Türkiye önündeki sorunları millet kavramıyla mı çözecektir, yoksa ulus kavramıyla mı? Burada Bozkurt Güvenç veya Mümtaz Soysal’a katılamıyoruz. Tarih yapan sözcüklerle tarih yapılabiliyor. Biz milletle tarih yaptık ve geleceğimizi de milletle yapabiliyoruz. Tarihi keyfimize göre yapamıyoruz. Gelecek, tarih içindeki malzemeyle yapılabiliyor. Lavosier’nin fizik ve kimya için söylediği, tarih için de geçerlidir: Hiçbir şey yoktan var edilemez ve hiçbir şey yok olmaz.
"Millet ve Ulus Kavramları" yazımıza devam ediyoruz. Okumadıysanız, okumanızı öneriyoruz. İnternetten girip bulmak da olanaklı.
Millet kavramı, bizi hem tarihle buluşturuyor, hem de millet ile birleştiriyor.
Milletin tarihsel ağırlığı ve ulusun hafifliği
Halk, Türk Devriminin dilde yenileşme atılımını benimsedi. Çünkü dilde yenileşme, dilde demokratlaşma, dilde halklaşma idi. Ancak millet gibi sözcükler, zaten halkındı ve tarihsel olarak ağır anlamlar yüklenmişti. Toplum, dilde Türkçeleşmeyi benimsedi, ancak millet gibi ağırlığı olan kavramlarla oynanmasını benimsemedi. Çünkü millet, artık Türkçenin olmuştu. Bu açıdan halkın bulunduğu yerden bakarsanız, Türkçe olmayan sözcük, ulus kavramıdır.
Sözcüklerin de sülalesi var
Öte yandan kavramlar, bir dilde dal budak salıyor, bir kavram ailesi, hatta sülalesi oluşturuyor. Halkın olmuş bir sözcüğü değiştirmeye kalktığınız zaman, bütün bir kavram ailesiyle başınız derde giriyor.
Ayrıca o sözcükten özel isimler de oluşturulmuş olabiliyor. Örneğin Büyük Millet Meclisi’nin adını değiştirmeye kimsenin gücü yetmiyor. Ve siz istediğiniz kadar ulus deyin, Meclisin ismindeki millet sözcüğü sizin inadınıza teslim olmuyor, olmaz da.
Tarih yapan ve tarih yapacak sözcük
Hepsinden önemlisi şu sorunun cevabındadır:
Türkiye önündeki sorunları millet kavramıyla mı çözecektir, yoksa ulus kavramıyla mı?
Burada Bozkurt Güvenç veya Mümtaz Soysal’a katılamıyoruz.
Tarih yapan sözcüklerle tarih yapılabiliyor.
Biz milletle tarih yaptık ve geleceğimizi de milletle yapabiliyoruz.
Tarihi keyfimize göre yapamıyoruz.
Gelecek, tarih içindeki malzemeyle yapılabiliyor.
Lavosier’nin fizik ve kimya için söylediği, tarih için de geçerlidir: Hiçbir şey yoktan var edilemez ve hiçbir şey yok olmaz.
Millet milleti birleştiriyor
Ulus sözcüğü milleti birleştiremez ve önümüzdeki millî şahlanışın kavramı olamaz. Çünkü tarihten güç almıyor ve milletin büyük çoğunluğuna sıcak gelmiyor. O yüzden ulus sözcüğünün önerilmesinden bu yana 80 küsur yıl geçmesine rağmen, halk milleti bırakmadı; bırakmaz da. Bunu anlamak gerekir.
Milletin düşmanlarından öğreneceğimiz ders
Milleti ve millî devleti ortadan kaldırmak isteyenlerin tavırları da bizin için öğreticidir. Onlar vatanseverleri milletçiler ve ulusçular diye bölmeye çalışıyorlar. Atatürk’ün devrimci milliyetçiliğini etkisiz kılmak için bu tür yöntemlere başvuruyorlar. Millet düşmanlarının bu kurnazlıkları da bizim için öğreticidir.
Milliyetçiliğimizin tarihsel mirası
Türk Milliyetçiliği, 1908 Hürriyet Devrimiyle ve Kemalist Devrimle 20. yüzyılın Mazlum Millet devrimlerinin başını çeken büyük bir tarihsel rol oynadı. Dünya tarihini etkileyen bu akım, Atatürk önderliğinde doruğa çıktığı dönemde, 1931 CHP Programıyla kendisini tanımladı. Atatürk Milliyetçiliği, çağımızın ilk Millî Kurtuluş Savaşı deneyimi yanında Asya’nın büyük imparatorluklar kültürünün olumlu mirasını da içerir.
Türk Milliyetçiliği, tarih içinde oluşmuştur. Bu açıdan ne dinciliktir, ne mezhepçiliktir, ne de ırkçılıktır. Çeşitli halkları bir arada yaşatan büyük imparatorluklar mirası üzerinde yükselen birleştirici ve kaynaştırıcı bir akımdır. Bu açıdan Alman Milliyetçiliğinden de, Fansız Milliyetçiliğinden de ve diğer Avrupa Milliyetçiliklerinden de ayrılır. O program, yapılan devrim işini özetleyerek, Milliyetçiliği, bağımsızlık ve dünya milletleriyle uyum içinde çağdaşlaşma olarak tanımlamıştır. Türk Milliyetçiliği, iki yüzyıldır emperyalizme karşı savaşan bir milletin devrimci yurtseverliğidir. Emperyalizme karşıdır ve milletlerarasıdır; başka deyişle aynı zamanda enternasyonalisttir; Mazlum Milletlere bayrak olmuştur. Bugün de öyledir.
Bu tarihsel içeriği terk edip, vatanseverleri Ulusalcı ve Milliyetçi diye ikiye bölmek yanlıştır. Bu tavır, Türkiye’nin önündeki sorunları çözmeyeceği gibi, düşmanın işini kolaylaştırır.
Hangisi daha Türkçe
Hayatımda hiçbir zaman kalabalıkların kuyruğuna takılmadım, halk kuyrukçuluğunu doğru bulmam. “Dil Devrimi”, Türkçemizi zenginleştirmiş, halktaki kaynaklarına bağlamış, Türkçenin bir bilim ve uygarlık dili olarak gelişme yollarını ve ufkunu açmıştır. Başarısı ortadadır. Bu başarı artık tartışılmayacak kadar açıktır. En az onun kadar açık olan bir olgu da, millet kavramı, ulus kavramına göre daha Türkçedir, daha halkındır ve daha devrimcidir.