İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:YURDUNDA SOLUK ALAMAYAN BİLİM!

Volga Bulgarları, kimleri “Tanrıya yakın olsunlar” diye ağacın tepesine asarlardı. Prof. Dr. Hikmet Gökalp ve Prof. Dr. Server Tanilli’yi niçin güneşte kuruttular. Türkiye tarihinin büyük katliamları.

AYDIN KATLİAMI
İbn Fadlan, Seyahatnamesinde, bir Türk kavm...

Tarih:

Volga Bulgarları, kimleri “Tanrıya yakın olsunlar” diye ağacın tepesine asarlardı. Prof. Dr. Hikmet Gökalp ve Prof. Dr. Server Tanilli’yi niçin güneşte kuruttular. Türkiye tarihinin büyük katliamları.

AYDIN KATLİAMI
İbn Fadlan, Seyahatnamesinde, bir Türk kavmi olan Volga Bulgarlarının ilginç bir göreneklerinden söz eder. Topluma yenilikler öneren, çok akıllı insanları “Tanrıya yakın olsunlar” diye canlı canlı ağacın en tepesine bağlar ve orada kuruturlarmış. Türk tarihçiliğinin ustalarından Zeki Velidi Togan, bu uygulamayı düzeni koruma mekanizmasıyla açıklar.

Son örnekler: Hikmet Gökalp ve Server Tanilli
Birbiri ardı sıra kaybettiğimiz Prof. Dr. Hikmet Gökalp ve Prof. Dr. Server Tanilli, bizim 150 yıldır güneşin altında kurutulan aydınlarımızın son örnekleridir.
Evet, bu bir katliamdır, aydın katliamı.

Yurdunda soluk alamayan bilim
Prof. Dr. Hikmet Gökalp, parlak bir felsefecidir. Ona gericilik, öz yurdunda soluk aldırmamıştır. Paris’te Türkiye hasretiyle yana yana yaşamıştır. UNESCO’daki görevleri nedeniyle, Türkiye seçkinleri oğlu Altan Gökalp’i tanır; Hikmet Gökalp pek bilinmez. Ama asıl büyük değerdir. Akademik çalışmalarına Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde başlamış, sonra İtalya’da Pareto üzerine tezler üretmiş, 94 yaşında son nefesine kadar bilimle ve felsefeyle yaşamıştır. Marx’ın felsefesi üzerine Praxiolojie başlıklı Fransızca kitabı mutlaka dilimize kazandırılmalıdır. Hikmet Gökalp, 24 ayar bilim adamı, halis aydındır. Devrimci aydın ahlakının timsalidir. Devlet-Ulus adlı kitabı, Türk Devrimi üzerine özgün tezler içerir.

Meçhul erdemli
20 yıldır İşçi Partisi üyesidir; disiplinli bir partilidir. Paris’e her gidişimde onunla geçirdiğimiz saatler, eşsiz bir mutluluk kaynağıdır. Derin bilimsel-felsefi birikiminden erdemli kişiliğe uzanan çileli yolu, onun varlığında tanırsınız.
Reklam ışıklarındaki Soros enteli değildir; felsefenin meçhul askeriydi; insanlıktan alacağı olmayan meçhul erdemliydi.
Aydın katliamı yalnız vurarak, kırarak, kurşunlayarak, hapislerde çürüterek yürütülmemiştir. Aydın sürülmesi de 150 yıllık cinayettir.

Vurulduğu gün
Server Tanilli’nin vurulduğu günleri hatırlıyorum. Yoğun bakımda yanına aldıkları birkaç arkadaşından biriydim. Göz kapaklarıyla ve yumruğunu sıkarak vermişti mesajını. Göz göze gelince, göstergelerin ibresi atmaya başladı. Doktor, “Sizi görünce kalp vuruşları hızlandı.” dedi. Savaş devam ediyordu. O 33 yıldır hem gericilikle, hem ölümle savaştı.

“İki bacağımı geri almak için”
Ataol Behramoğlu, Cumartesi günü köşesinde Tanilli’nin savaşını kendi dizeleriyle yazdı. “İki bacağımı savaşta kaybettim” diyordu ve artık “İki bacağını kazanmak için” savaşıyordu (Cumhuriyet, 3 Aralık 2011). Bağımsız ve özgür Türkiye, ona iki bacağını geriverecekti.
Kürsüde derslerini gezerek anlatmasıyla daha çok sevilirdi. “Doğu Arkadaş” diyordu, “Yürüyemediğime değil, ama dersleri yürüyerek anlatamadığıma yanıyorum.”

Teslim edilmeyecek kale
Strasbourg’ta ziyaret ederdim. Avrupa kentlerinde buluşmalarımız oldu. Ağır yaşam koşullarında çalışma azmini ve umutlarını hep ateşli gördüm.
1960’larda dava arkadaşıydık, 1970’lerde cürüm ortağı olduk. “Faşizmin Yalanları” adlı kitabına, benim “Bozkurt Efsaneleri ve Gerçek” adlı incelememi 40-50 sayfa almıştı. İkimize de 7,5 yıl kesmişlerdi.
Onun sosyalistliği, uygarlık birikimiyle beslenirdi ve Atatürk Devrimi, ölünecek ama teslim edilmeyecek kaleydi. Prof. Dr. Hüseyin Nail Kubalı ve büyük bilim adamımız Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya’dan feyz almıştı. Hocalarına derin bağlılığı vardı.

Son 2 yüzyılın kırımı
Saatli Maarif Takvimi’nin yapraklarının arkasında büyük katliamlar da kayıtlıdır elbette. Örneğin Kahramanmaraş katliamının yıldönümüne az kaldı, 19 Aralık 1978 günüdür. Madımak’ta aydınlarımızın yakılması, 2 Temmuz 1993.
Yüzyılı aşan bir zaman dilimini kana boyayan kırımlar da yaşandı bu topraklarda: 16.-17. yüzyılların Kızılbaş ve Celali kırımları ve son iki yüzyılımızın Aydın kırımı.
Mithat Paşa ve Namık Kemal’lerden Hikmet Gökalp ve Server Tanilli’lere kadar, boğdurulan, hapsedilen, sürülen ve kırılan devrimci aydın; bizim büyük geleneğimizdir be büyük özgüven kaynağımızdır.