• Hepsi 73 şair. İçlerinde iyi dostlarım, tanışlarım da var. Severim onları. “Şairler Kardeşleri Hrant Dink İçin Ağlıyor” başlığıyla bir “manifesto” yayınladılar. “Türkiye’nin iyi kalbi Hrant Dink’in ardından dizelerini” buluşturmuşlar.
• 73 şair tarafından yazıldığı açıklanan “Yetimler ağıdı”, Büyük Ortadoğu Projesi’nin şiiridir; vatan, millet ve sınır tanımıyor. Sular sınırları pasaportsuz geçiyor ama şair sınırları Amerikan pasaportuyla aşıyor.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in, 23 Şubat 2007 günlü Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan “73 şair, Hrant Dink’e ağıt yazdı” başlıklı habere konu edilen, 73 şairimiz tarafından yazıldığı ileri sürülen “Şairler Kardeşleri Hrant Dink İçin Ağlıyor” başlıklı “manifesto” ile ilgili olarak bir yazılı açıklama yaptı. Açıklamayı aşağıda sunuyoruz.
AĞITLAR TOPRAK ÜZERİNDE YAKILIR
Kimliklerini “Türkçenin şairi” olarak belirlemişler, daha doğrusu takdim böyle. Ancak şiirleri, Türkçenin içindeki Türk sözcüğünden mahcup. Başka bir dilin, başka bir ülkenin, başka bir dünyanın şiiri bu. Türk diliyle yazılmış olması insanda bir yabancılaşma yaratıyor. Zaten dağları “Ararat”!
Evrensel olan şiirin yedi iklimde ayaklarını bastığı bir toprak, bir kaya vardır. O toprağı sürenler vardır, ekenler vardır, altında kefensiz yatanlar vardır. Öyle görülüyor ki, topraklar satılırken, şairi de birlikte satılmaktadır.
Şimdi daha iyi anladım, ağıtlar toprak üzerinde yakılırmış. Gözyaşları toprağa damlarmış. Yetimler topraktan yetim olurmuş. Irmaklar toprağı yarar akarmış. 73 şair, benlerini yan yana sıralamışlar. Hrant Dink’e falan ağlamıyor hiçbiri. Yurdun pınarları kurumuş, herkes kendisine ağlıyor. Her biri kendisine ve şiirine ağıt yakmaktadır. Holding medyası hangi enternasyonal borazanı çalıyorsa, dizeler de aynı makamdan sıralanıyorlar. SüperNATO’nun cenaze töreninde, ABD Büyükelçisi Wilson’un arkasından gidiyorlar.
EDEBİYATTA PAMUKLAŞMA
Oysa bu şairlerimizin bazıları bir tarihte piyasa için şiir yazmaya reddiyede bulunmuşlardı. Şimdilerde şairin ciğeri Wall Street piyasasına düşmüş, Pamuklaşarak ağırlık kazanmış ve Şikago borsasındaki değeri toplam 36,5 puan yükselmiştir.
Edebiyatta Pamuklaşma, beyinlerin ve ciğerlerin plastikleşmesidir ve tavırda yılışıklıktır. Enternasyonalizm, ABD’nin savaş ağalarına yılışmak değildir. Pamuklaşan edebiyatta vatan sevgisi olmuyor, insan kokusu da olmuyor. Denebilir ki, yılışıklık da bir insan kokusudur.
Her tür çürümenin canlılarda görüldüğü düşünülürse, evet! Bir zamanlar şairin vicdanında su çürürdü. Şimdi Bilderberg mafyasının etiğinde şair çürüyor.
KATİLE ŞİİR SUNMAK
Damarlarında ABD emperyalizmine karşı savaşan Telafer’li fedainin, ABD askerlerinin kurşuna dizdiği Afganlı mücahidin yürek feryadı dolaşmayan şair, ilhamını emperyalizmin küreselleşme naralarından almaktadır. Şimdi moda, İnce Mehmed’e ihanet modasıdır. 73 şairden biri, kurtuluş savaşlarının şiirini yazmıyor; ama 73’ü bir araya gelip Atlantik’ten ısmarlanan ağıtı yakıyor. Dizeler birbirine, vatanı, hürriyeti, istiklâli savunmak için değil, fakat “tek dişi kalmış canavara” tutunmak için sarılıyor.
Aralarında kendilerine haksızlık yapıldığını söyleyenler çıkacaktır; ama şiir ortadadır ve şiirin nesnelliği de ortadadır. “Hrant Dink’e Ağıt”ta Hrant Dink yok, çünkü Hrant Dink’in katili yok, o katile şiir sunmak var.
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNİN ŞİİRİ
Şiir nesnellikten alır gücünü. Bir zamanlar “vatan” şairleri vardı, “hürriyet” şairleri, “İstiklal Marşı” şairleri vardı. “Sınıfın” şairleri vardı “mimli”! Şiirin memleketi vardı ve o memleketin “insan manzaraları” vardı. Bu kavramların hepsi nesneldi, vardı. Şair o memleketin sınırlarını beklerdi; şiirin rengi kan kırmızıydı.
Doğru, 73 şairin şiiri de, nesnel. Çünkü ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi” nesnel. O proje, müslüman milletlerin yaşadığı 24 ülkenin sınırlarını değiştireceğini ilan ediyor. “Yetimler ağıdı”, Büyük Ortadoğu Projesi’nin şiiridir. Duyguları ABD helikopterlerinin pervaneleri kadar soğuktur ve yabancıdır. Sözcükleri, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi kadar sahtedir. O şiirde zulüm sözcüğü de sahte; acı sözcüğü de sahte. Yağız atlar da sahtedir; güvercinler de. Çan ve ezan sesleri de sahtedir bu şiirde; “Dinler arası diyaloğun” düdükleri öttürülmektedir. Bayraklar sahtedir; çünkü ayakların altına atılmıştır.
AMERİKAN PASAPORTUYLA SINIRLAR AŞMAK
Solcuyum diyen bazı şairlerde ideolojik bozulma var. İkinci Enternasyonal’in de şairleri vardı. Emperyalizme sunmuşlardı edebiyatlarını. Mazlum milletlerin vatanlarına, hürriyetlerine karşı açılan savaşın şairleriydi bunlar. Suçlarının üzerini enternasyonalin yaldızlarıyla kaplatmışlardı.
Bugün bütün dünyada savaş, Lenin’in tahlil ettiği ve Mustafa Kemallerin, Maoların, Ho Şi Minhlerin hayata geçirdiği gibi, “Ezen milletler ile Ezilen milletler” arasındaki savaştır. Şiir de bu savaşta mevzilenir. Örneğin Nazım Hikmet, Neruda, Aragon; emekçi enternasyonalizminin şairleri idi. Kimi şair ise Haçlı seferinde cepheye sürülür, “Göğerçinler gibi yemlenir.” Sular sınırları pasaportsuz geçiyor ama şair sınırları Amerikan pasaportuyla aşıyor.
TARİHE VE HALKA YÜZSÜZLEŞMEK
73 şair o şiirde, iddia edildiği gibi tarihleriyle yüzleşmiyorlar. Çünkü yüzleşeceği bir tarihi yok o şiirin, geleneği yok, mirası yok. Yüzleşme çağrısının muhatabı yok. Çünkü milleti, halkı yok o şiirin. Ama emperyalizmin merkezlerine hesap verme, temenna çakma, sonuna kadar var. Yapılan çağrı, tarihle yüzleşmek için değildir; milletimize ve insanlığa karşı yüzsüzleşmek içindir.
Yüzleşilecek bir de devrim tarihi vardır.
73 şairimize Şair Hüseyin Haydar’ın Doğu Tabletleri’ni okumalarını öneririm. İşte enternasyonal şiir öyle yazılır; tarihle öyle yüzleşilir. Bilimsel Sosyalist şair, bugünün dünyasında Doğu’nun şairidir; Mazlum Milletlerin şairidir. Damarı vardır; atardamarı vardır; damarlarında kan vardır, yüreği vardır; Necef’de atar; Karabağ’da susar. Tarihi vardır; işte o Hitit tabletidir; Sumer tabletidir.
ŞAİRLERİN TOPLU İNTİHAR GİRİŞİMİ
73 şair, yetimler enternasyonalinde birleşiyorlar. Vatansız, milletsiz, halksız kalan şiir, elbette devrimden de yetim kalmıştır. Çünkü çağımızda bütün devrimler vatan savunmasında oldu. Şair önce anasını ve babasını öldürmüştür, ardından kendisini. Emperyalizm çağında tarikatların toplu intiharı sıradan vaka olmuştu; artık şairlerin de toplu intihar girişimlerine rastlanıyor.