Ulusal Kanal'da Pazar sabahları büyük ilgiyle izlenen, deneyimli gazeteci Kurtul Altuğ'un hazırlayıp, sunduğu Politikanın Nabzı programında, bu hafta (27 Şubat 2011) "Seçimler ve Güçbirliği" tartışıldı.
1 Mart 2011, Salı gecesi saat 23.50'de tekrar yayımlanacak olan programın konukları DSP Genel Başkanı Masum Türker, İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey ve SONAR Kurucu Başkanı-gazeteci Hakan Bayrakçı'ydı.
Programda, 12 Haziran Seçimlerine doğru, “ABD ve AKP, 2 Partili bir Meclis öngörüyor; Milli - Demokrasi Güçleri ne yapacak?”, “Güçbirliğiyle iktidara talip olmak mı? Muhalefete razı olmak mı?”, “Güçbirliğinden kaçınmanın vebali ve tarihi sorumluluk”, “Meclis’e 4. bir gücün girmesi olanaklı mı?” sorularına yanıtlar arandı.
DSP Genel Başkanı Masum Türker, önümüzdeki seçimde seçilecek Parlamento’nun, yeni anayasayı yapacak Parlamento olacağına dikkat çekti ve “Türkiye’de Parlamento, temsilde adalet anlayışıyla oluşmalı. Oluşmazsa, yeni yapılacak anayasa ile valilerin seçimle gelmesini, federal devlet yapısını öngören başkanlık sistemini Türkiye’ye yerleştirmeye çalışacaklar” dedi. Türker, “Seçimden sonra Parlamento’da en az dört ya da beş siyasi parti grubu bulunmalı. Yapılan son kamuoyu araştırmalarını analiz eden Masum Türker, yüzde 27′ye yakın kararsız seçmen gözüktüğünü bunların yeni bir seçeneğe sıcak bakacaklarını söyledi. Masum Türker; mili bir birliktelik olması gerektiğini söyledi. Bu birlikteliğin bir sol ya da sağ ittifaktan öte bir vatanseverler ittifakı olması gerektiğini belirti.
İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey ise sözlerine bu seçim öncesinde de İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in tertiple hapiste olduğunu, Türkiye’nin hükümeti, partileri ve medyasının buna sessiz kaldığını, sadece bunun bile yapılacak seçimlerin seçim olmadığını gösterdiğini, buna demokrasi denemeyeceğini söylerek başladı.
Özbey şunları söyledi:
“AKP iktidarının gayrımeşrudur. Gayrımeşru tasarrufları Türkiye’yi çıkmazlara sokmaktadır ve durdurulmalıdır. Halkın, seçmenin önemli kesiminin talebi AKP iktidarının devamı indirilmesidir. AKP’nin hakkından İşçi Partisi gelir. Ancak zaman dardır. Bu nedenle milletimizin bütün imkan ve kabiliyetini seferber ederek en geniş güçbirliğini yaratmalıyız.
Türkiye’yi emperyalist kapandan kurtaracak, yeniden birleştirecek, Atatürk Devrimi temelinde yeniden örgütleyecek bir Hükümet Seçeneğine ihtiyaç var.
12 Haziran 2011 genel seçimleri, AKP’yi indirmek, Türkiye’yi kurtarmak için tarihi bir fırsat olarak önümüzdedir. Ülkemizi ve milletimizi birleştirmek, Cumhuriyet iktidarını kurmak için Atatürk’te buluşmak ve güçbirliği yapmak zorunludur.
Güçbirliği ile başarıya gitmek, diğer ulusal ve cumhuriyet ve emek güçlerinin de talebidir ve büyüyecektir.
AKP’yi yıkmak tarihi görev ve sorumluluktur.
AKP’yi yıkacak bir gücü yaratma görevine yan çizmek, büyük sorumsuzluktur ve giderek ihanete dönüşür.
İP hızla büyümektedir. Örgütü, medyası, gençliği, programı, Kürt halkını Türkiyemizin birliğine kazanma tecrübesi ve yeteneğini güçbirliğine katma kararındadır.
AKP’yi yıkmak ve milli hükümeti kurmak isteyen parti ve güçleri bu göreve çağırıyoruz. Çağırmakla yetinmiyoruz onlarla görüşeceğiz ve ikna edeceğiz. Hiç kimseyi dışlamıyoruz.
Güçbirliğinin programı Türkiye’den yana tüm kişi ve kurumların tereddütsüz onaylayacakları düzeyde şu çerçevede olmalıdır;
“Bağımsız ve egemen devlet”,
“Birleşmiş ve özgür millet”,
“Çalışan, girişimci, üreten, zenginleşen bir halkla kalkınan ekonomi”,
“Millî-demokratik, aydınlatan, çağdaş kültür.”
Bu noktada DSP Genel Başkanı Sayın Türker'in çağrısı yerindedir. Aynı kanaatteyiz. Bu güçbirliği Türkiye'den yana bütün güçleri, en geniş kesimleri kapsamalıdır.
Türkiye’nin ihtiyacı, iyi muhalefet değil, Türkiye’yi birleştirecek ve kurtaracak bir iktidardır. Güçbirliği, halka “İktidar olmak için Atatürk’te birleştik” mesajı ve güvenini verecektir. CHP de güçbirliğinde üzerine düşeni yapmalıdır. Güçbirliğine yan çizenler, AKP iktidarına hizmet damgası yiyeceklerdir. ADD Genel Başkanı Sayın Tansel Çölaşan, “ Güçbirliği yapmayanları lanetleyeceğiz” diyor. Çok haklıdır.
Milli Güç Birliği çağrısı için SONAR Kurucu Başkanı-gazeteci Hakan Bayrakçı da şunları söyledi: "Böylesi bir oluşuma AKP’ye oy verenler bile yönelebilir. AKP’nin karşısındaki meclis içi partilerin muhalefetini yetersiz gören önemli bir kesim ya sandığa gitmemekte ya da AKP’ye oy vermektedir. Adı ne olursa olsun bu ittifakın meclise girmesi AKP’nin tek başına iktidar olmaması için zorunludur."
Eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez de programa telefonla katılacak milli demokratik güçleri birleştirecek bu güçbirliğini destekleyeceklerini ilan etti.