• İşçi Partisi hakkında yalan makinesi hareket geçirilmiştir.
• Biz bu tertipleri daha önce de yaşadık. Tertipçiler mahkum edildiler.
• Tertip boşa çıkarılacak, sorumlular hesap verecektir.
İşçi Partisi Genel Sekreteri Av. Nusret Senem bugün (24 Mart 2008) İP İstanbul İl Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek Ergenekon tertibinin, başta İşçi Partisi olmak üzere ulusal güçleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef aldığını belirtti. Senem şunları söyledi:
Genel Başkanımız Doğu Perinçek, Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni ve İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever, İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi gazeteci yazar Adnan Akfırat, Aydınlık Gazetesi Yayın Genel Yönetmeni Serhan Bolluk’un tutuklanması, Cumhuriyet Gazetesi başyazarı İlhan Selçuk ve İstanbul Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu sağlık ve yaşlılık durumları gözetilip tutuksuz yargılanmalarına karar verilmesi ve kendilerinin yurtdışına çıkmalarının yasaklanmasıyla Ergenekon tertibi yeni bir boyut kazandı.
Tutuklanma gerekçeleri sözde Ergenekon örgütünün üyesi oldukları ve devlete ait gizli belgeleri bulundurdukları iddiasıdır.
Bu iddialar kesinlikle gerçek dışıdır. Bir tertibin ürünüdür. Bu tertiple hedef alınan başta İşçi Partisi olmak üzere ulusal güçler ve TSK’dır.
AKP kapatma davasının rövanşı alınmak istenmektedir.
Nitekim bugünkü (24.03.2008) Star ve Taraf gazetelerinde bu amaç açıkça ilan edilmektedir. Yalan makinesi harekete geçirilmiştir.
Taraf Gazetesinde “işçi Partisi Genel Merkezinde Başsavcı hazırladığı iddianamede Cumhurbaşkanı Gül ile ilgili suçlamanın kelimesi kelimesine aynı olduğu bir metin bulundu” deniliyor. “ AKP aleyhine Anayasa mahkemesinde açılan kapatma davasına ilişkin iddianamenin bir bölümünün çıktığı” iddia ediliyor.
Tertibin aracı olan Emniyet içindeki Fethullahçı Gladyonun servis ettiği bu haber tümüyle yalandır. Sözü edilen metin AKP İddianamesinin tarafımızdan aynen alıntılanmış ve operasyon sırasında baskıya giren Aydınlık Dergisi’nin son sayısında yayınlanmıştır. Metnin altında da “Ara başlıklar dışında tüm metin iddianameden aynen alınmıştır” açıklaması yer almaktadır.
Görüldüğü gibi tertibi düzenleyen ve daha sorgular başlamadan basına servis yapan Fethullahçı Gladyo’nun marifeti bu kadar ahmakçadır.
Yine bugünkü Taraf Gazetesinde ”Yargıtay’ı Vuracaklardı” manşeti altında İşçi Partisi’nde yapılan Ergenekon aramasında el konan CD’lerden birinde Yargıtay binasının ayrıntılı krokisi çıktı. Polis ve güvenlik görevlilerinin bulunduğu alanların da işaretlendiği krokinin suikast için hazırlanmış olabileceği kuşkusu uyandı” denilmiştir.
Star gazetesinde de yer verilen bu uydurma haberde kah “Ankara’daki Genel Merkez binasında”, kah “ İstanbul’da Adnan Akfırat’ın evinde ona ait belgelerin içinden çıktığı belirtilen böyle bir CD bulunmuş değildir. Yapılan aramalar tutanağa bağlanmıştır. Bu tutanaklarda böyle bir belge yoktur. Taraf gazetesinde yayınlanan ve 13 Mart 2008 günü 0312 425 99 76 numaralı fakstan
geçtiği üzerindeki numaralardan anlaşılan bu imzasız, uydurulmuş belge bize ait değildir. Telefon numarası da bize ait değildir. Tertipçi merkezler tarafından imal edildiği arama tutanaklarında yer almamasıyla da sabittir.
Bütün bu tertipler ve basına yapılan gerçeğe aykırı servislerin amacı bellidir :
Kapatılma tehdidi ile karşı karşıya bulunan ve meşruiyetini yitirdiği Yargıtay Başsavcılığı iddianamesiyle de saptanan AKP iktidarı telaş içindedir.
ABD ve AB’nin daha önce açıkladığımız talimatlarıyla Emniyet kuvvetleri ve yargı içinde yuvalandırdığı yasadışı güçlerini harekete geçirmiştir.
Bu tertibi önceden gördük. Partimize yönelik operasyondan 10 gün önce 11 Mart 2008 tarihinde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığı’na başvurarak, Partimizi ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bir suç örgütü göstermek hedefiyle yürütülen psikolojik harekata dikkat çekilmiş, İstanbul Cumhuriyet Savcı Yardımcısı Zekeriya Öz’ün suç ve suçlu imal etme girişimi içinde olduğunu, görevini kötüye kullandığını belirtmiştik. Halen Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce incelenmekte olan başvurumuzun hemen arkasından tertip başlatılmıştır.
Biz bu tür tertipleri daha önce de yaşadık. 30 Temmuz 1997 tarihinde Sami Demirkıran adlı bir PKK itirafçısı kullanılarak, Ankara DGM Başsavcılığı’na bir dilekçe ile başvuruldu ve Doğu Perinçek’in “PKK’nın ikinci gizli lideri” olduğu yalanı üretildi. Dayanak olarak da PKK mühürlerini taşıyan “Garzan Eyaleti Karargah Komutanlığı” ve “ERNK Mar. Bölge Temsilciliği” imzalı iki adet mektup ortaya çıkarıldı. Bu tertiple tutuklanan Doğu Perinçek bir süre tutuklu kaldıktan sonra Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesinde el yazılı bu iki mektubun tertipte kullanılan Sami Demirkıran tarafından yazıldığı ve mektuplar altındaki mühürlerin patatesle imal edilmiş sahte mühürler olduğu saptandı. Doğu Perinçek Haymana Cezaevi’nde 8 ay tutuklu kaldıktan sonra hakkında beraat kararı verilerek özür dilendi. Sahte belge düzenleyerek iftira ve hakarette bulunan Sami Demirkıran hakkında kamu davası açıldı. Sami Demirkıran, suçunu itiraf ederek söz konusu sahte belgeleri dönemin başbakanı Tansu Çiller’in genel başkanı olduğu DYP Genel Merkezi’nde düzenlediğini itiraf etti ve mahkum edildi.
İşte bugün yaşamak da olduğumuz da benzeri bir tertiptir. Daha da vahimi bu tertip İşçi Partisi ve diğer ulusal güçlerin yanı sıra Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef almaktadır. Soruşturma sırasında yöneltilen sorular da bunu açıkça göstermektedir.
Doğu Perinçek ve İşçi Partisi’nin 40 yıllık geçmişi ABD’nin ülkemize yerleştirdiği Kontrgerilla’yla, Susurluk çeteleriyle, gladyo yapılanmalarıyla mücadele; bunların cinayet ve provokasyonlarını açığa çıkardığı örneklerle doludur.
Emperyalizmin, Ermeni soykırımı yalanına karşı mücadelenin bayrağı olan ve milletin “Lozan Kahramanı” olarak adlandırdığı Doğu Perinçek ve İşçi Partisi’nin diğer önderlerini İsviçre, Fransa, Almanya mahkemeleri tutuklayamamış, ama ABD ve AKP’nin dayatmasıyla Türkiye’de tutuklanabilmişlerdir.
Bu, tehlikenin boyutlarını göstermektedir. Milletimizle birlikte bu tertip boşa çıkarılacak, sorumlular hesap verecektir.