Üniversitelerde kargaşalığa, halk içinde Türk-Kürt çatışmalarına uzanabilecek, bu tür kışkırtmalar, ABD emperyalizmi ve Gladyo planlarının gereği olabilir ama AKP’nin geniş kitlesi açısından, en sonunda karanlık bir faaliyettir. Ve sonuçları kuşkusuz onları da ilgilendirmektedir. Hakan Fidan ile Apo arasındaki samimi bağlantılar ve ortak Yol Haritası, Atatürk gençliğini sindirmeye yönelik şiddet görevlerine kadar boyutlandırılırsa, bunun nerelere varacağını BDP’nin ve Kürt yurttaşlarımız adına politika iddiasındaki herkesin çok iyi düşünmesi gerekir.
Silivri’deki barikatların yıkılmasından ve “Âkil Adamların” halk içine çıkamaz hale gelmesinden sonra, Tayyip Erdoğan’ın kamuoyu önündeki tehditleri, lafta kalmayacaktı. Yeni araçlara başvurulacağı belliydi.
İşarete dikkat
Çarşamba akşamı ODTÜ’de 11 yıldır düzenlenen Serhat Özyar Bilim Ödülü toplantısına taşlı sopalı saldırının işaretini BOP Eşbaşkanlığı verdi. Burada ayrıntıya girmeyeceğiz, ancak bütün olgular gösteriyor: AKP iktidarı girdiği çıkmazda, 1960’ların, 1970’lerin, 1980’lerin Gladyo yöntemlerini devreye sokmuş bulunuyor.
Atatürk gençliğinin şiddet yöntemlerinden uzak duran bilinçli ve örgütlü mücadelesine karşı, AKP iktidarının şiddete başvurması, yeni bir döneme girdiğimizi düşündürüyor. Vatansever gençliğe saldırı, AKP-PKK işbirliğiyle başlatılan “Barış Açılımı”nın nasıl yürütüleceği konusunda dikkat çekici işaretler taşıyor.
Bu uyarımız Tayyip Erdoğan ve Hakan Fidan’ı ne kadar etkiler onu göreceğiz. Ancak yazdıklarımızı AKP iktidarının mensupları, polis örgütünün sorumluları ve herkes kuşkusuz değerlendirecektir. O nedenle uyarı herkesedir ve herkesin yanlıştan dönme seçeneği vardır.
Gladyo devrede
ABD merkezli Gladyo, Türkiye’de 1960’lardan başlayarak yükselen gençlik hareketine karşı, Haçlı İrtica diyebileceğimiz bir takım güçleri bazı derneklerde örgütleyerek zaptiye görevleriyle harekete geçirdi. 1968 yılında Türkiye tarihinin en büyük gençlik hareketine önderlik eden FKF/Dev-Genç’in o eylemlerdeki Genel Başkanı olarak o süreci bütün boyutlarıyla yaşadım. Ne yazık ki bizden sonra Gladyo yöntemleri, 1969-1970’ten sonra başarılı olmuş ve Türkiye’yi 1971 12 Mart darbesine sürüklemiştir.
Ancak bu kez Gladyo’nun karşısında tuzağa düşecek bir gençlik örgütlenmesi bulunmuyor.
TGB, yalnız kitleselliği ve yiğitliği açısından değil, stratejik ve taktik birikimiyle de 1970-71 gençlik hareketinden çok daha güçlüdür ve ustadır.
Yine İşçi Partisi, arkada kalan yarım yüzyılın deneyim ve birikimiyle tertip ve kışkırtmaları bozguna uğratacak yeteneğe, örgütlenme gücüne, halk kaynaklarına ve en önemlisi Türkiye’nin Atatürk Devriminden gelen tarihsel sağlamlığa sahiptir.
ABD ise, eski gücüne sahip değil.
Gladyo milletle çarpışıyor
Bunlardan çok ama çok daha önemlisi, bugün Gladyo, Türk Milletini bölme ve TC’yi tasfiye gibi, bütün milleti karşısına alan bir harekâta kalkışmıştır.
Bu nedenle Çarşamba günü ODTÜ’de hedef alınan, bilimsel bir çalışmanın ötesinde Türk Milletinin kendisidir.
Ve milletin üzerine sürülen başıbozuk güçler de amaca ulaşmaya elverişli değildir.
Gladyo’nun bugünkü kurbanları
Yurtsever gençliğe karşı bu kez PKK yandaşı bazı gençler tertipleniyor ve terör eylemlerine sevk ediliyor. Bir kısım başıbozuk “Sol” görüntülü örgütler de, yine bu terörde araç olarak belirleniyor. Gladyo, PKK’den etkilenen ve başıbozuk unsurları, önümüzdeki sürecin kurbanları olarak seçmiştir. Bu insanlar, bizim ülkemizin gençleridir ve neye alet olduklarını konusunda kuşkusuz aydınlatılacaklardır. Ve kendi deneyimleri içinde hangi planlarda, hangi rollere aday seçildiklerini anlayacaklardır.
Türkiye’nin yurtsever ve emek güçleri bu ülkede gençliği birbirine kırdırma tertipleri konusunda çok zengin bir deneyimden geliyorlar.
AKP’nin sorumluluğu
Bütün bu nedenlerle AKP’nin gençlik hareketi karşısında çaresizlik içinde bulduğu çözüm, AKP açısından da de bir çözüm olarak gözükmüyor.
Üniversitelerde kargaşalığa, halk içinde Türk-Kürt çatışmalarına uzanabilecek, bu tür kışkırtmalar, ABD emperyalizmi ve Gladyo planlarının gereği olabilir ama AKP’nin geniş kitlesi açısından, en sonunda karanlık bir faaliyettir. Ve sonuçları kuşkusuz onları da ilgilendirmektedir.
Nereye varır?
Hakan Fidan ile Apo arasındaki samimi bağlantılar ve ortak Yol Haritası, Atatürk gençliğini sindirmeye yönelik şiddet görevlerine kadar boyutlandırılırsa, bunun nerelere varacağını BDP’nin ve Kürt yurttaşlarımız adına politika iddiasındaki herkesin çok iyi düşünmesi gerekir.
Bu uyarımı başta Tayyip Erdoğan ve Hakan Fidan olmak üzere onlarla eylem birliği yapan herkesin dikkatle ve önemle inceleyeceğini ve değerlendireceğini umuyorum.