İşçi Partisi Genel Sekreteri Av. Nusret Senem,Gül hakkında suç duyurusunda bulundu:ABDULLAH GÜL'ÜN EYLEMLERİ VATANA İHANET SUÇUNU OLUŞTURMAKTADIR

İşçi Partisi Genel Sekreteri Av. Nusret Senem, Ankara C. Başsavcılığı’na başvurarak Dışişleri Bakanı ve AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül hakkında suç duyurusunda bulundu. Senem, Adliye çıkışında yaptığı açıklamada şunları söyledi:
ABD İLE 2 SAYFA ...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Sekreteri Av. Nusret Senem, Ankara C. Başsavcılığı’na başvurarak Dışişleri Bakanı ve AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül hakkında suç duyurusunda bulundu. Senem, Adliye çıkışında yaptığı açıklamada şunları söyledi:
ABD İLE 2 SAYFA 9 MADDELİK GİZLİ ANLAŞMA
Halen Dışişleri Bakanlığı görevini yürütmekte olan Abdullah Gül, 2 Nisan 2003 günü ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Ankara’da “2 sayfa 9 maddelik gizli bir plan yaptığını” itiraf etmiştir. Bu gizli anlaşmanın yapılmasından bir buçuk ay sonra Vatan gazetesi yazarı Sedat Sertoğlu’na yaptığı açıklamada şunları söylemiştir:
“Ben bu gezileri yapmadan önce şimdi senin oturduğun koltukta (eliyle koltuğu vurdu) ABD Dışişleri Bakanı Powell oturuyordu. Onunla 2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki…Powell Suriye’ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü gelişme var”.
Abdullah Gül bu görüşmede Irak’ı işgalini desteklemekte ve aralarında ülkemizin de bulunduğu “Ortadoğu’daki bütün rejimlerin değişeceğini” söylemektedir.

GİZLİ ANLAŞMANIN İÇERİĞİ
Abdullah Gül’ün bağıtlayıp itiraf ettiği 2 sayfa 9 maddelik “Gizli Plan”ın ayrıntıları şöyledir:
1. Türk askeri Irak’ın kuzeyinden çekilecek, sınır harekâtlarına son verilecek ve PKK’ya askeri harekât için ABD’den izin alınacak.
2. Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK/KADEK’e karşı ABD askeri makamlarına bilgi vermeden ve izin almadan harekât yapamayacak, aksi halde siyasal ve askerî yaptırım uygulanacak.
3. ABD’nin İran ve Ortadoğu harekâtlarına aktif destek ve katılım sağlanacak
4. Türk ordusunun asker sayısında ve silah gücünde indirim yapılacak.
5. Irak’ın kuzeyinde kurulan kukla devlet Türkiye tarafından resmen tanınacak.
6. PKK/KADEK elemanlarına geniş kapsamlı af çıkarılacak ve PKK yasallaştırılacak.
7. Güneydoğu belediyelerine özerklik verilecek ve Türkiye adım adım federasyona götürülecek.
8. Kıbrıs’ta Denktaş devre dışı bırakılacak, Annan Planı küçük değişikliklerle kabul edilecek ve uygulanacak.Ege’de Yunanistan’ın taleplerine esnek tavır alınacak.
9. Ermenistan’a yönelik kısıtlamaların kaldırılacak.

BU GİZLİ ANLAŞMA UYGULANMIŞTIR
Bu gizli anlaşma, Genel Başkanımız Doğu Perinçek tarafından, 13 Temmuz 2003 günü açıklanmış ve 16 Temmuz 2003 tarihinde 550 milletvekiline ayrı ayrı göndermiştir.

Aradan geçen süreçte, o tarihte açıklanan bu gizli anlaşmanın maddelerinin uygulanmış ya da uygulanmakta olduğunu görüyoruz: Örneğin; Türk askeri Kuzey Irak’tan çekilmiş, sınır harekâtlarına son verilmiştir. PKK’ya karşı harekât düzenleyebilmek için ABD izni yıllardır boşuna beklenmektedir. Türk askerinin başına çuval geçirilmiştir. Denktaş devre dışı bırakılmıştır. Annan Planı kabul ettirilmiştir.

Eylem, “Devletin güvenliğine karşı suçlar” kapsamındadır
Abdullah Gül’ün özetlenen bu girişimleri, Türk Ceza Kanunu’nun “Devletin güvenliğine karşı suçlar” bölümünde yer alan eylemlere denk düşmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak”la ilgili 302. maddesi, “Devlete karşı savaşa tahrik” eyleminin düzenlendiği 304 maddesi, “Anayasayı ihlâl” suçuna ilişkin 309 maddesi, “Yasama organına karşı
suç”un cezalandırıldığı 311. maddesi ve “Suç için anlaşma” eylemini cezalandıran 316. maddesi ihlal edilmiştir.

Abdullah Gül’ün bu eylemi;
-Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak,
-Devletin bağımsızlığını zayıflatmak,
-Devletin birliğini bozmak,
-Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik fiillerde bulunmak suçlarını oluşturmaktadır.
Bu suçların yaptırımı, “ağırlaştırılmış müebbet hapis” olarak belirlenmiştir.
17 Temmuz 2003’te Filistin Dışişleri Bakanı Nebil Şaat ile görüşen Abdullah Gül, Amerika ziyaretini açıklamaya çalışırken, 2 Nisan 2003’te Powell ile yaptığı anlaşmaya ilişkin önemli bir ayrıntıyı da itiraf etmiştir. Açıklama şöyledir: “Tezkerenin reddinden sonra Powell’in Türkiye’ye yaptığı ziyarette bölgede yapılması gerekenleri beraber kararlaştırdık”.
13 Mart 2006 günü AKP’nin Kızılcahamam toplantısında milletvekillerine verilen brifingde konuşan Abdullah Gül; “Biz İran’ın nükleer programıyla ilgili olarak BOP kapsamında ABD ile birlikte hareket edeceğiz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek” demiştir.
Görüldüğü gibi, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 24 ülkenin haritasını yeniden çizmek amacını güden Büyük Ortadoğu Projesi’nde görev aldıklarını açıkça itiraf etmiştir.
Kamuoyu önünde verilen bu sözlerde ifadesini bulan ABD ile Ortadoğu’da askeri işbirliğinin başka bir anlamı yoktur. Çünkü ABD, İran ve Suriye’ye karşı düşmanca niyetleri açıklamış bulunmaktadır.
Abdullah Gül’ün ABD ile bağıtladığı bu “antlaşma” ne Hükümetin ne TBMM’nin ne de Cumhurbaşkanı’nın bilgisine ve imzasına sunulmuştur. Böylece ABD’ye verilen ve fiilen uygulanan taahhütlerle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkileri gasp edilmiş, görevlerini yapması engellenmiştir.
Abdullah Gül bu suçları, kendisinin ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinde “eşbaşkan” olarak görevli olduğunu açıkça kabul eden, Diyarbakır’ı Irak’ın kuzeyinde oluşturulan “Kukla Devlet”in merkezi yapacaklarını ilan eden Recep Tayip Erdoğan ve arkadaşlarıyla birlikte ve dayanışma içinde işlemiştir.

Eylem Anayasa’nın 14. maddesi kapsamındadır
ve “Vatana İhanet” suçunu oluşturur
Anayasa’nın 148. maddesi, bu suçları işleyen hükümet mensuplarının “Yüce Divan” sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’nde yargılanmalarını öngörmektedir. Ancak, bu yargılamanın yapılabilmesi için öncelikle 100. madde uyarınca “Meclis soruşturması” yapılması gerekmektedir.
Anayasa’nın “Yasama Dokunulmazlığı”na ilişkin 83. maddesinde; suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin meclis kararı olmadıkça,“sorguya çekilemeyeceği”, “tutuklanamayacağı” ve “yargılanamayacağı” öngörülmüştür. Ancak, bu hüküm, “adli soruşturmanın başlatılmasına” engel değildir.
Bu nedenle, Cumhuriyet Başsavcılığı Abdullah Gül hakkında TBMM Başkanlığı’na yazı yazarak Anayasa’nın 103. maddesine göre soruşturma açılmasını istemeli ve şikâyet olunan Abdullah Gül hakkında adli soruşturma başlatarak yine TBMM Başkanlığı’ndan dokunulmazlığının kaldırılmasını ve Meclis soruşturması yapılmasını talep etmelidir.
Şikâyet olunan Abdullah Gül’ün eylemleri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı, demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı hedeflediğinden Anayasa’nın 14. maddesi kapsamındadır.
Bugün adli soruşturmaya başlanmış olması, en azından ileride failin cezalandırılabilmesi için önemlidir. Çünkü, “Yasama Dokunulmazlığı”nın düzenlendiği 83. maddeye göre “seçimden önce soruşturmasına başlanmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır”. Bu yasama döneminin sonunda dokunulmazlığı kalkacağından yeniden milletvekili seçilse dahi mazbatasını alıp yemin edinceye kadar geçecek sürede açılmış soruşturma sürdürülebilecek, gelecek yasama döneminde anılan hüküm nedeniyle atılı suç Anayasa’nın 14. maddesi kapsamında olduğundan yasama dokunulmazlığından yararlanamayacaktır. Bu nedenle Abdullah Gül’ün, -Anayasal tanımıyla- “vatana ihanet” suçunu oluşturan bu eylemleri nedeniyle soruşturma başlatılmalı, soruşturmanın sonuçlandırılıp cezalandırılabilmesi için TBMM Başkanlığı’na gerekli başvuruda bulunulmalıdır.


SUÇ DUYURUSUNUN TAM METNİ

30 Nisan 2007


Cumhuriyet Başsavcılığı’na
Ankara

Konu: Abdullah Gül hakkında suç duyurusudur.

Açıklamalar :

ABD ile 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma

Halen Dışişleri Bakanlığı görevini yürütmekte olan Abdullah Gül, 2 Nisan 2003 günü ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Ankara’da “2 sayfa 9 maddelik gizli bir plan yaptığını” itiraf etmiştir. Bu gizli anlaşmanın yapılmasından bir buçuk ay sonra Vatan gazetesi yazarı Sedat Sertoğlu’na yaptığı açıklamada şunları söylemiştir:

“Ben bu gezileri yapmadan önce şimdi senin oturduğun koltukta (eliyle koltuğu vurdu) ABD Dışişleri Bakanı Powell oturuyordu. Onunla 2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki…Powell Suriye’ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü gelişme var” (Ek 1 - Vatan, 24 Mayıs 2003).

Ekte sunulu bu açıklama, dikkatle incelendiği zaman görülebileceği gibi, şikâyet edilen Abdullah Gül aynı görüşmede ABD’nin komşumuz Irak’ı işgalini desteklemekte ve Müslüman milletlerin yaşadığı ülkelere karşı ABD saldırganlığının hizmetinde olduğunu belirtmektedir. Aralarında ülkemizin de bulunduğu “Ortadoğu’daki bütün rejimlerin değişeceğini” söylemektedir.

Gizli anlaşmanın içeriği

Abdullah Gül’ün bağıtlayıp itiraf ettiği 2 sayfa 9 maddelik “Gizli Plan”ın ayrıntıları şöyledir:

1. Türk askeri Irak’ın kuzeyinden çekilecek, sınır harekâtlarına son verilecek ve PKK’ya askeri harekât için ABD’den izin alınacak: Irak’ın kuzeyinde bulunan bütün Türk birlikleri ve Türk ordusuna bağlı özel kuvvetler, Türkiye sınırları içine çekilecek. Türk ordusu bundan böyle hangi gerekçeyle olursa olsun, sınır ötesi harekâtta bulunmayacak. PKK/KADEK’in Türkiye egemenlik alanı dışında takip ve bastırılması harekâtlarına son verilecek. Ayrıca PKK/KADEK’e karşı Türkiye Devletinin egemenlik alanı içinde yapılacak askeri harekâtlar için ABD askeri makamlarına bilgi verilecek.

2. Türkiye’ye ambargo ve askerî yaptırım tehdidi: Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK/KADEK’e karşı ABD askeri makamlarına bilgi vermeden ve izin almadan harekât yapacak olursa, ABD hükümeti, Kürt halkına karşı şiddet kullanıldığı ve soykırım uygulandığı çerçevesi içinde uyarıda bulunma hakkını kullanabilecek. Bu durumda ABD gerekli gördüğü ambargo ve silahlı müdahale gibi siyasal ve askerî yaptırımları saklı tutacak.

3. ABD’nin İran ve Ortadoğu harekâtlarına aktif destek ve katılım: Türkiye, ABD’nin İran’a ve diğer Ortadoğu ülkelerine karşı uygulayacağı sınırlı askerî harekâtlara, ABD’nin talep etmesi halinde şartsız olarak üs ve taşıma kolaylıkları sağlayacak, askerî birlik verecek. Türk birliklerinin üst komuta yetkisi, ABD komutanlığında olacak.

4. Türk ordusunun asker ve silah gücünde indirim: Türk ordusunun asker sayısı ve silah kuvveti, ABD’nin uygun bulduğu sayı ve kabiliyete indirilecek. Özellikle tank ve ağır silahların miktarı düşürülecek, savaş uçağı sayısı sınırlanacak. Bütün silah ve cephane bundan sonra ağırlıklı olarak kısa menzilli taktik savunma kavramına (belgede “konsept” deniyor) göre ayarlanacak. Türkiye’de bulunan ABD ve NATO irtibat subaylarının görev alanları ve yetkileri genişletilecek.

5. Irak’ın kuzeyinde kurulan kukla devlet Türkiye tarafından resmen tanınacak: Irak’ın kuzeyinde kurulmuş olan ve sözümona “Kürdistan” adı verilen kukla devlet, resmen ilan edildikten sonra, Türkiye tarafından da resmen tanınacak. Türk devletinin kukla devletin kuruluşunu “savaş nedeni” sayan Millî Güvenlik Siyaset Belgesi ve bu yöndeki politika ve kararları kaldırılacak. (Kuzey Irak -“Kürdistan” sınırları içinde kalacak olan ve özellikle Kerkük, Musul ve Süleymaniye’deki Türkmenler, ABD tarafından güvenli bir şekilde başta Bağdat ve diğer Güney Irak şehirlerine nakledilecek. ABD yetkilileri göç edecek olan tüm Türkmenlere iş olanakları sağlayacak).

6. PKK/KADEK elemanlarına geniş kapsamlı af ve PKK’nın yasallaştırılması: Abdullah Öcalan ve diğer dört lideri dışında bütün PKK/KADEK yönetici ve elemanlarına geniş kapsamlı af çıkarılacak. Etnik grupların yasal siyasete katılmaları önündeki bütün yasal kısıtlamalar ve engeller kaldırılacak. Af yasasıyla bağlantılı olarak PKK/KADEK’e yasal siyaset düzleminde yer alma olanağı sağlanacak, hapiste veya dağda bulunan yöneticilerin siyasal mücadeleye katılmaları için gerekli hukukî ve siyasal önlemler alınacak ve uygulanacak.

7. Güneydoğu belediyelerine özerklik ve federasyona geçiş: Kamu Reformu Yasası ve yeni Yerel Yönetim Yasaları hızla çıkartılarak, Türkiye’deki Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı şehir ve kasabaların belediyelerinin özerkleşmesi süreci kararlı olarak yürütülecek.
Türkiye, dört yıl içinde uygulanacak bir planla, üniter devlet yapısını terk ederek, federasyona geçecek.

8. Kıbrıs’ta Denktaş devre dışı bırakılacak, Annan Planı küçük değişikliklerle uygulanacak ve Ege’de Yunanistan’ın taleplerine esnek tavır alınacak: KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, “Arafat modeli” denen uygulamayla devre dışı bırakılarak, Kıbrıs’ta Annan Planı bazı küçük değişikliklerle hayata geçirilecek. Ege kıta sahanlığı konusunda Türkiye, Yunan doktrinine daha esnek davranacak, Türk jetlerinin uçuş alanı daraltılacak, sık sık ortaya çıkan “it dalaşı” sorunu Yunanistan rahatsız edilmeden çözülecek.

9. Ermenistan’a yönelik kısıtlamaların kaldırılması: Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkileri normalleştirilecek ve iyileştirilecek. Sınır ticaretinde Ermeniler lehine düzenlemeler yapılacak. Ermenilerin Türkiye’ye gezilerindeki bazı kısıtlamalar kaldırılacak.

Gizli anlaşmanın uygulanması

Bu gizli anlaşma, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek tarafından, 13 Temmuz 2003 günü açıklanmış ve 16 Temmuz 2003 tarihinde bütün milletvekillerine ayrı ayrı gönderilen mektupla bildirilmişti (Ek 2).

Aradan geçen süreçte, o tarihte açıklanan bu gizli anlaşmanın maddelerinin uygulanmış ya da uygulanmakta olduğunu görüyoruz:

1. Türk askeri Irak’ın kuzeyinden çekilecek, sınır harekâtlarına son verilecek ve PKK’ya askerî harekât için ABD’den izin alınacak: Türk askeri Kuzey Irak’tan çekildi. Sınır harekâtlarına son verildi. Ve izin alınamadığı için operasyon yapılamıyor.

2. Türkiye’ye ambargo ve askerî yaptırım tehdidi: Türk askerinin başına çuval geçirildi.

3. ABD’nin İran ve Ortadoğu harekâtlarına aktif destek ve katılım: ABD ve AKP iktidarı, işbirliği halinde, bu desteği sağlamak için Türk Ordusuna Şemdinli olayından bu yana operasyonlar yürütüyor.

4. Türk ordusunun asker ve silah gücünde indirim: İndirim tasarıları sık sık gündeme getiriliyor.

5. Irak’ın kuzeyinde kurulan kukla devlet Türkiye tarafından resmen tanınacak: Resmen tanınması için ortam oluşturuluyor.

6. PKK/KADEK elemanlarına geniş kapsamlı af ve PKK’nın yasallaştırılması: Hazırlıklar yapılıyor. “Eve Dönüş Yasası” ile ilk uygulaması yapılmaya çalışıldı.

7. Güneydoğu belediyelerine özerklik ve federasyona geçiş: Kamu Reformu ve Yerel Yönetim Yasaları ile belediyeler özerkleştiriliyor. Federasyon hazırlanıyor. Güneydoğu Belediyeler Birliği, AB fonlarından ve AB ülkelerinden doğrudan para alıyor, doğrudan ilişki kuruyor. Bunun yasal dayanağı olarak “İkiz Sözleşmeler” Meclisten geçirildi.

8. Kıbrıs’ta Denktaş devre dışı bırakılacak, Annan Planı küçük değişikliklerle uygulanacak ve Ege’de Yunanistan’ın taleplerine esnek tavır alınacak: Denktaş devre dışı bırakıldı. Annan Planına teslim olundu. Ege’de esnemeler başladı. Onay verilen AB Müzakere Çerçeve Belgesi ile Türkiye’nin bazı sınırlarının “ihtilaflı” olduğu kabul edilerek bu “sınır ihtilafları”nın ve “ihtilaflar” kapsamında Ege sorununun Lahey Adalet Divanı’na götürülmesinin önü açıldı.

9. Ermenistan’a yönelik kısıtlamaların kaldırılması: Hazırlıklar gündemde. Ermenistan hava koridoru açılarak 70 bin Ermenistan vatandaşının Türkiye’de kaçak çalışmasına olanak yaratıldı.

Şikâyet edilen Abdullah Gül açısından ABD ile bağıtlanan bir “hizmet sözleşmesi” kabul edilebilecek bu “Gizli Plan”, ABD’nin Müslüman halkların yaşadığı 24 ülkeyi bölen Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağını oluşturmaktadır.

İşlenen suç, “Devletin güvenliğine karşı suçlar”dandır

Abdullah Gül’ün özetlenen bu girişimleri, Türk Ceza Kanunu’nun “Devletin güvenliğine karşı suçlar” bölümünde yer alan eylemlere denk düşmektedir.

TCK’nun 302. maddesi: Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak

Şikayet edilenin bu eylemi;
-Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak,
-Devletin bağımsızlığını zayıflatmak,
-Devletin birliğini bozmak,
-Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik fiillerde bulunmak suçlarını oluşturmaktadır.

Türk Ceza Kanunu’nun 302. maddesinde düzenlenen bu eylemin yaptırımı “ağırlaştırılmış müebbet hapis” olarak belirlenmiştir.

Bu suçun oluşabilmesi için öngörülen amaçların gerçekleşmiş olması gerekmemektedir. Buna teşebbüs edilmesi, bu amaca yönelik eylemlerden birinin işlenmiş bulunması yeterlidir.

Şikâyet edilen Abdullah Gül fiili işlediği tarihte hükümet mensubudur, Dışişleri Bakanlığı görevini yürütmektedir. İşbirliği yaptığı Başbakan ve diğer hükümet üyeleri ile birlikte, bulundukları konum itibariyle maddede yazılı hedefleri gerçekleştirmeye elverişli olanaklara sahiptirler.

TCK’nun 304. maddesi: Devlete karşı savaşa tahrik

Abdullah Gül’ün bu eylemi Türk Ceza Kanunu’nun 304. maddesinde düzenlenen “Devlete Karşı Savaşa Tahrik” fiilinin unsurlarını da taşımaktadır. Anılan maddeye göre;

“Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı savaş açması veya hasmane hareketlerde bulunması için yabancı devlet yetkililerini tahrik eden veya bu amaca yönelik olarak yabancı devlet yetkilileri ile işbirliği yapan kişi, on yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”.

Nitekim, 17 Temmuz 2003’te Filistin Dışişleri Bakanı Nebil Şaat ile görüşen Abdullah Gül, Amerika ziyaretini açıklamaya çalışırken, 2 Nisan 2003’te Powell ile yaptığı anlaşmaya ilişkin önemli bir ayrıntıyı da itiraf etmiştir. Açıklama şöyledir: “Tezkerenin reddinden sonra Powell’in Türkiye’ye yaptığı ziyarette bölgede yapılması gerekenleri beraber kararlaştırdık”.

13 Mart 2006 günü AKP’nin Kızılcahamam toplantısında milletvekillerine verilen brifingde konuşan Abdullah Gül; “Biz İran’ın nükleer programıyla ilgili olarak BOP kapsamında ABD ile birlikte hareket edeceğiz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek” demiştir.

Görüldüğü gibi, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 24 ülkenin haritasını yeniden çizmek amacını güden Büyük Ortadoğu Projesi’nde görev aldıklarını açıkça itiraf etmiştir. ABD tarafından NATO toplantılarında duvarlara yansıtılan ve Türkiye’yi bölünmüş olarak gösteren bu BOP haritasının oluşturulmasında ABD ile birlikte hareket ettiklerini şöyle açıklamıştır: “ABD ile ilişkilerimiz önemlidir. Dünyanın süper gücünün gündem maddeleri bizim de gündem maddelerimizdir. Aramızdaki işbirliğinin stratejik boyutta olmasının anlamı, bu meselelerde ulaşılması gereken hedeflere ilişkin görüşlerimizin örtüşmesidir” (19 Ocak 2007).

Şikâyet edilen Abdullah Gül’ün bu eylemi hem Türkiye’nin hem de komşu devletlerin toprak bütünlüğüne karşı yabancı ile anlaşmaktır. Yaptığı gizli anlaşma ile “ABD’nin İran’a ve diğer Ortadoğu ülkelerine karşı uygulayacağı sınırlı askeri harekâtlara, ABD’nin talep etmesi halinde şartsız olarak üs ve taşıma kolaylıkları sağlamak, askeri birlik vermek” taahhüdünde bulunmuştur.

Kamuoyu önünde verilen bu sözlerde ifadesini bulan ABD ile Ortadoğu’da askeri işbirliğinin başka bir anlamı yoktur. Çünkü ABD, İran ve Suriye’ye karşı düşmanca niyetleri açıklamış bulunmaktadır.

Atılı suçun oluşması için belirtilen maksatla, yabancı ile anlaşmak yeterli olup, savaşın gerçekleşmiş bulunması gerekmez. Bu amaca yönelik, savaşı tahrik edebilecek nitelikte her türlü faaliyet yeterli görülmüştür.

TCK’nun 309. maddesi: Anayasayı ihlâl

Türk Ceza Kanunu’nun 309. maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar” hükmü yer almaktadır.

Anayasa’nın “Başlangıç” bölümünde ve ilk maddelerinde Anayasal düzen tanımlanmıştır. Buna göre, millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olması, devletin milleti ve ülkesi ile bölünmez bütünlüğü, Anayasal düzenin temel ilkeleri arasındadır.

Maddede, maddi unsur olarak “teşebbüs edenler” ibaresi kullanılmış olduğundan Anayasa’nın öngördüğü düzen ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye, Anayasa’nın hükümlerine aykırı ve Anayasa’nın müsaade etmediği bir usulle icraya başlama cezalandırma için yeterlidir. Çünkü, 309. maddede tanımlanan suç tehlike suçudur. Bu suç idare edilenler tarafından işlenebileceği gibi, kullanılan vasıtanın neticeyi elde etmeye elverişli olup olmaması açısından daha çok idare edenler tarafından işlenmeye elverişlidir.

Şikâyet edilenin ABD ile yaptığı bu gizli anlaşmanın içeriği incelendiği zaman Türk Ceza Kanunu’nun 309. maddesinde korunan Anayasal düzenin en temel kurum ve niteliklerini cebren ortadan kaldırma ve değiştirme suçunun oluştuğu görülür.

TCK’nun 311 maddesi: Yasama organına karşı suç

Öte yandan bu gizli anlaşmayı kararlaştıran ve uygulamaya başlayanlar, yasama organına ait yetkileri kullanarak “Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya” da teşebbüs etmiş olmaktadırlar. “Yasama Organına Karşı Suç”un düzenlendiği Türk Ceza Kanunu’nun 311. maddesinde; “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılırlar” denilmektedir.

Anayasa’nın 90. maddesine göre; “Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır”. Abdullah Gül’ün ABD ile bağıtladığı bu “andlaşma” ne Hükümetin ne TBMM’nin ne de Cumhurbaşkanı’nın bilgisine ve imzasına sunulmuştur. Böylece ABD’ye verilen ve fiilen uygulanan taahhütlerle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkileri gasp edilmiş, görevlerini yapması engellenmiştir.

Yine Anayasa’nın 92. maddesine göre; “milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilanına” ve “yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir”. ABD ile yapılan bu anlaşmada “ABD’nin İran’a ve diğer Ortadoğu ülkelerine karşı uygulayacağı sınırlı askeri harekâtlara, ABD’nin talep etmesi halinde şartsız olarak üs ve taşıma kolaylıkları sağlamak, askeri birlik vermek” taahhüdünde bulunulmakla, doğrudan kendisinin yetki ve sorumluluğunda olan bu gibi temel konularda TBMM devre dışı bırakılmaya çalışılmıştır.

TCK’nun 316. maddesi: Suç için anlaşma

Abdullah Gül bu suçları, kendisinin ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinde “eşbaşkan” olarak görevli olduğunu açıkça kabul eden, Diyarbakır’ı Irak’ın kuzeyinde oluşturulan “Kukla Devlet”in merkezi yapacaklarını ilan eden Recep Tayip Erdoğan ve arkadaşlarıyla birlikte ve dayanışma içinde işlemiştir.

Türk Ceza Kanunu’nun 316. maddesinde; bu “suçlardan herhangi birini elverişli vasıtalarla işlemek üzere iki veya daha fazla kişi, maddi olgularla belirlenen bir biçimde anlaşırlarsa, suçların ağırlık derecesine göre” ayrıca “üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezası” verileceği öngörülmüştür. Şikâyet edilen hakkında bu hükmün de uygulanması gerekir.

Eylem Anayasa’nın 14. maddesi kapsamındadır
ve “Vatana İhanet” suçunu oluşturur

Anayasa’nın 148. maddesi, bu suçları işleyen hükümet mensuplarının “Yüce Divan” sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’nde yargılanmalarını öngörmektedir. Ancak, bu yargılamanın yapılabilmesi için öncelikle 100. madde uyarınca “Meclis soruşturması” yapılması gerekmektedir.

Anayasa’nın “Yasama Dokunulmazlığı”na ilişkin 83. maddesinde; suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin meclis kararı olmadıkça “tutulamayacağı”, “sorguya çekilemeyeceği”, “tutuklanamayacağı” ve “yargılanamayacağı” öngörülmüştür. Ancak, bu hüküm, “adli soruşturmanın başlatılmasına” engel değildir.

Bu nedenle, Cumhuriyet adına yetkili bulunan Savcılığınız, şikâyet olunan Abdullah Gül hakkında TBMM Başkanlığı’na yazı yazarak Anayasa’nın 103. maddesine göre soruşturma açılmasını istemeli ve şikâyet olunan Abdullah Gül hakkında adli soruşturma başlatarak yine TBMM Başkanlığı’ndan dokunulmazlığının kaldırılmasını ve Meclis soruşturması yapılmasını talep etmelidir.

Şikâyet olunan Abdullah Gül’ün eylemleri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı, demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı hedeflediğinden Anayasa’nın 14. maddesi kapsamındadır.

Bugün adli soruşturmaya başlanmış olması, en azından ileride failin cezalandırılabilmesi için önemlidir. Çünkü, “Yasama Dokunulmazlığı”nın düzenlendiği 83. maddeye göre “seçimden önce soruşturmasına başlanmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır”. Bu yasama döneminin sonunda dokunulmazlığı kalkacağından yeniden milletvekili seçilse dahi mazbatasını alıp yemin edinceye kadar geçecek sürede açılmış soruşturma sürdürülebilecek, gelecek yasama döneminde anılan hüküm nedeniyle atılı suç Anayasa’nın 14. maddesi kapsamında olduğundan yasama dokunulmazlığından yararlanamayacaktır.

Talep:

Şikâyet edilen Abdullah Gül’ün, Anayasal tanımıyla “vatana ihanet” suçunu oluşturan bu eylemleri nedeniyle soruşturma başlatılmasını, soruşturmanın sonuçlandırılıp cezalandırılabilmesi için TBMM Başkanlığı’na gerekli başvuruda bulunulmasını dileriz.

Saygılarımızla.

Nusret Senem
İşçi Partisi
Genel Sekreteri