında bir işlem yapmak ihtiyacı ortaya çıkınca, bu hususta o yer Cumhuriyet Savcısından söz konusu işlemi yapmasını ister." şeklindedir. Soruşturmada Cumhuriyet Savcısının hâkim kararı istemini düzenleyen CMK md. 162'ye göre de, "Cumhuriyet Savcısı, ancak hâkim tarafından yapılabilecek olan bir soruşturma işlemine gerek görürse, istemlerini bu işlemin yapılacağı yerin sulh ceza hâkimine bildirir." Bazı suçlara ilişkin muhakemeyi düzenleyen CMK' nın 250, 251, 252. maddelerinde de bu konuda ayrı bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda somut olayda İstanbul Cumhuriyet Savcısının Ankara'da bulunan adreslerde yapılacak arama kararı için Ankara'da görev yapan Cumhuriyet Savcısı aracılığı ile CMK md. 250'ye giren işlerle görevlendirilmiş Ankara ağır ceza mahkemesi üyesinden talepte bulunması gerekir. Görüldüğü üzere istanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimi tarafından verilen 20.03.2008 tarihli arama ve el koyma kararı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 161 ve 162. maddelerine aykırılık teşkil etmektedir.
Şüpheli ve sanığa tanınan güvenceler ışığında; adli makamlar ceza yargılaması işlem ve tedbirlerine başvururken o tedbir ve işlemler ile öngörülen hukuk kurallarına uymak ve delilleri bu kurallar çerçevesinde toplamakla yükümlüdürler. Bu kurallara aykırı davranışlar sureti ile elde edilen her türlü delil hukuka aykırı delil niteliğini taşıyacaktır.
5271 sayılı CMK'nın 206/2, 217/2 ve 230/1 madde ve fıkraları amir hükümleri ile Yargıtay Ceza Genel Kulu'nun 2911.2005 tarih, 2005/7-144 esas ve 2005/150 karar, 22.06.2007 tarih, 2007//7-147 esas ve 2007/159 karar, 03.07.2007 tarih, 2007/5.MD-23 esas ve 2007167 karar, 22.01.2008 tarih, 2007/5.MD-101 esas ve 2008/3 karar sayılı ilamları da bu doğrultudadır.
Bahse konu yasal düzenlemeler ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun bu kararları birlikte değerlendirildiğinde, hukuka aykırı olarak elde edilen ilk deliller ile bu delillerden yola çıkılarak elde edilen sair delillerinde hukuka aykırı olacağı, temeli hukuka aykırı bir fiil ve işleme dayanan deliller arasında ise öncelik-sonrahk ayrımı yapılmadan yargılamada değerlendirme dışı bırakılacağı ve hükme esas alınamayacağı açıktır.
Bu duruma göre, yukarıda yapılan açıklama ve değerlendirmelerde nazara alındığında;
1 - İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimi tarafından 20.03.2008 tarihinde verilen arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama yapılabileceği ve bunlara el konulabileceği belirtilmemesine ve söz konusu kararın CMK madde 119 ve 127. maddelerine göre verilmiş olmasına karşın, arama sırasında bilgisayarlarda arama yapılması ve bunlara incelenmek üzere el konulmasının CMK md. 134/1'e aykırı olduğu,
2 - Her ne kadar "duruma göre gece dahil" arama yapılmasına izin verilmiş olsa da, aramaya gece başlanmasını gerektiren somut bir durumun tespit edilememesi halinde aramanın bu yönüyle arama ve el koyma kararına aykırı olduğu,
3 - Aramanın çok sayıda kolluk görevlisi tarafından yapılmasına karşın, aramanın yapıldığı her yerde, her odada aranacak yerlerin sahibinin veya şüphelilerin avukatlarıyla birlikte hazır bulunmalarına imkân tanınmadığından, aramanın CMK md. 120/1 aykırı olduğu, ayrıca İşçi Partisi Genel Başkanı, Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi sahibi olan ve arama yapılan yerlerle doğrudan ilgisi bulunan ve arama yapılan yerde olan şüpheli Doğu PERİNÇEK' in, arama başladıktan kısa bir süre sonra yakalanarak Emniyet Müdürlüğü'ne götürülmesi dolayısıyla arama bitene kadar hazır bulunmasına izin verilmemesinin CMK madde. 120'ye aykırı olduğu,
4 - CMK madde. 123 gereği arama sırasında ancak ispat aracı olarak yararlı görülen ya da eşya veya kazanç müsaderesinin konusunu oluşturan malvarlığı değerlerine el konulabileceği, somut olayda ise arama yapılan yerde rastlanan belge, CD ve disketlere el konurken böyle bir ayrımın yapıldığına dair bir bilginin arama ve el koyma tutanağında bulunmamasının ve ayrıca el konulan eşyaların, eşyaların zilyedi veya temsilcisi tarafından mühürlenip imzalanabileceği şeklinde CMK md. 122/2'de yer alan hakkın söz konusu kişilere hatırlatıldığına dair bir bilginin tutanakta mevcut olmamasının, Kanuna aykırı olduğu,
5 - El konulan bilgisayarların veya bilgisayarların içindeki programların şifrelenmiş olduğuna dair bir bilgiye tutanakta yer verilmemesine karşın, bilgisayarlara ve bilgisayar hafızalarına el konulmasının, "şifreli olmayan ve şifreli belge ve program içermeyen bilgisayarlara el konulamaz; ancak bu bilgisayarların hafızalarının kopyaları usulünce alınabilir" şeklindeki CMK madde. 134/2'e aykırılık teşkil ettiği,
Bu nedenlerle, 21.03.2008 günü, işçi Partisi'nin Toros Sokak No:9 Sıhhiye-Ankara adresindeki Genel Merkezinde ve Ulusal Kanal İletişim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin aynı binadaki Ankara Bürosunda, mevzuata aykırı olarak arama yapan, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü' nde görevli şüphelilerin eyleminin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu,
Evrak kapsamından anlaşılmış olmakla,
Şüphelilerin yargılamalarının mahkemenizde yapılarak, görevi kötüye kullanmak suçundan eylemlerine uyan yukarıdaki sevk maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılmaları kamu adına talep ve iddia olunur.01.03.2010
Abbas ÖZDEN-29132
Ankara Cumhuriyet Savcısı
Not:
1 - İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle
Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerine isnat
olunan suçlar yönünden tefrik olunan evrak
yetkisizlik kararına istinaden İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığına gönderilmiştir
2 - Bilirkişi Raporunda yer verildiği üzere;
somut olaya ilişkin arama ve el koyma kararının,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine,
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimi tarafından verilmesinin,
CMK'nin 161/1 ve 162. maddelerine aykırı olduğu,
hususu ile ilgili olarak tefrik olunan evrak,
idari yönden gereğinin takdir ve ifası için, Adalet Bakanlığı
Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne gönderilmiştir.