İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:TÜRK MİLLETSİZ VE TC’SİZ SOLCULAR

Sınıflar Türk Milleti ve T.C. cephesinin neresinde? T.C. levhasını hangi sınıflar söküyor, hangi sınıflar yerine koyuyor? 33 yıldır sınıf mücadelesi hangi mevzide? Devleti hangi sınıflar küçülttü, işbirlikçi büyük sermaye mi yoksa işçi sınıfı ve köylülük mü? BO...

Tarih:

Sınıflar Türk Milleti ve T.C. cephesinin neresinde? T.C. levhasını hangi sınıflar söküyor, hangi sınıflar yerine koyuyor? 33 yıldır sınıf mücadelesi hangi mevzide? Devleti hangi sınıflar küçülttü, işbirlikçi büyük sermaye mi yoksa işçi sınıfı ve köylülük mü? BOP Eşbaşkanlığı nereden çıktı? Emperyalist saldırıya hangi milletler direniyor? Türk Milleti ve T.C. ile sıkıntısı olanlar ve şaşkınlarımız? Bilim ölü bilgiler koleksiyonu mu?

Biliyorsunuz, Solcularımız “sınıf mücadelesi” kavramını çok iyi ezberlemişlerdir. Acaba Türk milletine ve T.C.’ye de “sınıf mücadelesi penceresinden” bakıyorlar mı?
Bunu anlamak için, sınıflara ve sınıf mücadelesi cephesindeki pratiğe bakacaksınız elbette.

Sınıflar Türk Milleti ve T.C. cephesinin neresinde?
ABD emperyalizmi ve AB emperyalizmi sınıf öyle değil mi, ABD’nin ve Avrupa’nın tekelci sermaye sınıfı da diyebilirsiniz. “Türk milleti yapaydır” ve “T.C. de diğer millî devletler gibi tasfiye edilecektir” fermanı daha 1990’ların başında Washington ve Brüksel’den ilan edildi. Hatta bu dönüm noktasını “Türkiye’yi dünya ekonomisiyle bütünleştirme darbesi”nin yapıldığı 12 Eylül 1980 tarihiyle de belirleyebilirsiniz.
O zamandan beri emperyalist sınıflar ve Türkiye’nin işbirlikçi büyük sermayesi, Türk milletine ve T.C.’ye karşı savaş mevzisindedir. AKP, bu sınıf savaşının memurudur.

T.C. levhasını hangi sınıflar söküyor, hangi sınıflar yerine koyuyor?
Bakın olay nereye kadar geldi: ABD’nin BOP Eşbaşkanlığı, sözüm ona devlet adı verilen kurumların levhalarından T.C.’yi söktürüyor. Türkiye’nin en büyük sermaye kuruluşlarından Ziraat Bankası’nın T.C.’ye hiç tahammülü yok.

- Peki, o T.C.’yi yeniden o levhalara kim koyuyor?
- Halk sınıfları!
İşte size Türkiye’deki sınıf mücadelesinin resmi!
T.C. ve Türk Milleti mevzisinde sınıf mücadelesi yaşanıyor.

33 yıldır sınıf mücadelesi hangi mevzide?
1980’i başlangıç sayarsanız 33 yıldır, yok Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bu savaş başladı derseniz, 23 yıldır sınıf savaşı bu mevzidedir.
Yalnız Türkiye’de değil, emperyalizmin küreselleşme taarruzuyla birlikte bütün dünyada. Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da öyle dişe diş sınıf savaşı manzaraları görmüyoruz ama Irak, Afganistan, Libya ve bugün Suriye en şiddetli sınıf savaşı içindedir. Millî savaş, emperyalist ve işbirlikçi sınıflara karşı olan millî sınıfların savaşıdır.

Devleti hangi sınıflar küçülttü?
Türkiye bağlamında bakarsak, emperyalizme karşı Türk milleti direniyor ve direnme mevzisi de millî devlettir, yani T.C.’dir.
Bu savaşta emperyalizm, Türkiye’nin siyasal ve ekonomik sınırlarını çiğnedi geçti; gümrükleri kaldırdı, paranın giriş çıkışına kontrolü kaldırdı, kamu ekonomisini özelleştirdi, tarıma devlet desteklerini kaldırdı, sendikaları yok etti, işçiyi sendikasızlaştırdı ve taşeron sistemini getirerek köleleştirdi. Toplam olarak bakarsak, bu programa emperyalist sınıflar “Devleti Küçültme Programı” dediler. T.C.’yi küçülte küçülte BOP Eşbaşkanlığına dönüştürdüler. Sıra geldi, T.C.’nin isminin de kaldırılmasına. Çünkü fuzuli hale geldi, olmayan bir şeyin ismine gerek var mı?
Bu savaşın özeti, Türk milletini ve T.C.’yi tasfiyedir.

Türk Milleti ve T.C. ile sıkıntısı olanlar ve şaşkınlarımız?
Bugün sınıf savaşında ihanet mevzisini tanımlamak isterseniz, Türk milleti ve T.C. ile sıkıntısı olanlara bakacaksınız.
Tabii bu arada şaşkınlarımız da var. Aslında temiz niyetliler, ama niyet yetmiyor, bilimsel olmak gerekir ve daha önemlisi mücadele örgütlü pratiğinde olmak gerekir.
Bana bu yazıyı, sağolsun eski arkadaşlarımdan, Bilim ve Gelecek dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Ender Helvacıoğlu yazdırdı. Özel mülkü olan dergisinin Aralık 2012 tarihli 106. sayısında “Ulus Meydanı Kürt sorununu nasıl çözer” başlıklı bir yazısı var. Mart 2013 tarihli 109. sayı ise, “Türk-Kürt sorunu” başlıklı bir dosya içeriyor. Ender arkadaşımızın ve yine değerli Fatih Yaşlı ve Osman Altun kardeşlerimizin yazılarını okudum.
Yazıların özeti: Arkadaşlarımız, Türk milleti ve T.C.’den rahatsızlar. Tıpkı ABD ve AB emperyalistleri, tıpkı Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Fethullah Gülen, Sezgin Tanrıkulu, TÜSİAD ve Soros burjuvazisi gibi bu arkadaşlarımız da, kibarca söyleyelim Türk Milleti ve T.C.yi sorguluyorlar! Bilimsel düzlemde bir sınıf mücadelesi yürütüyorlar. Gerçi yazdıkları arasında çok doğru saptamalar ve görüşler yok değil, ama esas mevzilenmeye gelince, Türk Milleti ve T.C.’nin karşısında cephe tutuyorlar, ikircikleri ve karasızlıkları da var. Arkadaşlarımızın amaçlarının saflığından en küçük kuşkum yok. Zaten bu yazıyı da o nedenle yazıyorum. Ama işte niyet yetmiyor, doğru mevzide olmak gerekiyor.

Bilim ölü bilgiler koleksiyonu mu?
Bilime değer verdikleri için, onları bilimsel usavurmayla ikna etmeye çalışalım. Bilimi maddeden, hayatın kendisinden, toplumsal pratikten üretmiyorlar.
O pratiğin üstünde, geçmişten kalan bir teori mirası var. O miras ise hayatın dışında bir ölü bilgi koleksiyonu haline getirilmiş. Ender Helvacıoğlu gibi bilim uğruna on yıllardır dirsek çürüten bir arkadaş, atın ağzını açıp dişlerini saymıyor. Diyor ki, 20 yıl önce Türk Milleti ve T.C. konusundaki mevzilenme şöyleydi. Evet öyleydi, çünkü o zaman emperyalizm millî devletleri tasfiye planını uygulamıyordu, T.C.’yi yöneten hakim sınıflarla işbirliği halinde “Türk milleti” edebiyatıyla sınıf saltanatını sürdürüyordu.
Ender arkadaşımızın çok büyük bir yanlışı da, Türk milliyetçiliği ile Kürt milliyetçiliğini eşitlemesidir. Matematikçi olan Ender Helvacıoğlu, hayatta eşit olmayan iki değerin arasına eşit işareti koyunca o değerleri eşitleyebiliyor mu? Partisiz kalınca insan böyle marifetler de kazanabiliyor belki de.
Bu sorunun cevabını da yarın tartışalım.