İşçi Partisi Genel Sekreteri Av. Hasan Basri Özbey: Madımak'ı yakan da, Ergenekon tertipçileri de aynı merkez!

İşçi Partisi Genel Sekreteri Av. Hasan Basri Özbey, 2 Temmuz Sivas Katliamının yıldönümünde bir basın açıklaması yaptı. Özbey'in açıklaması şöyle;

Türkiye, 17 yıl önce naklen yayınlanan bir katliam izledi. İnsanlık tarihinin belki de en vahşi, en insanlık d

Tarih:

İşçi Partisi Genel Sekreteri Av. Hasan Basri Özbey, 2 Temmuz Sivas Katliamının yıldönümünde bir basın açıklaması yaptı. Özbey'in açıklaması şöyle;

Türkiye, 17 yıl önce naklen yayınlanan bir katliam izledi. İnsanlık tarihinin belki de en vahşi, en insanlık dışı katliamını… Cumhuriyet Devriminin önemli merkezi Sivas’ta, aydın, sanatçı, ozan, genç; 35 Cumhuriyet yurttaşı, emperyalist merkezlerin maşası Haçlı İrticanın yobaz güruhu tarafından yakılarak katledildiler. Aradan geçen uzun yıllar yangını söndüremedi.
2 Temmuz yangını, Cumhuriyetimizi de, milletimizin birliğini de yakmaya devam ediyor. Sivas katliamı, Türkiye’nin 60 yıldır yaşadığı karşı devrim sürecinin önemli bir kilometre taşıdır. Madımak yangını, “Küçük Amerika” olmak zavallılığıyla başlayan, “Yeşil Kuşak”, “Türk-İslam Sentezi”, “Ilımlı İslam”, “Dinler Arası Diyalog” vb adı altında Yeni Dünya Düzeni saldırısıyla sürdürülen ve nihayet Büyük Ortadoğu Projesi ile doruğa çıkan karşı devrim sürecinin sıçrama noktalarından biridir.
Madımak yangınının sorumluları, 1970’lerden bu yana Amerikan emperyalizminin projelerinde roller üstlenen hükümetler, onların kontrgerillaları, Çiller Özel Örgütleri, SüperNATO’ları, Fetullahçı Gladyoları…
Aynı karanlık güçler şimdi Türk Ordusu'na, İşçi Partisi'ne, yurtsever aydınlarımıza karşı Ergenekon tertibini yürütüyorlar.
Tıpkı İstiklal Savaşımızın, 23 iç isyanını kurgulayan ve uygulayan Kuvvayı inzibatiye gibi… Emperyalizmin emrinde, onun planlarını uygulayan işbirlikçiler!
Madımak yangını devam ediyor. Yangını, “kebapçıyı kapatıp müze yapmak”, “Alevi kimliği -bir anlamda azınlık kimliği- oluşturmak” veya “Cemevlerine ibadethane statüsü kazandırmakla” söndürmek mümkün mü? Ortaçağı tasfiye etmeden, emperyalizme bağımlılığa son verip tam bağımsızlığı sağlamadan kısaca yangının siyasal ve toplumsal zeminlerini yok etmeden yangını söndürmek mümkün mü?
Yangını söndürmek ve yeni yangınların zeminini yok etmek ancak bunu hedefleyen bir program ve iktidar ile olanaklıdır. Ülkemiz, sınanmış ve başarılmış bir programa sahiptir. Bu Kemalist Devrim’in programıdır:
“Türkiye, karşı karşıya olduğu tehditleri ancak yeniden yapılanarak, Kemalist Devrim’in kurumlarını ve toplumunu yeniden örgütleyerek göğüsleyebilir. O nedenle muhafaza edilecek bir Cumhuriyetimiz değil, yeniden kurulacak bir Cumhuriyetimiz vardır.”
“Türkiye halkı, Kurtuluş Savaşı’nı başarıya ulaştırarak ve Cumhuriyet’i kurarak, Türk milletini devrimle oluşturmuştur. Cumhuriyeti kurma iradesine ve eylemine, eşit yurttaşlık bağına, ortak millî kültüre ve birlikte yaşama arzusuna dayanan millî birliğimizi pekiştirmek ve kaynaşma sürecini ilerletmek; özgürleşmenin gereğidir.”
“Laiklik, millî egemenliğin ve halk iktidarının şartıdır ve demokratik devrimlerdeki bu içeriğiyle hayata geçirilmelidir. Din bir vicdan işidir. Dünya işleri, devletin bağımsızlığı, milletin egemenliği, vatanın bütünlüğü ve halkın mutluluğu esaslarına göre düzenlenmelidir. Türkiye şeyhler, müritler, dervişler ve mensuplar ülkesi olamaz. Alevi yurttaşlarımızın azınlık konumuna düşürülmesine izin verilmesi düşünülemez.”
“Herkes, vicdan, kanaat, dinî inanç veya inanmama özgürlüğüne sahiptir. Herkes, ibadetini serbestçe yapar. İnsanların ibadet ihtiyaçlarını karşılayan yerler kapatılamaz.”
“Dinler hakkındaki bilgi, felsefe, tarih ve sosyoloji derslerinde verilir.”
Program vardır. Bütün mesele, bağımsız millî devletimizi halkçılık temelinde yeniden örgütleyecek bir meclis ve hükümetin oluşturulmasıdır. Yangını söndürmenin birinci adımı buradadır!