İşçi Partisi Genel Sekreteri Osman Yılmaz:HRANT DİNK’İ ÖLDÜREN “F TİPİ ÖRGÜT” KORUNDU

• Yasin Hayal ve Ogün Samast, sadece tetiği çeken ve kullanılan kişilerdir.
• Yapılan idari soruşturmada bu kişiler hakkındaki gerçekler ortaya çıkmış olmasına rağmen, sorumlular korunmuş, hatta terfi ettirilmişlerdir.
• Cinayeti planlayan F Tipi örgütün açı

Tarih:

• Yasin Hayal ve Ogün Samast, sadece tetiği çeken ve kullanılan kişilerdir.
• Yapılan idari soruşturmada bu kişiler hakkındaki gerçekler ortaya çıkmış olmasına rağmen, sorumlular korunmuş, hatta terfi ettirilmişlerdir.
• Cinayeti planlayan F Tipi örgütün açığa çıkmaması için olağanüstü bir çaba gösterilmiştir.

Bireysel Eylemlermiş!
Hrant Dink suikastını planlayan örgüt, dün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce beraat ettirildi. Mahkeme kararına göre, Hrant Dink’i öldürülmesi, “azmettirici” Yasin Hayal ile “tetikçi” Ogün Samast’n bireysel eylemleriymiş!
Gerçek bu değildir. Yasin Hayal ve Ogün Samast, sadece tetiği çeken ve kullanılan kişilerdir. Olayı planlayan örgüt açıkça korunmuştur.

Tuncel’i Görevlendiren Ramazan Akyürek!
Hrant Dink’in öldürüleceğini bilen Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek, aynı zamanda azmettirici olarak yargılanan Erhan Tuncel’i haber elemanı olarak görevlendiren kişidir.
Dink’in öldürüleceğine ilişkin istihbaratı İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne süresinde bildirmeyen kişi, zamanın Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi “C” Şubesi Müdürü Ali Fuat Yılmazer’dir.

Cezalandırma Yerine Terfi Ettirildiler!
Yapılan idari soruşturmada bu kişiler hakkındaki gerçekler ortaya çıkmış olmasına rağmen, her ikisi de korunmuş, hatta terfi ettirilmişlerdir. Koruma kalkanını sağlayan ilişki, bunların polis içindeki Fethullah Gülen örgütüne mensup olmalarıdır. Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer’in F Tipi örgütle ilişkisi kanıtlıdır.
Cinayeti planlayan örgütün kullandığı tetikçiler, Büyük Birlik Partisi çevresindendir. Yasin Hayal-Ogün Samast ikilisi, Trabzon Nizami Alem Ocakları’nın, diğer adıyla Alperen Ocakları’nın müdavimleridirler. Onları destekleyen ve yargılama neticesinde beraat ettirilen kişilerin, Büyük Birlik Partisi’nin olay sırasındaki il başkanı ve önceki il başkanı olması tesadüf değildir.
Beraat ettirilen “büyük abi” Erhan Tuncel, Fethullah Gülen’in Işık Evleri’nde yetişmiş ve olaydan kısa bir süre önce Trabzon’u ziyaret eden Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun koruması olarak görev yapmıştır. Bu görevinin delili olan fotoğraf, gazetelerde yayımlanmıştır.
Fethullah Gülen örgütüyle Muhsin Yazıcıoğlu arasındaki ilişki, 17 Kasım 1996 tarihli ve zamanın Başbakanı Erbakan’a sunulan MİT Raporu’nda belirtilmektedir. Bu raporda Fethullah Gülen’in; “1992 yılı içerisinde MÇP’den ayrılarak yeni bir parti kurma çalışmaları içerisine giren Muhsin Yazıcıoğlu’na maddi manevi destek vermektedir” açıklaması yer alıyor.

F-Tipi Örgüt Gizleniyor!
Örgüt iddiasının yargılama boyunca araştırılmaması, Hrant Dink’in yakınlarının cinayeti planlayan örgütün ortaya çıkarılmasına dair taleplerinin sürekli reddedilmesi, olayın planlanmasında rolü ve ihmali olan emniyet mensuplarının korunması, yukarıdaki olgularla bağlantılıdır. Cinayeti planlayan F Tipi örgütün açığa çıkmaması için olağanüstü bir çaba gösterilmiştir. Yargılamanın bundan sonraki safhalarında da cinayeti planlayan örgütün ve azmettirenlerin korunması yönünde şimdiden çaba içerisine giren ve kampanya başlatan çevrenin Fethullahçı medya olması dikkat çekmektedir.

“Maraş Katliamı”ndan Bu Yana Fethullahçı Gladyo İzi!
“Maraş katliamı”nın arkasındaki yapılanmanın açığa çıkarılamaması, “Sivas katliamı”na, “Muammer Aksoy cinayeti”ni işleyen örgütün hükmen saptanmaması “Uğur Mumcu suikasti”ne zemin hazırlamıştır.
Trabzon’daki “Rahip Santaro cinayeti”, “MC Donald’ın bombalanması”, Malatya’daki “Zirve Kitabevi katliamı”nın ankasındaki örgütün korunması, “Hrant Dink cinayeti” ve “Danıştay saldırısı”nın beslendiği zemindir.
Bütün bu eylemlerin arkasında Amerika’nın örgütlediği Fethullahçı Gladyo vardır. Bu yapılanmanın gizlenmesi, şimdi geldiğimiz Cumhuriyet’in yıkılması, milli devletin dağıtılması ve Türk Ordusu’nun tasfiyesi sürecine önemli katkılar sağlamıştır. Bu operasyonların gizlenmesinde yargının kullanılması tayin edici olmuştur. Son örnek bunun kanıtıdır.