İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: YAZAR, HARBİYELİ VE SENDİKACIDAN TÜRK VE KÜRT BİRLİĞİ ÜZERİNE

Türk ve Kürdü barışçı yoldan ayırmak mümkün mü” sorumuza çok nitelikli cevaplar geldi. Üçünü özetliyoruz. Yazar Tansu Bele, Harbiyeli Gazi Nejat Gülümser ve KESK Kurucu üyesi Atanur Güneysu bakın ne diyorlar? Ve biz de bir soru soruyoruz en sonunda, o soru üzerinde herk...

Tarih:

Türk ve Kürdü barışçı yoldan ayırmak mümkün mü” sorumuza çok nitelikli cevaplar geldi. Üçünü özetliyoruz. Yazar Tansu Bele, Harbiyeli Gazi Nejat Gülümser ve KESK Kurucu üyesi Atanur Güneysu bakın ne diyorlar? Ve biz de bir soru soruyoruz en sonunda, o soru üzerinde herkesi düşünmeye çağırıyoruz?

Türk ve Kürdü barışçı yoldan ayırmak mümkün mü sorumuza çok nitelikli cevaplar geldi. Keşke yerimiz olsa, hepsini yayınlayabilsek, bütün okurlarımıza yürekten teşekkürler, yazdıklarından çok şey öğrendim ve yararlanacağım. Ne yazık ki, üçünü sunuyorum.
Birincisi birikimli yazarımız Tansu Bele. Sağolsun Halide Edip Adıvar’ın ilk dönem yapıtlarını inceleyen kitabını da göndermiş. Hem bilgilenerek, hem de duygulanarak, tad alarak okudum. Bu güzel kitaptan öğrendiklerimi başka bir yazıya bırakıyorum.
İkincisi Harbiyeli, Emekli gazi Nejat Gülümser. Urfa Birecikte büyümüş gözlemleri ve görüşleri hayatın içinden.
Üçüncü mektup, KESK’in kurucu üyelerinden Atanur Güneysu’dan.
Her üç mektubu da, cümleler seçerek özetliyorum.

Yazar Tansu Bele’nin görüşü
Bana göre asıl Türk olmak ırkçılıkla bağdaşmaz, bu kültürel bir kimliktir ve tüm Anadolu halklarını kapsar. Ziya Gökalp de Diyarbakırlıydı; ama Türkçülüğün ne olabileceğini açımlayan en değerli toplumbilimcilerimizden biridir. (…) Atatürk ise, ulusal başkaldırıların beşiği Balkanlarda yetişmişti. Böyle bir liderin, halkların özgürlüğüne ters bakması ve Kürtleri dışlaması mümkün müdür? O, Kürtlerle kültürel ve yaşamsal bağlarımızı çok iyi biliyordu. Onun karşı çıktığı; kurduğu genç Cumhuriyet’e saldırmak için, feodal ve dinci, yobaz, dahası çıkar amaçlı ve dış ülkelerin maşası olarak gerçekleştirilen başkaldırılardı. Adı üzerinde; Cumhuriyet onun gözünde “halkların birliği”ni temsil ediyordu. Bu açıdan sizin “ Türk- Kürt birliği ne işe yarar” diye sormanız ve Kürtlerin, Türklerden ayrıldıkları anda emperyalizmin ve ABD’nin maşası olarak Ortadoğu’da yapayalnız kalacaklarının altını çizmeniz, çok anlamlı bir uyarıdır. (…) Emperyalizmin bu oyununu bilen Atatürk, buna göre Misak-ı Milliyi çizmiştir. Kürtleri de Cumhuriyetin koruyucu şemsiyesi altına almak amacıyla! (…) Halide Edip Adı-var, “Kalb Ağrısı” romanının devamı olan “Zeyno’nun Oğlu”nda Koçgiri Kürt isyanını konu edinir ve aşiret-din sarmalındaki bu isyanın gerçek amacının ne olduğuna dikkat çeker. Evet: Yiğidi öldürelim ama hakkını yemeyelim; H:E. Adıvar’ın orada anlattığı Türk ordusu mensubu subaya da dikkat etmek gerekir. Onun “Ateşten Gömlek” yapıtında da Batılı ülkelerin özellikle İngilizleri ülkemizdeki bölücü oyunlarına yer verilir. Ermeni konusuna hiç girmiyorum. Zaten bu konuyu Mehmet Perinçek çok güzel işliyor.

Harbiyeli Gazi Nejat Gülümser’in görüşü
Aslen Urfalıyım. Birecik’e bağlı iki köyümüz vardı. Köydeki ana dil Kürtçeydi. Ben Kürtlerin içinde büyüdüm. Onlarla ağladım, onlarla büyüdüm, onlarla oynadım. Onların ilkel kültürüne adapte oldum. Kürtler karakteri sağlam, sevecen, dost canlısı insanlardır. Bugün 80 yaşındayım, kan kardeşi olduğum Kürtleri özlemle anıyor ve arıyorum. Emekli gazi bir Harbiyeliyim. Harbiyeli şövalye ruhludur. Bu ruha sahip olmayan bence Harbiyeli değildir. Atatürk milliyetçiliği asla ve asla ırk milliyetçiliği değil, ulus milliyetçiliği olmuştur. Bu insanları nasıl ayırırsınız. Dayılar Kürt, amcalar Türk veya teyzeler Türk, halalar Kürt. Bin sene beraber yaşamışız. Daha Çanakkale’deki karışmış kanlarımız sıcak. "Türkiye Kürdünün ayrılarak kazanacağı bir özgürlük, refah ve uygarlık yoktur. HELE HELE BAĞIMSIZLIK HİÇ YOKTUR" sözünün altına gel de imzanı koyma! Kimse İsrail’le Kürtleri mukayese etmesin. 1948 yılında Avrupa’nın medeni ve teknoloji yönünden gelişmiş ülkelerinden İsrail’e göç etmiş bilinçli insan topluluğuydu bunlar. "Nüfus ve ekonomisi zayıf. Tarihsel birikimi yetersiz halklarla yaratılmış bir uygarlık örneği görülmüyor" sözüne hayır diyebilir misiniz?
Birgün iktidar değişir, ABD’nin müstemlekesi olmayı kendine yediremeyecek bir hükümet gelir ve inceldiği yerden kopsun düşüncesi ile hareket ederse ki artık bu milletin sabrı da taşmıştır…

KESK Kurucusu Atanur Güneysu’nun görüşü
Birlik yalnızca Kürt emekçi halkı için değil, Türk emekçi halkı için de vazgeçilmez ve ertelenemez bir taleptir. Her iki emekçi halkı da eşit ve özgür bir şekilde iktidar yapmanın biricik yol budur. Yeter ki geçmişte şu veya bu şekilde yapılmış burjuva sınıf karakterine bağlı yanlışlıkları tekrarlamayalım. Mademki ayrılmanın panzehiri birliktir, o halde birliğimizin önündeki geçmişte kalmış tuzak ve engelleri bir kez daha gözden geçirmekte yarar var. Sayın Mehmet Perinçek’in Kaynak Yayınları tarafından yayınlanan ‘’Sovyet Devlet Kaynaklarında Kürt İsyanları’’ kitabında bu konuda çok geniş ve öğretici belgeler bulunmaktadır. (…)
Türk ve Kürt emekçi halklarının eşitlik ve özgürlük temelindeki birliği, mevcut üretim ve mülkiyet ilişkilerini sorgulayıp bir üst aşamaya geçmeden gerçekleşemez. Her iki halkın yaşadığı tarihsel süreç bunu göstermektedir. Ayrıca mevcut üretim ilişkileri nedeniyle ortaya çıkan ciddi sorunlar, emperyalist ve Siyonist çevrelere bunları kaşımak ve giderek bu sorunlardan çatışmalar çıkarmak fırsatını vermektedir.
Neo-liberallerin Türk ve Kürt emekçi halkının birliği diye bir kaygısı yoktur. Onlar açısından Türk ve Kürt birer etnik kimlikten ibarettir. Dolayısıyla birliği değil, özerk şehir devletçiklerini önermektedirler. Üstü örtülü de olsa etnik ve mezhepsel çözümü dayatmaktadırlar.
Ayrılığı dayatan iç ve dış çevreler, Yugoslav ve Irak’ta yaşananların daha da kanlısının yaşanacağını hesaba katmalıdırlar. Böyle bir felaketi engelleyecek tek çözüm, her iki halkın eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve birlik temelinde emperyalizme, siyonizme ve yerli işbirlikçilerine karşı siyasi iktidar mücadelesi vermesidir. Her iki halk da ayrıştırıcı değil, birleştirici niteliklerini gündeme getirmelidir. Ankara’da yetmiş iki gün süren TEKEL emekçilerinin grevi buna en güzel örnektir.

Aldı sazı Doğu Perinçek:
Kürdümüz kiminle birleşecek
Bütün mektuplar şu soruda düğümlenmektedir:
Kürdümüz kiminle birleşecek?
ABD ve İsrail’le mi, yoksa bin yıldır iç içe yaşadığı Türkiye halkıyla mı?
Türkiye halkı derken, ABD işbirlikçisi ve AB kapısına bağlanmış sıcak para komisyoncularını, ağaları ve şeyhleri kastetmiyoruz.
Yukarıdaki soruya verilecek cevap, en sonunda ABD’nin Ortadoğu’daki vurucu gücü olmak veya Türkiye’de Türkiye halkının bir parçası olarak hükümet olmak seçeneklerinden birini belirleyecektir.
Türkiye halkı, Kürtlerden tek bir şey bekliyor: Binlerce yıldır birlikte yaşadığı kardeşlerini arkadan vuran tertiplere izin vermesin.
Kürdümüz de, Türkiye halkından eşitlik, kardeşlik ve gönül birliği bekliyor.

KİTAP: Ceyhun Bozkurt, MISSION KURDİSTAN -ABD-PKK İlişkilerinin Stratejik Analizi 1978-2012- Kripto Kitaplar, Ankara 2012.