İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:ZONGULDAK' TA O AYAK SESİNİN PEŞİNDEN KOŞUYORUM!

"Anne babam öldü". Kömürün tarihi ve madencinin tarihi. Ölümün Ağzı. Madencinin duygudaşı olmak! Ayak seslerine sarıldım. O ses beni Madenci Anıtı'na götürüyor.

Zonguldak' ta 1987 yılı Şubat ayındaki o grizu faciasından sonra hep bir senaryo yazmayı düşünmü

Tarih:

"Anne babam öldü". Kömürün tarihi ve madencinin tarihi. Ölümün Ağzı. Madencinin duygudaşı olmak! Ayak seslerine sarıldım. O ses beni Madenci Anıtı'na götürüyor.

Zonguldak' ta 1987 yılı Şubat ayındaki o grizu faciasından sonra hep bir senaryo yazmayı düşünmüşümdür. Yazabileceğim için değil, yazabilme arzusuyla yandığım için.

"Anne babam öldü"
İlk sahne şöyle başlıyor: Beş altı yaşlarında bir çocuk, Zonguldak'ın işçi mahallelerinden birinde yokuş yukarı koşmaktadır. Kamera arkadan çocuğun lastik ayakkabısının tabanlarını çekiyor.
Sonra kamera koşan çocuğu önden alır ve çocuğun yüzü büyür.
Çığlık çığlığa bağırarak koşmaktadır:
-Anne babam öldü, anne babam öldü!
Baba, çocuğuna ekmek getirmek için girdiği ocaktan kömür olarak çıkmıştır.

Kömürün tarihi
ve madencinin tarihi
İki yüzyıllık kömür ocaklarının tarihinin özetidir bu.
O tarih, iki türlü yazılır: Kömürün tarihi ve madencinin tarihi.
Kömür mü insan içindir, yoksa insan mı kömür içindir? Bu sorunun yanıtı maden ocağının ağzından o simsiyah kuyuya nerden baktığınıza bağlıdır.
Siz hiç her gün vardiya sonunda ocaktan çıkarken, yeniden doğdunuz mu?

Ölümün Ağzı
Büyük romancımız İrfan Yalçın, "Ölümün Ağzı" adını vermişti oraya.
Ölümün Ağzı, Türk romanının doruklarındandır.
Dünyada madenciyi bu kadar insanca anlayan kaç roman var acaba?
Rıfat Ilgaz ağabey de oraların çocuğu, Ocak Katırı Alagöz' ü yazmıştı.
Sina Çıladır arkadaşımın babası, Zonguldak’ın yazarı Ahmet Naim Çıladır ile haldaş olmayı, onun erdemlerinden öğrenmeyi ne kadar isterdim.
Türk sinemasında kaç film çevrildi madencinin hikâyesini anlatan? Ertem Göreç' in Karanlıkta Uyananlar’dan başka var mı?
Van Gogh, niçin madenlere inmişti?
Kasım Koçak, o madenci resimlerini nasıl yaptı, hâlâ mavi gözleriyle bize bakıyorlar.

Madencinin duygudaşı olmak!
Madenci fenerinin ışığında kömür karasıyla yazılmış kaç şiir var?
Hangi şair, kan ter içinde koşarak annesine "babam öldü" haberini veren o altı yaşındaki sarı saçlı Niyazi'nin duygudaşı oldu?
"Empati mempati"den söz etmiyorum, duygudaş olmak, yüreğini madencinin yüreğinin içine koymak! Tıpkı Kasım Koçak gibi!
Madencinin duygudaşları da Zonguldak' tan çıktı. Evet Zonguldaklı üç şair Rüştü Onur, Muzaffer Tayyip Uslu ve Kemal Uluer.
O altı yaşındaki çocuğun ayak sesleriyle şiir yazan büyük şairler.
Üçü de 1940'lı yıllarda birbirleri ardı sıra veremden öldüler.
Madencinin şairi olmak, meğerse veremden ölmekmiş!
İrfan Yalçın olmasa, onların sesleri de yokuşu tırmanan çocuğun çığlıkları gibi kaybolup gidecekti.

Ayak seslerine sarıldım
Pencereyi açtım ve karanlığa yağan yağmura bakarak bunları düşünüyorum. Üstüne battaniye sardığım plastik iskemlenin sıcağından utanıyorum.
Ölümün Ağzından annesine o kara haberi götüren çocuğun ayak seslerine sarıldım, sımsıkı tutundum o sese! Isınıyorum!
O sesin peşinden yalınayak koşarak insanlığımı keşfettim.
Ben, o sesi duyabildiğim kadar ben' im.
Ve o sesin peşinden koşabildiğim kadar mutluyum.
Pencereden yağmura mutlulukla bakıyorum. Bilincime güven doluyor.

O ses beni
Madenci Anıtı'na götürüyor
O ses beni bugün, Zonguldak'ta Madenci Anıtı'nın önüne götürüyor. Koşuyor, koşuyorum. Genel Maden-İş Sendikasının "Emeğe Saygı" mitingine yetişeceğim.
“Anne babam öldü” diye yokuşu tırmanan çocuğun sesi beynimde yankılanıyor. Siz de duyuyor musunuz?

O çocuk büyüdü
O çocuk büyüdü, geçen gün Kozlu'da 32 yaşında maden ocağından kömür olarak çıktı.
Ve onun altı yaşındaki oğlu yine o yokuştan yukarı çığlık çığlığa annesine koşuyor.
O da büyüyünce madenci olacak!