İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: Türkiye’nin birlik, kardeşlik ve uygarlık çözümü için var mısın?

Tarihsel fırsat. Sıcak para komisyoncularının sorusu. Sıcak para akışı dursa,
Türkiye kurtulur. Genelkurmay’ın sorusu. Korkunun aşıldığı durumlar. Korku gerçekçi
değil. ABD’nin korkusu. ABD’yi caydıracak güç. Kimisi tahtını kimisi vatanı kurtarma
peş...

Tarih:

Tarihsel fırsat. Sıcak para komisyoncularının sorusu. Sıcak para akışı dursa,
Türkiye kurtulur. Genelkurmay’ın sorusu. Korkunun aşıldığı durumlar. Korku gerçekçi
değil. ABD’nin korkusu. ABD’yi caydıracak güç. Kimisi tahtını kimisi vatanı kurtarma
peşinde. Amerika hiçbir şey yapamaz!Kürt sorununa barışçı çözüm! Sen N'aparsın?


Şu an Suriye, Irak ve İran hükümetleri, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü eylemli
olarak savunuyorlar.
Türkiye hükümeti denen BOP Eşbaşkanlığı ise, Türkiye’yi bölüyor.
Bu tablo kuşkusuz çok olumsuz. Çünkü Türkiye’nin toprak bütünlüğünü
kurtarmak için, en başta Ankara hükümetinin karar ve eylemine ihtiyaç var.
Meselemiz bir milli hükümetle bu iradeyi oluşturmaktır.

Tarihsel fırsat
Türkiye’nin komşularının Türkiye’nin bütünlüğünden yana olmaları, tarihsel
fırsattır. Dahası, Batı Asya’nın en güçlü devleti Rusya da Türkiye’nin bütünlüğü için
güvenilir bir cephe gerisidir.
Demek ki Ankara’da Türkiye’nin toprak bütünlüğünü savunan bir idare
oluşturduğumuz an, Güney, Doğu ve Kuzey komşularımız bizimle birlikte olacaktır.
Tarihsel fırsat dediğimiz budur.

Sıcak para komisyoncularının sorusu
Şu anda Silivri duvarlarının kalınlığına rağmen, “Peki Amerika n'apar” sorusu
bize kadar geliyor.
Bu soruyu öncelikle yeşili ve mavisiyle büyük sermaye sormaktadır. Nezaket
olsun diye “büyük sermaye” diyoruz. Sıcak para komisyoncuları veya mafya
sermayesi desek, daha gerçekçi oluruz. İşte onlar diyorlar ki, “Peki Amerika n'apar,
ya sıcak para akışını durdurursa?”

Sıcak para akışı dursa, Türkiye kurtulur
Cevabımız şudur: Sıcak para akışı nasıl olsa bir gün duracaktır. Çok iyi olur!
Çünkü Türkiye’nin kurtuluşuna ve refaha açıldığı gün, sıcak para akışının durduğu
gündür.
Türkiye şunu yapar! Bir milli direnme ekonomisi kurarak, kaynaklarını ülke
bütünlüğünün ve halkın en temel ihtiyaçlarının emrine sokar. Sıcak para
komisyoncularının, borsa vurguncularının, hortumcuların ve tarikat rantçılarının kirli
çıkarları uğruna Türkiye bölünecek değildir.

Genelkurmay’ın sorusu
“Peki Amerika napar” sorusunu önümüze koyan ikinci merkez, Genelkurmay’dır.
Çünkü Org. Necdet Özel, Türkiye’nin Toprak bütünlüğünü savunmak için ABD’nin
iznine muhtaç olduğunu söylüyor. Başka deyişle vatan ve namus ABD’ye emanet.
Bu görüşün arkasında bir korkunun bulunduğunu hepimiz itiraf etmek
zorundayız.
Her savaş, yalnız cesaretle değil, aynı zamanda korkuyla yürütülür. Güç
hesabında kaçınılmaz olarak korku vardır. Yenileceğimiz savaşlardan korku
sayesinde sakınırız.

Korkunun aşıldığı durumlar
Ancak toprak bütünlüğünün yakıcı tehdit altında olduğu durumlar, biraz da
hesap-kitabın bittiği, korkunun aşıldığı durumlardır. Dünyanın hiçbir ordusu, “Ben
düşmandan korkuyorum, o nedenle vatanın bölünmesini silah atmadan kabul
ediyorum.” diyemez. Derse ordu olmaktan vazgeçer.
Unutmayalım cesareti, bazen de düşman dayatır. Sizi silahla böldükleri
durumda, mecburen cesur olursunuz! İşte bu nokta, ABD’nin iznine duyulan
ihtiyacın yürürlükten kalktığı tarihsel duraktır.

Korku gerçekçi değil
Kaldı ki, Türkiye, Suriye, Irak, İran ve Rusya’nın aynı cephede buluştuğu
durumda, “Amerika n'apar” sorusu, artık korkuya davet eden bir soru değildir.
Tam tersine, bugün ABD, “Türkiye n'apar” sorusunu soruyor. Daha doğrusu
ABD, 21. Yüzyılın eşiğinde şu soruyu önüne koymuştur: Ya Türkiye, çıkarlarının
gereği olarak Avrasya tarafına geçerse?

ABD’nin korkusu
ABD, Türkiye’nin önünde sonunda çıkarları gerektirdiği için Rusya, İran ve Çin
ile işbirliğine gideceğini öngörmüştür. Türkiye’nin Avrupa Birliği kapısına
bağlanmasının biricik nedeni budur. AB şefleri bu gerekçeyle ikna edilmişlerdir.
Türkiye AB ile aday üyelik anlaşmasını imzaladığı gün, AB liderleri aynen şöyle
konuştular: ‘Türkiye’nin yeri AB değildir, ancak Büyük Müttefik ABD, bizden
Türkiye’yi AB kapısında denetim altına almamız ve Asya ile birleşmesini önlememizi
istiyor.’ (Lord Leidenfeld, Frankfurter Allgemeine Zeitung, 19 Aralık 1999).
Demek ki Amerika, bizim Asyalı olmamızdan korkuyor. O zaman biz niçin Asyalı
olmaktan korkuyoruz?
Asyalı olma korkusu, bugün yükselen uygarlık kampına katılmaktan korkmak
anlamına geliyor. Uygarlaşmaktan özgürleşmekten ve refah yoluna girmekten niçin
korkalım?

ABD’yi caydıracak güç
ABD’nin silahlı gücüne gelince: Türkiye, Rusya, İran, Irak ve Suriye’nin birleşik
gücü, ABD’yi caydırmak için gerekli olandan fazladır.
Türkiye’nin kendi ait olduğu yerde konumlanması, ABD ve AB ile karşılıklı çıkara
dayanan normal ilişkilerin de başlangıç noktasıdır.

Kimisi tahtını kimisi vatanı kurtarma peşinde
Türkiye, beyzbol sopasından korkacak ülke değildir. Fethullah Gülen ve
Abdullah Gül’ün korkusu, Türkiye’nin korkusu olamaz. Onlar tahtları ve sarayları
yıkılacak diye korkuyorlar. Genelkurmay’ın onlarla aynı korkuyu paylaşması
beklenemez. Nitekim daha 2002 yılı 30 Ağustosunda, Org. Kıvrıkoğlu Genelkurmay
Başkanlık görevini teslim töreninde “Türkiye Avrasya’daki bağımsız konumunu
alacaktır” dedi (Anadolu Ajansı Bülteni, 31 Ağustos 2012 ve Aydınlık). Ancak bu
açıklamasını görevi alan Org. Hilmi Özkök Genelkurmay sitesinden çıkarttı. Org.
Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun adı bağımsızlıkçı tutumu nedeniyle Ergenekon’un tepesine
konmuştu.

Amerika hiçbir şey yapamaz!
Biz Türkiye olarak komşularımızla stratejik bir işbirliğine girdiğimiz gün, ABD 6.
Filosu'nun toplarını ancak bizi selamlamak için kullanabilir.
Peki bölücülüğe ve irticaya açık destek verirse ne yaparız?
O da, en sonunda ABD'nin yıkımı olur.
Çünkü Türkiye’nin bölücülük ve Haçlı irticadan kurtuluşu stratejik programıdır
ve o programını bıraktığımız yerden uygular ve Kemalist Devrimi tamamlarız. ABD'nin
dayandığı zemin yıkılır.

Kürt sorununa barışçı çözüm!
Türkiye, İran, Irak, Suriye ve Rusya'nın birleştiği gün, bölücülüğü ABD değil,
Uzay İmparatorluğu dahi kurtaramaz. O koşullarda bölücülüğün en fazla 6 aylık canı
vardır. Ve Kürt sorunu, ancak o koşullarda barışçı yollardan çözülür.
Bölge ülkelerinin toprak bütünlüğü, yine bölge ülkelerinin güvencesine kavuşur.
Kürt halk kitleleri ise, bulundukları her ülkede kardeşlik çözümü içindeki onurlu
yerlerini alırlar ve ABD’nin piyonu olmak yerine uygarlık ve gönenç yolunu seçerler.

Sen naparsın?
Sonuç: ‘Amerika n'apar’ sorusunu bırakalım, kendimize şu soruyu soralım: Sen
n'apacaksın? Türkiye’nin birlik, kardeşlik ve uygarlık çözümü için var mısın?