İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey:BOP EŞBAŞKANI’NIN SALDIRILARINDAN GÜÇLENEREK ÇIKACAĞIZ!

Ergenekon tertibi yeni saldırıyla devam ediyor. Bugün (19 Ağustos 2011) sabah saatlerinde İşçi Partisi Genel Merkezi, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesinde Ergenekon savcılarının talimatıyla arama yapılmaya başlandı.
İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gülteki...

Tarih:

Ergenekon tertibi yeni saldırıyla devam ediyor. Bugün (19 Ağustos 2011) sabah saatlerinde İşçi Partisi Genel Merkezi, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesinde Ergenekon savcılarının talimatıyla arama yapılmaya başlandı.
İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel, Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Turhan Özlü'nün de aralarında bulunduğu 10 kişi hakkında da gözaltı kararı verildiği öğrenildi.
Aramanın devam ettiği saatlerde, bir basın toplantısı düzenleyen İşçi Partisi Genel Sekreteri Avukat Hasan Basri Özbey, aramaların Tayyip Erdoğan’ın medyada ve internet ortamında yayınlanan, bir buçuk yıl önce de İşçi Partisi tarafından basına dağıtılan ses kasetleri gerekçe gösterilerek yapıldığını, gerçek nedenin ise, İşçi Partisi’nin Suriye’ye karşı yapılmak istenen saldırı ve bölünme anayasasına karşı dimdik ayakta durması olduğunu söyledi.
Özbey basın toplantısında özetle şunları belirtti:

BOP EŞBAŞKANI’NIN SALDIRILARINDAN GÜÇLENEREK ÇIKACAĞIZ!

Değerli Basın Mensupları, Değerli Ankaralılar,

Amerika Birleşik Devletlerinin, maşaları AKP ve PKK eliyle Türkiyemize karşı açmış bulunduğu savaşta, yeni bir cephe açılmıştır.

Bugün sabah itibariyle, İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Turan Özlü, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesinin 10’ u aşkın yazarı ve muhabiri hakkında, yasadışı kanunsuz bir arama ve gözaltı kararı verilmiştir.

Şu anda önünde bulunduğumuz İşçi Partisi Genel Merkezinde, Genel Başkan Vekilimiz Sayın Mehmet Bedri Gültekin’in odasında kanunsuz bir arama yapılmaktadır.

Aramanın gerekçesi, daha doğru bir deyişle aramanın bahanesi şudur;
Ekim 2009 tarihinde çeşitli internet sitelerinde ve yayın organlarında yayınlanan, Recep Tayyip Erdoğan’ın yani BOP Eşbaşkanı Başbakanlık koltuğunu işgal eden Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı ve hepsi birer suç itirafı olan telefon konuşmalarının kamuoyuna açıklanmasıdır.

Recep Tayyip Erdoğan’ın, KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat, gizli kasası işadamı Remzi Gür ve diğer yandaşlarıyla yaptığı telefon konuşmalarını internet siteleri ve çeşitli yayın organlarında yayınlanması üzerine, İşçi Partisi olarak bu suçları milletimize açıkladık.

17 Ekim 2009 tarihinde Genel Başkan Vekilimiz Sayın Mehmet Bedri Gültekin bu binada bir basın toplantısı yaparak, Recep Tayyip Erdoğan’ın Yüce Divan’da yargılanmayı gerektiren ve yaptırımı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olan bu suçlarını içeren konuşmaları milletimizle paylaştık. ,

Aramaların gerekçesi, Recep Tayyip Erdoğan’ın yani BOP Eşbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuşmalarıdır. Yani iki yıl önce çeşitli basın yayın organlarında yayınlanan ve İşçi Partisi tarafından milletimizle paylaşılan bu konuşmalardır.

Bu konuşmaların İşçi Partisi tarafından kamuoyuna açıklanmasından sonra Aydınlık dergisi bunu kapağından haber vermek biçiminde yayınlamıştır.

İşte, bugün aramalara bahane kılınan Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşmelerinden biri, Aydınlık dergisinin 18 Ekim 2009 Ekim tarihli sayısında yayımlanmıştır.

Yine, Recep Tayyip Erdoğan’ın gizli kasası işadamı Remzi Gür’le yaptığı konuşma. Yine Melih Gökçek’in o zamanlar Anayasa Komisyonu Başkanı olan Burhan Kuzu ile yaptığı konuşma ve benzerleri…

Bunlar Aydınlık dergisinde yayınlandığı gibi, aynı zamanda bir çok basın yayın organında televizyonlarda da yayınlanmıştır.

Bununla da kalınmamış, bu konuşmalardan dolayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, Recep Tayyip Erdoğan ve diğer suçlular hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.

Üzerinden iki yıl geçmiş, televizyonlarda gazetelerde yüzlerce kez yayınlanmış, bu CD’lerin bulunması için, bulunması bahanesiyle arama yapılmaktadır. Aramanın gerekçesi bahanesi budur.

Peki, bu içerik hakkında o Beşiktaş Savcılarına soruyoruz. Yüce Divan’da yargılanmayı gerektiren bu suçların itirafı, belgesi, kanıtı olan, bu konuşmaları yapan, Recep Tayyip Erdoğan ve cürümdaşları hakkında Beşiktaş Ergenekon Savcıları bugüne kadar ne yapmışlardır?

Suçluyu aramamaktadırlar. Suçu milletimize açıklayanların üzerine gelmektedirler.

Ankara’da oturan ve adının başında Cumhuriyet yazan savcılara da soruyorum:
2 Kasım 2009 günü bu konuşmalardan dolayı Recep Tayyip Erdoğan ve suç arkadaşlarını şikayet ettik. Ne yaptınız?

İşte şimdi Recep Tayyip Erdoğanların vatana ihanete kadar varan suçlarını ortaya çıkaran ve milletimizle paylaşan İşçi Partisine ve tek milli ses olan yayınlayan Ulusal Kanal’a ve manşetleriyle BOP Eşbaşkanlığını her gün yerden yere vuran Aydınlık gazetesine karşı bir baskı, susturma harekatı başlatılmıştır.

Bakın iki örnek vereceğim, onlarca yüzlerce örneği var. Habertürk gazetesi 18 Ekim 2009 yani İşçi Partisinin bu açıklamaları yapmadan önceki gün, Habertürk gazetesi aynı konuşmayı yayımlamış. Cumhuriyet gazetesi o da aynı şekilde bu konuşmaları okuyucularını duyurmuş.

Şimdi Recep Tayyip Erdoğan’ın ses kayıtlarının yayımlanması. İddia bu! Arama kararında, gözaltı kararında bunlar söyleniyor.

Adının başında Cumhuriyet olan bir savcının belgesi, Türkiye Mahkemelerinin bir yargıcının imzasıyla verilmiş bir arama gözaltı kararı, kağıt parçası, rezalet parçası! Bir hakim, bir hukukçu, bir savcı böyle bir arama kararının; böyle bir arama kararının altına imza atamaz. Önüne geldiğinde yapacağı tek şey yırtıp atmaktır. Ama şimdi bu kanunsuz, hukuk dışı belgelerle, düzenlemelerle aramalar yapılmaktadır.

Arama kararının gerekçisini sizlere söylüyorum:
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, -yanlış yazmışlar BOP Eşbaşkanı- Recep Tayyip Erdoğan ile Mehmet Ali Talat arasındaki görüşme;
Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasındaki görüşme;
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile bir başka şahsın yaptığı görüşme.

Bu görüşmelerde ne deniyor?

Değerli basın mensupları, Değerli Ankaralılar,

Tayyip Erdoğan Mehmet Ali Talat’la yaptığı konuşmada KKTC’yi bitirme planları yapıyor. Yani Türkiye’nin güvenliği için olmazsa olmaz KKTC’yi bitirme planları yapıyor: Vatana ihanet suçu.

Remzi Gür’le ne konuşuyor Recep Tayyip Erdoğan?
-Remzi ağabey, bizim Sümeyye Amerika’da, 20-30 bin gönderir misin ona, diyor
-Emredersiniz diyor-
-Hesap numarası lazım mı?
-Yok,yok bende var- diyor!

Niye daha önce göndermiş. Sümeyye’ye 20-30 bin dolar, 20-30 bin..
Kimse sormuyor Recep Tayyip Erdoğan’a:
Remzi Gür kim?
Sen Kimsin?
O, 20-30 bini Sümeyye’ye niye gönderecek?
Biz biliyoruz ve milletimize açıklıyoruz.
Remzi Gür daha bir çoğunda olduğu gibi, Recep Tayyip Erdoğan’ın o kara, kirli, pis paralarının gizli kasasıdır. Gizli kasasına talimat veriyor.
Ne yapacak İşçi Partisi?
Bunu öğrendiğin de gizleyecek mi?
Hayır.
Milletine açıklayacak.
Kıbrıs’ı bitirme planları yapacaklar, İşçi Partisi bunu duyacak, açıklamayacak. Bunları açıklamamak suç. Bunları gizlemek suç. Bunlar hakkında işlem yapmamak suç.

Melih Gökçek, Burhan Kuzu’yu arıyor.
-Abi- diyor!
-Aleyhime bir sürü soruşturma, dava açıldı. Gelin, görevi ihmal ve suistimal, kötüye kullanma kanununu değiştirelim de beni kurtarın
-Olur Melihcim, Meclis açılınca hallederiz.
(nitekim hallettiler ve Gökçek'i kurtardılar)

Burhan Kuzu kim? Anayasa Komisyonu Başkanı,
Kim? Türkiye’nin bölünme Anayasasını yapacaklardan biri.
Peki bunlar hakkında ne işlem yapılmış?
Nerde Yargıtay’ın Cumhuriyet Başsavcısı, nerede Ankara Cumhuriyet Başsavcısı, nerede Beşiktaş Savcıları?
Hepsi suçludur.
Bu suçu gören ve işlem yapmayan herkes suçludur.
İşçi Partisinin alnı açıktır.
Milletimize Recep Tayyip Erdoğan ve cürümdaşlarının suçunu açıklamak, şereftir vatan görevidir, yurttaşlık görevidir.

Gerçek sebep nedir? Bunlar bahane..
Sokakta dürüst, vasat, orta zekalı bir insanı bile ikna edemezsiniz bu gerekçeyle. Gerçek sebep şudur;
Türkiye’yi böldüler, bölünme Anayasasını yapıyorlar. ABD’nin Amerikan emperyalizminin emrinde AKP’si PKK’sı Barzanisi el ele vermişler, vatanımızı böldüler. Bunun karşısında kim direniyor? İşçi Partisi.
Bunun karşısında kim direniyor? Ulusal Kanal.
Buna kim direniyor? Aydınlık gazetesi.
Türkiyemizi kardeş Suriye halkının üstüne sürmek istiyorlar.
Buna hayır diyen kim var? İşçi Partisi var.
Buna hayır diyen yayınlarıyla hergün bu hain planlara karşı duran kim var? Ulusal Kanal, Aydınlık var.
Cumhuriyetimizi yıktılar. Buna bütün gücüyle fedakarca karşı çıkan kim var?
İşçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık var.

Bunun için, Türkiye’yi bölmek için,Cumhuriyetimizi yıkmak için, Türk Ordusunu Amerika’nın emrinde, Suriyeli kardeşlerimizin üzerine sürmek için, İşçi Partisini bastırmak zorundasınız. Türk Ordusunu bastırmak, vatanı savunma iradesini yok etmek zorundasınız.

İşte bunun içindir ki, İşçi Partisine yeni saldırılar düzenleniyor, Ulusal Kanal, Aydınlık susturulmak isteniyor ve Türk Ordusunun kahraman komutanları, generallerimiz her gün bölük bölük hapislere atılıyor.

Değerli basın mensupları,

Daha önceki gün, 12 kahraman askerimizin şehit edilmesine yol açan saldırıyla bugün yapılan bu aramalar ve gözaltıların hiçbir farkı yoktur.
Amaç aynıdır.
AKP iktidarı Recep Tayyip Erdoğanlar generallerimizi, komutanlarımızı, devrimcileri, Türkiye’nin devrimcilerini hapislere atmakta, Mehmetçilerimizi ise mezara göndermektedir.
Amaç, Türkiye’nin bölünmesi, amaç Türk Ordusunun Amerikan emperyalizminin güdümünde paralı asker, lejyoner askeri haline getirilmesi istenilmektedir.

Ancak yanılıyorlar!
İşçi Partisine Ulusal Kanal ve Aydınlığa yönelen saldırılar onların büyük korkularını ortaya koymaktadır.
Evet, Türkiye’den korkuyorlar.
İşçi Partisinden korkuyorlar.
Aydınlık'tan Ulusal’dan korkuyorlar.
Türk Ordusundan korkuyorlar.
Teslim alamadılar. Alamayacaklar.
Bu saldırlar onların korkularının sonucudur.

Şimdi buradan Türkiye’nin bütün partilerine sesleniyorum. CHP’ye MHP’ye ve diğerlerine.. Türkiye’den yana olan bütün partilere sesleniyorum.
Bu tertibe karşı, bu saldırıya karşı sessiz kalamazsınız.
Önünüzde iki seçenek vardır;
Ya Türkiye’den yana olacaksınız bu tertibe karşı çıkacaksınız, eylemli olarak isyan edeceksiniz bu tertibe.
Ya da ABD’nin kölesi kulu olacaksınız.
Buradan ben CHP’ye MHP’ye diğer partilere ve bütün sendikalara, kitle örgütlerine sesleniyorum.
Tavrınızı belirleyin.
Kimden yanasınız?
Türkiyeden mi yanasınız ABD’den mi yanasınız?

Öyle duruşma salonlarına gitmek, beyanatlar vermekle olmaz.
Sokağa çıkacağız! İsyan edeceğiz bu sldırılara, tertiplere!

Türkiye’yi BOP Eşbaşkanlığı iktidarından kurtarmamız şarttır.
Aksi halde Türkiyemiz kalmayacaktır.

İşçi Partisi kalesini yıkmaya çalıştılar.Genel Başkanımız sayın Doğu Perinçek, dört yıla yakın süredir tutsak ve bir 3.5 metrekarelik hücrede tutsak. Bilgisayar kullanması yasak, avukatlarıyla görüşmesinde eşiyle görüşmesine kısıtlamalar getiriliyor ve Mahkemede hakkında hiçbir delil olmadan ve delili diye ileri sürülen sahte tüm belgeler bilgiler teker teker çürütülmüşken dört yıldır hapiste. Ama İşçi Partisi dimdik ayakta.

Mehmet Bedri Gültekin gözaltına alındı, Genel Başkan Vekilimiz,
Erkan Önsel Genel Başkan Yardımcımız, İstanbul İl başkanımız gözaltına alındı.
Ama unutmasınlar ki, binlerce on binlerce Doğu Perinçek var, binlerce on binlerce Mehmet Bedri Gültekin var. Binlerce on binlerce Erkan Önsel var.

İşçi Partisini bitirmek için, Türkiye’yi bitirmeniz lazım.
Ulusal Kanal'ı susturmak için, Aydınlığı susturmak için Türkiye’yi bitirmeniz lazım.

Ey Tayyip Erdoğan!
Ey Obama!
Ey PKK!
Ey Bölücüler!
Ey Türkiye Düşmanları!

Hepinize buradan meydan okuyoruz.
Tertiplerinize isyan ediyoruz.
Türkiye’yi size dar edeceğiz.
İşçi Partisi kazanacak,
Türkiye kazanacak.
Devrimciler kazanacak.