• RTÜK’ün sansür kararı yargı içine yuvalanmış yasadışı yapılanmaların tartışılmasını önleyemez.
RTÜK Başkanı Davut Dursun, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun, İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey’in katıldığı programdaki konuşmaları gerekçe kılarak, CNN Türk televizyonuna verdiği uyarı cezasını değerlendirmiştir. Dursun açıklamasında, cezanın, Özbey’in, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştirileri nedeniyle değil, Beşiktaş Adliyesi’ne yönelik eleştiri sınırlarını aşan beyanları nedeniyle verildiğini iddia etmiştir. Dursun, Özbey’in, Beşiktaş Terör Örgütü tanımlaması ile yargının ve yargı mensuplarının onur ve saygınlıklarına tahkir ettiğini savlamıştır.
KİME İNANACAĞIZ
KARARA MI, DURSUN’A MI?
RTÜK kararı ve karşı oy yazısı açık ve tartışmasızdır. Kararda ve Sayın Hülya Alp’in muhalefet şerhinde, CNN Türk’e verilen cezanın, Özbey’in, Gül ve Erdoğan’a yönelik eleştirileri olduğu açıkça bellidir. Beşiktaş Adliyesi’ne yönelik eleştiriler bu kapsamda bir yan unsur olarak ele alınmıştır.
RTÜK BAŞKANI KARARIN HAKSIZLIĞINI
İTİRAF ETMEKTEDİR
RTÜK Başkanı açıklamasında, Gül ve Erdoğan eleştirildiği için ceza vermediklerini ileri sürmektedir. Oysa karar ortadadır. Dursun bu beyanıyla, sansür uygulamasını itiraf etmektedir. Bunu yaparken minareye kılıf aramaktadır. Kraldan çok kralcı tutumla, Gül ve Erdoğan’ın, avukatlığına soyunup sansürcülük yapanlar, fiilleri açığa çıkınca yeni gerekçeler üretme gayreti içine girmişlerdir.
YARGI İÇİNDEKİ F TİPİ YAPILANMA:
BEŞİKTAŞ TERÖR ÖRGÜTÜ
İşçi Partisi Genel Sekreteri Özbey, programda yaptığı konuşmada, Türk Yargısı içinde yuvalanmış F Tipi yapılanmaya işaret ederek, bu yapılanmanın bir terör örgütü gibi Beşiktaş’ta faaliyet yürüttüğünü ifade etmiştir. Bu sözlerin muhatabı Türk Yargısı, Adliye teşkilatı olmayıp, kurum içine sızmış yasadışı F Tipi yapılanmadır.
Yargı içinde F tipi yapılanma olduğu, başta İşçi Partisi olmak üzere Türkiye’den yana tüm kişi ve kurumların kanıtlarıyla ortaya koydukları bir gerçektir. Nihayet Emniyet Müdürü Hanefi Avcı da, bu yapılanmaya isyan ederek, Türk Yargısı içindeki yasadışı F Tipi yapılanmayı kanıtlarıyla yeniden ortaya çıkarmıştır.
Beşiktaş Terör Örgütü’nün parmak izlerini, yedi yıl önce kıdemli gazeteci Yavuz Donat saptamıştı:
“Doğrudan Başbakana bağlı bir organizasyon! İçişleri ve Adalet Bakanlığı’nın bilgileri dâhilinde. Bütün iç güvenlik birimleri de bu organizasyonun içinde. Çalışmalar gizli…
Operasyonel niteliği yüksek, tribünlere oynamayan bir takım. Bu işlerin yürütüldüğü karargâha gelince: O da gizli… TBMM’ye yürüme mesafesinde bir yer…
“Doğrudan Başbakana bağlı bir organizasyon. İçişleri ve Adalet Bakanlığı’nın bilgileri dahilinde. Bütün iç güvenlik birimleri de bu organizasyonun içinde. Çalışmalar gizli… Operasyonel niteliği yüksek, tribünlere oynamayan bir takım. Bu işlerin yürütüldüğü karargâha gelince: O da gizli… TBMM’ye yürüme mesafesinde bir yer… Bu organizasyonun çalışmaları belli bir noktaya geldikten sonra, iki ayrı düğmeye aynı anda basılacak. Bazı kişiler, doğrudan Yargı’ya gönderilecek.” (Sabah, 11 Temmuz 2003).
Dikkat ediniz;
- “Çalışmalar gizli.”
- “Karargâh gizli.”
- “Operasyonel niteliği yüksek.”
- “Düğmeye basılacak.”
- Bazı kişiler yargıya gönderilecek.”
TBMM’ye yürüyüş mesafesinde yasadışı, gizli bir örgüt var!
Örgütün elebaşısı Başbakan olduğu söylenen, kendisini “BOP Eşbaşkanı” diye tanıtan Recep Tayyip Erdoğan!
Yine Yavuz Donat’ın yazdığına göre, örgüt “beş yıllık bir tecrübeye” sahip. Yani 1998’lerden gelen bir örgütlenme!
Yasadışı, “gizli, operasyonel” Beşiktaş Terör Örgütü’nün tarihçesini bizzat Tayyip Erdoğan anlatmıştı:
“Bu işe ben Emniyet’le başladım. Belirli bir evreye geldikten sonra, bunu savcılığa verdik. Ergenekon Soruşturması konusunda yargı ile yakın işbirliği içindeyiz. Bunlar iktidara gelmeden yaptığımız tespitlerdir.” (Aydınlık, sayı: Mart 2008)
Tayyip Bey’in Fethullahçı Gladyo ilişkisi başbakan koltuğuna oturmasından öncelere gitmektedir.
Tezgâh, İçişleri Bakanlığı içinde İslamcı Cunta’nın örgütlenmesiyle başlamıştır.
Adalet Bakanlığı içinde gizli bir örgüt kurduğunu AB Temsilcisi Karen Fogg açık açık yazmıştı. E-postalarındaki raporlarında, isimler de vermişti.
Beşiktaş Terör Örgütü, Türk Yargısı’nın bir parçası değildir. Türk Yargısı, oraya girememektedir. Orada Türk Hukuku işlemez. Orada geçerli olan, ABD’nin Türkiye’ye dayattığı SS-2 denen sinkaflı operasyondur! Beşiktaş, Türkiye’nin egemenlik alanı dışındadır!
Yasadışı örgüt kurarak Türk Yargısı’na, Türk Ordusu’na, Atatürk Devrimciliği’ne, özetle Türk Milletine balyoz harekâtı düzenleyenler, kesinlikle cezalandırılacaktır.
BEŞİKTAŞ TERÖR ÖRGÜTÜ,
İSTANBUL SAVCILIĞINCA SORUŞTURULMAKTADIR
İşçi Partisi, 16 Kasım 2009 günü, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyette bulunarak, Adliye’ye yuvalanmış, Beşiktaş Terör Örgütü’nün soruşturularak, cezalandırılmasını ve Türk Yargısından uzaklaştırılmasını istenmiştir. Soruşturma devam etmektedir.
İŞÇİ PARTİSİ GERÇEKLERİ AÇIKLAYACAK
BASIN DA YAYIMLAYACAKTIR
İşçi Partisi, her alanda olduğu gibi yargı içindeki kanunsuzlukları da açığa çıkartmaya ve mücadele etmeye devam edecektir.
Bu gerçekleri yayımlamak da basının vazgeçilmez hak ve görevidir.
RTÜK’ün, hangi gerekçeyle olursa olsun CNN Türk ve diğer medya organlarına ceza vermesinin tek amacı iktidarın, kanunsuz ve Türkiye karşıtı uygulamalarının üstünü örtmektir. RTÜK’ün sansür kararı yargı içine yuvalanmış yasadışı yapılanmaların tartışılmasını önleyemez.