Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce'nin, İşçi Partisi ve Aydınlık hareketine yönelik yıllardır dillendirilen, bayatlamış iftiralara dayanarak kaleme aldığı dünkü yazısına cevap veren İşçi Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Hüseyin Karanlık, "AKP iktidarını ve emperyalist dış merkeze bağlı devlet içindeki yasadışı yapılanmayı köşeye sıkıştıran her gelişmede, çaresizlik içinde Aydınlık’ı, Doğu Perinçek’i ve İşçi Partisi’ni hedef alıyorsunuz" diye seslendi. Açıklamanın tamamı şöyle:
Sayın Hüseyin Gülerce
Zaman Gazetesi Yazarı
AKP iktidarını ve emperyalist dış merkeze bağlı devlet içindeki yasadışı yapılanmayı köşeye sıkıştıran her gelişmede, çaresizlik içinde Aydınlık’ı, Doğu Perinçek’i ve İşçi Partisi’ni hedef alıyor, gerçek dışı suçlamalara başvuruyorsunuz. Bunun bir örneğini daha, 15 Ağustos 2012 günlü Zaman gazetesinde çıkan yazınızda ortaya koydunuz. İftira ve çarpıtmalara dayalı hayali iddialar içindesiniz.
1. “Aygün’ü gerçekten PKK mı kaçırdı” başlıklı yazınızdaki iddianızın aksine, Sayın Doğu Perinçek Kandil’e hiçbir zaman gitmemiştir. “Kandil’e gidip Öcalan’a hangi tavsiyede bulundu” sözlerinizle böyle bir iddiayı ilk kez siz ortaya atıyorsunuz.
2. Eğer kastettiğiniz, Perinçek’in 1989’da 2000’e Doğru Genel Yayın Yönetmeni olarak Abdullah Öcalan’la Beka Vadisinde yaptığı röportaj ise, bu röportajda karşılıklı olarak söylenen sözler kelimesi kelimesine dergide yayımlanmıştır ve daha sonra da kitap halinde çıkmıştır. Sayın Perinçek’in Öcalan’a hangi tavsiyelerde bulunduğu ve Öcalan’ın verdiği yanıtlar orada vardır. Kitapçılardan alıp bakabilirsiniz. Perinçek’in Öcalan’a tavsiyesi, “ABD’ya alet olmayın, Türk halkıyla birleşin, silahlı mücadeleyi bırakın, ayrı örgütlenmeden vazgeçin” şeklindedir. Öcalan yakalandıktan sonra verdiği ifadesinde de, bunu aynen doğrulamıştır. (Hürriyet, 18 Mart 1999) Gerçekler somut olarak ortadayken ve belgeliyken, ima yoluyla hayali birtakım ithamlarda bulunmanız ahlaki olmuyor.
3. Ümit Fırat’ın bir internet sitesinde çıkan röportajına gönderme yaparak, “12 Eylül Mahkemelerinin sol örgütler hakkındaki iddianamelerinin Aydınlık gazetesinin yayınlarına dayandırıldığı” şeklindeki iddianız ve buna dayalı imalarınız da gerçeklerle taban tabana zıttır ve iftiradır. Bu iftira psikolojik savaş malzemesi olarak, bütün Amerikancılar tarafından iki de bir ortaya atılır. Ancak, Aydınlık’ın 1980 öncesi yayınları da halen arşivlerdedir.
Gerçeği merak eden herkes bu yazılara ulaşabilir. Üzerinde en çok durulan ve 1979’da yayımlanan “Bilinmeyen Sol” dizisinde anlatılanlar ise, o zaman gerçekten de “49 fraksiyon”a bölünmüş olan sol örgütlerin neyi savundukları, nereden gelip nereye gittikleri konusunda, tamamen bu örgütlerin kendi yayın organlarından alınan bilgilerin ve tezlerin sistemli olarak sunulmasından ibarettir. “Bilinmeyen Sol” dizisinin olağan üstü bir ilgi görmesi ve yankılarının hala devam etmesi, bazı sırların ortaya serilmiş olmasından değil, dizinin bilimsel değeri ve aydınlatıcı rolü nedeniyledir. Bugün siz de, Aydınlık’ın o dönemdeki yayınlarına önyargısız olarak baksanız aynı sonuca varırsınız.
Sayın Gülerce,
Bir noktayı daha hatırlatmada yarar var. Yazınızda, eski MİT mensubu ve MİT Kontr Terör Dairesinde sorumlu iken “yasa dışı ve karışık ilişkiler” nedeniyle başında bulunduğu daire ile birlikte MİT dışına atılan ve aynı zamanda adı, bu görevi döneminde işlenen çok önemli bazı faili meçhul cinayetlerle birlikte anılan, CIA ve MOSSAD ilişkilerini kendi yazılarında defalarca açığa vuran, her sıkıştığı durumda kapağı ABD’ye atan ve orada üslenen Mehmet Eymür’ün gazetelerde yer alan bildik iftiralarına sarılmış olmanız da, aslında kendi çaresizliğinizin bir göstergesidir.
Doğu Perinçek, İşçi Partisi ve Aydınlık’ın, gerçeklere dayanan cesur mücadelesi daima ses getirmiş, etkili olmuş ve sonuç almıştır. 40 yıldır süren bütün iftira ve karalamalara rağmen Aydınlık ve Perinçek büyümüştür. Temelsiz iftira ve karalamalardan medet ummanız, bu yüzden olsa gerek.
Saygılarımızla