ÇAĞIMIZDA DEVRİM
Çağımızda devrim, emperyalizm ile ülke arasındaki çelişmenin ürünüdür. 20. Yüzyıl devrimlerinin hepsi bunu doğrulamıştır. Dahası, küreselleşme, emperyalizm ile Gelişen Dünya arasındaki çelişmeleri daha da keskinleştirdi. ABD inerken, Çin, Hindistan, Brezilya ve Rusya’nın (BRIC) yükselişi, büyük altüst oluşların ve köklü değişikliklerin haberini veriyor.
Dünyadaki çelişmelerin odağında bulunan Türkiye, 1945 yılında başlayan ve 1980’lerden sonra şiddetlenen Küçük Amerika sürecinde artık bir yol ağzına gelmiştir. Türkiye, varolabilmek için devrim yapmaya mecburdur ve devrimi yapacaktır. Niçin?
BİR: ABD SARSILIYOR
ABD’nin dünya ekonomisindeki payı hızla azalıyor. Dolar saltanatı yıkılıyor. ABD, askeri üstünlüğünü sürdürecek ekonomik olanakları kaybediyor. Afganistan ve Irak’ın işgale karşı mücadelesini bastıramıyor; müttefiklerini kaybediyor. İran, ABD’ye boyun eğmiyor. Rusya, Kafkaslar’da mevziler kazandı. Latin Amerika, artık ABD’nin arka bahçesi değil, arka cephesi.
Türkiye halkı, ABD emperyalizmine karşı nefrette dünyanın en ön sırasında.
İKİ: EMPERYALİZM EKMEK İŞ VE YAŞAM SORUNU OLDU
Türkiye ekonomisi, ağır borç yükü altında vücudunu satar hale getirilmiştir. Kamu ekonomisi çöküyor ve millet olarak mülksüzleşiyoruz. Başka deyişle sömürgeleşiyoruz. Emperyalizm ile Türkiye arasındaki çelişmeler, halkın ekmek, iş ve yaşam sorunu haline geldi.
ÜÇ: EMEKÇİ VE CUMHURİYET HAREKETLERİ BİRLEŞİYOR
Türkiye’de 1989-90 işçi hareketleri, 1990’ların özelleştirmeye karşı büyük mücadeleleri, 2007 Cumhuriyet miting ve yürüyüşleri; son yirmi yılın dünya ölçeğinde halk hareketleridir. Emekçi ve Cumhuriyet dinamikleri, Tekel eylemlerinde ortak cepheye girmiştir. Bu, çok önemli bir gelişmedir. Türkiye’de halk hareketinin sorunu, Kürt halkının özgürlük talebiyle yürüttüğü mücadeleyi yanına çekememiş olmasıdır. ABD ve AB, Kürt yurttaşlarımızın mücadelesini denetim altına almış ve bölücü-yıkıcı bir yöne seferber etmiştir. Diyarbakır Arslanoğlu örneğindeki toprak mücadelesi, bu planı bozan bir model yarattı. Emekçi ve Cumhuriyet hareketlerinin Kürt yurttaşlarımızı kazanması hayati önemdedir.
DÖRT: DEVLET DAĞILIYOR
MİLLET BÖLÜNÜYOR
ORDUNUN DİRENCİ KIRILIYOR
ABD, Türkiye’nin devrimle kurulan devletini dağıtmakta, millet ve vatan bütünlüğünü parçalamakta, Ordusunun direnme yeteneğini zayıflatmaktadır. DP Genel Başkanı Cindoruk, bu durumu “Türkiye’nin çivisi çıktı” diye özetledi (Vatan, 28 Aralık 2009). Bu, bir yıkımdır ve sistem içinde çözüm yoktur. Böyle gidemez. Türkiye, var olabilmek için, devleti ve toplumu ile yeniden
yapılanmak durumundadır. Biz, geçmişte kimi sol örgütler gibi, “devrim geliyor” demedik, uyardık. 2000’lerin eşiğinde devrim sürecini tahlil ettik ve yaşananlar doğruluyor.
SONUÇ: DEVRİM VE KARŞIDEVRİM CEPHE CEPHEYE
Herkes, tarihsel bir hesaplaşma içinde bulunduğumuzu saptıyor. Karşıdevrim, 12 Mart, 12 Eylül’den sonra son vuruşunu yaparak kendi anayasasını dayatıyor. ABD’nin Türk Ordusuna yaptığı operasyon da hesaplaşmanın önemli bir cephesidir. ABD, Yugoslavya ve Irak’ta yaptığı gibi, savaşacağı kuvveti zayıflatıyor ve teslim almayı deniyor. Bu olgu dahi, karşı devrim ve devrim seçeneklerinin cephe cepheye geldiğini ifade eder.
Banu Avar, bir programında 1945’lerde hazırlanan bir ABD raporundan söz etmişti. O raporda, “Kemalizme son verilmezse, Türkiye’ye komünizm gelir” deniyordu. Bu saptama, devrim ile karşıdevrimin birbirine ne kadar yakın olduğunu ifade eder. İki seçenek, birlikte arenaya çıkarlar; biri diğerini alt eder. Şimdi karşıdevrimin yükselişine bakarak ah vah edenlere, bu olayın aynı zamanda devrimi gündeme getirdiğini hatırlatıyoruz.
Atatürk, CHP 1935 Kongresinde “Arasız devrimler” gündemini Türkiye’nin önüne koydu. Büyük tarihsel tecrübedir: Sen devrim yapmazsan, sana karşı devrim yaparlar.”
DEVRİMLER İNANMAYANLARA RAĞMEN OLUR
Devrim, toplumlar için son çaredir. Devrim, mucizedir; ama nesneldir. Büyük yazarımız İrfan Yalçın, geçende Kemalist Devrim’i anlatırken, “İnanmadılar mucizeye” diyordu (Ulusal Kanal, 16 Ocak 2010). Devrimin koşulu, onların “inanması” değildir.
Türkiye karşıdevrimin ayakları altında kalırsa, “bak gördün mü devrim olmadı” diye yakamıza yapışmayı düşünen varsa,
Bir: O durumda, bizi bulamayacaklardır. Çünkü biz, “Ya İstiklal Ya Ölüm” diyenlerdeniz.
İki: Herkes, en sonunda ispatlamaya çalıştığı teorinin eylemini yapar.
İşçi Partisi, 8. Kurultayı’nı selamlıyorum.